Şifalı Bitkiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

BAŞ AĞRINIZIN ÇÖZÜMÜ CEVİZDE

Baş ağrıları çoğu zaman dayanılmaz olabilir. Çoğu zaman bu ağrıların ilaçlarla önleneceği düşünülür fakat kullandığımız ilaçlar eklemlerdeki kıkırdağa ciddi şekilde hasar vermektedir. Anadolu’da çok uzun yıllardır biriken şifalı bitkilerle tedavi kültürü baş ağrısına da çözüm sunmaktadır.

Baş Ağrısına Ceviz ile Son Verin

Baş ağrısı birçok sebepten kaynaklanabilir. Bu sebeple, neden olduğunu tespit etmeniz gereklidir. Başınızdaki ağrı ensenizde yukarı doğru artarak geliyorsa bu durum, genellikle kolesterol yükselmesinden oluşur. Kolesterolün düşürülmesi, bu tür bir baş ağrısının giderilmesi anlamına gelmektedir.

Yapılması Gerekenler

Kolesterolün düşürülmesinde ceviz sıklıkla kullanılan bir şifalı bitkidir.

Dış kabuğunu soyduğunuz cevizleri bir bardak ılık suya koyarak yaklaşık 6-7 saat bekletiniz.

Bu işlemden sonra bardaktaki suyun rengi değişerek yoğunlaşacaktır.

Daha sonra bu suyu içerek tüketiniz.

Bu yöntemi 2 haftada bir düzenli olarak yeniden ederseniz baş ağrılarınızdan kurtulduğunuzu göreceksiniz.

NEDEN KARABİBER YEMELİYİZ?

Sofralarımıza tat katan karabiber sadece çorbalarımızın ve yemeklerimizin üzerinde bize lezzet vermiyor. Sağlığımıza müthiş katkıları olan bu baharatı yakından tanıyarak onu daha sık kullanmayı ve daha çok sevmeyi başarabiliriz.‬

Karabiberin Faydaları

* Karabiber midedeki hidroklorik asiti yükselterek hazmı kolaylaştırır.

* Midenin düzgün hazım sağlaması ishal, kabızlık, kolit gibi hastalıkları önler.

* Ayrıca karabiber gaz ve idrar söktürücüdür, gaz birikmesine de engel olur.

* Karabiber kandaki yağ oranını düşürür ve yeni yağ oluşumunu engellemeye yardımcı olur. Karabiberli yiyeceklerle diyetinizi destekleyebilirsiniz.

* Bir cilt hastalığı olan Vitiligonun iyileşmesine yardımcı olur. Londra'da yapılan araştırmalar, karabiberin barındırdığı piperine maddesinin cildin yeni pigmentler oluşturmasını sağladığını gösteriyor.

* Cilt kanserini yenmek için de destekleyici bir baharattır.

* Karabiberin afrodizyak etkisi vardır, cinsel gücü arttırır.

* Karabiber, antibakteriyel özelliğiyle mikroplarla savaşır. Öksürüğü söktürmek için balla karıştırılarak yenilebilir.

* Astım ve boğmaca gibi hastalıkların tedavisini destekleyici bir baharattır.

* İçerdiği antioksidan sayesinde kanseri, kalp ve karaciğer hastalıklarını önlemeye yardımcı olur.

* Sinirleri kuvvetlendirir.

* Kansızlığa iyi gelir.

* Damar sertliği, yüksek tansiyon, egzama, üremi, bağırsak iltihabı ve romatizmadan şikayet edenler, mümkün olduğu kadar az kullanmalıdırlar.

KİRAZ SUYUNUN FAYDALARI

Kiraz Suyu Nelere İyi Gelir?

Çok faydalı bir idrar söktürücü olan kiraz, vücut içerisinde depolanan çeşitli zararlı ve zehirli maddelerin vücuttan atılmasını sağlamaktadır. Kiraz bu özelliğiyle genellikle içerisinde ürik asit ve ürat tuzların vücuttan atılmasına imkan sağladığı için romatizma, gut hastalığı ve çeşitli kalp damar hastalıklarının tedavisinde de faydalanılmaktadır.

Bunun dışında kirazın bir başka yararlı özelliği ise kabızlık problemini gidermesidir. Farkında olmadan bayat tüketilen besinlerin, pastırma, sosis ve sucuk gibi sakatat olarak tabir edebileceğimiz gıdaların vücuda verdiği zararlı maddeleri temizlemesinin dışında kanın içerisindeki maddelerin dengelenmesini ve cilt yüzeyinde meydana gelmiş sivilcelerin kurumasında da önemli rol oynamaktadır.

Kiraz suyunun özellikle yüz ve boyun bölgelerine uygulanması, yaşlanmayla beraber oluşacak olan kırışıkların önlenmesinde veya hali hazırda bulunan lekelerin veya izlerin giderilmesinde önemli rol oynamaktadır. Bunun dışında vücudumuzun hastalıklarla baş ettiği dönemde salgıladığı bir takım maddelerin zararlı kalıntılarını temizleyen kiraz çok sigara tüketen kişilerin vücudunda depolanan nikotinin de atılmasına yardımcı olmaktadır. Bu özelliği sayesinde özellikle karaciğerinin yükünü hafifleten kiraz hastaların hem daha çabuk hemde daha sağlıklı bir şekilde iyileşmesine imkan sağlamaktadır.

Son özelliği ise içerisinde bol miktarda fosfor maddesi bulunduğu için kişileri yatıştırıcı ve sakinleştirici bir etkisi olduğudur. Özellikle geceleri sıkıntıdan uyuyamayan kişiler için yatmadan önce kiraz tüketimi tavsiye edilmektedir.

BU SİRKE DAMAR TIKANIKLIĞINA MEYDAN OKUYOR!

Alıç: Etkinliği ve zararsızlığı pek çok ülkenin sağlık bakanlığınca onaylanmış olan ender bitkilerdendir. Kalp, damar sistemi ve beyinde geliştirdiği olumlu etkiler ancak 2-3 haftalık bir kullanımdan sonra görülmeye başlar ve artarak sürer. Hiçbir yan etkisi yoktur, alışkanlık yapmaz, sürekli kullanımında hiçbir sakınca yoktur.

Dolaşımı sağlayan damarları genişleterek, daha fazla kan ve oksijenle beslenen kalp kaslarının güçlenmesini sağlar ve yüksek kan basıncını dengeler. Ayrıca, kan dolaşımındaki bu olumlu gelişmeden beyin de yararlanır ve bellek güçlenir. Miyokart enfarktüsü sonrasında, angina pectoris’te, yavaş kalp atımında ve genel anlamda kalp güçlendirici olarak kullanılmalıdır.

Alıç Sirkesinin Faydaları:

* Kalp ve damar hastalıkları için kullanılır
* Damar sertliğinde etkilidir
* Böbrek hastalıklarında etkilidir
* Şeker hastalığında etkilidir
* Tansiyonu dengeler

* Yüksek miktarda Antioksidan ihtiva eder.

Kullanım Şekli

Bir çay kaşığı alıç sirkesi bir bardak suya karıştırılıp kullanılabilir. Bilinen bir yan etkisi yoktur.

