Blog Yazıları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

ÇOCUKLARIMIZIN EMANETİ

Bu sene tatile Datçanın Emecik köyüne gittim. Otelden memnuniyetim 10 üzerinden 5 olsa da denizi ve havası o kadar muhteşemdi ki herşeyi unutturdu. Deniz o kadar temiz ki 3-4 metre derinlikten bile dibi net bir şekilde görünüyor.

Datçadaki tatilimiz bitince Didime geçtik. 2006 yılında oranın denizi de tıpkı Datça denizi gibi tertemizdi. Fakat bu gidişimde şok oldum. O canım deniz gitmiş yerine bulanık, pis bir su gelmiş. İngilizler Didimi resmen istila etmişler. Heryerde İngilizce şarkılar, İngilizce konuşmalar, lokanta ve kafelerde İngilizce menüler vs. Pilajda şemsiyeden kum görünmez olmuş, o denli kalabalık.

Arkadaşlar lütfen vatanımıza, dinimize, dilimize, doğamıza sahip çıkalım. Denizlerimize ılımış biralarımızı dökmeyelim, boşalan şişelerimizi atmayalım, tuvaletimizi denizlere yapmayalım, peçetelerimizi denize atmayalım, sigaralarımızı denizlere fırlatmayalım. Çocuklarımızı hiç mi düşünmüyoruz. Unutmayalım ki ülkemiz bize dedelerimizden miras değil, çocuklarımızdan emanettir. Tertemiz denizlere girmek varken neden şişeler arasında, bulanık, sigara izmaritleri yüzen denizlerde yüzelim? Tamam denizler kendi kendilerini yeniliyor ama bu sandığımız kadar çabuk olmuyor. On yıllar süren bir zaman içinde oluyor bu temizlenme.

İş sadece denizle bitmiyor. Sahillerimizi de temiz tutalım. Çünkü sahile vuran bir dalga ne varsa alıp götürüyor. Sahile attığımız her çöp denize atılmış gibi oluyor.


Uzun lafın kısası, lütfen biraz daha düşünceli olalım. Tertemiz denizlerde yüzerken stres atalım. Yoksa deniz anaları ve yosunlar arasında yüzmek zorunda kalacağımızı unutmayalım.

                                                                                                                                               Sıradan Biri


YAHUDİ ÜRÜNLERİNİ ÖĞRENMEK İSTEYENLER

Oldum olası yahudileri sevmem. Cenab-ı Allah bile lanetlemiş onları ben neden seveyim. Hele Filistine yaptıkları yenilir-yutulur cinsten değil. Çocukları öldürüyorlar, evleri bombalıyorlar, hususi namaz vakitlerinde camileri bombalıyorlar... Allah nasıl biliyorsa öyle yapsın...

Allah bu zalimlerin oyunlarını en kısa zamanda evirip çevirip kendilerine döndürsün İnşaallah...Birbirlerine düşürsün ve birbirlerini katletsinler İnşaallah... 

Eğer siz de benim gibi yahudi ürünlerini satın aldığınızda, o aldığınız ürünün parasının Filistine kurşun, bomba olarak döndüğünü düşünüyorsanız ve bu şerefsiz, edepsiz, vicdansız yahudi ürünlerini boykot etmek isterseniz, bildiğim ve araştırdığım ürünleri yazdım. Bu ürünlerden bazıları İsrail, bazıları Fransız, bazıları İngiliz görünüyor. Ülkesi önemli değil, önemli olan yahudi olup olmadığı. Hemen hemen her alanda ürünleri var ve maalesef bizlerden birileri çıkıp da bunların muadilini üretmemiş, mahkum etmişler bizi bu yahudilere... 

Ben kendimce bu ürünlerin % 80 inini almadan da rahatça yaşayabileceğime inanıyorum. Lütfen sizler de en azından ama en azından cola-fanta vb içmeyin almayın, mc donalds denen ne eti sattığı belli olmayan yere gitmeyin. algida dondurma almayın... Mesela Azerbeycanda dükkan açan mc donalds, gelen giden olmadığı için Azerbeycandan çekilmek zorunda kalmıştır. Helal olsun Azeri kardeşlerimize, yazıklar olsun bize...

İşte yahudi ürünleri...

