Cilt Sağlığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

DUDAK ÇATLAĞINA BİTKİSEL ÇÖZÜM

Dudaklarımız, sıcakta, soğukta ve rüzgarlı havada daha çok çatlar. Dudaklarımızın bu şekilde çatlamasının sebebi, vücudun hemen her yerinde bulunan yağ bezlerinin dudak bölgesinde olmamasıdır. Bu nedenle de dış etkenlere karşı oldukça korumasız kalmaktadır.

Sıcak veya rüzgarlı hava dudaklarımızı kurutur. Çok soğuk günlerde vücudun hava ile  temas eden yerlerinde dolaşım oldukça yavaştır. Kötü hava şartları, dudaklarda çatlama, kabuk bağlama ve acıya neden olur. Bir çok kişi de kuruyan ve acıyan dudakları sürekli yalar rahatlamaya çalışır fakat bu kısa bir rahatlıktır zira tükürük ile ıslattığımız cilt, kurudukça çok fazla kurur ve dudak tahriş olur, acı artar. Yani dudak yalamak bir çözüm değildir.

Dudak Çatlamasından nasıl korunuruz?

Dudaklarınızı mümkün mertebe kuru, rüzgarlı, çok soğuk havalardan koruyun. Bunun için dudakların havayla temasını önleyen dudak koruyucusu kullanabilirsiniz.

Dişlerinizi fırçaladıktan ve yüzünüzü yıkadıktan sonra dudak koruyucu sürün.

Güneşli havada, özellikle yaz aylarında, dudaklara koruyucu bir krem ve güneş kremi kullanılmalıdır.
Ruj koruyucu kullanılabilir ama tüm gün dayanan ruj dudakları kurutabilir nemlendirici içerikli ruj kullanmaya özen gösterin.

Kışın evde nem cihazı kullanmaya özen gösterin veya kalorifer peteklerinin üzerinde su bulundurun. Böylece kaloriferin dudaklarınız ve cildiniz üzerinde kurutucu etkisini büyük ölçüde önlersiniz.

Kimi insanlarda B vitamini eksikliği, dudaklarda hassasiyete neden olur. Yeşil sebzeler, tahıllı yiyecekler ve yemişler B vitamini içeren besinlerdendir. Bunları bol tüketmeye çalışın.

Dudak Çatlamasının Tedavisi

Kuru dudakları bolca vazelinle ovun ve cildin yumuşasın diye 2 dakika bekleyin. Vazelini dökülen deriyle birlikte silmek için ılık, nemli pamuklu bezle dudakları silin.

Dudaklara biraz zeytinyağı sürünüz. Zeytinyağı rahatlatıcı, yumuşatıcı etkisi vardır.

Gülsuyunu ve gliserini eşit olarak karıştırıp 2 – 3 kez çatlak dudaklara sürün. Bu dudakları rahatlatır, enfeksiyonu ve tahrişi en aza indirir. Arzu ederseniz bir kaşık tatlı badem yağını ya da zeytinyağının içine 2 damla kadar gül yağı ekleyip  bu karışımdan her gün birkaç kez dudaklarınıza sürebilirsiniz.
E vitamin kapsülünü kırıp yağı dudaklara sürebilirsiniz.

Dudağınızda ya da dudak etrafındaki 1 yara 7 günde  iyileşmezse ya da  yara kabuk bağlarsa veya akıntı olursa hekime başvurun.

İSTENMEYEN TÜYLERE BİTKİSEL ÇÖZÜM

Hem kadınların hem de erkeklerin kullanabilecekleri bitkisel çözümleri yapmak ve kullanmak pek de zor değil. İşte istenmeyen tüyleri inceltmek, azaltmak ve yok etmek isteyenlere bitkisel, doğal çözümler.

Nane Tüyleri Nasıl Döker?