KALP VE DAMAR TIKANIKLIĞI İÇİN BİTKİSEL KÜR

İbrahim Saraçoğluna ait olan bu kürü sizlerle paylaşıyorum. Kalp ve damar tıkanıklığı olan olmayan herkes bu kürü lütfen uygulasın.

Malzemeler

* 1 Diş Sarımsak
* 17 Adet saplarıyla birlikte maydanoz
* 1 bardak su
* 2 yemek kaşığı limon suyu

Yapılışı

Yukarıda yazılan malzemelerin hepsini bir miksere koyarak karıştırın.

Karışımı her sabah kahvaltıdan 15-20 dakika önce aç karna için.

Kürü 3 gün sarımsaklı, 3 gün sarımsak eklemeden yapın. 9 gün uygulayıp 3 gün ara verin.

Bu kürü 3 defa 9 gün uygulayın. Bu kür sonucunda kalp, damarlarınız Allah'ın izniyle şifa bulacaktır.

STRESİN SEBEP OLDUĞU ZARARLAR VE BİTKİSEL ÇÖZÜMLER

Aşırı stresin zararları büyük ölçüde psikolojik görünse de, bir o kadar da fizyolojik zararları olduğu da uzmanlar tarafından kanıtlanmıştır.

Stresin Sebep Olabilecekleri

* Kalpte çarpıntı

* Göğüs ağrısı

* Miyokart enfarktüsü

* Yüksek tansiyon

* İştahın kesilmesi ya da aşırı yemek yeme

* Hazımsızlık, ülser, gastrit

* Cinsel isteksizlik

* Şeker, hipertroid

* Kurdeşen, egzama ve diğer pek çok strese bağlı cilt rahatsızlıkları

* Kasların sertleşmesine bağlı hastalıklar, kireçlenme

* Migren ve kuvvetli baş ağrısı

Bu sebeple stresin ve aşırı stresin zararlarından kendimizi korumak için elimizden geldiğince sakin bir hayat sürmeye çalışmalıyız. Sinir ve Öfke kontrolü üzerine eğitimler almalı ve çevremizi stres yaşamamıza sebep olan unsurlardan temizlemeliyiz.

Stresi Azaltan Bitkisel Çözümler

* Melisa çayı stresin zararlarını minimuma indirger.

* Fesleğen, lavanta, nane, papatya, rezene otu gibi bir takım bitkiler de bu stresin aşırı zararlarından sizi korur.

* Spor/Egzersiz ve Yoga gibi aktiviteler strese karşı direncinizi yükseltir.

* Bol bol B vitaminli meyve, sebze ve baklagiller tüketilebilir. Stresin zararlarından korunmak için B vitamini tüketerek bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek çok önemlidir.

* Limon, portakal, sardunya ve gül kokularının sakinleştirici özelliği olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Çevremizi bu kokuları salan bitki ve meyve kabukları ile zenginleştirebiliriz.

ZERDEÇALIN MÜTHİŞ FAYDALARI!

Zerdeçal, kanserin tamamlayıcı destek tedavisinde en çok kullanılan ve bilimsel çalışması bulunan bitkisel ürünler arasında başı çekmektedir.

Zerdeçalda bulunan curcumin bileşeni kanserin başka organa sıçramasını (metastaz yapmasını) sağlayan madde olan CCL2’ nin salgılanmasını kuvvetli bir şekilde engellemeye yardımcı olmaktadır (Herman JG, Int J Oncol. 2009 May;34(5):1319-27.).

Curcumin' in bu etkisinin temelinde monosit isimli bağışıklık hücrelerinden damar duvarını genişleten ve vücutta iltihabi yanıtı tetikleyen faktörlerin salgılanmasını engellemesi yatar.

Zerdeçal kanserin metastaz yapmasının engellenmesinde çok yararlı olabilecek bileşenleri içeren bitkisel destekler arasında kabul edilmektedir.

Zerdeçalde bulunan curcumin bileşeni kanserin başka organa sıçramasını (metastaz yapmasını) sağlayan madde olan CCL2’ nin salgılanmasını kuvvetli bir şekilde engellemeye yardımcı olmaktadır


ZERDEÇAL İLTİHABİ OLAYLARIN ENGELLENMESİNDE YARDIMCIDIR

İltihabi olaylar, şeker hastalığı, damar sertliği, kanser, kalp ve beyin hastalıklarında çok önemli rol oynar ve hastalıkları tetikler, şiddetini arttırır.

Zerdeçal iltihabi olayların engellenmesinde yardımcı doğal ürünlerin başında gelir. Zerdeçal tarafından iltihabi olayların engellenmesinin hastalıkların oluşması ve ilerlemesinde engelleyici rol oynayabileceği düşünülmektedir.

ZERDEÇAL ŞİŞMANLIK - ŞEKER HASTALIĞI VE KOLESTEROL YÜKSEKLİĞİNDE YARARLI OLABİLİR

Zerdeçalın en önemli sağlık sorunlarından birisi olan şişmanlık, şeker hastalığı ve kolesterol yüksekliğinde yararı olabileceği gösterilmiştir (Aggarwal BB, Annu Rev Nutr 2010.).

Zerdeçalın ağız yolu ile alındığında biyoyararlanımı düşüktür. Sadece zerdeçal kullanıldığı zaman (sıvı özüt veya kapsül – toz formunda) etkinliği çok düşük olmaktadır.

Zerdeçalın emilimini ve etkinliğini arttırmak için karabiber özütleri kullanılmaktadır. Özel olarak formüle edilmiş zerdeçal – karabiber özütlerinin birlikte verilmesi ile zerdeçalın kanda faydalı olacak düzeylere yükselmesi sağlanabilmektedir.

Yapılan çalışmalarda birlikte kullanıldıkları ilaçların etkisini bozmadığı gösterilmiştir (Volak LP, Br JClin Pharmacol 2012).

Karabiber, zerdeçalın emilimini arttırabilirken tarçın ve zerdeçal ile birlikte Alzheimer, Parkinson, multipl skleroz, beyin tümörü ile menenjit gibi beyin hastalıklarına karşı korunmada ve (Kannappan R, Mol Neurobiol 2011).tedavide yardımcı olarak yarar sağlayabileceği saygın bilim adamları tarafından ileri sürülmektedir.

ENGİNARIN FAYDASINI BİLSENİZ SOFRANIZDAN EKSİK ETMEZSİNİZ

Birçoğumuz enginarı mutfağımıza sokmayız bile. Bu da enginarın faydalarını bilmediğimizden kaynaklanmaktadır. Eğer enginarın nelere iyi geldiğini bilsek soframızdan eksik etmeyiz. Sizler için derlediğim enginarın faydalarını dikkatle okumanızı öneririm.

Enginarın Faydaları

 Kandaki üre ve kolesterolü düşürür.
 İdrar söktürür.
 Kandaki şeker miktarını ayarlar. Şeker hastaları için çok faydalıdır.
 Bedeni ve ruhi bitkinliği giderir. Vücuda dinçlik verir.
 Sinirleri güçlendirir.
 Damar sertliği ve kalp hastalıklarını önler.
 Böbreklerdeki kumların dökülmesine yardım eder.
 Karaciğer hastalıklarının çabuk geçmesini sağlar.
 Sarılıkta faydalıdır.
 Romatizmanın şikayetlerini geçirir.
 Mide ve bağırsakları temizler. İshali keser.

