Göz Sağlığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

HER İKİ KİŞİDEN BİRİ GÖZ KURULUĞU YAŞIYOR

Ülkemizde her iki kişiden biri, göz kuruluğu yaşıyor. Milyonlarca kişinin yaşamını olumsuz etkileyen göz kuruluğunu; kapalı mekanlardaki ısıtmalar, araç kullanırken göz kırpmama ve uzun süre bilgisayara bakma gibi nedenler tetikliyor.

Gözyaşı kalitesindeki düşüklük, çevresel ya da ilaçların etkisiyle meydana gelen göz kuruluğu birçok insanın yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor. Gözyaşı bezlerinden gelen sıvıların üretiminde azalma olmasıyla gözyaşı zarının sağlamlığının bozulacağını ve hızla parçalanmaya kadar gidebilmektedir. Görevi gözlerimizi korumak ve ıslak tutmak olan gözyaşı zarımızda yaşanan bu bozukluk nedeniyle de kornea üzerinde tahrişe ve görüş azalmasına neden olan kuru noktalar oluşur. Tedavi edilmezse körlüğe yol açabilir. İdrar söktürücü ilaçların, uyku haplarının, akne tedavisine yönelik ilaçların, bazı ağrı kesicilerin ve yüksek tansiyonu tedavi etmede kullanılan ilaçların göz kuruluğuna yol açabileceği gibi bu rahatsızlığın özellikle kadınlarda menopoz döneminin ardından daha sık görüldüğü uzmanlarca belirtiliyor.

Gözyaşı üretimi veya gözyaşı kalitesiyle ilgili olmayan bazı durumların da göz kuruluğuna yol açabileceğini söyleyen uzmanlar şu uyarılarda bulunuyor:

 “Duman, güneş, rüzgar, nem düşüklüğü, kapalı mekanda ısıtma gibi dış çevresel tahriş ediciler, göz kırpma refleksinde bozulma, göz damlalarına veya merhemlerine olan alerjik reaksiyon da göz kuruluğuna neden olabilir. Ancak bilgisayara uzun süre bakma, araç kullanırken ya da televizyon izlerken göz kırpma sıklığının azalması gibi modern yaşamın etkileri de göz kuruluğuna neden olur. Gözlerinize hava üflenmesinden kaçının. Saç kurutma makinelerini, otomobil radyatörlerini, klimaları veya pervaneleri gözlerinize doğrultmayın. Rüzgarlı günlerde gözlük takın. Gözlerinizi ovmaktan kaçının. Gözlerinizi ovarak daha fazla tahriş edebilirsiniz.”

Kontakt Lens İle Uyumak Zararlı Mı?

Kontakt lens kullananların en fazla merak ettiği konulardan birisi olan kontakt lensle uyumanın zararı olup olmadığına uzman göz doktorları yaptıkları açıklamalar ile kontakt lens kullananların bu husustaki meraklarını da gidermiş oldu. Eğer kontakt lens kullanıyorsanız mutlaka bu açıklamalara göz atın ve makalemizi sonuna kadar okuyarak kontakt lensin uykuda zararı olup olmadığını öğrenin. İşte uzmanların yaptıkları açıklamalar.

Göz doktorları kontakt lens ile uyunmasını tavsiye etmemekteler. Sebebi ise, kontakt lensin gözün oksijen almasını engellemesidir. Gözde kontakt lens var iken, göz ihtiyacı olan oksijenden yoksun kalacaktır. Bu nedenle kontakt lense uyumak zararlı ve sakıncalıdır. Gözün kornea tabakasına takılı bulunan kontakt lensler, kornea için olmazsa olmazlardan olan oksijeni engellemekte ve bu da korneanın zarar görmesine neden olarak bir takım göz hastalıklarını beraberinde getirmektedir.

Kornea gün içerisinde göz açıkken havadan ihtiyacı olan oksijeni alırken, göz kapalı durumda iken kornea kapaklarının altında bulunan kılcal damarlar yardımıyla oksijen almaya devam eder. Ancak kontakt lens takılıyken bu durum engellenmiş olur.

Gece Körlüğü (Tavuk Karası) Hastalığı

Halk arasında bilinen adı ile tavuk karası… Gece körlüğü, A vitamini eksikliğinden kaynaklı bir göz hastalığıdır. Balık, süt, yumurta ve sütürünlerinin az tüketilmesi bu hastalığın ana sebeplerinden bazılarıdır. Gözün retina tabakası için büyük önem arz eden rodopsin maddesi üretimi A vitamini sayesinde üretiliyor vebesleniyor. A vitamini tüketiminin az olmasından kaynaklı üretim gerçekleşmiyor ve gözün bu kısmı solmaya zayıflamaya başlıyor bu da gece körlüğüne ortam hazırlıyor. Gece körlüğünün tedavisi kolay ve mümkündür özellikle ışığın azaldığı anlarda görme sıfıra inebilir. Sürücüler adına bu hastalık çok tehlikeli bir hal almaktadır.
Hastalığın Nedenleri?
- A vitamini eksikliği
- Süt ürünlerinin eksik tüketimi
- Düzensiz beslenme
- Gözün fazla yorulması
- Işıklı ortamın fazlalığı…
Hastalığın ana sebebi süt ve süt ürünleritüketiminin eksikliğidir. Tedavi sürecinde de yapılması istenen şeylerden bir tanesidir. Bol bol tüketim ve beslenme. Rodopsin denilen madde etkileşim halinde gece karanlığına uyumsağlayarak görmeyi kolaylaştırıyor ancak bu maddenin oluşumunda eksik olduğunuz A vitamini ortaya çıkıyor bu yüzden bol bol tüketilmeli ve düzenli şekilde beslenmegerçekleştirilmelidir.
Belirtileri Nelerdir ve Nasıl Tedavi Edilir?
Bir göz kusuru olarak ortaya çıkar ve farklılığını belli eder. Normal bir bireye göre gece ya dagündüz görme mesafeniz kısalır, ayrıntıları kolay seçemez ve netleştiremezsiniz. Tedavikonusunda gözlük kullanımı kesin sonuç getirmez zaten kullanılmaz da buna bağlı olarak doktorlar A ve D vitamini tüketilmesini önerir ve buna yardımcı iştah açıcı haplar verir. İlaç tedavisi elbette önemlidir ancak sizlerin de uygulayabileceği tedavi gereklidir.