Nane bitkisinin tüyleri yok etmedeki başarısı bölgeye sürerek veya ağız yolu ile alınarak kendini belli eder. Nane kuru şekilde değil, yaş olarak uygulanır. Tüyleri alınan bölgeye yaş nane ince ince doğranarak sürülür. Bir diğer önerilen kullanım şekli ise; naneyi yemektir. Çok fazla olmamak şartı ile 2 hafta süreyle her gün bir tutam nane tüketmeniz tüylerin dökülmesini sağlayacaktır.

Tüyleri Dökmek için Aslanpençesi

Aslanpençesi bitkisi çay gibi içilerek tüylerin dökülmesi sağlar. Her gün bir bardak içeceğiniz aslanpençesi çayı tüylerinize veda etmenizi sağlayacaktır. 1 bardak kaynar suya bir tutam aslanpençesi ilave edilir ve demlendikten sonra süzülerek içilir.

Limonla İstenmeyen Tüyleri Dökmek

Limonda yer alan asitler alınan tüylerin eskisi gibi çıkmasını engeller. Kıl köklerini zayıflatan asit zaman içinde tüylerin incelmesini sağlar. Limon tuzla karıştırılarak sürülürse tüylerin döküldüğünü ve azaldığını göreceksiniz.

Tüy Dökücü Bakla

Bakla kıl köklerini zayıflatmak konusunda çok etkilidir. Kullanırken sadece kabuklarından faydalanılır. Kabukları sıkılarak yarım çay bardağı su elde edilir. Bakla suyu tüyleri aldıktan sonra ilgili bölgeye sürülür. Dilerseniz pamuk yardımıyla sürebilirsiniz. 30 dakika beklettikten ve düzenli uyguladıktan sonra faydalarını görmeniz mümkündür.

CİLTTE RENK BOZUKLUĞUNA ELMALI FORMÜL

Cildinizde renk bozukluğu mu var? Yüzünüzün her yeri aynı renk değilse ve bu durum sizi çok üzüyorsa aşağıdaki formülü uygulamanızı şiddetle tavsiye ederim. Bu formülü uyguladıktan sonra, küsmüş olduğunuz aynalarla tekrar iletişime geçeceğinizden emin olabilirsiniz.

Ciltteki Renk Bozukluğuna Bitkisel Formül

Malzemeler

* 1 adet elma
* 1 şişe maden suyu
* 1 çorba kaşığı badem yağı
* Yarım limon

Hazırlanışı

Bir adet elmayı blenderdan geçirdikten sonra bir şişe maden suyu, bir çorba kaşığı badem yağı ve yarım limonun suyu ile karıştırın. Bu karışımı pamuk yardımıyla yüzünüzün tamamına yayın. Sonra da cildinize pamukla kompres uygulayın. Etkili bir sonuç alabilmek için bu formülden her gün yararlanmanızda fayda var.

Eğer sorununuz düzelmezse, yeniden bir doktora görünün.

SAĞLIKLI BRONZLAŞMANIN SIRLARI

Bronz bir ten hepimizin hoşuna gider. Fakat bronzlaşayım derken zararlı güneş ışınlarına maruz kalırız. Güneşin zararlı ışınlarını en aza indirmek ve sağlıklı bronzlaşmanın yollarını bu yazımızda bulabilirsiniz melekler Çok fazla güneş ışınlarına maruz kalmak, doğal yaşlanma sürecini hızlandırıyor. cilt elastikiyetini kaybediyor, kırışıklıklar ve lekeler oluşuyor. Uzmanlar bu etkiyi hafifletmek için güneşin altında geçirilen günlerde bol bol portakal suyu içmenizi ve antioksidanlar açısından zengin besinler tüketmenizi öneriyor.