Dikkat : Emzikli kadınlar, böbreklerinde veya mesanelerinde iltihap olanlar yememelidir.

KANSIZLIK VE ŞEKER HASTALIĞINA BİREBİR...

Tere kumlu ve ıslak toprakları sever. Çok faydalı bir bitkidir, ancak tereyi yemeden önce çok iyi yıkamak gerekir. Çünkü hayvanların otladığı yerlerde yetiştirilen terede vücuda zararlı olabilen kurtlar bulunabilir. Tereyi pişirip yemek en garantisidir. Fakat kendi bahçenizde yetiştirdiğiniz terenin hiç bir tehlikesi olmaz. 

Tere, vitamin yönünden, özellikle de C vitamini yönünden oldukça zengindir. A, B2, E ve PP vitaminleri de içerir. Demir denildiğinde hepimizin aklına ıspanak gelir, fakat tere demir bakımından ıspanaktan daha zengindir. İyot bakımından da zengin olan tere, fosfor, manganez, bakır gibi diğer madensel tuzları da barındırır.

Terenin Faydaları

 İştah açar.
 Hazmı kolaylaştırır.
 Bronşları temizler, öksürük söktürür.
 Bol miktarda idrar söktürür.
 Böbrekleri ve idrar yollarını temizler.
 Karaciğer hastalıklarında faydalıdır.
 Safra ifrazatını arttırır.
 Grip ve soğuk algınlığının çabuk geçmesini sağlar.
 Cinsel istekleri kamçılar.
 Vücudun hastalıklara karşı direncini arttırır.
 Kansızlığı giderir.
 Kanı temizler.
 Kandaki şeker miktarını düşürür.
 Sinirleri yatıştırır.
 Sigaranın zararlarını azaltır.

 Suyu, saç dökülmesini ve kepeklenmeyi önler.

LAHANANIN BU FAYDALARINI BİLİYOR MUYDUNUZ?

Kış sebzelerinden olan lahana eylül ayının sonlarına doğru tezgahlarda yerini almaya başlar. 100 gramında 33 kalori bulunan lahana düşük kalorili bir sebzedir. C Vitaminin yanı sıra B grubu vitaminler, kalsiyum, fosfor ve potasyum gibi mineraller de ihtiva eder.

Kanser, kalp krizi ve eklem yangısı gibi iltihaplı durumlara karşı insan vücudunu koruyan bir element olan selenyumun ana kaynağı lahanadır.

Yapılan araştırmalara göre mide rahatsızlığı bulunan hastalara; lahana, kereviz ve havuç suyu ile hazırlanan saf sebze suyu içirildiğinde rahatsızlığın giderek yok olduğu saptanmıştır. Aynı zamanda cildi de güzelleştirir.

Lahana mutfaklarda genellikle pişirilerek kullanılır. Ancak hassas bir sebze olan karalahanayı fazla pişirmemek gerekir. Süreyi 15-20 dakika ile sınırlamak yeterlidir. Kırmızı biber, köri, kimyon, taze soğan ve kekik gibi baharatlarla çok uyumlu olduğundan bu baharatları lahana hazırlarken bol bol kullanabilirsiniz.

Lahanayı satın alırken, elinizle sıktığınızda içinin dolu olması gerekir. Dış yapraklarının çürümüş ya da zedelenmiş olmamasına özen gösterin. Ayrıca dış yapraklar güneş gördüğü için daha çok besleyici minerallerle dolu olduğundan bunları atmak da doğru olmaz. Buzdolabında bir hafta ya da bir haftadan daha uzun süre saklayabileceğiniz lahanayı aynı zamanda serin bir ortamda birkaç gün saklayabilirsiniz.

Lahananın Faydaları

* Lahana, içerdiği antioksidan ve diğer bazı maddeleriyle bedenin hastalıklara karsı direncini artırır: Yapılan araştırmalar, lahanayı sık yiyen kişilerde özellikle mide, kalınbağırsak, akciğer ve deri kanserlerine pek seyrek rastlandığı sonucunu ortaya koymuştur.

* Lahana ayrıca içerdiği antioksidan maddeleriyle kalp hastalıklarına yakalanma, felç geçirme ve katarakt illetine tutulma rizikolarını azaltmaktadır.

* Lahananın sıkılmasıyla elde edilen suyu, Batı ülkelerinde mide ülserleri için geleneksel bir tedavi yöntemi olmuştur: Yapılan deneyler, lahana suyunun mide ülserlerini önlediğini ve iyileştirdiğini ortaya koymaktadır.

* Lahana, bedenin bağışıklık sistemini uyarmakta, bazı bakteri ve virüs türlerini yok etmektedir.

* Bedenin gelişmesini destekleyen lahana, içerdiği zengin folik asitle kadınların spina bifida (omurganın bir yanının açık olması) hastalığına yakalanmış çocuk doğurma riskini en aza indirir.

* Mayalandırılmış lahana hazımsızlığa ve gut hastalığına iyi gelir.

Dikkat: Lahana tüm Turpgiller gibi bedenin iyot emilimini azaltır. Haftada 2-3 defadan fazla lahana yiyen kişiler, iyotlu besin ya da iyotlu tuz almayı ihmal etmemelidir.

BU BAHARATI SOFRANIZDAN EKSİK ETMEYİN!

Baharat denilince ilk akla gelenlerden birisi de tarçındır. Tarçın, tarih boyunca hastalıklara karşı doğal bir ilaç olarak kullanılmıştır. Tarçın toz olarak tatlıların üzerine konulduğu gibi çay olarak ta tüketilmektedir.

Tarçının içinde kalsiyum, magnezyum, demir ve lif bulunur. Tarçın tam bir şifa deposudur. Hatta kanser hücrelerinin oluşmasına bile engel olduğu gözlemlenmiştir.

Tarçının Faydaları

* Tarçın, ülser gibi mide sorunlarının çözümünde oldukça etkilidir.

* Kan şekerini düzenlediği için, şeker hastalarına tarçın kullanmaları tavsiye edilir. Tatlı bir baharat olduğu için diyetlerinizde tatlı ihtiyacını karşılamak için de kullanabilirsiniz.

* Tarçın, ayrıca kolesterolü düşürür. Bu nedenle kalp ve damar sağlığının korumasında büyük bir görevi vardır.

* Tarçın, insülin düzeylerinin yükselmesini sağladığı için vücudumuzun  yağlanmasını önler ve kilo vermemize yardımcı olur.

* El ve ayak titremelerini önlediği için parkinson hastalarına da tarçın tüketmeleri tavsiye edilmektedir.

* Kadınların adet öncesi gerginliklerine iyi gelir ve adet sancılarının azalmasına destek olur.

* Vücut direncini artırdığından, kışın soğuk algınlığı hastalıklarına (grip, nezle vb) nyakalanmamızı önler.

* Ağız kokularını ve diş ağrılarını önlemek için tarçın çayı içilebildiği gibi, tarçın çiğnemek de faydalı olmaktadır.