Göz Kapağı Düşüklüğü ( Ptozis)

Çok çeşitli nedenlerle yetişkinlerde göz kapağı düşüklüğü olmaktadır. Bunları kapağın anatomik yapısına göre sınıflandırmak mümkündür.

Göz kapağını kaldıran kasın gücünün azalması: Mitokondriyal miyopati, okülofaringeal müsküler distrofi ve miyotonik distrofi gibi eksternal oftalmopleji yapan hastalıklarda göz hareketleri ile birlikte göz kapağının hareketleri de bozulduğu için hastalar kapaklarını açmakta zorlanırlar. Hastalığın evresine göre hastaların görmelerini sağlayacak cerrahi tedavi yöntemleri mevcuttur.

Sinir-kas kavşağını etkileyen hastalıklar: Bunlar içerisinde Myastenia Gravis hastalığı oldukça önemlidir. Kapak düşüklüğünün gün içerisinde giderek artması en tipik özelliğidir. Birlikte çift görmede olabilir. Tedavisi çoğunlukla medikaldir. Nadiren cerrahi tedaviye gerek duyulur. Sinir-kas kavşağını etkileyerek göz kapağı düşüklüğü yapan diğer bir sebep ise göz çevresine yapılan botulinum toksini enjeksiyonlarıdır. Yanlış uygulama geçici olarak kapak düşüklüğüne neden olabilir.  

Göz kapağını kaldırmayı sağlayan sinirin (nörojenik) bozuklukları: 3.cü sinir göz kapağını kaldırmamızı sağlamaktadır. Felcinde göz kapağı düşüklüğü ile birlikte göz hareketleri de bozulduğu için hastanın kapağı kaldırıldığında çift görmeden şikayet eder. Diyabet, hipertansiyon, anevrizma, tümör ve travma gibi sebeplerle göz kapağında nörojenik düşüklük olabilir. Diyabet ve hipertansiyon 3 ay içerisinde kendiliğinden düzelen ağrısız kapak düşüklüğü yaparlar. Tedavi önerilmez. Anevrizma nedeni ile oluşan 3. Sinir felci ağrılı olmaktadır. Anevrizma ve tümör gibi nedenlerle ptozis olduğunda sebebe yönelik müdahale acilen yapılmalıdır. Travma sonrası gelişenlerde tedavi için en az 6 ay beklenmelidir. Bir çoğu geçici felce bağlı olduğu için kendiliğinden düzelmektedir.

Kasın tarsa yapıştığı kısmının uzaması veya ayrılması (Aponevrotik ptozis): Yetişkinlerde en sık görülen kapak düşüklüğü sebebidir. Kasın tars adını verdiğimiz destek dokuya yapışmasını sağlayan elastik olmayan uç kısmı (aponevroz) çoğunlukla göz kapağında yaşlanmanın etkisi ile ya uzayarak yada birleştiği yerden ayrılarak kapak düşüklüğüne neden olur. Ayrıca travma, uzun süreli kontakt lens veya protez kullanımı gibi sebeplerle de aponevrotik ptozis oluşabilir. Cerrahi tedavi ile bu durumu düzeltmek mümkündür.

Mekanik sebeplerle göz kapağının düşmesi: Tümör, ödem veya enfeksiyon gibi göz kapağını ağırlaştıran sebepler veya hareket etmesini engelleyen nedbe dokuları göz kapağında düşüklüğe neden olurlar. Bu sebeplerin ortadan kalkması ile kapağın düşüklüğü düzelmektedir.
Göz kapağının yalancı düşüklüğü: Gözün doğuştan küçük olması (mikroftalmi) veya hiç olmaması (anoftalmi), ameliyatla alınmış olması, uygun olmayan protez kullanımı, aşağı doğru kayması, orbita yaralanması (blow-out kırığı) gibi sebepler göz kapağının düşük görünmesine neden olurlar. Düşük görünmeye neden olan etken düzeltildiğinde göz kapağı da yükselecektir.

Tedavi: 
Doğuştan olmayan göz kapağı düşüklüğünü yapan birçok hastalık olduğu için tedaviden önce sebebin araştırılması gerekir. Bunun için hastanın öyküsü, göz muayenesi, göz kapağı ölçümleri, gerekirse orbita ve beyin manyetik rezonans görüntüleme ile değerlendirme ve nöroloji konsültasyonu istenir. Eski resimleri sebebin tespit edilmesine yardımcı olabilir. Kapağın düşmesine neden olan etken ortadan kaldırıldığında kapak da düzelmektedir. Travma söz konusu ise en az 6 ay beklenmeden cerrahi olarak kapak kaldırılmamalıdır. Aponevrotik ptoziste tedavi cerrahidir.

