Ağız Ve Diş Sağlığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

DİŞ VE DİŞ ETİ HASTALIKLARINA BİTKİSEL KÜRLER

Eğer sizin de dişlerinizde çürümeler, dişlerinizi fırçalarken diş etlerinizde kanamalar vb. çoğaldıysa çareyi aşağıdaki bitkilerde bulmaya hazır olun.

KİMYON: Kimyon tohumları ağızda çiğnenir.

CEVİZ YAPRAĞI: 1 bardak suya, 10 gr taze veya kuru yaprak veya cevizin dış kabuğundan konur, 5- 10 dk kaynatılır, bu su ile ağız çalkalanır.

SlNİR OTU YAPRAĞI: 1 bardak kaynar suya, 10-20 gr taze veya kuru yaprak konur, 10 dk bekletilir, günde 2-3 bardak içilir, Aynı miktar 5- 10 dk kaynatılarak da kullanılabilir. Kaynatılan suyu ile gargara yapılır.

LABADA TOHUMU: Labada tohumu veya yaprağı ağızda çiğnenir.

SUMAK YAPRAĞI: 1 bardak kaynar suya, 10,20 gr yaprak konur, 10 dk bekletilir, bu su ile gargara yapılır.

HURMA: Günde birkaç hurma yenir veya hurma macunu yapılıp yenilir.

KATRAN KÖPÜĞÜ (ÇAM KATRANI): Katran köpüğü diş etlerine sürülür (Diş etleri çekilmesinde).

KEBABİYE: Kebabiye ağızda çiğnenir.

NAR ÇİÇEĞİ: Narçiçeği toz haline getirilir, diş etleri ovulur. Çiçekler haşlanır, gargara olarak kullanılır.

SARIMSAK OTU: 1 bardak kaynar suya, 5 gr bitki konur, 10 dk bekletilir, 1 günde tüketilir. Haşlanan suyu ile gargara yapılır.

YAPIŞKAN OTU: Taze bitki sıkılır, elde edilen suya, bir miktar su ilave edilir, gargara yapılır.

YALANCI BİBER: Yalancı biber yaprakları diş hastalıklarında ağızda çiğnenir (Antiseptiktir).

SU ZAMBAĞI: SU zambağı kökü haşlanır, ezilir, diş etlerine sürülür.

TUZ: Tuz eritilir, ağızda biraz bekletilirse diş inmesini giderir.

BİBERİYE: 1 bardak suya, 10-20 gr Biberiye konur, 5- 10 dk kaynatılır, suyu ile gargara yapılır.

ILGIN AĞACI: Ilgın ağacı, yaprakları kaynatılır, suyu ile gargara yapılır. (Diş etleri çekilmesinde).

HİNT NARI: Hint narı meyvesi veya çiçekleri sirke ile kaynatılıp gargara yapılır.

KUM ZAMBAĞI: Kum zambağı soğanı sıkılır, suyu balla karıştırılır, diş etlerine sürülürse diş etle rini pekiştirir.

TURUNÇ ÇEKİRDEĞİ: Turunç çekirdeği toz haline getirilir, diş etlerine sürülür.

SİRKE: Sirke, tuz ile karıştırılır, diş etleri çekilmesinde dişlere sürülürse eti yeniden bitirir. Sirke ile bal şerbeti yapılır. Ağızda bir müddet tutulursa dişleri sağlamlaştırır. Ayda 1-2 defa tekrarlamak faydalı olur. Sıcak sirke ile ağız çalkalanır (Diş diplerini sağlamlaştırıcı). Şap, sirke ile eritilir, diş etlerine sürülür. Sirkeye aynı nispette su konulur, kaynatılır, ağız çalkalanır.

ŞAP: Diş etleri kanamasında, çekilmesi ve diş çürümelerinde şap sıcak suda eritilir, ılık olarak ağı çalkalanır, biraz bekletilir, tükürülür, Tuz, sap ve bal karıştırılır, ağza alınır, bir miktar bekletilir, birkaç defa tekrarlanır.

BEMBEYAZ DİŞLER İÇİN

Bembeyaz dişlerle gülümsemek gibisi yoktur.

Güzel bir gülümsemenin olmazsa olmazı nedir sizce? Tabiki sağlıklı, bembeyaz dişler. Hoşumuza giden yiyecekleri, içecekleri keyifle tüketiriz fakat dişlerimizde oluşturdukları lekeler renk değişimleri hepimizin canını sıkar.

Aklımıza geldikçe diş doktoruna gidip beyazlatma işlemi uygulatmak ilk akla gelen çözüm elbette ama sonrasında da minik bazı noktalara dikkate ederek o beyazlığı korumak daha önemli.

Kalıcı diş beyazlığı istiyorsanız aşağıdaki önerilerimizi uygulayabilirsiniz;

DİŞ İPİ KULLANMAYI ALIŞKANLIK HALİNE GETİRİN.
Diş ipi beyazlatmaya doğrudan yardımcı olmayacaktır elbette. Ama yiyecek ve içeceklerin dişlerimizde bıraktığı artıkların yarattığı plak oluşumunu engellemenizde en etkili çözümlerden biridir. Dişinizin sadece diş beyazlığını değil, sağlığını korumak için de mutlaka diş ipi kullanın.

DİŞ MACUNUNUZU BEYAZLATICI OLANLARDAN SEÇİN
Diş macunu reyonunda siz de bizim gibi gözüne ışık tutulmuş tavşan gibi kalakalıyor musunuz? Ne çok çeşit, ne çok çeşit! Biz artık kolayını bulduk, doğrudan beyazlatmak üzerine formüle edilmiş macunlara yöneliyoruz. Zaten diğer macunların yaptığını yapıyor olmalarının yanı sıra beyazlatma özelliklerini kullanmak kadar akılcı bir tercih yok bizce.

DİŞLERİNİZİ DAHA ÇOK FIRÇALAYIN
Dişlerimizi günde ne kadar fırçalamamız gerektiği konusunda genel eğilim günde iki ya da üçtür bildiğiniz gibi. Ama siz bir kuşluk bir de ikindi fırçalaması ekleyin ne olacak? Evde kullandığınız daha profesyonel fırçanızın yanısıra çantanızda bir minik yumuşak fırça ve standart bir diş macunu bulunsun ve gün içerinde içtiğiniz çayların, kahvelerin oluşturabileceği lekeleri yer etmeden önleyin.

DİŞ BEYAZLIĞI İÇİN ÇAYI, KAHVEYİ AZALTIN
Evet, bir üst maddeden buraya geleceğimizi anlamıştınız belki de. Diş lekesi oluşumunun iki önemli sorumlusundan bahsetmeden olmazdı:. Çay ve kahve.  Evet, onlarsız bir hayatı biz de düşünemiyoruz ama sayıyı makul bir miktarda tutmakta ve yukarıda bahsettiğimiz gibi dişlerinizi fırçalayarak oluşturacakları lekeleri önlemeye çalışmakta fayda var.

 YEDİKLERİNİZLE DİŞLERİNİZE DESTEK OLUN
Bazı yiyeceklerin diş beyazlığı konusunda  yardımcı olduğuna ve hatta bazılarının beyazlattığına inanabiliyor musunuz? Şahane değil mi? Mesela çilek doğal bir beyazlatıcı. Mesela limon. Limonun üzerine karbonat serpip dişlerini ovanlar bile varmış. Ama biz bu kadarını diş minesine zarar verebilir diye önermiyoruz.

Bir de tükürük salgınızı artırıp plak oluşumunu önleyenler var: Elma, havuç ve kereviz gibi.

AĞIZ İÇİ YARALARA KARADUT

Karadut

Karadut, kalsiyum, demir, B1, B2 ve C vitaminlerini içeren tadı ile görüntüsü ile harika bir şifalı bitkidir.

Karadutun Yararları (Faydaları)

Karadut, sürekli kendini yorgun hisseden ya da en ufak bir fiziksel aktivite yaptığı anda son derece yorgun bitkin düşen kişiler için tam bir enerji deposudur. Günde ufak bir çorba kasesi kadar karadut tüketen kişinin bütün yorgunluğu, bitkinliği yok olacaktır.

Bağışıklık sisteminizin kuvvetlenmesi için, tam bir antioksidan deposu olan karadutun tüketilmesi son derece faydalı olur.

Karadut, yaşlanmayı geciktirici etkisi ile özellikle kadınların en çok sevdiği şifalı bitkilerden biridir. Karadutun özellikle cilt kırışıklıklarında ütü görevi gören etkisi vardır.

Bağırsak kurtlarından kurtulmak için sabahları aç karnınıza bir çay bardağının içine atacağınız karadutları tüketmeniz gün içerisinde bağırsak kurtlarını döktüğünüzü görmenizi sağlayacaktır.

Kabızlık sorunu yaşayan kişilerin karadut tüketmeleri bağırsaklarının düzenli çalışmasını sağlayarak kabızlık probleminden kurtulmalarına fayda gösterecektir.

Karadutun Zararları

Ham karadutu çok fazla tüketirseniz kabız olma ihtimaliniz yüksektir bu sebeple aldığınız karadutun ham olup olmadığına dikkat edin.

Karadut Kullanımı

* 1 litre suyu kaynatıp, karadutun yapraklarını parçalayıp atar ve demlenmesinden sonra gargara yaparsanız ağı yaralarından ve diş eti hastalıklarından kurtulabilirsiniz.

* Karadutu meyve sıkacağına atın ve bekletmeden çıkan suyu yüzünüze sürün kuruduğu zaman saf su ile yıkayın. Bu size yüzünüzdeki çizgilerin yok olması için resmen doğal botox görevi yapacaktır.

MİSVAK KULLANIMI VE FAYDALARI

MİSVAKIN ZENGİN İÇERİĞİ

Topikal florür, diş minesini nemlendirir. Çürüğe yatkın alanlara kolayca ulaşan taze bitki özüyle derin bir koruma sağlar.

* Silis, lekeleri çıkaran abrasif madde olarak işlev görür. Dişin beyazlaşmasını sağlar.

* Reçine, minenin üzerinde bir katman oluşturarak, çürüklere karşı korur.

* C vitamini, dokuların iyileşmesinde ve onarımına yardımcı olur.

* Sodyum, mikrop öldürücü etkiye sahip.

* Yüksek klorür konsantrasyonları, taş oluşumunu inhibe eder ve diş lekelerinin giderilmesine yardımcı olur.

* Alkaloitler (bitkisel kökenli azotlu madde), diş eti üzerinde bakterisit ve uyarıcı etki yapar.

* Tanen asidi, diş eti iltihabını ve plağı azaltır. Anti tümör etkisi gösterir. Diş yüzeyine mantarların yapışmasını azaltır.

* Hardal yağı,karakteristik bir aromaya sahip ve karminatif (gaz giderici) ve antiseptik (mikrop kıran) etkisi var. Hafif acı tat, antiseptik olan tükürük akışını uyarır.

MİSVAKIN KÖKENİ

Misvak ilk kez bundan yaklaşık 7.000 yıl önce Babilliler tarafından kullanılmış. Sonraları Yunan ve Roma imparatorlukları, antik Mısırlılar ve Müslümanlar tarafından kullanılmış. Misvak, ağacının zengin köklerinden yapıldığı gibi dallarından da yapılır.

Nasıl hazırlanır?

* Dilerseniz misvakı satın aldığınız ölçüde ya da kolay taşımak için yaklaşık dört santim parçalarda keserek kullanabilirsiniz.