* Bilimsel araştırmalara göre, tarçın koklamak hafızanın ve zihinsel fonksiyonların daha iyi çalışmasını sağlamaktadır.

* Tarçın, anne sütünü arttırır. Bu sebeple emziren annelerin tarçın tüketmeleri önerilmektedir.

* Her sabah bir çay kaşığı balın içine bir çay kaşığı tarçın konup yenirse eklem iltihaplanmalarına iyi geleceği tavsiye edilmektedir.

HEART-FRIENDLY BENEFITS OF TOMATOES

Benefits of Tomatoes. Friendly Tomato What is good for the heart?

It is quite helpful in lowering high blood pressure . Tomato is very rich in vitamin C , vitamin E and potassium and a little salt can adjust the pressure of the blood .

* Gall and kidney stones helps to reduce .

* Provides protection against cancer and heart disease . Reducing the risk of stroke, and cataracts .

* Lycopene protects against heart disease in 85% of ingredients are tomatoes . Lycopene also positively affect the sperm count and motility are .

* Easy to digest starchy foods , especially tomato which facilitates digestion .

* Thanks to the high percentage of vitamin C for colds and flu download protection.

* Provides regular studies of the stomach and intestines and relieves constipation .

* Rheumatism and is useful in podagra .

* Arteriosclerosis fixes.

* It helps in the removal of calluses and allows the maturation of boils .

* Bee stings and burns treatment would support .

* Rash and haemorrhoids is good.

* Weak stomach and inflammation of the kidneys and bladder , which must necessarily tomato juice drink .

SEN NEYMİŞSİN LİMON YAĞI

Limon yağı, limon meyvesinden elde edilen faydalı aromatik yağdır. Sağlık, güzellik ve ev içinde olmak üzere pek çok kullanım alanı bulunmaktadır.

Mutfakta Limon Yağı:

* Pişirilen hamur işlerine bir damla limon yağı eklemek, güzel kabarmalarını sağlayacaktır.

* 2 damla limon yağı, 2 yemek kaşığı bal ve 2 bardak su ile lezzetli ev yapımı limonatalar elde edilebilir.

* Taze meyve ve sebzeleri yıkamadan önce 2-3 damla limon yağı damlatılmış suda bekletmek meyveleri temizleyecektir.

Sağlık ve güzellik için limon yağı:

* Genel bir tuvaleti kullandıktan sonra elleri bir iki damla limon yağı ile ovalamak bakterileri öldürür.

* Vücuttaki şişlikleri, sabah akşam bir defa bir damla limon yağı ile ovmak şişliği ve acısını giderecektir.

* Ağız ülserleri ve uçukta bir damla limon yağı acıyı hafifleterek iyileşmesine yardım eder.

* Selülitli bölgelerin bir kaç damla limon yağı ile ovulması hücrelerde biriken atıkları çıkararak rahatsız edici görüntüden kurtarır.

* Diş eti kanamalarında bir damla limon yağı ile ovalayın.

* Siğillerde sabah akşam birer damla limon yağı ovalamak siğilleri geçirir.

* Varis probleminde, varisli damarların birkaç damla limon yağı ile ovulması damarlardaki baskıyı azaltacaktır.

* Limon yağı ile cildi ovalamak yapı dengeler ve gözenekleri açar bu sebeple sivilceleri önlemektedir.

* Diş ve dişeti lekeleri için 1-2 damla limon yağı ile ovalamak faydalıdır.

Temizlik için limon yağı:

* 1 kova suya damlatılan 10 damla limon yağı ile halı ve kilimlerdeki lekeler çıkacak ve güzel kokacaklardır.

* Kesme tahtası ya da bıçakların limon yağının bir damlası ile ovulması bakteri oluşumunu engeller.

* Bir sprey şişesine doldurulan su ve 6 damla limon yağı ile hava temizlenir ve ferahlaşır.

* Bulaşık suyuna ya da makinenin deterjan gözüne 1-2 damla limon yağı damlatmak hem güzel kokmalarını hem de iyice temizlenmelerini sağlar.

* Bulaşık ve temizlik bezlerini 1 damla limon yağı damlatılan suda tüm gece bekletmek mikropları öldürür ve dezenfekte eder.

Kanserden Korunmak İçin Muhteşem Gıda

Nar Çekirdeği Yağı Faydaları

* Yapılan çalışmalar nar çekirdeği yağının prostat ve cilt kanserine karşı etkilerini ortaya koymuştur. Örneğin, 1,5 mg nar suyu ile 1,5 mg nar çekirdeği yağı ile elde edilen karışımın prostat ve göğüs kanserlerinde tümör hücrelerin yayılmasını baskıladığı bulunmuştur. Tümörün vücuda yayılma sürecinde yeni kan damarları (anjiogenezis) meydana gelir. Nar çekirdeği yağının bunu yavaşlatarak, tümörlerin vücuda yayılmasının gecikmesinde rol oynadığı bildirilmiştir.

* Karaciğerde lipid seviyesini düşürmede etkili olduğu bilinmektedir.

* Narda bulunan yağ asitlerinin (özellikle konjuge yağ asiti olan Punisik asitin) olumlu etkileri bulunmaktadır. Kalp ve damar hastalıklarına karşı vücuda yardımcı olduğu gibi kötü kolesterol olarak bilinen LDL’yi azaltıcı tesirleri bilimsel araştırmalara konu olmaktadır. Konjuge linoleik asit aynı zamanda göğüs, kolon ve prostat kanserleri karşısında koruyucu etki göstererek, bu hastalıkları önleyebilir.

* İçeriğinde bulunan Punisik asit sayesinde bağışıklık sistemini kuvvetlendirir. Punisik asit sadece nar çekirdeği yağına özgü bir yağ asiti olup, miktarı ortalama tüm yağ asiti bileşiminin % 70-75’ini oluşturmaktadır.

* Yapısındaki özel bileşenlerden dolayı güçlü antioksidan özelliğe sahiptir.

Nar Çekirdeği Yağı Kullanım Alanları

* Dahilen kullanılabilir. Bir fincan su içerisine bir miktar nar çekirdeği yağı karıştırılarak da tüketilebilir.

Nar Çekirdeği Yağı Nasıl Kullanılır

* Yemeklerde ve salatalarda kullanılır.

* Nar çekirdeği yağı cilt için çok iyi bir nemlendirici, koruyucu aynı zamanda da besleyici özelliklere sahip bir yağdır. Ayrıca güçlü bir antioksidanttır. Ciltte oluşan kırışıklıkları gidermek, daha genç ve sağlıklı bir görünüm için nar çekirdeği yağı ile cilde masaj yapılabilir. Nar çekirdeği yağı bir pamuğa sıkıldıktan sonra da cilde uygulanabilir. Gözaltları hariç, tüm yüze ve boyuna hafifçe masaj yapılarak cildin yağı emmesi sağlanır.

Çörek Otu Yağının Şifalarını Mutlaka Okuyun

Çörekotu Yağı Faydaları

* Hoş koku ve aroması ile içeriğindeki zengin bileşim, savunma sistemini ve zihni kuvvetlendirerek vücut direncini yükseltmeye yardımcıdır, sinir bozukluklarının tedavisinde doğal bir yatıştırıcıdır.