Cerrahi Yöntem: Lokal anestezi altında yapılır. Genel anesteziye gerek yoktur. İki taraflı düşüklük varsa iki kapağın ameliyatı eşzamanlı olarak yapılır. Kapağın yüksekliği ameliyat sırasında ayarlanır. Hastalar aynı gün evlerine dönerler. Arzu edilen kapak yüksekliği elde edilmemiş ise birkaç gün içerisinde revizyon ile simetrik görünüm elde edilir.

Göz Sağlığı İçin Bitkisel Öneriler

Gözümüz çok kıymetli olmasına rağmen, ona gerektiği değeri verdiğimiz söylenemez. Çok zor durumda kalmadıkça, göz doktoruna bile gitmeyiz.

Göz muayenelerinden sonra, hekiminize danışarak, doğal yollardan da yararlanabileceğinizi biliyor muydunuz ?

Bitkisel Öneriler

- Ceviz yapraklarının, kaynatılması ile elde edilen sıvının, içine batırılan temiz bir bez parçası, göz üzerine konursa, göz iltihaplanmalarını önler.

- Deve tabanı, suda kaynatılarak pansuman yapılırsa, deri ve göz kapağı iltihaplarını önler.

- Frenk maydonuzu, göz hastalıklarına etkilidir.

- Gül yapraklarından yapılan çayla, göz nezlesi ve kanlanmasında bu çayla göz banyosu yapmak çok etkili olur.

- Havuç, gözleri kuvvetlendirir.

- Kavun göz nezlesine iyi gelir.

- Kaya koruğunun (taze) yapraklarının ezilmesi ile elde edilen sıvı, göz ağrılarını dindirir.

- Maydanoz suyu ile göz banyosu yapıldığında, göz kapağı iltihaplarını iyileştirici özelliği vardır.

- Mine çiçeği suyu ile yıkanan gözlerde, iltihap yok olur.

- Mürver ağacı kabuklarından yapılan çay, böbrek göz iltihaplarına iyi gelir.

- Peygamber çiçeği, göz hastalıklarına iyi gelir.

- Rezene tozu karıştırılan suyla, gözler yıkandığında, kuvvetlendirir.

- Üzerlik otu, gözleri kuvvetlendirir.

Göz Sağlığı İçin Bitkisel Öneriler

Gözümüz çok kıymetli olmasına rağmen, ona gerektiği değeri verdiğimiz söylenemez. Çok zor durumda kalmadıkça, göz doktoruna bile gitmeyiz. 

Göz muayenelerinden sonra, hekiminize danışarak, doğal yollardan da yararlanabileceğinizi biliyor muydunuz ?

Bitkisel Öneriler

- Ceviz yapraklarının, kaynatılması ile elde edilen sıvının, içine batırılan temiz bir bez parçası, göz üzerine konursa, göz iltihaplanmalarını önler.

- Deve tabanı, suda kaynatılarak pansuman yapılırsa, deri ve göz kapağı iltihaplarını önler.


- Frenk maydanozu, göz hastalıklarına etkilidir.


- Gül yapraklarından yapılan çayla, göz nezlesi ve kanlanmasında bu çayla göz banyosu yapmak çok etkili olur.


- Havuç, gözleri kuvvetlendirir.


- Kavun göz nezlesine iyi gelir.


- Kaya koruğunun (taze) yapraklarının ezilmesi ile elde edilen sıvı, göz ağrılarını dindirir.


- Maydanoz suyu ile göz banyosu yapıldığında, göz kapağı iltihaplarını iyileştirici özelliği vardır.


- Mine çiçeği suyu ile yıkanan gözlerde, iltihap yok olur.


- Mürver ağacı kabuklarından yapılan çay, böbrek göz iltihaplarına iyi gelir.


- Peygamber çiçeği, göz hastalıklarına iyi gelir.


- Rezene tozu karıştırılan suyla, gözler yıkandığında, kuvvetlendirir.


- Üzerlik otu, gözleri kuvvetlendirir.


Çocuklarda Şaşılık ve Tedavi Yolları

Çocuklar­da Şaşılık 
Çocuklar­da Şaşılık gözlerin yanlış pozisyon­da bulunup farklı noktalara doğru baktığı bir haldir­. Gözlerden  bir adetsi tam karşıya bakarken  diğeri içe, dışa, yukarı ya da aşağıya bakmaktadır­. Yanlış pozisyon sürekli belirgin olabileceği gibi bazı yöne bakışlar­da da ortaya çıkabilmektedir­. Çocuklar­da sık karşılaşılan bu duruma ABD'de çocuklar­da %4 oranın­da rastlanmaktadır­. Erkek ve kız çocukların­da aynı sıklıkta görülmekte ve çoğu hastada ailesinde başka kimsede görülmemektedir­.