* İlk olarak misvakı yaklaşık iki santim ölçüye kadar soyun. Dış kabuğunu lifleri görünceye kadar dişinizle veya kesici bir aletle yontabilirsiniz.

* Liflerin yumuşaması için misvakı suda -mümkünse gül suyunda- bir müddet bekletin. Gülsuyu tonik görevi gördüğü için sudan daha etkili, parazitleri öldürücü ve temizleyicidir.

* Yumuşayan ucu azı dişlerinizle ezin. Misvak fırça şeklini alana kadar liflerin ayrışmasını sağlayın. Misvakın kullandıkça tadı ve etkisi azalacaktır. Eskiyip koptukça bu kısmı tamamen kesin.

Nasıl kullanılır?

* Misvakı, diş etleriniz ve dişlerinizin bitişiğindeki kısımda ovuşturun. Misvak, sağ elin küçük ve başparmağı altta, diğer üç parmak üstte olacak şekilde tutulur.

* Dişlerinizin üstünden üç kere bastırmadan yukarı aşağı fırçalayın. En az günde bir kere iyi fırçalamanız gün boyu dişlerinizi koruyacaktır.

* Dişlerinizi, ağzınızın iç kısmındaki dişlerinize ulaşacak şekilde fırçalayın. Misvak ile fırçalanan kısımlarda asitik bir tat oluşur.

*Dilinizin üzerini fırçalayın. Ağız kokusunun büyük kısmı dildeki gıda artıklardan kaynaklanır. Kullandıktan sonra misvakı yıkayıp ucu yukarıda kalacak şekilde dik olarak saklayın.

MİSVAK, DİŞ MACUNUNA GÖRE DAHA FAYDALIDIR

Yüzde 100 doğaldır

Misvak katkısız, kimyasalsız doğadan elde edilen bir araç. Atık olarak diş macunu ve fırçasına oranla doğaya çabuk karışır.

Daha fazla etkilidir

2004 yılında Journal of Periodontology dergisinde yayımlanan bir makalede, misvakın, diş plağındaki zararlı mikroorganizmaları diş fırçasına göre azalttığı kanıtlanmış.

Vücuda faydalıdır

Göze canlılık verir. Görüşü güçlendirir. Balgamı giderir. Dişleri beyazlatır ve korur. Diş etlerini ve damağı güçlendirir. Misvak yağı, eklem ağrılarına karşı faydalıdır.

Çok daha ucuzdur

Bir karış boyundaki bir misvakın kullanımı ortalama 6 haftadır. Fiyatı ise diş macununa ve diş fırçasına göre daha ucuzdur.

Sesi ve cildi güzelleştirir

Sesin oluşumunda dişlerin de fonksiyonu bulunduğundan, güzel konuşmayı sağlar. Sürekli kullanımda hem sesi hem de cildi güzelleştirme özelliği vardır.

Kolayca taşınır

Diş fırçası ve macunun kapladığı alandan daha az yer kaplar. Dilerseniz 4 cm boyutunda kesilmiş parçalarla dahi yanınızda rahatça taşıyabilirsiniz.

Stresi azaltır

1999 yılında İtalya’da yapılan bir çalışmada misvak ekstresinin, stres kaynaklı ülserin oluşumuna karşı  koruyucu etkisi olduğu ortaya konulmuş.

Yararlı bakterileri öldürmez

Diğer tüm diş macunları, ağızdaki faydalı ve zararlı bütün mikropları öldürürken misvak, sadece zararlı mikropları öldürür.

HANGİ DOKTORA GİTMELİYİM?

Hastaneden randevu alacaksınız. Fakat o hastalığınıza hangi bölüm bakar bilemiyorsunuz. Bunu düşünerek sizlere faydalı olacağını düşündüğüm bir yazı hazırladım.
Şimdiden tüm hastalarımıza geçmiş olsun dileklerimi sunarım.

Dahiliye (İç Hastalıkları) :

* Ağız kuruluğu
* Göğüs ağrısı (buna bağlı sol kol ağrısı)
* Sık idarara çıkma
* Karın ağrısı
* Mide ağrısı
* Mide eksimesi
* Gastrit,
* İshal, Kabızlık,
* Terleme,
* (Tansiyon : Baş ağrısı, Baş dönmesi, bulantı, kulak çınlaması, burun kanaması, kalp ağrıları. Olarak sıralanır.)

Kulak Burun Boğaz (KBB) :

* Boğaz ağrısı,
* Burun akıntısı
* Nezle
* İşitme kaybı
* Kulaktan kan gelmesi
* Burun eğriliği
* Burunda şekil bozukluğu
* Burundan kan gelmesi
* Horlama,
* Kulak iltihabı,
* Saman nezlesi,
* Sinüzit,
* Tükürük Bezi Hastalıkları
* Uçuk,
* kulak ağrısına eşlik eden baş dönmesi
* Uzun süreli kulak akıntısı
* Baş dönmesi
* Çene eklem hastalıkları
* Kulak çınlaması
* Aft

Kalp Damar Cerrahi :

* Göğüs ağrısı ( buna bağlı sol kolda ağrı)
* Kalp,
* Damar,
* Damar sertliği,
* Çarpıntı
* Bacak damarlarında siyahlaşma
* Ayaklarda morarma
* Bacaklarda ağrı

Enfeksiyon Hastalıkları : 

* Grip,
* Sarılık,
* Göz beyazlarında sararma,idrar renginde koyulaşma,iştahsızlık,bulantı.
* Halsizlik, Yorgunluk
* Karın ağrısı ve buna bağlı İshal,
* Kabakulak,
* Köpek, kedi, vb. hayvanlar tarafından ışırık yada tırmalanma halleri
* Büyük dışkıda,Tenya,parazit.
* Ayağa yada vucudun herhangi bir yerine paslı metal batması
* Öksürük,balgam
* Taşıyıcı sarılık
* Ateş,terleme (Brucella)
* Kene sokması
* Ayaklarda / bacaklarda kızarıklık,şişlik,ağrı.

Genel Cerrahi (Hariciye) :

* Apandisit : ( ilk olarak karın üst bölgesinde ağrı ile başlar, Karın üst bölgesindeki ağrı hafifler ve karın sağ alt bölgesinde ağrı başlar, Karında hissedilen ağrının yavaş yavaş şiddetlenmesi, Karında hissedilen ağrının süreklilik kazanması, Ateş, Kalp atışlarında hızlanma, İştah kaybı, Mide bulantısı ve kusma )
* Memede ağrı
* Memede kollara doğru yayılan ağrı
* Memede sertlik hissi
* Memede ele gelen sertlik
* Karın bölgesinde şişlik buna bağlı ağrı
* Gangren,
* Basur,
* Hemoroid,
* İnce bağırsak,
* Kalın bağırsak,
* Karaciğer,
* Mide,
* (Tiroid bezinin az çalışması); yorgunluk, halsizlik, uyuşukluk ve uyku hali, konsantrasyon bozukluğu, sersemlik hissi, depresyon, saç dökülmesi, ciltte kuruma ve soğukluk hissi, kabızlık, kilo alma, göz kapakları ve bacaklarda şişlik, terlemede azalma, balmumu gibi cilt, soğuğa tahammülsüzlük, üşüme, ses kalınlaşması, ses kısılması, konuşmada ağırlaşma, reflekslerde azalma, tansiyon, kolesterol yüksekliği ve nabız düşüklüğü, adet düzensizliği, hamile kalmada zorluk, çocuklarda boy kısalığı ve gelişme geriliği gibi belirtilerle kendini gösterir.
* Hipertiroidi ; sinirlilik, aşırı heyecan, duygusallık, kilo kaybı, terleme ve vücut sıcaklığında artma, ellerde titreme, nabız sayısında ve tansiyonda artış, cilt terleme ve nemlilik hissi, saç dökülmesi, sıcağa tahammülsüzlük, bağırsak hareketlerinde artma, adet düzensizliği, gözde canlı bakış, bazen tek gözde büyüme, bazen çift görme şeklinde ortaya çıkar.
* Vucudda et beni veya yağ bezesi
* Siddetli karın ağrısı
* Büyük dışkı ile gelen kan
* Dönüşümlü olarak ishal ve kabızlık.
* Yağakarşı duyarlılık, bağırsak gazları ve karında doygunluk duygusu
* Sağkaburga altında baskı, sağ kürekkemiğine kadaryansıyan sırt ağrıları, sağ omuz bölgesindegerginlikler.
* Göbek bölgesinde ağrı ve şişlik
* Kasıkta ağrı ve şişlik

Nöroloji :

* Hafıza kaybı
* Unutkanlık
* Kol ve bacaklarda uyuşma hissi
* Ellerde titreme
* Parmak uçlarında uyuşukluk
* Vucudun sağ veya sol tarafında uyuşukluk hissi
* Baş ağrısı,
* Felç,
* Baş dönmesi
* Baş dönmesi
* Kasılma
* Bunama
* Çift görme
* Yüz ağrısı
* Dengesizlik
* İstemsiz hareketler
* Vücutta seyrime

Dermatoloji (Deri Hastalıkları) :

* Sıksık tekrar eden ağız içi yaraları
* Akne,
* Bel soğukluğu,
* Deri kanseri,
* Egzama,Allerjik deri hastalıkları,
* Mantar,
* Nasır,
* Saç dökülmesi,
* Vücudun herhangi bir yerinde renk değişikliği (ala)
* Siğil,
* Sivilce,
* Uçuk,
* Kaşıntı
* İyileşmeyen yada geç iyileşen deri yaraları
* Cilt lekesi
* Benler,çiller,doğum lekeleri,
* Tırnak bozuklukları,
* Ayak,koltuk altı terlemeleri,
* Kıl dönmesi,aşırı kıllanma,
* Sedef hastalığı,
* Zona.

Ortopedi :

* Vucudun eklem yerlerindeki ağrılar
* Nemli havalarda hissedilen eklem ağrıları
* Ayak bileği burkulmaları
* Bacak Bel Boyun Fıtık Kalça ağrıları
* Kas Kemik Kırıklar
* Omurga Omuz Romatizma
* Siyatik
* Topuk dikeni
* Bütün eklem ağrıları
* Bağ kopmaları
* Lif kopmaları
* Kas ağrıları
* Düşmelere bağlı kol ve bacak ağrıları

Üroloji (Bevliye): 

* İdrar yaparken yanma hissi
* İdrar yolunda akıntı.
* Sık idrara çıkma
* İdrar yapamama tıkanma
* Böbrek taşı,Bel ağrısıyla beraber bulantı olması,
* Erken boşalma,
* Frengi,
* İktidarsızlık,
* Kısırlık,
* Mesane,
* Penis Hastalıkları,
* Prostat
* Testislerde ağrı
* Gece sık sık idrara kalkma
* Kanlı idrar yapma (Kanlı işeme)
* Torbalarda şişme
* Testislerde sertlik,şişme
* Sünnet derisinde şişlik,kızarıklık.