* Antioksidan özellikleriyle kanser, antiastmatik etkileriyle öksürük ve göğüs hastalıkları tedavisinde kullanılmaktadır.

* Kan dolaşımını düzenleyici etkileri bilinmektedir. Bu nedenle hem tansiyonun dengelenmesi hem de hemoroit tedavisinde tavsiye edilmektedir.

* Klinik çalışmalar kolesterol seviyesini düşürücü etkilerine işaret etmektedir.

* Mide ve bağırsak sorunlarını gidermede yardımcıdır; genel olarak sindirim sistemini destekler.

* Anti-mikrobik, anti-alerjen ve anti-fungal yapısı nedeniyle sedef ve egzama gibi cilt hastalıklarının yanı sıra ciltte oluşan pişik ve tahriş gibi sorunların tedavisinde tavsiye edilir.

UYARI: Kişiye bağlı alerjik bir reaksiyon görülmesi halinde kullanıma ara veriniz. Ürünün faydaları hakkında verilen bilgiler bilimsel araştırma bulgularına dayanır. Sadece destekleyici ve tavsiye niteliğindedir. Tedavi amaçlı ilaç yerine kullanmayınız.

Çörekotu Yağı Kullanım Alanları

Günde bir tatlı kaşığı olarak doğrudan alınabileceği gibi salata ya da zeytinyağlılarının üzerine doğrudan ya da diğer yağlarla birlikte karıştırılarak eklenebilir. Cilt ya da saç diplerine masaj formunda uygulama yapılabilir.

Kaynak : http://www.oneva.com.tr/

Çörek Otu Nasıl Tüketilmeli?

Çörek otu nasıl tüketilmeli?
Bilim adamları 5000 kronik (Müzmin) hastalığa karşı bitkilerle tedavi imkanlarını araştırmaktadır, bu bitkilerin başında da çörek otu gelmektedir.

Kimyasal-sentetik ilaçların kronik hastalıkların tedavisinde kullanılması düşünülmemektedir, bunda tedavi edici özelliklerinin bulunmaması ve yan (İstenmeyen, zararlı) etkilerinin çok fazla oluşu rol oynamaktadır.

Çörek otu sarımsakla birlikte yendiğinde bağışıklık sistemini güçlendirmekte ve vücudun kendi kendisini kolayca savunmasına zemin hazırlamaktadır. Bu uygulama sağlıklı ve hasta kişilerde koruyucu ve destek tedavi olarak büyük öneme sahiptir.

Çörek otu hiçbir tedavi ile uyumsuzluk göstermez. Hastalar tedavi sırasında da çörek otu yiyebilirler. Kanser tedavisinde ışın kullanılacaksa doktora danışılmalıdır.

Yetişkin bir kişinin günde toplam olarak elenmiş, standart tane büyüklüğünde (2-3 mm) 10 gr çörek otu yemesi yeterlidir. Çörek otunun elenip olgunlaşmamış tohumlardan ayrılma işlemi henüz yapılmadığı için günlük kullanım miktarı 15 gr olarak önerilmektedir.

Çörek otu günlük kullanım miktarı:

- 2-5 yaş arası 5 gr

- 5-12 yaş arası 10 gr

- 12 yaşından büyük olanlarda 15 gr dır.

Çörek otunun günlük kullanım miktarı 2 veya 3 e bölünerek aç karnına yenmelidir. Bu öğünler sabah öğle arası, ikindi vakti ve yatmadan önce olabilir.

Çörek otunun faydalı olabilmesi için tam sindirilmesi gerekir. Kişilerde hazımsızlık sorunları varsa giderilmelidir (İlgili makale okunabilir).

Çörek otu öğütülmeden yenirse sindirilemez, öğütülerek yenmesi gerekir. Öğütülmüş çörek otu bekletilmemelidir, yağı kolaylıkla acır ( Oksidasyon) ve zararlı hale gelir. Çörek otunun öğütülmesinde elektrikli kahve değirmeni kullanılabilir, aletin zorlanmaması için uzun süre öğütme yapılmamalıdır.

Çörek otu hafif acımsı ve baharlı lezzette olduğu için kişilerin damak tadına göre yeme şeklinin geliştirilmesi gerekmektedir.

Çörek otunun bileşiminde bulunan proteinlerin sindiriminin kolay olması için aç karnına mide asidiyle doğrudan temas etmesi istendiğinden süt veya yoğurtla yenmesi önerilmemektedir.

Çörek otu çiğneyerek yenirse diğer faydalarına ilave olarak ağız içi ve diş eti bakımı da yapılmış olur. Bu yeme şeklinde dut kurusu veya kuru siyah üzüm birlikte yenerek tat düzenlemesi yapılabilir.

Yeni öğütülmüş çörek otu bekletilmeden rendelenmiş elma veya armuda karıştırılarak veya 2 yemek kaşığı çorba ile yenebilir. Bu maksatla taze sıkılmış meyve suyu da kullanılabilir.

Çocuklara az miktarda muhallebi ile karıştırılarak yedirilebilir veya çocukların sevdiği bilinen gıdalara karıştırılarak verilebilir.

Şeker hastası olmayanlar pratik olması açısından 1 haftalık çörek otu kullanım miktarını bir defada öğütüp bekletmeden bal veya tahin-pekmeze karıştırarak yiyebilirler. Bunun için 100 gr çörek otu öğütülür, bekletmeden 300 gr bal veya 150 gr pekmez ve 200 gr tahine karıştırarak yenebilir. Bu karışım cam kavanozda serin bir yerde güneş ışığı görmeyecek şekilde muhafaza edilmelidir. Çocukların kolay yemesi için bu karışıma kakao ilave edilebilir.

Belirtilen özellikler dikkate alınarak, kişiler kendilerine uygun çörek otu yeme şekilleri geliştirebilirler.

Not: 
1- Öğütülmüş olarak hazır satılan çörek otu kesinlikle yenmemelidir, çok zararlıdır.

2- Çörek otu hamilelik döneminde yenmemelidir. Doğuma bir hafta kala başlanıp emzirme süresince yenirse anne ve çocuk sağlığı açısından çok faydalıdır.

3- Çörek otu yeterli miktarda omega-3 ihtiva eder, ilave olarak omega-3 takviyeli gıdalar yenmemelidir.

Bunu Yiyen Damar Tıkanıklığı Nedir Bilmiyor!

Üzüm Çekirdeği Yağı Nasıl Kullanılır

Üzüm Çekirdeği Yağının Faydaları Kalbi korur. Kanserle savaşır. Hücreleri güçlendirir. Varis oluşumunu önler. Alerji ve iltihaplanmaları engeller. Saç dökülmesini önleyici etkisi vardır.

Üzüm Çekirdeği Yağı Nasıl Kullanılır?
Dahilen; 1 fincan ılık suya 5-6 damla damlatılarak kullanılır. Haricen; cilde friksiyon yoluyla uygulanır. Salata soslarında, marinatlarda kullanılabilir. Eklem ağrılarında masaj olarak uygulanır

Göz Altı Morlukları İçin Kullanımı
Yüzünüzü akşam temizledikten sonra üzüm çekirdeği yağını sürün (tabi ki göz altlarına değil, sadece çevresine) ve yüzünüze şu son zamanların moda yüz yogasını yapın.