Gözler beraber nasıl çalışır? 
Normal­de gözler aynı noktaya bakarlar. Bunun sayesinde beyin iki görüntüyü birleştirerek üç boyutlu görüntü oluştura­bilmektedir­. Bu üç boyutlu görüntü derinlik hissininde oluşmasını sağlamaktadır­. Bir göz farklı yöne baktığı zaman beyine farklı iki görüntü gönderilecektir­. Bu durumda beyin yanlış yöne bakan gözden  gelen  görüntüyü yok sayacak ve yalnızca karşıya bakan gözün ilettiği görüntüyü kabul edecektir . Böylelikle çocuk derinlik hissi­ni oluşturamayacaktır. Erişkinlerde şaşılık meydana geldiğinde ise beyin bunu yapmayacak, her iki görüntüyü de kabul edecek ve çift görme meydana gelecektir­. Ambliyopi -göz tembelliği Çocuklar­da sağlıklı görme seviyesi her iki göz normal pozisyon­da durduğu zaman ortaya çıkacaktır­. Şaşılık kayan gözde görmenin azalmasına yani göz tembelliğine (amblyopi) neden  olacaktır­. Beyin iyi gören  gözden  gelen  görüntüyü kabul eder ve kötü gören  taraftan gelen  görüntüyü yok sayar. Bu durum şaşılık bulunan çocukların yarısın­da bulunmaktadır­. Göz tembelliği iyi gören  gözün belirli sürelerle kapatılmasıyla tedavi edilmektedir­. Erken  tanı konulmuş olan hastalar­da amblyopi başarıyla tedavi edilmektedir­. Tedavi ne kadar geç başlarsa başarı şansıda o kadar küçüktür.

Şaşılığın nedeni, belirtileri nedir? 
Nedeni tam olarak bilinmiyor Gözü kontrol eden  6 adet kas bulunmaktadır­. Her iki gözünde normal pozisyon­da olma­sı için kasların denge içinde bulunma­sı ve koordineli bir şekil­de hareket etme­si gerekir­. Santral sinir sistemi­ni etkileyen  hastalıklar­da ve görmeyi düşüren  katarakt, yaralanma gibi durumlarda da şaşılık oluşabilmektedir­. Gözlerin aynı yöne bakmama­sı en  önemli belirtidir­. Bununla beraber güneşli ortamda gözlerden  biri­ni kısmak ya da gözleri­ni beraber kullanmak için başını yana eğmek gibi belirtilerde ola­bilir­. 

Şaşılık tanısı nasıl konur? 
Bütün çocukların 4 yaşın­dan evvel göz doktorunuz tarafın­dan kontrol edilmiş olma­sı gerekmektedir­. Eğer ailede şaşılık ya da ambliyopisi bulunan başka biri varsa bu muayenenin 3 yaşın­ dan evvel yapılma­sı gerekmektedir­. Bebeklerin gözleri içe dönük gibi durmaktadır­. Bunun sebebi burun kökünün daha geniş olma­sı ya da göz kapağı­nın iç kısmın­da deri kıvrımı­nın bulunmasıdır­. Yaş ilerledikçe bu görüntü ortadan kalkacaktır­. Gerçekten  şaşılık olanlar­da ise düzelme olmayacaktır­. Yalancı ve gerçek şaşılık arasındaki fark fakat göz doktoru tarafın­dan teşhis edilebilmektedir­. 

Şaşılık nasıl tedavi edilir? 
Tedavide amaç görmenin korunması, gözlerin tekrar orta konuma getirilme­si ve binoküler görmenin sağlanmasıdır. Bu amaçla: Gözlük verile­bilir, cerrahi tedavi yapıla­bilir, ambliyopi için kapama tedavisi yapılabilmektedir­. 

Şaşılık ameliyatı nasıl yapılır?
Ameliyat sırasın­da göz küresi yerinden  çıkarılmamaktadır­. Üzerinde ufak bir kesi yapılarak kaslara ulaşılmakta ve şaşılığın tipine göre kaslar­da çeşitli pozisyon değişiklikleri yapılmaktadır­. Gerektiği durumlar­da iki göze birden  müdahale edilmektedir­. Erişkinlerde lokal anestezi altında şaşılık ameliyatları yapılabilse de çocuklar­da genel anestezi şarttır­. Hasta günlük yaşantısına 1-2 gün içerisinde geri dönebilmektedir­. fakat birçok vakada tekrar ameliyat gereksinimi ortaya çıkmaktadır­. Her ameliyatta olduğu hal­de şaşılık ameliyatlarının da da ufakta olsa komplikasyon(istenmeyen durum) rizikosu vardır­. Bunlar enfeksiyon, kanama çok nadirde olsa görme kaybıdır­. 



Şaşılık Nedenleri Ve Tedavisi

Şaşılık, her iki gözün birbiriyle olan paralelliğini kaybetmesidir. Şaşılık hem çocuklarda hem de erişkinlerde görülebilir. Küçük yaşlarda tedavi şansı daha yüksektir. Her bir gözde 6’şar adet göz dışı kas bulunur. Bunların birinde veya birkaçında kuvvet azlığı veya fazlalığı olması şaşılığa neden olur. Bir göz düz bakarken diğeri içe, dışa, yukarı veya aşağı kayabilir. Bazı durumlarda kayma her iki gözde de mevcuttur. Gözlerdeki kayma şaşılığın sebebine göre sürekli ya da geçici süreli oluşabilir. Şaşılığın görülme sıklığı yaklaşık olarak yüzde 4 olduğunu tespit edilmiş olup kız ve erkek çocuklarda aynı sıklıkta görülmektedir.

Şaşılık Nedenleri

Şaşılığın nedeni tam olarak bilinmemektedir. Gözü hareket ettiren 6 adet kas bulunmaktadır. Her iki gözde normal pozisyonda olması için bu kaslar bir denge içinde bulunmalı ve koordineli bir şekilde hareket etmesi gerekir. İşlevsel, nörolojik veya kaslardaki yapısal bozukluklar, kaslardaki dengesizlikler, beyin merkezinin etkilendiği serebral polsi, down sendromu ve hidro sefali gibi hastalıklar, görmeyi düşüren kataraktlar, glokom veya travmalar gözlerin paralelliğini bozarak şaşılık nedeni olabilmektedirler.