ACE (ÇAMAŞIR SUYU)     -     ACTIVIA     -     AEG     -     ALLDAYS     -     ALGİDA
ALO     -     ALORKO (KOMBİ)     -     ANKARAGAZ     -     ARÇELİK     -     ARİEL     -     AXE     -     AYGAZ 

BALLERİNA     -     BANAT     -     BARCLAY     -     BAYER     -     BEKO     -     IBO    
BLENDAX     -     BMC     -     BOSSA     -     BRUT     -     BP     -     BURGER KING     -     BURSAGAZ

CAMEL     -     CALVE     -     CALVIN KLEIN     -     CAPPY     -     CARREFOUR     -     CARTEDOR   -     CARUSUN     -     CHEETOS     -     CHESTERFIELD     -     CHRYSLER     -     CIF     -     CLEAR     -     CNBC       CNN (TV)     -     COCA COLA     -     COLGATE     -     CORNETTO     -     COVERGIRL 

DANONE     -     DANINO     -     DELL     -     DISNEY (ÇİZGİ FİLM)     -     DODGE
DOMESTOS     -     DORITOS     -     DOVE     -     DUNHILL     -     DYO

EFES PİLSEN     -     ELECTROLUX      -     ELİDOR     -     ELVAN (GAZOZ)     -     FANTA     -     FEBREZE     FIAT     -     FRİTO LAY     -     FRUKO     -     FORD     -     FOX

GENERAL ELECTRIC     -     GIBBS     -     GOODYEAR

HACI ŞAKİR     -     HAYAT (SU)     -     HR ORGINS         

IBM     -     ICQ     -     IMPULSE     -     İNTEL     -     İPANA     -     İPRAGAZ     -      İZOCAM

JACOBS (KAHVE)     -     JOHNMON     -     JOHNSON’S BABY (ŞAMPUAN)

KENT (ŞEKER)     -     KINDER SURPRISE     -     KITKAT (ÇİKOLATA)     -     KIWI     -     KLEENEX     -     KNORR (YEMEK KATKISI)     -     KOMİLİ     -     KOROPLAST     -     KRAFT

LARK     -     LEGGS     -     LEVER     -     LİPTON     -     LM (SİGARA)     -     LOREAL     -     LUX

MAGGI     -     MAGIRUS     -     MAGNUM (DONDURMA)     -     MARLBORO (SİGARA)     -     MAX     -     MAXWELL     -     MC DONALDS     -     MERCEDES     -     MİGROS     -     MİLKA (ÇİKOLATA)     -     MİNTAX     -     MİS     -     MITSUBISHI     -     MONTE CARLO     -     MOTOROLA

NATIONAL GEOGRAPHIC     -     NESCAFE (KAHVE)     -     NESQUIK     -     NESTEA     -     NESTLE     -     NOKIA   

OLD SPANAC     -     OMO (ÇAMAŞIR TOZU)     -     ORGANİCS     -     ORKID (ÖZEL)

PALL MALL (SİGARA)     -     PANTENE     -     PARLIAMENT     -     PEPSİ     -     PERSİL     -     PEUGEOT         PHILIPS     -     PİRELLİ     -     POLO     -     PRIMA (BEBEK BEZİ)     -     PRINGLES     -     PROFILO         

REJOICE (ŞAMPUAN)     -     RENAULT     -     REXONA (ŞAMPUAN)     -     RİNSO     -     ROCHE

SADOLIN     -     SALEM     -     SANA     -     SARALLE     -     SCHWEPPES     -     SENSUN (GAZOZ)     -     SHELL     -     SİGNAL     -     SINGER     -     SKODA     -     SOLERO     -     SPRITE     -     SUAVE     -     7UP

TAMEK     -     TANG (MEYVELİ İÇECEK)     -     TEKFEN     -     TIMOTE     -     TUBORG     -     TURKUAZ

UNIPRO

VAKKO     -     VARTA     -     VICHY     -     VİECNETTA     -     VİM

WALT DISNEY     -     WINSTON (SİGARA)


YEDİGÜN     -     YUMOŞ (YUMUŞATICI)

Yahudilere para kazandırmamak dileğiyle...

                                                                                                                                              Sıradan Biri

TÜRKİYEM

Türkiyemizin tüm dünya tarafından iyi tanınan bir ülke olmasını ve dünyada gerçekten söz sahibi olmasını isteyen birisi olarak içimden gelenleri satırlara döküp sizlerle paylaşmak istedim.