Göğüs Cerrahi Hastalıkları:

* Kaburga kırıkları,
* Göğüs ağrısı
* Nefes almada güçlük ve nefes alırken hırıltılı ses
* Nefes darlığı,
* Zatürre,
* Pnömoni,
* Tüberküloz,
* Öksürüğe bağlı ağızdan kan gelmesi
* Yoğun kıvamlı bağlam çıkarma
* Düşme yada göğse alınan darbe sonucu göğüs ağrısı
* Göğüs içerisinde sıvı toplanması
* Akciğer Kanseri
* Göğüs duvarı şekil bozuklukları
* Göğüs içi maligniteler
* Akciğer apsesi
* Diafragma rahatsızlıkları
* Göğüs duvarı tümörleri
* Soluk borusu rahatsızlıkları

Psikiyatri :

* Depresyon,
* Gereksiz korkular
* Sosyalleşme bozukluğu
* Kekemelik
* Davranış bozukluğu
* Uyku bozukluğu,
* Uykusuzluk
* Huzursuzluk
* Tedirginlik
* Anksiyete Bozukluğu,(Kaygı bozukluğu.)
* Sosyal fobi,özgül fobi,
* Kişilik bozuklukları,
* Alkol,madde kullanımı,bağımlılığı,
* Öğrenme güçlüğü,
* Dikkat eksikliği,Hiperaktivite,
* Panik atak,
* Şizofreni,
* İnsominio (Uyku bozukluğu,)
* Davranış bozukluğuna karşı gelen bozukluklar,
* Bipolar bozukluk (İki uçlu duygu durum bozukluğu )(Mani depresyon)
* Şizoeffektif bozukluk,
* Psikiyatrik hastalıklarda tedaviler
* Davranış bozukluğu,Karşı gelme bozukluğu,
* Mental Retardasyon (Zeka geriliği)

Göz Hastalıkları :

* Uzağı görme güçlüğü
* Yakını görme güçlüğü
* Görme netliği bozukluğu
* Arpacık, göz rahatsızlığına başlı baş dönmesi
* Gözde kızarıklık yanma hissi
* Göz kuruluğu
* Baş ağrısı ( görme bozukluğuna bağlı)
* Ani görme kaybı
* Gözde ani ortaya çıkan sinek uçuşmaları,ışık çakmaları,
* Gözde çapaklanma,
* Göz ağrısı,batma.

Kardiyoloji :

* Göğüste tam yeri belli olmayan sıkışma hissi
* Bu ağrı sol kola ve çeneye doğru yayılır
* Ağrı hareket etmekle artar, dinlenirken azalır, fakat geçmez. Ağrı yarım saatten uzun sürer.
* Ağrıyla birlikte soğuk soğuk terleme ve mide bulantısı
* Nefes darlığı

Endokrinoloji :

* (Tiroid bezinin az çalışması); yorgunluk, halsizlik, uyuşukluk ve uyku hali, konsantrasyon bozukluğu, sersemlik hissi, depresyon, saç dökülmesi, ciltte kuruma ve soğukluk hissi, kabızlık, kilo alma, göz kapakları ve bacaklarda şişlik, terlemede azalma, balmumu gibi cilt, soğuğa tahammülsüzlük, üşüme, ses kalınlaşması, ses kısılması, konuşmada ağırlaşma, reflekslerde azalma, tansiyon, kolesterol yüksekliği ve nabız düşüklüğü, adet düzensizliği, hamile kalmada zorluk, çocuklarda boy kısalığı ve gelişme geriliği gibi belirtilerle kendini gösterir.
* Hipertiroidi (Tiroid bezinin çok çalışması) ise; sinirlilik, aşırı heyecan, duygusallık, kilo kaybı, terleme ve vücut sıcaklığında artma, ellerde titreme, nabız sayısında ve tansiyonda artış, cilt terleme ve nemlilik hissi, saç dökülmesi, sıcağa tahammülsüzlük, bağırsak hareketlerinde artma, adet düzensizliği, gözde canlı bakış, bazen tek gözde büyüme, bazen çift görme şeklinde ortaya çıkar.

Gastroenteroloji :

* Kabızlık
* İshal
* Kusma
* Bulantı
* Karın ağrısı
* İrritabıl barsak sendromu
* Retrosternal yanma hissi (Göğüs ortasında yanma hissi)
* Asit reflüsü (Ağza acı su gelmesi)
* Safra kesesi ağrısı.
* Midede yanma hissi
* Midede ekşime hissi
* Aşırı geyirme
* Aşırı gaz çıkarma
* Mide hastalıkları,
* Bağırsak hastalıkları,
* Karaciğer hastalıkları,
* Safra kesesi ve yolları hastalıkları,
* Pankreas hastalıkları,
* Sarılıklar,
* Hepatitler

Fizik Tedavi :

* Ağrılı eklem sorunları
* Bel ve boyun ağrıları
* Kol, dirsek, el ve bilek ağrıları (sinir sıkışmaları, tenisçi dirseği, karpal tünel sendromu…) Elde-ayakta uyuşma.
* Ayak, ayak bileği ağrıları (hallux valgus, düz tabanlık…)
* Eklemlerde kireçlenme,Dizde kireçlenme.
* Disk hernileri (bel-boyun fıtıkları)
* Osteoporoz (kemik erimesi/zayıflığı)
* Fibromiyalji, çeşitli kas hastalıkları,Kas ağrıları.
* Romatoid artrit, Ankilozan spondilit ,Romatizmal hastalıklar
* Diğer romatizmal hastalıklar (yumuşak doku romatizması; tendinit, eklem ve kas zorlanmaları…)
* Felçli hastalar

Nefroloji :

* Gece sık sık idrara kalkma
* El, ayaklarda ve gözlerde şişme
* İdrar yapmada bozukluklar
* Ağrılı idrar
* Uykuda idrarı tutamama
* Böbrek hastalıklarının tedavisi,hipertansiyon,diyabet ve aterosklerozun böbrek fonksiyonlarına karşı koruyucu hekimlik hizmetleri,son dönem böbrek hastalarının destek tedavileri ve takibi hizmetleri verilmektedir.
* Böbrek iltihapları(Nefrit,Pyelonefrit gibi)
* Böbrek yetmezliği(Akut veya kronik)
* İdrar yolu enfeksiyonları
* Hipertansiyon (Böbrek kaynaklı)

Plastik Cerrahi Bölümü’nün İlgilendiği hastalıklar:

* Deri kanserleri
* İyileşmeyen yaralar
* Deri yanıkları
* Doğumsal hasarlar
* Yanık izleri
* Yarık dudak
* Yarık damak
* Meme büyütme
* Meme küçültme
* Göz kapağı düşüklüğü
* Göz kapağı hasarları
* Et benleri;renkli benler
* Kulak şekil / bozuklukları
* Deri aşıları
* Yağ alma
* Yağ verme
* Burun şekil bozuklukları
* Deri gençleştirme (Kimyasal yöntem)
* Deri kırışıklıkları için Botoks uygulamalar

Çocuk Hastalıkları Bölümü:

* Çocuk, Akdeniz Anemisi – Talasemi
* Alerji, Apandisit, Astım, Ateş, Boğmaca, Bronşit,
* Çocuk felci, Egzama, Ergenlik, Havale (Nöbet)
* İdrar kaçırma, Kabakulak, Kızamık, Lösemi
* Nezle, Öksürük, Zatürree, Pnömoni

Diş Ağrısı Kabusunuz Olmasın

Diş ağrısı, olur olmaz yerde ve zamanda tutup insanı çaresiz bırakabilir. En iyi çare vakit kaybetmeden uzman bir diş hekmine gitmekdir. Diş doktoruna gidemeyeceğiniz durumlar da ise sizlere diş ağrısına karşı uygulayabileceğiniz yöntemleri sunuyoruz.

Diş Ağrısını Geçirmenin Yolları
 
Ağrıyan dişinizin üzeri ve onun çevresinde bulunan yemek birikintileri ve tortular, diş fırçası ya da diş ipi ile temizlemelisiniz. Arkasından yarım çay kaşığı tuzu yarım su bardağına ekleyerek bu karışımdan elde ettiğiniz suyla ağzınızı güzelce çalkalamalısınız.

Ağrıyan dişin üzerine eskiden aspirin gibi haplar bırakılırdı. Bu yöntemi dişlerinize kesinlikle uygulamamalısınız, çünkü kimyasal yapılarıyla bu ilaçlar diş etinizde veya çevre dokularda bozulmalara ve tahrişlere sebep olabilmektedir. Bu da diş ağrınızın yanında ikinci bir ağrınızın da oluşmasına davetiye çıkarmak anlamına gelmektedir.

Eğer o bölgede herhangi bir şişlik iltihap nedeniyle oluşmuşsa bu alana soğuk su ile kompres yapmanız uygun olacaktır.

Dişinizin üzerinde çürük sebebiyle oyuk oluşmuş ise bu alana çok az karanfil yağı emdirilmiş pamuk koyabilirsiniz, çünkü karanfil yağı ağrınızın azalmasını sağlayacaktır. Ancak karanfil yağında da yumuşak dokuları tahriş etme özelliği bulunduğu için, bu uygulamayı ağrılı bölgenize tatbik ederken karanfil yağını fazla kaçırmamanız uygun olacaktır. Böylece karanfil yağının diş etinize sızmasını engellemiş olursunuz.

Daha sonra bir an önce diş doktorunuza başvurmanızı tavsiye ediyoruz.. (Diş hekimine gitmeden önce bir ağrı kesici ilaç alınabilir.)

Şiddetli ağrının sebebi; ileri derecede çürüyen bir dişin iltihaplanmaya başlamasıdır. Yeni oluşan iltihap, dişin sinirini öldürmeye başlar ve dişin dışına doğru yayılmaya çalışır bu da dokularda basınç ve haliyle ağrıya sebep olur. Bu da en şiddetli ağrıdır.

Şiddetli diş ağrıları özellikle geceleri artar. Bunun sebebine gelince, gecenin ilerleyen saatlerinde damarlarımız hormonal değişiklikler sebebiyle genişler. Bunun neticesi olarak da dokularımıza daha çok sıvı gider. Yalnız diş, iltihap sebebiyle bozulduğu için sıvı, içindeki damarlardan yeterince çıkamaz böylece içerde sıvı birikmesi artmış olur. Söz konusu olan dolaşım bozukluğu basınca sebep olur bu da diş üzerindeki sinirler içine etki eder ve böylece ağrı hissi oluşmuş olur.

Ağrı kesiciler böyle bir anda kısa bir süre ağrıyı hafifletebilir ama sonra bu konuda yetersiz kalır. Çok sayıda ağrı kesici alınması ise ağrı için bir çare değil sadece mideye zarar vermektir. Ayrıca dişin üzerine bazı malzemelerin doğrudan uygulanması ise zararlı bir davranıştır.

Çözüm: Bu durumdaki bir hastanın dişe müdahale edilmesinden başka bir çaresi olmadığı için hastanın en kısa zamanda bir diş doktoruna gitmesi gerekmektedir. Diş doktoru aracılığıyla anestezi yapılarak diş perfore edilir, yani delinir. Bu şekilde diş içinde oluşan iltihabi basınç azaltılmış olur. Daha sonra da dişin sinirinin alıp kanal tedavisi yapılması lazımdır.

Kürdan Kullanmak Sakıncalı Mı?

Kürdan çok seyrek kullanılması gereken bir araçtır. Sürekli kürdan kullanmamızı gerektiren bir rahatsızlık oluyorsa o bölgede başka bir problem var demektir. İki dişin arasında olması gerekenden çok daha fazla bir aralık veya o bölgede bir çürük var demektir.

Kürdan sürekli olarak kullanılmaya devam edilirse diş etlerine zarar verecektir. Arada kırılıp kalabilecek olan bir kürdan parçası diş etimizin iltihaplanmasına neden olacaktır.  Kürdanı sürekli kullanıyorsak mutlaka bir diş hekimine gitmeliyiz. Kürdanlar diş aralarına daha kolay girebilsinler diye üçgen şeklinde biçimlendirilmiştir. Bu şekildeki kürdanlar kullanım için daha uygundur.