Ayrıca sorunlu hamilelik dönemi, doğumun problemli olup olmadığı, çocuğun gelişimi, geçirdiği hastalıklar da şaşılığa yol açabiliyor. Şaşılık için genetik yatkınlık söz konusudur. Ailede gözünde kayma olan varsa çocuklarda şaşılığın görülme şansı yükselmektedir. Çocukluk döneminde yani 2 yaşından sonra görülen şaşılıklarda genellikle neden göz bozukluklarıdır. Şaşılığa yatkınlığı olan bir çocukta gözdeki kayma, ateşli bir hastalık veya bir travma (düşme, ameliyatlar, kazalar) sonrası başlayabilir. Göz kaslarımızın hareketini yöneten merkez beyindedir, bu nedenle sinirlerde oluşan felçler de gözde kaymalara neden olur. Geçirilen kazalar, kafa travması, ateşli hastalıklar ve ileri yaşta hipertansiyon ve şeker hastalığı gibi bazı durumlarda göze gelen sinirlerde felçler oluşabilir. Bu şekilde oluşan şaşılıklarda tedavi felcin kalıcı olup olmamasına bağlı olarak değişebilir. Çocuklarda göz tembelliği, büyük yaş grubunda çift görmeye neden olabileceği için mutlaka tedavisi gereklidir.

Şaşılık Çeşitleri

1- İçe şaşılık (Ezotropya)
2- Dışa şaşılık (Ekzotropya)
3- Yukarıya şaşılık (Hipertropya)
4- Aşağıya şaşılık (Hipotropya)

Şaşılık Belirtileri

* Gözde paralelliğin kaybolması
* Göz sulanması
* Ağrı
* Baş ağrısı
* Çift görme
* Üç boyutlu görüntünün kaybolması
* Bulanık görme
* Baş veya yüzün bir yana dönük olması

Yalancı kaymaya dikkat!
Bebeklik ve çocukluk döneminde olan kaymaların bir kısmı yalancı kaymalardır. Yalancı kayma, göz kapaklarının ve burun kökünün genişliği ile ortaya çıkan yanıltılıcı bir görünümdür. Bu durumun tam olarak aydınlatılabilmesi için mutlaka bir göz muayenesi yapılmalıdır.

Erişkinde bulunan şaşılığın belirtileri

Çocukluktan beri şaşılık bulunuyorsa çok az belirti bulunabilmektedir. Ancak ileri yaşlarda oluşursa şaşılık en sık görülen belirti çift görme olacaktır. Bazı erişkinlerde gözde ağrı, baş ağrısı, başı sürekli eğik tutmak gibi belirtiler bulunabilir. Dışa bakış bulunan çocuk ve erişkinler güneş ışığının altında tek gözlerini kapatmayı tercih ederler.

Erişkinlerde şaşılık tedavisi

Göz Egzersizleri: Konverjans yetmezliği adı verilen okuma Ya da çalışırken gözün yeterli çalışmaması gibi özel durumların tedavisinde kullanılır.

Prizmalı Gözlükler: Küçük kaymaların tedavisinde kullanılır. Çift görmenin azalmasını sağlar.
Enjeksiyon: Birkaç ay boyunca enjekte edildiği kası felç eden bir ilacın kullanılması esasına dayanır. Seçilmiş vakalarda faydalı olan bir yöntemdir.

Ameliyat: Her yaşta en sık kullanılan tedavi yöntemidir. Uyumlu olan vakalarda lokal anesteziyle yapılabilmektedir.

Gözlerimizi Kırpmanın Sebepleri Ve Faydaları

Neden Gözlerimizi Kırparız? Göz Kırpmanın Faydaları Nelerdir?
Gözlerimizi temizlemek ve göz üzerini nemlendirmek için gözlerimizi kırpıyoruz. Göz küremizin dışa bakan bölümü, gün boyunca sürekli olarak etraftaki toz partiküllerine maruz kalıyor. Göz kapaklarımız her kapandığında, gözyaşı bezlerimizden salgılanan tuzlu salgı, gözümüzü bir anlamda dezenfekte ediyor. Normal olarak, 4-6 saniyede bir gözlerimizi kırparak, bu olağan temizliği gerçekleştiriyoruz. Ancak gözlerimizde hassasiyete neden olan herhangi bir koşul söz konusuysa, örneğin dumanlı bir ortamdaysak veya gözümüze bir şey kaçmışsa, gözün kendini bir an önce temizleyebilmesi için, daha sık göz kırpabiliyoruz. Göz kırpmamız sayesinde, gözlerimizin kurumasını da önlemiş oluyoruz.

Göz kırpmanın bir diğer nedeni ise, gözlerin yabancı maddelerden korunması. Göz kapaklarımız ve hatta kirpiklerimiz, refleks olarak kapatıldığında, tozların veya daha büyük parçacıkların gözümüze girmesi önlenmiş oluyor.

Gözlerimiz sürekli okuma, dikkat yoğunlaştırma veya havada ki nemin çoğalması gibi durumlarda göz kırpmayı azaltır. Sıcaklığın artması ve ışığın çoğalmasında ise göz kırpmamız fazlalaşır.