Ateroskleroz (damar sertleşmesi) riskini azaltır. Tümörlerin büyümesini durdurmaya yardım eder. Üzüm çekirdeği yağı yaşlanma etkilerini geciktirir. İdrar söktürücü , müshil ve kuvvet verici olarak önerilir. Görüş kaybına neden olan maküler dejenerasyondan korur. Alzheimer hastalığının ilerlemesini yavaşlatmaya yardımcı olur. Üzüm çekirdeği yağı, Yüksek tansiyonu düşürür. Üzüm çekirdeği yağı LDL Kolesterol ve Trigliserit seviyesini düşürür. Yaşlanma etkilerini geçiktiren kozmetik kremlerin temel ana maddesidir. Üzüm çekirdeği yağı kalp rahatsızlığı ve felce karşı korumaya yardım eder. Aynı zamanda toksinlerden arınan cilde taze ve diri bir görüntü vermektedir.

Yüksek düzeyde folik asit içerir ve bağışıklık sistemini güçlendirici özelliğine sahiptir Antioksidan özelliği ile vücudu toksinlerden arındırarak cilde nemlilik kazandırmaktadır. Kılcal damarları onararak, cilt kırışıklıklarını düzeltmekte, cilt sarkmasını engellemektedir. Üzüm çekirdeği yağı tamamen doğal olduğundan, sentetik kozmetik ürünleri gibi karaciğere zarar vermemektedir.

Üzüm Çekirdeği Yağı Faydaları cilt yaşlanmasına karşı,varislerin oluşumu ve giderilmesi ayrıca göz altı morluklarının çözümü olarak sayılabilir.

Üzüm Çekirdeği Faydaları

Üzümün çok faydalı bir meyve olduğu biliniyor ama birçok insan çekirdeğini yemeyi tercih etmiyor. Oysa üzüm çekirdeği bilinen en güçlü antioksidan olma özelliğiyle gelişmiş ülkelerin vazgeçilmez ilacı.

Üzüm çekirdeği ilk olarak Fransa’da 1950’li yıllarda damar koruyucu ilaç olarak kullanılmaya başlandı. O zamandan bu yana üzerinde birçok araştırma yapılan üzüm çekirdeğinin günümüzde bilinen en önemli faydaları şöyle sıralanıyor:

Üzüm Çekirdeği Yağı Faydaları Nedir

* En güçlü antioksidan olduğu için kansere karşı koruyucudur
* Kanser tedavisindeki olumsuzlukları giderir
* Damarları korur, damar sertliğini önler, damar hastalıklarını tedavi eder
* Kalp krizi riskini azaltır
* Kötü kolesterolü azaltıp iyi kolesterolü yükseltir
* Diyabet hastalarına iyi gelir
* Kan damarlarını güçlendirir
* Kılcal damarları güçlendirerek yüksek tansiyona iyi gelir
* Gözdeki kılcal damarları güçlendirip kan dolaşımını hızlandırır
* Gözün saydam tabakasını korur
* Yaşla beraber artan görme bozukluklarını engeller
* Katarakt oluşumunu engeller
* Kan ve lenf dolaşımını düzenler
* Cilt sorunlarına iyi gelir, cildi güzelleştirir ve cildin sarkmasını engeller
* Alerjik problemleri önleyici özelliği vardır
* Deri hastalıklarına iyi gelir
* Diş eti kanamalarında tedavi edici özelliğe sahiptir
* Toplardamar yetersizliklerinden kaynaklanan basur ve varise iyi gelir
* C vitamininin etkisini artırır
* Saç hücrelerini artırır
* Kan yapar, kansızlığı önler ve kanı temizler
* Böbrek ve bağırsakları çalıştırır
* Romatizmaya iyi gelir

Kolesterolünüz Yüksekse Sofranızdan Bunu Eksik Etmeyin!

Düşük kalorili, su içeriği yüksek ve lif oranı oldukça fazla bir sebze olan “kereviz”, kilo vermek isteyenlerin en büyük yardımcısıdır.

Sebzeleri pişirmenin çok çeşitli yöntemleri var. Bunların içinde damak zevkine uygun olanı bulmak ise marifetli hanımların becerisine kalmış. Sağlıklı beslenme için, sebzelere ağırlık vermek, özellikle de çocuklara sebzeleri mutlaka sevdirmek gerekir.

Kolesterolü düşüren ve vücudun su dengesini sağlayan bir sebze olan kereviz, C vitamini yönünden oldukça zengin, kalorisi düşük, diüretik (idrar söktürmeye yardımcı) özelliktedir. Hem de kilo almayı önler. Kerevizin 100 gramı, sadece 18 kalori içerir. Patates ve havuç gibi diğer kök sebzelerle karşılaştırıldığında, kerevizin kalorisi çok düşüktür. Şeker hastalarında, karbonhidrat seçeneği olarak, diğer kök sebzeler yerine kullanılabilir.

Bu kadar vitamin ve mineral aynı sebzede toplanmış

Kerevizde vitamin ve mineral olarak A vitamini, folik asit, B6, B1 ve B2 vitamini bulunur. Ayrıca C vitamini, E vitamini, K vitamini, kalsiyum, potasyum, fosfor, çinko ve demir içerir.

Kereviz iyi bir magnezyum kaynağıdır ama yaprakları, sapından daha çok magnezyum içerir. Düşük kalorili, su içeriği çok yüksek ve lif oranı oldukça fazla bir sebzedir.

Kerevizin yararları nelerdir?

•    Kereviz, bileşiminde bulunan kalsiyum ile sinir sistemi, demir ile kansızlık, magnezyum ile yorgunluk, anemi, kalp ve damarlar hastalıklarına karşı önerilir.
•    Kereviz, zihinsel ve fiziksel performansı artırır.
•    İçerdiği C vitamini ile bağışıklık sistemini güçlendirir ve vücudu daha dirençli hale getirir. Kalp-damar sistemi ve bağışıklık sistemini güçlendirir, kan kolesterolünü düşürür.
•    Rahatlatıcı, ağrı kesici, antiseptik ve anti alerjik özellikleri olan kereviz, sindirim sistemi rahatsızlığı olanlara önerilmektedir. Sindirim sistemi, ülser, gastrit ve hazımsızlık sorunlarına iyi gelir.

Kerevizin Faydaları

•  Kerevizin cinsel gücü artırıcı bir etkisi olduğu kabul edilir.
•  Tansiyona iyi gelir, su-tuz metabolizmasını ayarlar, ödemi çözmede etkili olur.
•  İdrar söktürür, idrar yollarını ve kanı temizler.
•  Uykusuzluğa ve strese de iyi gelir. Kerevizin sinir sistemi üzerinde yararlı etkileri vardır, belleği uyarır.
•  Ürik asit düzeyini azaltıcı etkisi ile gut hastaları için önerilir.
•  Kerevizin yara ve ülserler için yararlı etkileri olur. Tümörler, tromboz ve ateroskleroza karşı vücudu korur.
•  Kereviz vücuttan toksinlerin atılmasına yardımcı olur.
•  İnflamatuar hastalıklar ve eklem iltihabı ile savaşmaya yardımcıdır.
•  Cilt, saç ve gözler için faydalıdır.
•  İştahı olmayan kişilere kereviz önerilir.