SARI SICAK IŞINLARI MASUM SANMAYIN
Bronzlaşmak için güneşin altında saatler geçirenlerin karşılaştıkları başlıca sorunlardan biri; güneş yanıklarıdır. Güneş hasarlarının, deri kanserini artırdığı da bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Vücudun, güneşten yayılan ultraviyole ışınları nedeniyle kızarıklık, kaşıntı, yara gibi reaksiyonlar vermesi ve bazen de su toplaması, güneş yanıklarının tipik bulgularıdır. Güneş yanıkları, güneş altında uzun süre kalınması nedeniyle, kısa dönemde oluşup uzun vadede hayatımızı çok ciddi şekilde etkileyebilir. Bu yanıklar, özellikle saat 11.00-15.00 arasında güneşe çıkıldığında ortaya çıkar. Melanositler, yani deriye rengini veren pigment hücreleri; güneş hasarı devam ettikçe, yani biz güneşlenmeyi sürdürdükçe fazlalaşır. Bronzlaşmanın kalıcı hale gelmesi, güneş lekelerinin oluşmaya başlamasının en önemli nedenidir.

DERİ KENDİNİ KORUR
Yılların hasarı ile artık melanositlerin sayısının artması yeterli gelmez olur. Bu durumda da, deri kendini kalınlaştırarak hücreleri koruma altına alma görevini devralır. Bu şekilde oluşan alanlar da kanser öncülü alanlar niteliği taşır.

AKILLICA BRONZLAŞIN
Birçok kişi yüksek koruma faktörü kullanırsa bronzlaşmayacağını düşünür ki bu doğru değildir. Mesela SPF 15 ya da daha yüksek faktörlü bir ürün bronzlaşmanızı değil, yanmanızı engeller. Üstelik bu şekilde daha uzun süre bronz kalırsınız, çünkü soyulmazsınız. Tatile çıkarken yanınıza farklı SPF faktörüne sahip ürünler alın. Güneşlenmeye de en yükseğiyle başlayın. Çünkü cildinizin kendini onarma mekanizması ancak 48 saat sonra harekete geçecektir ve ten renginiz koyulaştıkça da artacaktır. İlk gün SPF 30’la başlayın, sonra birkaç gün SPF 25 kullanın ve en sonunda da SPF 15’e geçin. Ayrıca, geçen yıl satın aldığınız ürünleri kullanmamanızı öneririz, çünkü zaman içinde etkisini yitiriyorlar.

PLAJ ZAMANI
Güneşlenirken dikkat etmeniz gereken en önemli unsurlardan biri zamanlamadır. Eğer 11.00-14.00 saatleri arasında güneşlenmekten kaçınırsanız, UV ışınlarının yüzde 50'sine maruz kalmamış olursunuz. Bu sayede vücut, güneş ışınlarının zarar verdiği hücreleri daha kolay iyileştirebilir. Anti-aging özelliğe sahip güneş ürünleri seçmek de akıllıca olacaktır. Güneş koruyucunuzun içinde cilt hücrelerini, DNA hasarına karşı koruyan içerikler ve UV ışınlarının zararlarını nötralize eden antioksidanlar bulunmasına özen gösterin.

ŞEHİRDE GÜNEŞ
Birçok kişinin yaptığı en büyük hata şu: Güneş koruyucuya sadece tatilde ya da deniz kenarında ihtiyaçları olduğunu düşünüyorlar! Oysa güneş, cildinize sadece ten renginizin koyulaşmasıyla ya da plaja gitmenizle zarar vermiyor. Yüzünüzü, güneşe bağlı yaşlanma etkilerinden korumanın en akıllıca yolu; düzenli olarak güneş koruyucu kullanmaktan geçiyor. Bu alışkanlığı edinmekte zorlanıyorsanız, hem makyaj bazı hem de güneş koruyucu yerine geçen ürünleri tercih edin.