Üç çeşit göz kırpma vardır:

* Refleks göz kırpma, gözü muhafaza eden bir tepkidir.
* Ani bir gürültü veya başa gelen bir darbe, göz kapaklarımızın kapanmasına sebep olur.
* Kendi isteğimizle de gözlerimizi kırpabiliriz.

Gözümüze bir şey kaçtığında, refleks olarak kırpmalardan daha uzun bir süre için gözlerimizi açıp kapayarak bu yabancı cismi çıkarmaya çalışırız.

Bir de irademiz dışında olan göz kırpmalar vardır ki en yaygın olanlar da bunlardır. İrademiz haricindeki göz kırpmalar, göz yaşını karıştırıp her tarafa yayarak gözü yıkar. Gözyaşı, göz kapaklarının hareketini kolaylaştıran yağlardan, ıslaklığı temin eden glikoproteinlerden, korneayı temiz tutan tuzlardan ve bakterileri hazmeden enzimlerden oluşur. Göz kırpma bir emme hareketi oluşturarak gözyaşı bezlerinden göz yaşını çeker (bu sıvı sürekli olarak, dakikada 1 litrenin milyonda biri kadar miktarda salgılanır) ve kullanılan bu göz yaşını, gözyaşı kanallarına iter. Buradan burun boşluğuna ve boğaza geçen sıvılar o kadar muntazam hareket ederler ki baş aşağı duran bir insanda bile geri gelmeyip aynı yolu takip ederler. Gözyaşı kanalları tıkalı olanlar ise her zaman ağlıyor gözükürler.

İnsanlar dakikada yaklaşık 24 defa göz kırparlar (kediler ve köpekler ise sadece 2 defa). Bu nispet, ruhî durumumuza göre değişiklik gösterir. Sıkıldığımızda veya yorulduğumuzda daha sık göz kırparız. Dikkat isteyen işler yaparken (araba kullanmak gibi) bu sayı dakikada 15'e düşer.

Her bir göz kırpma süresi, sadece 200 milisaniyedir (saniyenin beşte biri). Araba kullanma süresi arttıkça göz kırpma sayısı da artar. Bir saat direksiyon başında duran bir sürücü dakikada 40 defa göz kırpmaya başlar ve herbir göz kırpma süresi de başlangıçtaki sürenin üç katına çıkar.

Göz kırpmanın beynin fonksiyonunu yansıttığı, çocuklardaki gelişme takip edilerek de görülebilir. İki aylık bebekler dakikada ancak bir defa göz kırparlar. 5 ila 10 yaşlarında bu sayı 6'ya çıkar. 20 yaşında ise dakikada 24'le zirveye ulaşan bu sayı, normalde ömür boyu değişmeden kalır.

Şeker Hastalığı Gözü Nasıl Etkiler?

Şeker hastalığı pek çok organı etkileyen bir hastalıktır. Bu organlardan bir tanesi de gözdür.

Şeker hastalığı gözü nasıl etkiler? Şeker hastalığı tıp dilindeki adıyla diyabet gözün arka bölümünde görme işleminde çok önemli bir yer olan retina tabakasındaki damarlara zarar verir. Bu zarar makula denilen görme merkezinde su toplanmasına yol açarak görmeyi azaltabilir. Bunun dışında göz içerisinde kanama yaparak ani görme kayıplarına yol açabilir.

Diyabet genel olarak gözlerde bulanıklık gelip geçici görme bozuklukları göz tansiyonu katarakt ve görme kaybı gibi sorunlara yol açar. Bulanık görme kan şekeri yükselmesi esnasında sık görülen bir şikayettir. Ancak bulanık görme bazen geçici olabildiği gibi bazen de kalıcı bir görme kaybına dönüşebilir.  Diyabet erişkinlerde yeni körlüklerin en önemli nedenlerinden biridir. Ayrıca göz tansiyonu ve katarakt gibi göz hastalıklarının ortaya çıkma riski diyabetli hastalarda iki kat daha fazladır.  Bu kıyaslamalar tek başına şeker hastalığını gözü nasıl etkiler sorusuna verilebilecek en ciddi cevaptır.

Diyabet hastalarının temel sorunu kan şekeri düzeyindeki değişikliklerdir. Bu değişikliklerin vücuda bir etkisi de göz sıvısının yoğunluğunu değiştirerek görme sorunlarının başlamasıdır. Diyabet hastalarında göz sorunları uyarıcı belirtiler olmadan gelişir. Gözdeki diyabete bağlı değişiklikler başlangıçta rahatsız edici bulgulara neden olmazken bu değişiklikler zamanla görme kaybına varan ciddi sonuçlara yol açabilir. İşte bu nedenle diyabet tanısı konulan bir hasta yılda bir kez bir göz hekimine muayene olarak oluşabilecek komplikasyonların önüne geçilebilir.

Glokoma (Göz Tansiyonuna) Bitkisel Tedavi

Glokom (Göz Tansiyonu), göz içi basıncının görme sinirini tahrip edecek kadar yükselmesi nedeniyle görme kaybına yol açan bir hastalıktır. Genelde 20-21 mmHg’in altındaki göz tansiyonu normaldir. Ancak daha alt seviyelerdeki tansiyonda bile glokom hastalığı görülebilir.

Toplumda 40 yaş üzerinde %2, 60 yaş üzerinde %10 oranında görülür. Bebeklik (konjenital glokom) ve çocukluk çağlarında görülen tipleri vardır.