Fırçalamak ve diş ipi kullanmak, plağı yok etmenin ve dişlerin arasını temizlemenin en iyi yoludur. Eğer bir restoranda dişinizde bir şey kaldıysa ve diş ipiniz yoksa kürdan kullanmadan önce iki kere düşünün ve dikkatli olun.

Sabahları Ağız Kokusu Nasıl Giderilir?

1-Dişlerinizi ve diş etlerinizi koruyun
Diş çürükleri diş eti iltihapları ağız kokusunun önemli nedenlerindendir. Ağız içi herhangi bir enfeksiyon bakteri üremesini artıracağı için daima ağız kokusuna neden olur. Bu nedenle diş hekiminizin önerilerini mutlaka dinlemelisiniz.

2-Ağızda var olan protez ve köprüleri kontrol ettirin
Ağız içinde var olan eskimiş köprü ve protezle zamanla gıda birikmesine yol açacağından kötü kokulara neden olabilir. Bu durumlarda yenilenmesi gerekenleri değiştirmeli, eksik olan dişlerin yerleri için gerekli tedavileri yaptırmalısınız.

3-Sakız çiğneyin
Tükürük ağız kokusu ile savaşmanın en güçlü yoludur. İçinde yemek parçacıklarını yerinden söküp mideye gönderecek güçlü enzimler güçlü bakteri öldürücü antibiyotikler vardır. Bu nedenle şeker gibi bazı hastalıklarda pek çok ilacın yan etkisi olarak ortaya çıkan kuru ağızlar daima kötü kokuludur. Sabahları niçin ağzınızın kötü koktuğunu merak ediyorsanız yanıt buradadır; gece boyunca tükürük salgısı azalır ve ağzınızın içindeki yemek parçacıkları uzun süre burada durur. Bakteriler de onları afiyetle kullanır ve çürütür. Böylece sabahları ağzınız kötü kokabilir. Şekersiz sakız çiğnemek tükürük salgınızı artırarak ağız temizliğinize yardımcı olur. Nane şekerleri ve tatlı sakızlar genellikle işe yaramaz ve durumu daha da kötüleştirir. Ancak xylitol içeren sakızlar da bu konuda size yardımcı olabilir.

4-Tarçın kullanın
İçeceklerinizde ve uygun yiyeceklerinizde tarçın kullanabilirsiniz. Tarçın ağız içi bakterilerle mücadelede önemli bir silahtır. Eğer varsa tarçınlı şekersiz sakızlar da uygun bir öneri olabilir.

5-Daha fazla su için
Özellikle yaşla artan vücut kuruması pek çok yönden dikkat edilmesi gereken bir durumdur. Çok su içmek onlarca diğer yararının yanında dilinizin kurumasını da önleyerek ağız kokusu ile mücadelede önemli bir silah olarak kullanılabilir. Su ağız içindeki bakterilerin minimumda tutulması için direk yardımcıdır. Ayrıca tükürük salgısını artırarak da yardımcı olur.

6-Asla burnunuz tıkalı uyumayın
Sinüzit gibi hava yolu rahatsızlıkları ve burun tıkanmasına neden olan diğer durumlar geceleri ağızdan nefes almamıza neden olur. Bu durum ağzı ve boğazı kurutarak bakterilerin üremesi için ideal bir ortam oluşturur. Azalan tükürük salgısı durumu daha kötü hale getirir. Bu nedenle kesinlikle burnunuz tıkalı uyumamalısınız.

7-Basit şeker tüketiminizi azaltın
Beyaz un, beyaz şeker glukoz/fruktoz şurubu ile tatlandırılmış tüm hazır gıdalar ağız içindeki bakteriler için inanılmaz bir hazinedir. Bu tür şekerleri çok kolay kullanarak hızla çoğalırlar. Basit şekerler (atıştırmalık tüm şekerli gıdalarda olduğu gibi) diş çürüklerine neden olur ve ağız sağlığını büyük bir süratle bozarlar. Bu nedenle basit şeker tüketiminizi azaltmalısınız. Bu da su içmek gibi size onlarca yararın yanında ağız kokunuzun azalmasına da yardım edecektir.

8-Lokmaları iyi çiğneyin
Bu sayede yiyeceklerle tükürük salgısı iyice karışır ve ağızda yemek parçası kalma olasılığı düşer. Daha çok çiğneme hareketi daha çok bakterinin yerinden koparak mideye gitmesine yardımcı olur.

9-Diş ipi kullanın
Diş ipi sayesinde fırçanın çıkaramadığı yerlerdeki bakteri ve yemek artıklarını sökebilirsiniz. Özellikle diş gövdeleri arasındaki dar bölgelerde biriken yemek artıkları hızlı bakteri çoğalmasına neden olabilir.

10-Sigara içmeyin
Sigara içmek ağız kuruluğuna neden olduğundan ağız kokusuna sebep olur. Ayrıca diğer bir ağız kokusu nedeni olan diş eti hastalıklarına da zemin hazırlar.

Yirmi Yaş Dişi Ne Zaman Çıkar?

Diğer dişlere nazaran çıkarken ağızda en fazla soruna sebep olan diş (halk arasında yirmilik diş olarak bilinir) üçüncü azı dişidir. Bu dişlerin çıkma zamanı diğerlerine göre daha geçtir. Yirmilik diş diye tabir ettiğimiz üçüncü azı dişi genellikle 17 yaş ile 20 yaş arasında çıkarlar. Ancak bazı durumlarda 20’li yaşlardan sonra çıktığı da görülmüştür.

Yirmilik diş çıkmakta zorlanan bir diş olduğundan çıkarken çevre dokulara zarar verme ihtimali yüksektir. Çoğu kişinin yirmilik dişi ya gömük kalır ya da yanlış pozisyonda çıkar. İşte bu durumlarda yirmilik dişin çekilmesi önerilir. Eğer ki, doğru pozisyonda sürüp çevre dokulara da zarar vermiyorlarsa yirmilik dişin çekilmesine gerek yoktur.

Çürük, diş eti hastalığı, basınç ağrısı, ortodontik sebepler, protezle alakalı sebepler, kist oluşumu gibi sebeplerden dolayı çekimine karar verilen yirmilik dişin en uygun çekim zamanı ise, 14 ile 22 yaş aralığındadır. Doğru pozisyonda sürmeyen ve çevre dokulara zarar veren yirmilik diş şikayete yol açsın ya da açmasın muhakkak çekilmelidir. Çünkü yaşın ilerlemesiyle yirmilik dişin hem çekimi zorlaşır hem de verdiği hasar büyüyerek çok ciddi sıkıntılara yol açar.

Ağız İçi Yaraları ve Çözümleri

Tıpta AFT denilen ağız içi yaraları; ağız içerisinde sıklıkla yanak ve dudak mukozasında, yumuşak damakta, dil üzerinde, diş eti üzerinde ve farenkste görülen solgun sarı-kırmızı hale ile çevrili ve oldukça ağrılı ülserleşmiş lezyonlardır.
Toplumun %18-20 az ya da çok aft sorunu ile karşı karşıyadır. Bayanlarda daha sıklıkla rastlanır. AFT genellikle tek olarak seyretse de aynı anda birkaç bölgede birden görülebilmektedir.
AFT’nin oluş nedenini belirlemek için çeşitli araştırma yapılmıştır. Ancak aftın oluşumunu hızlandırıcı ve seyrini kötüleştirici birçok faktör saptanmasına karşın oluş nedeni tam olarak belirlenememiştir.
Bu nedenle aft oluşumunu hızlandıran ve iyileşmesini geciktiren faktörlerden bahsetmek mümkündür.

AFT oluşumunda hangi faktörler önemlidir?

- Stres
Günümüzde migren, yüksek tansiyon ve gastrit gibi birçok hastalığın nedenleri arasında kabul edilen stres aft oluşmasının en önemli nedenlerinden birisidir.
Hanımlarda premenstural gerginlik(adet öncesi dönem) de aft oluşumunu hızlandıran faktörlerdendir.

- Yiyecekler
Turunçgiller, sirke, turşu, patates cipsi, tuzlu ve baharatlı çerezler gibi ağız mukozasını tahriş edebilen yiyecekler AFT oluşumunu hızlandıran önemli faktörler arasında sayılmaktadır. Bunların yanı sıra bazı bünyeler için alerjik olabilen karabuğday, çavdar, arpa, çikolata, fındık, kabuklu deniz hayvanları, soya, domates, bazı patlıcan, elma, incir, peynir gibi yiyecekle de AFT oluşumunu hızlandırırlar.

- Travma
Yanak dil dudak ısırma, sert yiyeceklerin tahrişi ve yumuşak olmayan diş fırçalama işlemleri ve iyi adapte olmayan protezlerin neden olduğu vuruklar AFT için uygun zeminin oluşmasına yardımcı olurlar.

- Diş macunu
Diş macunlarının temizleme özelliğini artırmak için köpük yapıcı olarak yapılarına katılan “Sodyum Lauryl Sulhate” ( SLS ) mukoza hücrelerinin yıkımını artıran tahriş edici bir kimyasaldır. SLS bu özelliği ile AFT oluşumu üzerine direkt etkili olan bir maddedir.
Özellikle AFT sorunu olan kişilerin kullanabilmesi için günümüzde daha az oranda (%1.25) SLS içeren diş macunları üretilmektedir. (Tom’s of Maine Natural Toothpaste , Oral-B Sensitive Fluoride Toothpaste.)

- Sistemik hastalıklar
Behçet hastalığı, genital ülser, konjuktivit, retinit, lokositoz gibi birçok sistemik belirtiler yanında ağız içerisinde oluşan tekrarlayıcı AFT’lerle kendini gösteren bir hastalıktır.
Birçok malign ve otoümmin hastalıklarla birlikte de tekrarlayıcı AFT’ler görülebilmektedir.

- Diğer nedenler
B12 vitamini ve demir noksanlığı, sigara içme, tütün çiğnemenin gibi alışkanlıkların de AFT oluşumuna katkıda bulunan önemli faktörler olduğu bilinmektedir.

Ağız içi yaralarının (AFT) tedavisi

AFT’ler herhangi bir tedavi uygulanmasa da genellikle 7-10 gün sonra kendiliğinden iyileşmektedir. AFT sorunu ile karşı karşıya olanların aşağıda sıralanan işlemlerden birini yada birkaçını uyguladıklarında daha rahat bir periyot geçirmeleri mümkündür:

Ağrıyı azaltmak ve iyileşme periyodunu kısaltmak için yapılabilecekler şunlardır.

- Sıcak, asidik ve tahriş edici gıdalardan kaçınılmalıdır.

- “2% Hydrogen Peroxide” solüsyonuna batırılan pamuk yada gazlı bez ile AFT bölgesi temizlenebilir.

- Su ile karbonat karışımından hazırlanan ince yapılı bir krem AFT üzerine sürülebilir.

- Yarım bardak suya yarım kaşık tuz ilavesi ile elde edilen solüsyonla günde üç kez gargara yapılabilir,

- Yemeklerden önce AFT bölgesine “Xylocaine” solüsyonu ya da ağız için hazırlanmış anestezik kremler uygulanabilir.

- AFT üzerine uygulanacak “Orabase”, “Gly-oxide”, “Cankaid”,”Ambesol” gibi ağız içi kremler uygulanabilir.

- “Sucralfate” tableti ılık suda eritip gargara yapılabilir.

- Özellikle başlangıç aşamasında “Tetrasiklin” tableti suda eriterek elde edilen solüsyon ile gargara yapmak AFT’nin fazla büyümesini engeller ve ağrıyı azaltır.