Tüm dünya saygı duysun Türkiyem sana
Üzerinde yürüdüğümüz kanla yoğrulmuş toprağa
Ricky Martin, Justin Bieber, Madonnayla değil
Kelimei Şehadetle kazanıldı bu güzel vatan
İkinci sınıf ülke olmaktan bıktım usandım
Yeni nesillerin maneviyatının hızla artması lazım
En güzel zamanlarımızı cep telefonu, tabletle geçirmektense
Medeniyetin asıl rehberi Kutsal Kitabımızı okuyalım...

                                                                                                                                               Sıradan Biri 
                          

BİRAZCIK HİJYEN

BİRAZCIK HİJYEN

Ben Ankara’da yaşıyorum. Geçen gün yaşadığım bir olayı sizlere anlatmak istiyorum. Ankara Sakaryadaki Alpay lahmacunu burada yaşayan birçok kişi bilir. Ben de yıllardır orada yerim. Yine yolum Kızılaya düştü ve oraya gittim. Bu anlatacaklarım eminim birçok pidecide, lahmacuncuda vb. yaşanıyordur, fakat gözümüz görmediği için oralara gitmeye ve yemeye devam ediyoruz.

Neyse lafı çok uzatmayım. Siparişini verdiğim lahmacunları ocağa attı usta. 1-2 dakika sonra lahmacun hamurlarını ocağın içine koyduğu aynı spatulayla 3 tane odun attı. Ben şaşkınlıkla olan biteni izlerken ve “neyse en azından şimdi siler temizler spatulayı” diye düşünürken, ustanın böyle bir niyetinin olmadığını gördüm. Spatulayı temizlemediği gibi, odunları avuçladığı elleriyle hamur yoğurmaya başladı. Yahu el insaf. Odundaki kir pis bir yana, ellerinde kalan kıymıklar direkt hamura geçti. Sonra o yoğurup şekil verdiği hamuru biraz önce odun taşıyıp temizlemediği spatulanın üzerine sererek pislik ve kıymık miktarını iki katına çıkardı. İnanın yaşadığım anın şokundan ustaya tek kelime edemedim. Ancak bir daha asla Alpay lahmacuna gitmeme kararı aldım. Ankara’da yaşayan veya yolu Ankara’ya düşen arkadaşların da bu anlattıklarımı iyice düşünmelerini isterim.


Hijyen kurallarına uyulması ve gereken denetimlerin artırılması dileğiyle… 

                                                                                                                                                Sıradan Biri

DÜNYA DERBİSİ

DÜNYA DERBİSİ!

Ülkemizde futbol nereye gidiyor? Yediğin ekmeğe, kazandığın paraya yapılan bu saygısızlık daha ne kadar sürecek?

Dün (06-04-2014) yine bir GS-FB maçı izledik. Televizyon kanallarında dünya derbisi olarak nitelendirilen bu maç, dün gece yine futbol dışında yaşanan her yönüyle konuşulmaya devam ediyor. Haince yapılan fauller, amacı futbol oynamak değil, rakip futbolcuları sakatlamak, sinirlendirip kart görmesini sağlamak için yapılan hareketlerle doluydu. Buna bir de hakemin tuhaf ve tutarsız kararları eklenince ortaya çıkan manzara oldukça düşündürücüydü.

Bir futbol müsabakasının, medyada söylendiği gibi, dünya derbisi olması için sahanın içinde gerçekten futbol oynamak isteyen 22 futbolcu ve gerçekten futbol oynatmak isteyen adaletli bir hakemin olması gerek. İşte o zaman dünya derbisi olma yolunda ilerleyebiliriz.

Taraftarlar da artık bu maçların futbol müsabakası olduğunu unutmuş. Her maç öncesi ve sonrası izlediğimiz çatışma görüntüleri yeni nesilleri de futboldan soğutmakta. Bir Galatasaraylı, Fenerbahçelilerin olduğu sokakta kendi takımının atkısıyla ne yürüyerek ne de arabasıyla geçemez oldu. Bir Fenerbahçeli, Galatasaraylıların olduğu bir mekanda kendi formasıyla oturamaz oldu. Yahu ikisi de bizim ülkemizin takımı. İkisi de Avrupa maçlarında Türk bayrağını temsil ediyor. Nedir bu acımasızlık, vicdansızlık? Neyin kini, neyin öfkesi bu? İnsanlarımız PKK bayrağıyla caddelerde dolaşanlara bile bu tepkiyi vermezken, aynı ülkeyi seven, aynı dini yaşayan, aynı dili konuşan rakip takımın taraftarlarına, futbolcularına olan bu nefretin sebebi ne?