Başlangıçta genellikle belirti görülmez, görmede bozukluk ve ağrı yoktur. Hastalık erken teşhis edilmeyip ilerlerse, görme sinirindeki harabiyete bağlı olarak görme alanında kör noktalar oluşur. Daha sonra bir borudan bakıyormuş gibi etraftaki cisimler görülmez olur. Glokomun seyrek görülen kapalı açılı tipinde göz tansiyonu çok yüksek değerlere ulaşıp, şiddetli ağrı ve bulanık görmeye neden olur. Bu genellikle hipermetrop hastalarda izlenir.

Göz tansiyonu için bitkisel kürler

1. Papatya ve biberiyeyi sıcak bir suyun içinde bekletin. Ardından el ile suyu sıkılır ve posa merhem kıvamına gelene kadar içine un eklenir ve sirke ile yoğurulur. Bu karışım ile her saat başı alın ovulur.

2. Bakla iyice ezilir. Ardından tuzlu su ve un ile yoğurulur. Karışıma zeytin yağı eklenir ve lapa haline gelene kadar yoğurulmaya devam edilir. Günde iki defa bu karışım göz üzerine konup göz sarılır.

3. Bakla suda kaynatılır. Kaynatılan su süzülür ve bu su ile günde iki kez alına masaj yapılır.

4. 1 ay süresince her gün içilecek olan domates suyu ile göz tansiyonunun kontrol altında tutulması mümkündür. Burada dikkat etmeniz husus ise domatesin doğal ve hormonsuz olmasıdır. Mümkünse domates suyunu öğle yemeklerinden 1 saat kadar önce tüketin.

Katarakta Bitkisel Tedavi

Katarakt hastalığı  
Katarakt gözün şeffaf lensinin saydamlığını kaybetmesidir. Bu durumu buğulanmış cama benzetebiliriz. Berrak olan göz merceğinin sütümsü bir tabakayla kaplanmasıdır. Katarakt hakkında bazı yanlış anlamalar vardır. Katarakt göz üzerindeki bir film değildir. Gözü fazla kullanmaktan oluşmaz. Kanser değildir. Bir gözden diğerine geçmez. Kalıcı körlüğe yol açmaz. Buna rağmen katarakt önemli bir sağlık sorunudur. Kendisinde buna dair en ufak bir belirti gören mutlaka doktora görünmelidir. Oluştuktan sonra hiçbir bitki kataraktı tedavi edemez. Bitkiler sadece kataraktın oluşumunu engeller.

Katarakt için bitkisel kürler

- Gün kurusu kayısısında bulunan antioksidan ve vitamin bileşenlerinin göz üzerinde önemli etkileri bulunuyor.
- Biberiye bir düzineden fazla antioksidan içerdiği gibi, anti katarakt madde olarak bilinen dört farklı kimyasalı daha bünyesinde bulundurur.
- Hoffman- La Roche firmasında görevli bir araştırmacı, karatenoidlerin 3K olarak bilinen kanser, kardiyovasküler hastalıklar ve katarakta karşı koruyucu etkisi olduğunu kanıtlamıştır. Karotenoidler ( bunlara beta-karotende dahil) havuca turuncu rengini veren bileşiklerdir. 50 mg. karotenoid almak için 7-8 tane orta boy havuç yenmesi önerilir.
- Soğanda bol miktarda bulunan kuersetin isimli bileşen, şeker hastalığına bağlı olarak gelişen katarakt hastalığını tedavi etmeye yardımcı bir bitkidir.
- Semizotu kataraktı engelleyici bileşikler C vitamini, E vitamini, karotenoid ve diğer güçlü antioksidanlardan özellikle bunların en önemlisi glutathion açısından son derece zengin bir sebzedir. yalnızca 150 gr. kadar taze semizotu bile, içeriğinde son derece yararlı miktarlarda beta karoten ile C ve E vitaminlerini barındırır.

Katarakt önleyici çorba tarifi

Malzemeler
- yarım kilo konserve bal kabağı,
- yarım kilo incecik doğranmış portakal,
- 350 gr. greyfurt suyu,
- 250 gr. doğranmış havuç,
- 250 gr. doğranmış tatlı patates,
- 1 çay kaşığı rendelenmiş hindistan cevizi,
- 2 çay kaşığı rendelenmiş portakal kabuğu,
- 1 tutam tuz, bir tutam karabiber, bir tutam zerdeçal ve isteğe bağlı şeker.

Çorbanın hazırlanışı : Geniş bir tencereye bal kabağı, doğranmış portakal, havuç, patates, portakal kabuğu, tuz, biber ve zerdeçalı karıştırıp orta ateşte kaynayıncaya kadar bekletilir. Kaynayınca tencerenin kapağını kapatıp, 20 dakika kadar ya da sebzeler yumuşayıncaya kadar pişirilir. Daha sonra karışım bir blendra aktarılarak püre haline getirildikten sonra tekrar tencereye konulur. Çok sulu kaldıysa istenilen kıvama getirilene kadar kaynatılır ve üzerine rendelenmiş hindistan cevizi serpilerek servise sunulur.

Glokom (Göz Tansiyonu)

Halk arasında "Göz Tansiyonu" ya da "Karasu Hastalığı "olarak bilinen glokom, göz içi basıncının sıklıkla yükselmesi nedeniyle görme sinirinin hasara uğramasıdır. Buna bağlı olarak kişinin görme alanı yavaş yavaş daralır. Kendini hastalığın en son aşamalarında fark ettiren sinsi bir hastalık olan glokom, geç tanı konulduğunda görme sinirinde onarılması mümkün olmayan ciddi tahribatlar oluşturabilmektedir.