- Gene aftın başlangıç safhasında bölgeye bir Topikal Steroid “% 0,1’lik Triamcinalone” uygulanması ya da steroidli bir gargara “Betamethasone Syrup” ile gargara yapmak aftın fazla büyümesini engeller ve ağrıyı azaltır.

- “Chlorhexadine” gargaralar iyileşme periyodunu kısaltır.

- “Tetrasiklin” şurup la hazırlanan 12,500 ünite “Nystatin”, 1.25 mg “Diphenhydramine”, ve 0.25 mg/m “Hydrocortisone” karışımı ‘Shotgun’ solüsyonu olarak kullanılabilir.

AFT (canker sores = mouth ulcers) ile UÇUK (fever blisters = cold sores) arasındaki farklılıklar
AFT ile uçuk genellikle aynı belirtileri gösterdikleri için birbirleri ile karıştırılabilmektedir. Ancak aralarında birçok temel farklılık vardır:

AFT
1. Kesinlikle ağız içersinde oluşur.
2. Bulaşıcı değildir.
3. AFT’nin oluşmasına virüsler neden olmaz.

Uçuk
1. İçi su toplamış küçük kabarcıklar (Blisters) şeklinde başlar.
2. Nadiren ağız içerisinde olsalar da genellikle ağız dışında meydana gelirler. AFT ağız içerisinde tüm bölgelerde olabilmesine karşın uçuk genellikle ağız içerisinde damak tavanı gibi hareketsiz bölgeleri tutar.
3. Bulaşıcıdır.
4. Virüsler tarafından meydana getirilir.

Çocuklarda Diş Fırçalama

Çocuklarda diş fırçalama ne zaman başlamalıdır?

Bebek 6-8 aylıkken, (yani ilk dişler ağızda göründüğünde) temizleme işlemi başlamalıdır. Sabah kahvaltısı sonrası ve gece yatmadan önce dişleri (en azından çiğneme yüzeylerini) temiz bir tülbent ya da gazlı bezi ıslatarak silmek, temizlemek yerinde olur.

Diş fırçası kullanımına ise çocuğun arka dişlerinin çıkmasından sonra (ortalama 2,5 - 3 yaşında ) başlanması uygundur.

Okul öncesi çocuklarda diş fırçalama için bir teknik uygulatmak çok zordur. Bu yaşlarda önemli olan, çocuğa diş fırçalama alışkanlığı kazandırmaktır. Çocuklar diş fırçalarken çoğu zaman dişlerin görünen ya da kolay ulaşılan yüzlerini fırçalar. Oysa çürüklerin önlenmesi için dişlerin ara yüzleri ve çiğneyici yüzeylerini çok daha iyi temizlemek gerekir. Bu nedenle fırçalamadan sonra Anne-Babanın kontrolü iyi olur.

Çocuklar için nasıl bir diş fırçası seçilmeli?

Çocuğun ağız büyüklüğüne uygun, yumuşak ve naylon kıllardan üretilmiş diş fırçaları kullanılmalıdır. Sert fırçalar dişleri aşındıracağı için kullanımı uygun değildir. Eskimiş bir süpürgeyle süpürme işlemi nasıl yapılamazsa, eski bir fırçayla da dişler fırçalanamaz. Fırça kılları aşınır aşınmaz (Ortalama 6 ay) mutlaka değiştirilmelidir.

Çocuğuma dişlerini günde kaç kez fırçalatmalıyım? 

Sabah kahvaltısı sonrası ve gece yatmadan önce, sadece üçer dakikalık etkili bir fırçalama işlemi yeterlidir. Her iyi alışkanlık gibi diş fırçalama alışkanlığı da çocukluk döneminde kazanılacaktır.

Diş Fırçalama Alışkanlığının Kazandırılması, Diş Fırçalama Eğitimi

Anne ve babalardan sıklıkla duyulan yakınmalardan birisi de; çocuklarının dişlerini yeterince fırçalamadığıdır. Çocukların ileriki yaşlarda bu alışkanlığı sürdürmesinin en kolay ve etkili yöntemi erken yaşlarda dişlerin fırçalanmaya başlanmasıdır. Çocuk diş hekimleri olarak; anne-babalara bu konuda önereceğimiz yöntem; bebeğinizin ilk dişleri çıkmaya başlar başlamaz dişlerin temizlenmesi olacaktır. İlk süt dişi sürdükten sonra bebeğinizin dişini temiz bir bezle veya bebekler için özel üretilmiş olan yumuşak kıllı bebek diş fırçaları ile temizlemeye başlayabilirsiniz. İlk fırçalama girişimleri oldukça zor, hatta başarısız olabilir fakat zamanla bu bebeğinizin de hoşuna giden bir alışkanlık halini alacaktır. Özellikle süt dişlerinin yeni sürmeye başladığı zamanlarda fırçalamanın düzenli olarak yapılması dişetlerine masaj etkisi yaparak bebeğinizin rahatlamasına ve diş sürme ağrılarının azalmasına sebep olacaktır. Tabii ki ilk dişlerin ağızda görülmesi ile bir çocuk diş hekimine gidilmesi ve çocuğunuzun ağzında süren ilk dişlerinin bir uzman tarafından incelenmesi de bebeğinizin ağız ve diş sağlığı sorunlarının oluşmaması için doğru bir yaklaşım olacaktır.

Çocuğuma Diş Fırçalama Alışkanlığını Nasıl Kazandırabilirim?

Ailelerin bir diğer sıkça sordukları soru ise diş fırçalama esnasında diş macunu kullanımı ile ilgili kaygılardır. Genellikle bebekler ve çocuklar diş macununun tadını çok severler ve fırçalama esnasında diş macununu yutarlar. Bu sebepten dolayı 2,5-3 yaşından daha küçük çocuklarda diş fırçalanmasında diş macunu kullanılmaması daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Fakat bu konuda tüm çocuklar adına bir genelleme yapmak doğru olmayacaktır. Bu sebepten dolayı bebeğinizin dişlerini fırçalarken macun kullanıp kullanılmayacağını pedodontistinize danışarak karar vermeniz yapılacak en doğru işlemdir. Unutmayın ki; çocukların fazlaca yutabilecekleri Fluorlu diş macunu onların hem dişleri hem de genel vücut sağlığı açısından sorun yaratabilir. 

Dişlerini fırçalarken ayrı bir diş fırçası ile siz de kendi dişlerinizi fırçalayın,

Ona birkaç tane diş fırçası alın. Bu fırçalar farklı renkte ve değişik çizgi roman kahramanlarının olduğu fırçalar olsun. Her seferinde başka bir fırça seçmesini sağlayın. Bu seçim onun diş fırçalama isteğini ve motivasyonunu arttıracaktır.

Evde mutlaka diş fırçalama panosu oluşturun ve her fırçalamadan sonra pano üzerinde işaretleme yapın.

Önce kendisinin dişlerini fırçalamasına izin verin sonra siz onun, o da sizin dişlerinizi fırçalasın.

Banyoya bir kum saati yerleştirin ve her fırçalamada kum saatini ters çevirerek zaman tutun. Yaklaşık 2 dakikalık diş fırçalama yeterli olacaktır.

Unutmayın ki bebeğiniz veya çocuğunuzun diş çürüğü hakkında hiçbir bilgisi yoktur. Ona yapışkan özelliği olan şeker, çikolata veya bisküvi yedirin ve aynada dişlerin üzerine nasıl yapıştığını gösterin. Daha sonra dişlerini fırçalatın ve dişlerinin ne kadar güzel, temiz ve beyaz olduğunu ona aynada gösterin.

Bunlara ek olarak çocuğunuzu ilk süt dişi çıktıktan sonra (6-9 ay) pedodonti uzmanına götürmeniz çocuğunuzun ağız hijyeni hakkında daha detaylı bilgi almanızı sağlayacaktır. Daha sonra yapılacak düzenli diş hekimi kontrollerinde çocuk diş hekiminin çocuğunuzun dişlerini fırçalaması veya klinik ortamında göreceği dişlerini fırçalayan diğer çocuklar, onun motivasyonunu mutlaka arttıracaktır.

Unutulmamalıdır ki düzenli diş fırçalama çocuğunuzun ileride oluşabilecek diş problemlerinin önlenmesinde büyük rol oynayacaktır.

Kaynak : http://www.hekimim.com

Dişler Nasıl Fırçalanmalı?

Diş fırçası M.S 500 yıllarında Çin'de ortaya çıkmıştır. Günümüzde kullanılan yapısı ile ilk defa 1857 yılında A.B.D.'de patent almıştır.

Ağız ve diş sağlığının bozulması kalp, böbrek ve romatizma gibi rahatsızlıkların önemli nedenlerindendir. Ağız bakımı kişinin yaşama bağlılığı ve uygarlığıdır. Sağlıklı yaşam duygusudur. Bakımlı bir ağız, dişlerin düzenli şekilde fırçalanması ile kazanılır. Ebeveynler, çocuklarına diş fırçalama ve diş bakım alışkanlığını bebeklik çağında kazandırmalıdırlar. Bebeklik çağında başlayan diş bakımı, doğru ve düzenli fırçalama, diş çürümeleri ve Diş eti hastalıkları oluşum riskini çok azaltır. Bununda en sağlıklı yolu dişlerinizin doğru seçilmiş bir fırçayla fırçalanmasıdır.

Diş fırçaları günümüzde çok gelişmiştir. Dil temizleyici olanlar da bulunmaktadır.ayrıca ışıklı,lazerli olanlar da vardır. Dişlerimizi fırçalıyoruz çünkü diş fırçalamak bizim bir ihtiyacımızdır. Bunu böyle görmeliyiz. Günde en az 2 kere dişlerimizi fırçalamak bizim diş temizliğimiz için yeterlidir.

Dişlerimizi fırçalamaktaki amacımız; diş etlerine ve diş minelerimize zarar vermeden dişlerimizin üzerindeki ve aralarındaki yemek artıklarını ve bakteri plaklarını etkin ve doğru bir şekilde temizlemektir.

Ağzımızın içindeki fırçalanması gereken yüzeyleri şu şekilde sıralayabiliriz.

* Üst çene dişlerinin dış yüzeyleri
* Üst çene dişlerinin iç yüzeyleri
* Üst çene yüzeylerinin çiğneme yüzeyleri
* Alt çene dişlerinin çiğneme yüzeyleri
* Alt çene dişlerinin dış yüzeyleri
* Alt çene dişlerinin iç yüzeyleri
* Dilimizin üst yüzeyi

Diş temizliği için ilk çağlarda hayvan kemiği, kuş tüyü, kıl, dokuma parçaları, ağaç dalları ve kök lifleri kullanılırdı. M.S 500. yıllarda ilk kez Çin'de hayvan kıllarından yapılmış diş fırçası icat edildi. Günümüzde hala kullanılan ve büyük değişiklik göstermeyen yapısı ile ilk defa 1857 yılında ABD'de patent almıştır.

Ağız ve diş sağlığının bozulması kalp, böbrek ve romatizma gibi rahatsızlıkların önemli nedenlerindendir. Ağız bakımı kişinin yaşama bağlılığı ve uygarlığıdır. Sağlıklı yaşam duygusudur. Bakımlı bir ağız, dişlerin düzenli şekilde fırçalanması ile kazanılır. Ebeveynler, çocuklarına diş fırçalama ve diş bakım alışkanlığını bebeklik çağında kazandırmalıdırlar. Bebeklik çağında başlayan diş bakımı, doğru ve düzenli fırçalama,diş çürümeleri ve dişeti hastalıkları oluşum riskini çok azaltır. Çocuklar ağız bakımına yetişkinler kadar dikkat edemezler. Çocuğun el becerisi, merakı ve ebeveynin tutumu diş bakımı alışkanlığını belirler.