Gelelim futbolculara. Milyonlar kazandığın takıma karşı bu sorumsuzluğun sebebi ve açıklaması nedir? Ne hakla seni ve oynadığın takımı destekleyen milyonlarca insana ve yediğin ekmeğe ihanet edersin? Senin işin futbol oynamak, para kazandığın takımın başarısı için terinin son damlasına kadar mücadele etmek. Sahanın içinde, insanlık dışı, tuhaf hareketler yapmaya, sinirine hakim olmamaya, rakip oyuncuyu kasıtlı olarak sakatlamaya yönelik fauller yapmaya kimsenin hakkı yok! Eğer bu şartları yerine getirmiyorsa, getiremiyorsa hem Futbol Federasyonu hem de oynadığı takım tarafından oldukça caydırıcı cezalar uygulanmalı. Bu saçmasapan hareketlerin tekrarında da gerekirse lisansı bile yakılmalı. Madem o kadar büyük paralar kazanıyorsun bu kalıba girmeye mecbursun. Yapamıyorsan defol git!

Uzun lafın kısası onca sorunumuzun arasına bir de bu futbol anarşisini sokmayalım. Lütfen futbolu sadece bir spor, bir oyun olarak görelim. Melo’ya da Emre’ye de saçmasapan hareketlerinde dolayı prim vermeyelim. Aksine yuhalayalım ki bir daha futbol dışı harekette bulunmaya cesaret edemesinler. Kim bilir belki o zaman FB-GS maçları bir gün gerçekten dünya derbisi olur.

Küfürsüz derbiler görmek ümidiyle…

                                                                                                                                                Sıradan Biri

KORNA

KORNA

Ülkem insanı araba kornasını neden bu kadar seviyor çok merak ediyorum. Ve bir merak ettiğim şey de, dünyada bu kornayı bizden çok seven ve kullanan var mı acaba?

Trafik ışıkları kırmızıdan sarıya geçer geçmez arkamızdaki hemen kornaya basar. Bi dur be kardeşim. Hepimizin arabası otomatik vites değil ki hemen araç hareket etsin. Biraz bekle, vitesi boştan 1’e atayım sonra da kalkayım. 2-3 saniye vaktimi alır. Nedir bu sabırsızlık? 2-3 saniye bile bekleyecek zamanın yok mu?
…………………………………………………………………………………………………………
Ara sokaklarda 30-40 km hızla giderken, arkamıza bir araba gelir ve sürekli selektör eşliğinde kornaya basar. Neden? O ara sokakta daha ne kadar sürat yapabilirim? Kaldırım kenarına park eden araçlardan dolayı kenara da çekilemezsin. O park halindeki arabaların arasından her an kedi, köpek, çocuk, genç, yaşlı çıkabilir. Ama arkada korna bağımlısı olan kişi bunları asla düşünmez. Zaten düşünebilse o kornaya basma terbiyesizliğini de yapmaz.
…………………………………………………………………………………………………………
Sokaklarda giden arabalar 4 yol ağzına geldiğinde fren yerine hep kornaya basarlar. Ben uyarımı yaptım, öteki araç dikkat etsin demek isterler galiba. Yahu azıcık frene basıver, sağına soluna bak dikkatlice geç. Bir başkasının canını, malını neden hiç yoktan yere tehlikeye atıyorsun? Sonra kaçınılmaz son. Trafik kazası. Sırf frene basmak yerine kornaya basmanın sonucunda ortaya çıkan tabloya bakın. Bu kazalar bazen sadece maddi hasarlı oluyor. Karşı tarafın en az ama en az yarım saatini çalıyorsun. Yok fotoğraf çek, yok rapor hazırla, yok ruhsatın, kimliğin fotokopisini çek vs. Sırf senin bencilliğinden dolayı neden insanlar işlerine geç kalsın. Belki hastaneye yetişmeye çalışıyorlar, belki çocuklarını okula götürüyorlar, belki şehirler arası yola çıkıyorlar, belki doğuma gidiyorlar…
…………………………………………………………………………………………………………
Bir yakınlarının apartmanının önüne gelen sürücüler de geldiklerini haber vermek için hemen kornaya sarılırlar. 1 defa, 2 defa, 3 defa… Eğer istedikleri kişi hala balkona veya dışarı çıkmamışsa bu kornanın uzunluğu artar. Ve bu durumda saat ister sabah 7 olsun ister gece 12, onlar için hiç fark etmez. O çevrede hasta var mı, uyuyan var mı, bebek var mı, yaşlı var mı hiç ama hiç düşünmezler. O yetileri yoktur onların. Apartmanın zilini bu gibi durumlar için icat etmişler, in arabandan kapı zilini çal. Eğer ona da üşeniyorsan cep telefonunla ara geldiğini haber ver. Azıcık insan ol insan!
…………………………………………………………………………………………………………
Trafik ışığında, dört yol ağzında, karşıdan karşıya geçen yayaya, apartmanın önünde, ara sokaklarda, caddelerde vb. kornaya basan kişilerden olmayalım. Lütfen birazcık düşünceli olalım, birazcık insan olalım, birazcık sabırlı olalım. Her şey saygıyla başlar, her şey saygısızlıkla biter. Kornalarla gürültü kirliliğine katkıda bulunmayalım.
Kornasız bir yaşam ümidiyle…