Diyet yapanlar için önemli bir özelliği ise; kereviz yağ yakımını da hızlandırır.

Diğer bir özelliği, sindirimi kolaylaştırmasıdır. Bu sebeple diyet yapanların haftada iki defa kereviz yemelerinde fayda vardır.

Kimi kokusunu, kimi tadını sevmez

Kerevizin tarihi çok eskilere, antik Yunan’a kadar dayanır. Kereviz, Akdeniz'i çevreleyen bölgelerden dünyaya yayılmış, antik çağdan bu yana kullanılan, mineraller açısından zengin, kalori düzeyi düşük ve kolay sindirilebilen, hafif baharatlı bir lezzeti ve kendine özgü aroması olan bir kök sebzedir. İki çeşit kereviz vardır. Bunlardan bir tanesi, kökü yumru oluşturmayan, yaprakları ve sapları uzun olan yaprak kereviz; diğeri ise yaprak sapları kısa, kökü yumrulu, kök kerevizidir.

Taze veya kurutulmuş yaprakları salatalara, çorbalara, soslara, et sularına ve pişirme soslarına çeşni olara kullanılır. Yumru kökü için yetiştirilen kereviz, çiğ veya pişmiş tüketilir. Olgunlaştığında, 800 gr'la bir kilo ağırlığa kadar ulaşabilir.

Kerevizin kararmaması için;
Unla suyu suluca bir kıvamda yapıp kerevizleri içine koyarsanız veya üzerine limon sıkarsanız kararmazlar.

Yaprakları yeşil olan bir sebzedir. Ayrıca sapları da lezzetli ve besleyicidir. Kereviz saplarını yemeklere, çorbalara, salatalara küçük küçük doğrayarak ya da yapraklarını maydanoz gibi doğrayarak kullanabilirsiniz.

Kereviz tohumları fazla miktarda tuz içerir. Bu nedenle, tuz yerine kullanabilirsiniz.
Et ürünleri ile kereviz kombinasyonu, proteinin hızlı sindirimine yardımcı olur.

Portakal, mandalina gibi narenciye ile pişen kerevize, pek çok kişi artık, kokusu nedeniyle “hayır” demiyor. Daha önce kerevizi sevmeyip de yiyemediyseniz, zeytinyağlıyla başlamanı tavsiye ederim. Etli sıcak yemekte kerevizin kokusunu daha fazla hissedersiniz. Pişirirken içine biraz portakal suyu veya portakal kabuğu rendelerseniz, nefis bir lezzet elde edersiniz.

SUNUM ÖNERİLERİ

•    Rendelenmiş çiğ kereviz kökü ve rendelenmiş havuçları sarımsaklı yoğurt ve biraz zeytinyağı ile karıştırıp, üstüne ceviz serpebilirsiniz.
•    Çiğ olarak rendelediğiniz kerevizi, hardal, zeytinyağı, baharat ve sirkeyle çeşnilendirin.
•    Kerevizden fırında cips: Kerevizleri yıkayıp elma dilim patates kıvamında kesin. Zeytinyağı, dövülmüş sarımsak ve bol biberiye, az miktarda tuz ve biber ile harmanlayıp, yağlı kâğıt üzerinde fırına verin. Piştikten sonra üzerine biraz parmesan peyniri serpebilirsiniz.
•    Ayva da yakışıyor, yeşil elma da… Hem pişirirken hem de çiğ halde rendeleyerek, meyvelerle hoş lezzetler yakalayabilirsiniz. Elma ve kerevizi rendeleyin, yanına yeşil soğan, dereotu, kereviz ve ince ince yeşillik doğrayın.
•    Süzme yoğurt, labne peyniri veya light mayonez ile farklı salatalar yapabilirsiniz.
•    Limon ve yumurta sarısı ile terbiye edebilirsiniz.

Kızılcık Hangi Hastalıklara İyi Gelir?

Kızılcık antioksidan özelliği taşıyan ve aynı zamanda kırmızı renkte ve oval meyvesi olan C vitamini  açısından çok zengin bir meyvedir.

Kansere karşı antioksidan özelliği, koruyucu özelliği bulunan kızılcık hücreleri kansere karşı koruyor. Yalnız kızılcık tipleri arasında bariz farklar vardır. Çok koyu renkte olan kızılcıkların antioksidan içeriği daha yüksek olarak tespit edilmiştir. Kızılcığın ortalama C vitamini 100-120 miligram civarında. Bu portakalın ortalama iki katı olarak kabul ediliyor. Portakalda biz bunu ortalama 50-60 miligram olarak tespit edilmiştir. C vitamini yönünden oldukça yüksektir. Antioksidan özelliği de C vitamininden kaynaklanır.

Yapılan bilimsel çalışmalara göre Kızılcıkta Türkiye, özel bir konuma sahiptir. Dünyanın hiçbir yerinde Türkiye’deki gibi geniş bir kızılcık popülasyonu bulunmamaktadır. Dünyada ikinci kızılcık genetik kaynakları bir tek Ukrayna Yalta’da vardır. Başka bir yerde de bulunmamaktadır. Ukrayna’daki türler de açık renkli kalmaktadır. Diğer ülkelerde kızılcık türü yoktur. Türkiye’de Malatya’da 60′ın üzerinde tip bulunur.
Kanserin yanında kuru ya da taze olarak tüketilebilen kızılcık sağlık için en yararlı besinlerden birisidir. Şeker içermesine rağmen kızılcık diyabet hastalarının öğünlerine eklenebilecek en faydalı meyvedir.

Kızılcık Meyvesinin Faydaları:

1- Kızılcık, kanser hücrelerinin büyümesini engelleyen antioksidan özellik taşır.

2- Kızılcık suyu mide kanserine neden olan pylori bakterilerini yok eder.

3- Kızılcık suyundaki esanslar göğüs kanserini engeller.

4- Kızılcık ayrıca kolesterole ve kalp rahatsızlıklarına iyi gelir.

5- Diş ve diş eti ilgili rahatsızlıkların ortaya çıkmasını önler.

Kızılcık ateşli hastalıklarda ve menopozdaki ateş basmalarında rahatlatıcı bir özelliği vardır. Beyindeki epifiz bezi, hava karardıktan sonra melatonin adı verilen bir hormon salgılar. Yaşam ritmini ve uykuyu bu hormona borçludur. Birçok bilim insanı melatonini en önemli antioksidan olarak tanımlarlar. Melatonin takviyesi günümüzdeki temel anti agingtedavilerinden birisi olmuştur. Bu hormonun doktor kontrolünde kullanımı, bağışıklık sistemini ve yaşam kalitesini etkili bir şekilde yükseltir. Melatonin ilaçlarının birçoğu kızılcıktan yapılır. Uyku sorunu yaşayanlara gece yatmadan önce bir bardak kızılcık suyu içmelerini tavsiye edilmektedir. Kızılcık kabuğu aynı zamanda ateş düşürücü ve güçlü bir ishal kesicidir.