Dişler sabah kahvaltıdan sonra ve akşam yatmadan önce olmak üzere, günde iki kere fırçalanmalıdır. Her fırçalama 2-3 dakika sürmelidir. Dilin üzerinin fırçalanması da unutulmamalıdır. Diş fırçasının kılları orta-sert, yumuşak gibi farklı sertliktedir. Yumuşak fırça kılı, plak kaldırmada etkin olup dişin minesi de zarar vermez. Sert fırçalama erişkin dönemde minenin aşınmasına neden olabilir. Bunun sonucunda dişte hassasiyet görülebilir.

Diş Eti Kanaması Hakkında Bilmediklerimiz

Diş Etleri Niçin Kanar?

Sağlıklı diş etinin iltihaplı diş etine dönüşmesi, diş eti kanamasının başlaması çürüksüz bir dişin kaybı ile bile sonuçlanabilecek bir dizi olaylar zinciri halinde gerçekleşir.
Bakteri Plağı
Bakteri plağı ince, şeffaf ve yapışkan bir mikrop tabakasıdır. Bu tabaka dişler fırçalandıktan hemen sonra dil, diş eti ve ağızdaki her tip protez üzerinde hızla ve kolayca birikmeye başlar.
Bakterilerin ağız içinden uzaklaştırılmasında tükürüğün varlığı ve yıkama özelliği önem taşır.
Bazı bakteriler bu temizleyici ve koruyucu tükürüğe rağmen plağa yapışır ve çoğalırlar. Bakteri plağı böylece yiyeceklerdeki şekeri parçalayıp aside dönüştüren, diş koruyucu tabakası mineyi yıkıma uğratarak, diş çürüğüne yol açan bir yapı haline gelir.
Tükürüğün % 99’u su olup; kalan % 1’i çeşitli mineraller, elementler ve bazı organik bileşiklerdir. Her bireyde bu maddelerin miktarı kişisel ve kalıtsal nedenlerle farklılık gösterir. Aynı şekilde bakteri plağının yapısı da kişiden kişiye değişebilir.
Hatta, ağzın değişik bölgelerindeki bakteri plağı yapısı da farklı farklı olabilir. Bu durum, bireylerin kendi ağız bakımlarına ve doktor tarafından uygulanan diş eti tedavisi girişimlerine çok farklı cevaplar vermesinin nedenidir.
Bakteri plağı bir gargara ya da çalkalama ile giderilemeyecek kadar yapışkan özelliktedir.

Diş Eti Kanaması Deyip Geçmeyin!
Diş eti kanaması çoğunlukla ağız diş sağlığı ile ilgili bir sorun olmakla birlikte bazen önemli bir sistemik hastalığın ağız içi belirtisi olarak ortaya çıkabilir. Diş eti kanamasına burun kanaması da eşlik ediyorsa, diş çürüğüne eğilim arttıysa, yorgunluk, halsizlik ve solunum güçlüğünden şikayetçi iseniz, ciddi bir kansızlık sorunu, Bu belirtilerin yanı sıra özellikle bacaklarınızda kemik ağrısı, karında şişlik, bulantı, ateş, gece terlemesi, iştahsızlık, kilo kaybı söz konusu ise bir tür lösemi (kanser) söz konusu olabilir.
Kızarık, ağrılı ve kanamalı diş etiniz gri bir zarla kaplı ise, konuşurken bile acı duyuyorsanız, aşırı tükürük salgısı söz konusu ise; stres ve ağız hijyenine dikkat etmemekten, beslenme bozukluğu veya sigaradan kaynaklanan vincent enfeksiyonu hastalığınız olabilir.
Günümüzde ultrasonik cihazlarla çok hızlı ve etkili dişeti tedavisi yapılabilmektedir. Düzenli kontrollerde ağız sağlığı ile ilgili sorunlar başlangıç aşamasında saptanır.
Ne kadar geç kalınırsa, uygulanacak tedavinin süresi, maliyeti ve zorluğunun artacağını unutmayınız.

Ne Yapmalı ?
  • Diş etlerinizi fluorürlü bir diş macunuyla günde en az iki kere veya mümkünse her yemekten sonra fırçalayın.
  • Günde en az bir kere diş ipliği kullanın.
  • Dişlerinizi iyi temizleyin; temizlediğinizi renk veren tabletlerle kontrol edin.
  • Yediklerinize dikkat edin. Aşırı rafine şeker içeren, özellikle de dişlerinize yapışan yiyeceklerden kaçının. 
  • Yeşil sebze ve elma gibi kaba maddeli yiyecekleri seçin.
  • Asiti almak için yemeğin sonunda ağzınıza peynir atın.
  • A ve C vitaminini eksik etmeyin. Bunlar kavun, brokoli, ıspanak, ciğer, güçlendirilmiş süt ürünleri, portakal, greyfurt, domates, patates ve yeşil biberde vardır.
  • Yılda iki kere dişlerinizi diş doktoruna temizletin.

Ağız İçi Yaraları Ve Çözüm Önerileri

Tıpta AFT denilen ağız içi yaraları; ağız içerisinde sıklıkla yanak ve dudak mukozasında, yumuşak damakta, dil üzerinde, diş eti üzerinde ve farenkste görülen solgun sarı-kırmızı hale ile çevrili ve oldukça ağrılı ülserleşmiş lezyonlardır.

Toplumun %18-20 az ya da çok aft sorunu ile karşı karşıyadır. Bayanlarda daha sıklıkla rastlanır. AFT genellikle tek olarak seyretse de aynı anda birkaç bölgede birden görülebilmektedir.

AFT’nin oluş nedenini belirlemek için çeşitli araştırma yapılmıştır. Ancak aftın oluşumunu hızlandırıcı ve seyrini kötüleştirici birçok faktör saptanmasına karşın oluş nedeni tam olarak belirlenememiştir.Bu nedenle aft oluşumunu hızlandıran ve iyileşmesini geciktiren faktörlerden bahsetmek mümkündür.

AFT oluşumundaki faktörler

- Stres
Günümüzde migren, yüksek tansiyon ve gastrit gibi birçok hastalığın nedenleri arasında kabul edilen stres aft oluşmasının en önemli nedenlerinden birisidir.
Hanımlarda premenstural gerginlik(adet öncesi dönem) de aft oluşumunu hızlandıran faktörlerdendir.

- Yiyecekler
Turunçgiller, sirke, turşu, patates cipsi, tuzlu ve baharatlı çerezler gibi ağız mukozasını tahriş edebilen yiyecekler AFT oluşumunu hızlandıran önemli faktörler arasında sayılmaktadır. Bunların yanı sıra bazı bünyeler için alerjik olabilen karabuğday, çavdar, arpa, çikolata, fındık, kabuklu deniz hayvanları, soya, domates, bazı patlıcan, elma, incir, peynir gibi yiyecekle de AFT oluşumunu hızlandırırlar.

- Travma
Yanak dil dudak ısırma, sert yiyeceklerin tahrişi ve yumuşak olmayan diş fırçalama işlemleri ve iyi adapte olmayan protezlerin neden olduğu vuruklar AFT için uygun zeminin oluşmasına yardımcı olurlar.

- Diş macunu
Diş macunlarının temizleme özelliğini artırmak için köpük yapıcı olarak yapılarına katılan “Sodyum Lauryl Sulhate” ( SLS ) mukoza hücrelerinin yıkımını artıran tahriş edici bir kimyasaldır. SLS bu özelliği ile AFT oluşumu üzerine direkt etkili olan bir maddedir.
Özellikle AFT sorunu olan kişilerin kullanabilmesi için günümüzde daha az oranda (%1.25) SLS içeren diş macunları üretilmektedir. (Tom’s of Maine Natural Toothpaste , Oral-B Sensitive Fluoride Toothpaste.)

- Sistemik hastalıklar
Behçet hastalığı, genital ülser, konjuktivit, retinit, lokositoz gibi birçok sistemik belirtiler yanında ağız içerisinde oluşan tekrarlayıcı AFT’lerle kendini gösteren bir hastalıktır.
Birçok malign ve otoümmin hastalıklarla birlikte de tekrarlayıcı AFT’ler görülebilmektedir.

- Diğer nedenler
B12 vitamini ve demir noksanlığı, sigara içme, tütün çiğnemenin gibi alışkanlıkların de AFT oluşumuna katkıda bulunan önemli faktörler olduğu bilinmektedir.

Ağız içi yaralarının (AFT) tedavisi

AFT’ler herhangi bir tedavi uygulanmasa da genellikle 7-10 gün sonra kendiliğinden iyileşmektedir. AFT sorunu ile karşı karşıya olanların aşağıda sıralanan işlemlerden birini yada birkaçını uyguladıklarında daha rahat bir periyot geçirmeleri mümkündür:

Ağrıyı azaltmak ve iyileşme periyodunu kısaltmak için yapılabilecekler şunlardır.

- Sıcak, asidik ve tahriş edici gıdalardan kaçınılmalıdır.

- “2% Hydrogen Peroxide” solüsyonuna batırılan pamuk yada gazlı bez ile AFT bölgesi temizlenebilir.

- Su ile karbonat karışımından hazırlanan ince yapılı bir krem AFT üzerine sürülebilir.

- Yarım bardak suya yarım kaşık tuz ilavesi ile elde edilen solüsyonla günde üç kez gargara yapılabilir,

- Yemeklerden önce AFT bölgesine “Xylocaine” solüsyonu ya da ağız için hazırlanmış anestezik kremler uygulanabilir.

- AFT üzerine uygulanacak “Orabase”, “Gly-oxide”, “Cankaid”,”Ambesol” gibi ağız içi kremler uygulanabilir.

- “Sucralfate” tableti ılık suda eritip gargara yapılabilir.

- Özellikle başlangıç aşamasında “Tetrasiklin” tableti suda eriterek elde edilen solüsyon ile gargara yapmak AFT’nin fazla büyümesini engeller ve ağrıyı azaltır.

- Gene aftın başlangıç safhasında bölgeye bir Topikal Steroid “% 0,1’lik Triamcinalone” uygulanması ya da steroidli bir gargara “Betamethasone Syrup” ile gargara yapmak aftın fazla büyümesini engeller ve ağrıyı azaltır.

- “Chlorhexadine” gargaralar iyileşme periyodunu kısaltır.

- “Tetrasiklin” şurup la hazırlanan 12,500 ünite “Nystatin”, 1.25 mg “Diphenhydramine”, ve 0.25 mg/m “Hydrocortisone” karışımı ‘Shotgun’ solüsyonu olarak kullanılabilir.

AFT (canker sores = mouth ulcers) ile UÇUK (fever blisters = cold sores) arasındaki farklılıklar
AFT ile uçuk genellikle aynı belirtileri gösterdikleri için birbirleri ile karıştırılabilmektedir. Ancak aralarında birçok temel farklılık vardır:

AFT
1. Kesinlikle ağız içersinde oluşur.
2. Bulaşıcı değildir.
3. AFT’nin oluşmasına virüsler neden olmaz.

Uçuk
1. İçi su toplamış küçük kabarcıklar (Blisters) şeklinde başlar.
2. Nadiren ağız içerisinde olsalar da genellikle ağız dışında meydana gelirler. AFT ağız içerisinde tüm bölgelerde olabilmesine karşın uçuk genellikle ağız içerisinde damak tavanı gibi hareketsiz bölgeleri tutar.
3. Bulaşıcıdır.
4. Virüsler tarafından meydana getirilir.