Glokom kimlerde görülür?

* Göz içi basıncı normalden yüksek olan kişilerde glokom gelişme riski daha yüksektir; ancak göz içi basıncı yüksek olan herkeste glokom olabileceği anlamına gelmez.
* 60 yaşın üzerindeki kişilerde glokom riski artmaktadır.
* Glokomun genetik ile ilişkisi olabilir. Ailesinde glokom olan kişilerde gelişme riski daha yüksektir. Diğer bir deyişle, bir veya birden fazla gende bozukluk olabilir ve bu bireyler hastalığa karşı daha hassas hale gelebilir.
* Şeker hastalığı ve hipotiroidizm (guatr) olan hastalarda glokom gelişme riski daha fazladır.
* Ciddi göz yaralanmaları göz içi basıncı yükselmesine neden olabilir. Diğer risk faktörleri; retina dekolmanı, göz tümörleri ve kronik üveit veya iritis gibi göz iltihaplarıdır. Bazı göz cerrahileri de ikincil glokom gelişimini tetikleyebilir.
* Genellikle uzağı iyi görememe olarak bilinen miyopide glokom sıklığı yaklaşık iki misli artmıştır.
* Uzun süreli kortizon kullanımı (damla, ağızdan veya cilt pomadı vb. olarak) ikincil glokom gelişimine neden olabilir.

Bu özelliklere sahip kişilerin, görme sinirindeki hasarın erken tespiti için düzenli göz muayenesi olmaları önemlidir.

Glokomun sebepleri

Göz içinde salgılanan ve gözün beslenmesi için gerekli olan göz içi sıvısının boşalamamasına bağlı olarak göz içinde basınç yükselir. Yükselen göz içi basıncı da göz siniri hücrelerine zarar verir.

Glokomun Belirtileri

* Sabahları belirginleşen baş ağrılar,
* Zaman zaman bulanık görme,
* Geceleri ışıkların etrafında ışıklı halkalar görülmesi,
* Televizyon izlerken göz etrafında ağrı,

Glokom Riskini Artıran Faktörler Nelerdir?

* Ailede glokom öyküsünün olması (genetik yatkınlık)
* 35 yaşın üzerinde olunması
* Şeker hastalığı
* Şiddetli kansızlık veya şoklar
* Yüksek-düşük sistemik kan basıncı (vücut tansiyonu)
* Yüksek Miyopi
* Yüksek Hipermetropi
* Migren
* Uzun süreli kortizon tedavisi
* Göz yaralanmaları
* Kalıtsal faktörler

Bu özelliklere sahip kişilerde glokom hastalığının ortaya çıkma riski normalden daha yüksek olduğu için bu kişilerin görme sinirindeki hasarın erken tespiti amacıyla düzenli olarak göz muayenelerini yaptırmaları uygun olur.

Göz Sağlığı İçin Bitkisel Öneriler

Her şeyde olduğu gibi, gözümüzün sağlığını, önemini de ancak gözümüz bozulduğunda anlarız. Gelin gözlerimiz sağlıklıyken onları koruyalım. Aşağıda, gözlerimize iyi gelen, onları koruyan bitkisel önerilerimizi sizler için sıraladık.

Gözlerimize İyi Gelen Bitkisel Öneriler

- Ceviz yapraklarının, kaynatılması ile elde edilen sıvının, içine batırılan temiz bir bez parçası, göz üzerine konursa, göz iltihaplanmalarını önler.

- Deve tabanı, suda kaynatılarak pansuman yapılırsa, deri ve göz kapağı iltihaplarını önler.

- Frenk maydanozu, göz hastalıklarına etkilidir.

- Gül yapraklarından yapılan çayla, göz nezlesi ve kanlanmasında bu çayla göz banyosu yapmak çok etkili olur.

- Domates iki süper besin öğesi içerir: C vitamini ve likopen.

- Havuç, gözleri kuvvetlendirir.

- Avokado, sarı nokta hastalığında önemli bir araç olan lutein içeren görüşünüzü korumanız için en önemli besindir.

- Kavun göz nezlesine iyi gelir.

- Kaya koruğunun (taze) yapraklarının ezilmesi ile elde edilen sıvı, göz ağrılarını dindirir.

- Maydanoz suyu ile göz banyosu yapıldığında, göz kapağı iltihaplarını iyileştirici özelliği vardır.

- Mine çiçeği suyu ile yıkanan gözlerde, iltihap yok olur.

- Mürver ağacı kabuklarından yapılan çay, böbrek göz iltihaplarına iyi gelir.

- Peygamber çiçeği, göz hastalıklarına iyi gelir.

- Rezene tozu karıştırılan suyla, gözler yıkandığında, kuvvetlendirir.

- Üzerlik otu, gözleri kuvvetlendirir.

DİKKAT : Bu sitede yayınlanan her türlü bilgi, sadece bilgilendirmek amacı ile hazırlanmıştır. Bir sağlık profesyonelinin vereceği tavsiyelerin yerine kullanılamaz. Sizin gerçek fiziksel durumunuzu yansıtmıyor olabilir. Doktorunuza danışmadan bu sayfalardan edineceğiniz bilgileri herhangi bir rahatsızlığın teşhis veya tedavisinde kullanmayınız. Soru ve sorunlarınız için doktorunuza danışınız.