                                                                                                                                                Sıradan Biri

TRAFİK CANAVARLARI

TRAFİK CANAVARLARI

Trafikte istisnasız her insan strese gark oluyor. Bence bunun 4-5 sebebi var. Bu sebepler;
1- Belediye – Halk otobüsleri
2- Dolmuşlar
3- Taksiler
4- 60 yaş üstü otomobil kullananlar

Belediye – Halk otobüs şoförleri, otobüsün büyüklüğüne güvenerek; çoğu zaman sinyal bile verme zahmetinde bulunmadan; arabaların önüne kırıveriyorlar. Nasıl olsa kendisine bir şey olmaz diye güveniyorlar herhalde. Dolmuş şoförleri de öyle. 2 lira uğruna adam öldürmekten çekinmiyorlar. Yol kenarında bir yolcu gördükleri an, birdenbire fren yaparak, en sol şeritten en sağ şerite geçerek canımızı, malımızı tehlikeye atmaktan çekinmiyorlar. Taksiciler de tıpkı dolmuş şoförleri gibi yol kenarında yolcu gördükleri an, o yolcudan ve gelecek paradan başka hiçbir şey görmez oluyor gözleri. Eğer ikaz edersen de “akşama kadar direksiyon sallıyoruz” diye sitemde bulunuyorlar. Sanırsın parasını akşam bize getiriyor. Madem akşama kadar direksiyon sallamak zor geliyor, o zaman başka bir iş bul çalış. Böylece hem daha az strese girersin hem de insanların da canına malına kast etmemiş olursun.

Ülkemizde insan hayatı gerçekten çok ucuz. Otobüs, dolmuş, taksi şoförleri özel bir eğitimden geçirilmeli bence. Dikkat, sabır ve vicdan dersleri olmalı. Bu derslerden geçer not almadıkça da o araçları kullanma sertifikası verilmemeli.

60 yaş üstü otomobil kullananların da ehliyetine el konulmalı. Çünkü ister istemez refleksler oldukça azalıyor. Bu da diğer sürücü ve yolcuları tehlikeye atıyor.
Tabi tüm bu yazdıklarım benim naçizane düşüncelerim. Bana katılan olur, katılmayan olur. Ancak şu bir gerçek ki, trafik polislerine de bu konuda çok iş düşüyor. Tüm şikayetleri dikkate alarak değerlendirmeli, gördükleri hatalı sürücülerin gözünün yaşına bakmadan cezalandırmalı. Tabi bu cezaların caydırıcılığını sağlamak da devletin görevi.

Stressiz bir trafikte otomobil kullanabilmek ümidiyle…

                                                                                                                                                Sıradan Biri

DİKKAT : Bu sitede yayınlanan her türlü bilgi, sadece bilgilendirmek amacı ile hazırlanmıştır. Bir sağlık profesyonelinin vereceği tavsiyelerin yerine kullanılamaz. Sizin gerçek fiziksel durumunuzu yansıtmıyor olabilir. Doktorunuza danışmadan bu sayfalardan edineceğiniz bilgileri herhangi bir rahatsızlığın teşhis veya tedavisinde kullanmayınız. Soru ve sorunlarınız için doktorunuza danışınız.