Karanfil Her Derde Deva

Karanfilin Faydaları - Karanfilin Yararları
Mükemmel bir manganez kaynağı olan karanfil aynı zamanda iyi bir omega - 3 yağ asidi, vitamin K, diyet lif, magnezyum ve kalsiyum kaynağıdır.

Kışın yapraklarını dökmeyen karanfil ağacının pembe çiçekleri elle toplanır. Kuruduktan sonra kahverengi olur. Sert dış kabuğu olmasına karşın, çiçeğinden karanfil yağı elde edilir. Toz veya tane şeklinde baharat olarak kullanılır. Uyarıcı bir etkisi ve antiseptik, anti-bakteriyal, anti-virus, anti-fungal (mantara karşı) özellikleri vardır. Doğal bir anestetiktir (karanfil yağı)

Karanfil zihni açar ve enerji verir;

Bunun için sabah demlediğiniz çayın içerisine birkaç adet karanfil atmanız yeterlidir veya çayından bir çay bardağı içmek yeterlidir. Gece veya saat 5 ten sonra içilir ise uykusuzluk yapar.

* Antioksidan etkisi bulunur,
* İdrar söktür,
* Toksinlerin atılmasını sağlar,

Serbest radikalleri temizler, hastalıklara karşı koruyucu etkisi bulunur. Özellikle hasta yakınlarına bakan kişiler için, mikroplara karşı koruyucu etkisinden dolayı bulunmaz bir nimettir!

Broşları açıcı ve ferahlatıcı; Soğuk algınlığı döneminde kullanılmalı. Sigarayı bırakır iken hem enerji verir, hem sigara içme isteğini engeller ve ciğerlerdeki nikotini atar.

Beyin dinlendirici; Zihin yorgunluğuna karşı etkilidir, zihni rahatlatır, güçlendirir, unutkanlığı engeller. Sinirleri kuvvetlendirir. Sinirsel baş ağrılarına karşı etkilidir.

Karanfilin faydaları;
* Sindirimi rahatlatıcı, spazm giderici özelliği vardır.
* Mide ve bağırsakta gaz oluşumunu engeller.
* Sindirimi kolaylaştırır.
* Kurt düşürücü özelliği vardır.
* Kalp, mide, karaciğer ve gözü kuvvetlendirir, basuru giderir.
* Afrodizyak etkisi vardır
* Solunum sistemini olumlu etkiler, sinüsleri açar.
* Çevre kirliliği zehirlenmelerine
* Sindirim sistemi kanserlerine,
* Eklem iltihaplanmalarına karşı koruyucu etkisi vardır,
* Diş ağrılarına iyi gelir. Eugenol özü, kanal tedavisinde, dolgularda ve diş eti hastalıklarında kullanılır. Antiseptik özelliği vardır. Mikropları öldürür,
* Karanfil yağı, ağız gargaralarında kullanılır,
* İltihaplanmaya karşı etkilidir,
* Ateş düşürür,
* Öksürük gidericidir, balgam söktürücüdür,
* Ağız kokularına karşı iyi gelir,
* Sindirim sistemine iyi gelir. Mide gazlarını giderir,
* Kusmaya karşı etkilidir,
* İshale iyi gelir,
* Karanfil emmek alkol arzusunu azaltır,

Karanfil yağının faydaları;

Karanfil yağının ve içerdiği temel bileşen olan öjenol sebebiyle dermatofit enfeksiyonlarına yol açan mantarlar (Trichophyton, Epidermophyton, Microsporum) üzerinde kuvvetli etkisi bulunur.

Karanfilyağı romatizma ve nevralji ağrılarının hafifletilmesinde de yararlı olur. Bunun için karanfil yağı ağrılı yerlere dıştan hafif hareketlerle ovuşturularak uygulanır.

Karanfil yağı diş ağrılarını keser,

Karanfil koklanırsa uyku getirir, çiğnenirse ağız ve vücudun kokusunu güzelleştirir, ağız yaralarına dişeti hastalıklarına ve iltihaba iyi gelir.

Soğana daldırılan birkaç diş karanfil söğüşe, çorbaya, av ve kümes etlerine, toz halinde köfteye, keklere, meyve salatasına, aşureye, zerdeye, helvaya, baharatlı ekmeğe katılır.

Karanfil çayı yapmak için; rendelenmiş taze zencefil, 2 karanfil ve küçük bir parça tarçın çubuğunun üzerine kaynar su döküp demleyin.

Karanfil Çayı Tarifleri;

* 8 diş karanfil 2 bardak suda, yaklaşık 20 dakika, üstü kapalı, hafif ateşte, sıvı yarıya ininceye kadar kaynatılır, süzülür. Hazımsızlık, ishal, şişkinlik ve karın ağrısı için, yemeklerden sonra bu çaydan 1 çorba kaşığı içilir. Aynı çaya bal katılırsa nefes darlığına, bronşite ve sinüzite iyi gelir.

* Yemekten sonra çiğnenen bir diş karanfil ağız kokusunu giderir.

* Çin’de bedeni kuvvetlendirmek, özellikle bayanların regl problemlerini önlemek için belli bir süre (ortalama 7-10 gün) her gün 1 rafadan yumurta (özgür tavuk yumurtası tavsiye edilir) 1 tatlı kaşığı toz karanfil ve 1 çorba kaşığı bal karıştırılarak yenir.

Zihin yorgunluğu için karanfil çayı yapılışı;

Zihin yorgunluğuna karşı; cezveye 1 su bardağı su konur, kaynamakta olan suyun içine 7 – 8 tane karanfil atılır, kısık ateşte 4 dakika daha kaynatılır ve ateşten alınır. Süzüldükten sonra, soğutmadan sıcak olarak yudum yudum içilir. Genelde akşam yemeklerinden sonra 20 gün kadar kür halinde uygulanması tavsiye edilir. 10 günlük bir aradan sonra tekrar uygulanabilir.

Diş Eti Çekilmesine Bitkisel Kür

Yediğimiz besinlerden, diş fırçalama alışkanlığımızdan vb. sebeplerden günümüzde hemen hemen hepimizin ya diş eti kanaması ya da diş eti çekilmesi sorunu bulunmaktadır. Fakat bu sorunlar bitkisel tedavi yolları ile ortadan kaldırılabilmekte.

Diş eti çekilmesi tedavi edilmez ise bir süre sonra kişide diş kaybına yol açacağını unutmamak gerekir.

Diş eti kanaması, yangı ve ağız kokusu diş eti çekilmesinin ilk belirtileri olmaktadır. Bu belirtilerin sonunda ortaya çıkan diş eti çekilmesi eğer enfeksiyon kaynaklı ise bu sorunun geri dönüşü artık yok demektir. Yapılan araştırmalara göre, diş eti çekilmesi diş kaybına sebep olan en önemli risk faktörüdür. Diş eti çekilmesini bitkisel yollarla tedavi etmek istiyorsanız aşağıda ki kürü uygulamanız tavsiye ederiz.

Diş eti çekilmesine bitkisel çözüm

İki kaşık papatyayı bir su bardağı su ile beş dakika boyunca kaynatın.
Ardından ılımaya bırakın ve su ılıdıkdan sonra bu hazırladığınız karışım ile dişlerinizi fırçalayın.
Bu tedavi yöntemi sorun ortadan kalkana kadar uygulamalıdır.
Aynı zamanda bu kürle gargara da yapabilirsiniz.

Diş Fırçalama Ve Diş İpi Kullanma Teknikleri

Diş Fırçalama Tekniği 

Dişlerimizi korumanın en etkili yolu düzenli olarak fırçalamaktır. Diş fırçalamanın ilk adımı doğru fırça seçimidir. En uygun fırça naylon ve orta sertlikteki fırçalardır. Ağız içinde kolay hareket ettirilmesi ve arka dişlere rahat ulaşabilme açısından fırçanın kafasının fazla büyük olmaması tercih edilir. Uygun fırça seçildikten sonra dişler en az günde iki kere düzenli olarak fırçalanır. Diş macunu ağza verdiği hoşa giden koku ve his nedeniyle diş fırçalanmasını kolaylaştırır. Diş parlatma tozları diş hekimi önerisi olmadıkça kullanılmamalıdır. Aşırı kullanımlar diş sağlığı açısından zararlıdır.

Diş fırçalanmasında fırçanın duruşu dışındaki temel hareket aynıdır: Fırça diş eti çizgisine eğimli olarak yerleştirilir. Bu durum bozulmadan küçük dairesel hareketlerle dişler fırçalanır. Daha sonra fırça, bir fırça boyu kadar kaydırılarak fırçalama sürdürülür.

1.   Diş fırçası 45 derecelik açı yapacak biçimde tutulur ve diş eti hizasından başlanarak ağız  boşluğuna doğru fırçalamaya başlanır. Dış yüzeylerden başlayan fırçalama sert darbeler halinde değil, yumuşak ve daireler çizecek biçimde, ön dişlerden arka dişlere doğru yapılmalıdır.

2.   Daha sonra dişlerin iç yüzeyleri aynı şekilde fırçalanır. Bu işlemde fırça eğik tutularak, diş etinden ağız boşluğuna doğru hareket ettirilir.

3.   Daha sonra dişlerin çiğneme yüzeyleri fırça düz olarak ileri geri hareket ettirilerek fırçalanır.

Fırçalama işleminin en az iki-üç dakika sürmesi gerekir. Sağlıklı diş etleri fırçalama sırasında kanamaz.

Diş fırçası kişiye ait bir araçtır, başkalarıyla paylaşılmaz. Diş fırçaları birkaç ayda bir, en geç altı ayda  değiştirilmelidir. Gerektiğinde ara yüzlerin etkin olarak fırçalanmasını sağlamak üzere ara yüz fırçaları kullanılır. Bunlarla ilgili önerilerini almak üzere diş hekimine başvurmak gereklidir.

Diş İpi Kullanımı 

Diş ipi, diş aralarında kalan yiyecek artıklarının uzaklaştırılması açısından çok yararlı bir araçtır. Çok küçük yaşlardan başlanarak uygun diş fırçalama ve diş ipi kullanma tekniklerinin öğrenilmesi gerekmektedir.

Dişler fırçalandıktan sonra diş ve diş eti çizgisi ile dişler arasında kalan yemek artıklarının temizlenmesi için diş ipi kullanılır. Bu artıklar en önemli çürük nedenlerindendir.

1.   Otuz santimetre kadar diş ipi alınır. Diş ipinin bir bölümü bir elin orta parmağına diğer ucu da diğer elin orta parmağına dolanır. İpin bir bölümü ortada kalmalıdır.

2.   Ortada kalan ip bölümü işaret parmağı ile geriye doğru itilir.İp, dişler arasından geçirilir. Bu  hareket sırasında sert olunmamalıdır. İp diş etine kadar indirildikten sonra ağız boşluğuna doğru diş aralarını sıyıracak biçimde indirilir. Bu sırada diş etinin  kesilmemesine   özen gösterilmelidir.