Kızılcık ayrıca özellikle bayanlar sık sık sistit ve idrar yolu enfeksiyonuna iyi gelmektedir. Kızılcık bu sorunların tedavisine yardımcı olur. İdrar enfeksiyonlarının çoğuna e-coli adı verilen bir bakteri neden olur. Kızılcıkta bulunan benzoik asit bakterilerin çoğalmasını engeller ve vücudumuzdan atılmasını kolaylaştırır. Kızılcık suyu, şerbeti veya kompostosu idrarımızdaki asit miktarını arttırır. Böylece böbrek taşlarının tedavisinde kullanılır. Bu arada idrardaki ağır kokuları da giderir.

Sedef Hastalığına Bitkisel Tedavi

Sedef; deri hastalıklarının en önemlilerinden olup kronik, tekrarlayıcı ve sık rastlanılan bir rahatsızlıktır. Deri örtüsünün olduğu tüm bölgeleri tutabilir. Saçlı deride, tırnakta, elde, ayakta, gövdede, dizde, dirsekte kısaca tepeden tırnağa bütün vücudu etkileyebilir. Ancak şiddeti kişiden kişiye değişir. Kimi hastalarda sadece bir nokta veya plaklar halinde gözlenebilirken, kimi hastalarda vücudun muhtelif alanlarına yayılarak çok geniş deri bölgelerini etkileyebilir. Şu bilinmelidir ki sedef bir cilt rahatsızlığı olup, diğer organların bozuklukları ile bir ilişkisi yoktur.
Birçok kronik hastalıkta olduğu gibi belirli aralıklarla tekrarlama özelliği vardır. Bu nükslerin sıklığı, yaygınlığı bireysel olarak değişebilmekte bazen uzun yıllar boyunca hiçbir atak yaşanmaması da mümkündür.

Bu son derece sık hastalığın görülme ihtimali %1-3 arasında değişmektedir. En fazla görülen bölgeler diz, dirsek,bel, saçlı deri, genital bölgedir. Tipik görüntüsünde kırmızı , net sınırlı zemin üzerinde beyaz ince kabuklanmalar şeklindedir ancak sedefin kabuk olmadan sadece kırmızı alanlar veya bu alanların üzerine eklenmiş iltihaplı toplu iğne başı büyüklüğünde püstüllerle seyreden formları da olabilir.

Genetik bir hastalık olan sedef özellikle 20-40 yaş gurubunda sıkça görülür. Ailesel özelliği olan bu hastalığın ebeveynlerde olması çocuklarında görülme ihtimalini artırır.

Belirli faktörler hastalığın hızlanmasına yahut ilk atağın başlamasına neden olmaktadır. Bunların başında fiziksel ve psikolojik stresler,aşırı güneş ışığı, alınan birtakım ilaçlar(ağrı kesiciler, hormon ilaçları, kortizon,tansiyon ilaçları) yer almaktadır. Hastaların rahat bir hayat sürmesi, aşırı yorgunluktan kaçınılması, mümkün olduğu kadar az ilaç tüketmesi sedefin stabil kalmasına yardımcı olur. Sedefin tipik belirtilerinden bir tanesi de kaşınan yada yaralanan bölgelerde yeni sedef plaklarının gelişmeye meyil göstermesidir. Bu olaya "Köebner fenomeni" denmektedir.

Klinik görüntüye bakılarak teşhis konulan sedef bazen egzema, allerjik deri hastalıkları ile karışabilmektedir. Lokal bir sedef formu olan "palmoplanter psoriasis" (el-ayak sedefi) ise el ve ayakta su toplamaları çatlak ve soyulmalar şeklinde gözlenebilir.

Kronik olan sedef hastalığı, sanıldığının aksine başarıyla tedavi edilebilen bir hastalıktır ancak kronik olduğu için zaman zaman tekrarlayabilir. Bu tekrar ataklarının süresi ve aralığı kişiden kişiye değişebilir ve yıllarca tedavi ihtiyacı duyulmayabilir de.


SEDEF İÇİN BİTKİSEL TEDAVİ
KÜR - 1
Enginarlı bitki çayı, ısırgan yağlı özlü krem, bir de büyük boy vazelin alın ve içine ışgın, udihindi köklerini önce parçalayın, havanda döverek vazelinin içine katın ve merhem elde edin.
Enginarlı bitki çayını günde 3 defa aç karnına içine bal ya da şeker atarak için. Merhemleri düzenli bir şekilde sürün. Bitki çayı karaciğeri temizliyor. Önemli olan da bu zaten.

KÜR - 2
1. Kesinlikle sigara içilmemeli.

2. Karaciğer temizlenmeli. Bunun için;
Deve dikeni tohumu 1tatlı kaşığı dövüp yenir, 1 çay kaşığı şahteren otu dövülüp yenir.

3. Karahindiba otu kurusu dövülüp yarım kavanoz dolacak üstüne hakiki nar ekşisi dökülerek kavanoz doldurulup karıştırılmalı. Sabah - akşam 1 yemek kaşığı aç karnına yenmeli.

4. Macun (bal, polen, arı sütü karışımı) yapıp sabah akşam 1 tatlı kaşığı yenir.

5. 5 - 6 tatlı kaşığı kına, 1 litre suda 20 dakika kaynatılarak ılık vaziyette yaralara sürülür, ancak yaraları suya temas ettirmeyin. Kuruyunca hodan yağı sürülür.

KÜR – 3
Kına sürün bol bol, ayrıca tendirdiyot ile kolanyayı karıştırıp iyice diş fırçası ile iyice yedirin. Sonra kınayı sürün, bezle bağlayıp sabaha kadar bekletin.

Tüm sedef hastaları neleri tüketmemeli ?
  • Yağda yumurta
  • Ay çekirdeği
  • Domates
  • Sarımsak
  • Ceviz
  • Taze Üzüm
  • Acı Baharat 
  • Turşu
  • Alkollü içecek
  • Sigara
Bunlar bilinen sedef hastaları için kesinlikle zararlı ve yenmemesi gereken yiyecekler. Bir de vücudumuza göre yemeyeceğimiz yiyecekler mevcut.

Vücut sevmediği bir yiyecek olursa kaşınır ve belli eder. Bunu anlamalı ve o yiyeceği yememeli veya daha az tüketmemiz gerekir.

Birde herhangi bir şey az tüketildiğinde bir şey olmayabilir fakat çok yenildiğinde olabilir. Ama sigaraların ve mayalı içkilerin etkisi çok daha büyüktür.
DİKKAT : Bu sitede yayınlanan her türlü bilgi, sadece bilgilendirmek amacı ile hazırlanmıştır. Bir sağlık profesyonelinin vereceği tavsiyelerin yerine kullanılamaz. Sizin gerçek fiziksel durumunuzu yansıtmıyor olabilir. Doktorunuza danışmadan bu sayfalardan edineceğiniz bilgileri herhangi bir rahatsızlığın teşhis veya tedavisinde kullanmayınız. Soru ve sorunlarınız için doktorunuza danışınız.