3.   Aynı uygulama diğer bir parça ip alınarak alt dişler için de tekrarlanır.

Ağız Ve Diş Sağlığı Hakkında Genel Bilgi

Ağız, sindirim sisteminin başlangıcıdır. Bütün besinler ağız yoluyla alınır. Alınan besinler ağızda bulunan dişler yardımıyla sindirime hazırlanır. Bu nedenle dış ortamla ilişkili olan ağız ve dişlerimizin sağlıklı olması oldukça önemlidir. Ağız ve dişlerin sağlığı için öncelikle bu bölgelerin temizliğine önem vermeliyiz. Ağzımızın sağlığı için aşırı sıcak gıdalara dikkat ederek ağız içi dokuların yanmasını önlemeliyiz. Yine yemeklerden sonra ağız içi suyla yıkanarak buralardaki kokuşmaya neden olan besin artıkları temizlenmelidir. Ağız içinde yaralar oluştuğu zaman hekime gösterilerek, tedavi ettirilmelidir. Aynı şekilde dişlerin sağlığı için düzenli olarak dişler, fırçalanarak temizlenmelidir. Besin artıklarını diş aralarında kalarak çürümeye neden olması önemlidir. Ağız kokularının ve bir çok rahatsızlığın diş çürüklerinden kaynaklandığı unutulmayarak, temizliğe önem verilmelidir. Ağız ve dişlerin sağlıklı olması hoş bir görünüm vererek kişinin konuşma, gülme gibi durumlarda rahat hareket etmesine yardımcı olur. Diş çürüğünden dolayı ağzı kokan kişinin çevresini rahatsız etmesi sıkıntılı durum oluşturur. Kısaca ağız sağlığı, diş sağlığı ile yakından ilgilidir.

Diş Çürümesi
Yapılan araştırmalar sonucunda çocukların çoğunda diş çürüğüne rastlanmıştır. Diş çürümesine ağızdaki bakteriler neden olur. Bakterilerin yanında diş çürümesine neden olan diğer öğeler, diş aralarında kalan besin artıkları ile duyarlı bir diş yüzeyidir. Dişlerin çürümesine neden olan besinler özellikle karbonhidratlı diğer bir ifadeyle şekerli yiyeceklerdir.

Diş çürümesinin önemli nedenlerinden birisi de sudaki flüor eksikliğidir. Flüor diş minesinin direncini arttırarak, çürümeyi önler. Bu nedenle sularda flüor eksikliği varsa sağlık kuruluşlarından gerekli yardım alınmalıdır. Flüor fazlalığı ise dişlerde sararmaya neden olur.

Dişlerimizin düzenli olarak fırçalanıp temizlenmemesi durumunda diş aralarında kalan besin artıkları bakteriler tarafından parçalanır. Parçalanan besinler, bakteriler ve salgılardan 'diş plağı' denilen birikintiler oluşur. Besin maddelerini bakteriler tarafından parçalanmasıyla oluşan asitler dişin minesini ve kemiğini oyar. Dişte oluşan bu oyuğa KAVİTE denir. Dişte oluşan bu oyuklar zamanla giderek büyür ve derinleşir. Böylece zamanla dişin sert kısmı olan mine tabakası delindikten sonra daha kolay oyulan yumuşak dokuya ulaşılır. Dişteki oyulma devam ederek, diş özüne ulaşır. Dişteki çürümenin diş özüne ulaşmasıyla diş ağrıları oluşmaya başlar. Diş ağrısının olmadığı durumlar diş sağlığının yerinde olduğunu göstermez. Bakterilerin diş özüne ulaşmasından sonra burada iltihaplanma meydana gelir. Buna APSE denir. Çürük diş özüne ulaştıktan ve özellikle de apse oluştuktan sonra dişin tedavi edilme şansı artık kalamamıştır.

Dişlerin çürümesi hem süt dişlerinde hem de kalıcı dişlerde meydana gelebilir. Dişlerin çürüme nedenlerini kısaca aşağıdaki gibi sıralayabiliriz;

• Büyüme ve gelişme dönemlerinde kalsiyum, fosfor ve flüor bakımından yetersiz besinlerin alınması,

• Şekerli besinlerin aşırı tüketilmesi,

• Dişlerin fırçalanmaması

• Yumuşak besinlerle beslenilmesi

• Sık sık gebe kalınması

• Erken bebeklik dönemlerine yüksek ateş oluşması

• Yanlış ve hatalı ilaç kullanılması diş çürümesine neden olan etmenlerdir. Ağız açık durumda uyumak da dişler içi zararlı olabilir.

Diş çürüklerinde erken tanı ve tedavi hem sağlık hem de sosyal ve ekonomik yönden büyük önem taşır. Diş çürükleri daha ilk aşamada tespit edilip, tedavisi yapılırsa diş kurtarılır. İlk aşamada tedavi için yapılan harcamalar daha azdır. Ayrıca sağlık personelinin zaman kaybı da en azdır. Çürüğün ilerleyen aşamasında yapılan harcama ve emek artar. Diş tedavisinde kullanılan araç ve malzemelerin döviz ödenerek ithal edildiği düşünülürse ülkemiz ekonomisi açısından ne derece önemli olduğu daha iyi anlaşılır. Kısaca belirtecek olursak çürüğün erken teşhis edilmesi dişin kurtarılmasının yanında ekonomik yönden de büyük yararlar sağlar.

DİŞ ETİ HASTALIKLARI
Diş eti: Dişi saran pembe, sert kıvamlı dokudur. Diş etlerinin sağlığına yeterince özen gösterilmezse diş eti hastalanır, ağrır ve hatta diş kayıplarına neden olabilir. Diş etlerinin sağlığına yeterince özen gösterilmezse, ilk olarak diş eti iltihabı yani gingivit oluşur. Gingivitli diş eti, yumuşak bakteri plağından dolayı iltihaplanır. Bu dönemde kanamaya başlarlar. Eğer plak temizlenmezse, sertleşir ve tartara (diş taşı) dönüşür. Gingivit, uygun ev bakımı ve diş hekimi tarafından yapılan düzenli tedavi ile iyileşir ve kemik kaybı önlenir. Gingivitin ileri haline periodonti denir. Periodontide, yumuşak dokular şişer, lifler kopar, doku dişten ayrılır ve kemik erimeye başlar. Periodontide, kemik ve çevre dokularda ciddi harabiyet oluşur. Tedavi edilmezse dişler sallanır ve sonuç olarak düşerler.

Dişeti iltihaplarının genel olarak nedenleri:

•Sürekli ve uygun olmayan kürdan kullanılması

•C vitamini yetersizliği

•Sivri ve sert cisimlerle diş aralarının karıştırılması

•Vücuttaki kan, şeker, böbrek hastalıkları gibi sistemik hastalıkların olması ve zamanında tedavi edilmemesidir.

Diş Çürüğü ve Diş eti Hastalıklarının Genel Vücut Yapısıyla İlişkisi

Diş çürüğü ve diş eti hastalıklarının sadece ağzı değil, bütün vücudu etkiler. Ağızdaki rahatsızlıklardan biri de ağız kokusudur. Sebepleri, diş eti hastalıkları, diş çürüğü, solunum

ve sindirim sistemi hastalıklar, sinüzit . vb. hastalıklardır. Ağız kokusu, insanın sosyal olmasını engeller, insan ilişkilerini yürütememesine ve insan çevresinden uzak durmaya iter. Diş çürüğü ve diş eti hastalıkları, bölgesel ve bedensel hastalıklara neden olur. Ağızdaki çürük, kan yoluyla bütün vücuda (kalp, böbrekler, eklemler, sindirim sistemi. ) yayılabilir ve hastalıklara yol açabilir. Bunların tedavisi de hem maddi hem de manevi yönden kayıplara yol açar. Bu yüzden, hiç bir zaman ağız ve diş sağlığının aksatılmaması, her zaman iyi bakım yapılması gereklidir.

Ağız Kokusunu Önlemenin Yolları

Ağız kokusu, yakınımızda bulunanları aşırı derecede rahatsız eden, ivedilikle çözülmesi gereken bir durumdur. Ağız kokusundan mağdur olanlar için derlediğimiz yazımızı dikkatlice okumanızı ve uygulamanızı öneririz.

Lokmalarınızı iyi çiğneyin: Lokmaların iyi çiğnenmesi sindirime yardımcı olacağından mide asidinin de daha az oluşmasını, dolayısıyla sabahları uyanıldığında ağız kokusunun oluşmamasını sağlar.

Limonlu su için: Limon ağız kokusunun giderilmesinde etkili bir yiyecek olduğunu için yemeğin yanında limonlu su için.

Dili ve yanakların iç kısmını da fırçalayın: Ramazan’da sadece diş fırçalamak tek başına yeterli olmaz. Ağız kokusunun önüne geçmek için dilin üstü ve bununla birlikte yanakların iç yüzeyleri de iyice fırçalanmalı.

Dişlerinizi 2 dakika fırçalayın: Orucunuza başlamadan önce ve orucunuzu açtıktan sonra dişlerinizi mutlaka en az iki dakika fırçalayın. (Dişinize en uygun diş fırçası seçenekleri için sanal marketimizi ziyaret edebilirsiniz.)

Tarçın yiyin: İftar ve sahurda uygun yiyecek ve içeceklere tarçın katın.
Diş ipi ve ağız gargarası kullanın: Ağız bakımında sadece diş fırçası ile de kalınmaması gerekir. Diş ipi ve ağız gargarası kullanarak ağız kokusu oluşumunun tamamen önüne geçilebilmektedir

Ağız Kokusuna Bitkisel Öneriler

Çürük dişler ve diş eti hastalıkları ağız kokusunun en önemli nedenlerindendir. Bunların dışında, kokulu yiyecekler, sigara, yetersiz ağız temizliği ve de  hazımsızlık gibi sindirim sistemi problemleri ve sinüzit gibi üst solunum yolları hastalıkları ağız kokusuna sebep olabilmektedir. Ayrıca açlık ve bazı ilaçlar da ağız kokusu yapmaktadır.  Ağız kokusunu önlemek için, çeşitli şeyler deneriz, naneli şeker ya da karanfil gibi. Ağız kokusunu önlemektedir bunlar, ama sadece kısa bir süre.

Ağız Kokusu Nasıl Giderilir?
Ağız Kokusuna karşı ilk yapılması gereken ağız ve diş temizliğine özen göstermektir. Eğer çürük diş varsa tedavi ettirilmelidir. Bütün bu önlemlere rağmen geçmeyen ve sürekli bir hal alan nefes kokusunun nedeni şeker hastalığı, kansızlık gibi hastalıklar olabilir. Bu nedenle vakit kaybetmeden bir doktora başvurmak gerekir.

Ağız Kokusu için Şifalı Bitkiler
Ağız kokusunun bitkisel yöntemlerle üstesinden gelmek mümkündür.
* Karanfil çiğnemek ağız kokusunu alır.
* Naneli sakızlar da ağız kokusunu gidermekte faydalıdır.
* Tarçın ağızdaki bakterileri yok eder.
* Sirke, kimyon ve kekik de yararlıdır.

Tabi bütün bu sayılanlar ağızdan kaynaklanan ağız kokusu için kullanılabilir. Ağız dışı etkenlerden kaynaklanan ağız kokularında doktorunuza danışmayı ihmal etmeyin.

Nefes Kokusuna Bal
Evde yapabileceğiniz tedavide ise bal ile su kullanabilirsiniz. Bir bardak suya bir kaşık bal konur ve karıştırıp içilir. Buda nefes kokusuna çok iyi gelir.

DİKKAT : Bu sitede yayınlanan her türlü bilgi, sadece bilgilendirmek amacı ile hazırlanmıştır. Bir sağlık profesyonelinin vereceği tavsiyelerin yerine kullanılamaz. Sizin gerçek fiziksel durumunuzu yansıtmıyor olabilir. Doktorunuza danışmadan bu sayfalardan edineceğiniz bilgileri herhangi bir rahatsızlığın teşhis veya tedavisinde kullanmayınız. Soru ve sorunlarınız için doktorunuza danışınız.