HASARI ONARIN
Güneşe fazla maruz kaldığınızda ya da akıllı ürünler kullansanız dahi cildiniz bronz bir renk aldığında, mutlaka güneş sonrası hasarı onarmak için tasarlanmış ürünler kullanın. Kullandığınız bu ürünlerin içinde; özellikle güneş sonrası cilt hasarını onarmak üzere tasarlanmış, cilde yoğun nem veren ve hücrelerin gördüğü zararı onaran içerikler bulunmasına özen gösterin.

AKTİF MADDE ÖNEMLİ
Güneş koruyucunun SPF faktörü ne kadar yüksek olursa, o kadar etkili koruma altında olduğunuzu düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Önemli olan kullandığınız ürünün içindeki aktif madde. Yapılan araştırmalar; bazı SPF 45 ve SPF 50 faktörlü kremlerin cildin renginin koyulaşmasını engellediği halde, SPF 20 faktörlü olup da içinde titanium dioxide, Parsol 1789 ve Mexoryl SX bulunanların cildi en çok koruyan ürünler olduğunu gösteriyor.

KREMİ İYİCE DAĞITIN Güneşten koruyucu kremler cilde iyi dağıtılmadıklarında, lekeli bir bronzluk ortaya çıkabilir. Bu yüzden, güneş kremini daha özenli sürün ve ürünün vücudunuza iyice nüfuz etmesine dikkat edin.

DOĞRU MİKTAR ÖNEMLİ
Doğru güneş koruyucusunu buldunuz, ama yeterli miktarda sürmediniz; bu durumda da etkin bir şekilde korunamazsınız. Normal bir kadının tüm vücudunu kaplayacak miktar, bir shot bardağının içini doldurmalıdır. Araştırmalar, bunun sadece beşte birinin sürüldüğünü gösteriyor.

DOĞRU ZAMANLAMA
Güneşe çıkmadan en az 20 dakika önce koruyucunuzu sürmelisiniz. Çünkü güneş koruyucuları, etkisini ancak bu sürede göstermeye başlar. Daha sonra da yaklaşık üç saatte bir güneş kreminizi tazelemelisiniz. Fazla terlemek ve sudan çıkınca kurulanmak da, güneş kreminin içindeki filtrelerin çözülmesine neden olur.

SAĞLIKLI BRONZLUK
Hafifçe bronzlaşmak ve ‘kavrulmak’ arasındaki farkı iyi anlamalısınız. Etkili bir güneş koruyucu sürdüğünüzde bile plajda geçirilen bir-iki gün sonunda ten renginiz birkaç ton koyulaşır. Cildinizin, zaman içinde oluşan bu bronzluğu tolere edebileceğini unutmayın. Bu arada tamamen güneşten kaçarak vücudunuzu, ihtiyacı olan D vitamininden de mahrum bırakmayın.

GÖZ ÇEVRESİNE DİKKAT!
Göz çevrenizdeki ince deri, güneş ışınlarına karşı; yüzünüzün diğer yerlerine göre çok daha hassastır. Bu da güneşin zararlı ışınlarına karşı çok daha savunmasız olduğu anlamına geliyor. Ama sakın güneş kreminizi göz çevrenize de sürmeye kalkmayın! Sadece bu bölge için tasarlanmış güneş koruyucular, göz çevrenizdeki erken kırışıklıklar ve elastikiyet kaybına karşı alınacak en etkili önlemdir

DOĞAL YÜZ MASKELERİ

Yüz maskesinin kullanılmasındaki amaç, cildi beslemek, beyazlatmak ve canlandırmaktır. Bunun için, nasıl bir cilde sahip olduğunuzu ve ne çeşit bir maskenin size faydalı olabi­leceğini tayin etmeniz gereklidir. Sözgelimi yağlı bir cilde yağlı maske, kuru cilde sıkıştırıcı (astringent) maske, tatbik et­mek zararlıdır. Maske tatbik edilmezden önce yüzün, iyice te­mizlenmesi ve tatbik edildikten sonra hareketsiz durması son derece önemlidir. Yüz maskesini haftada bir kez tatbik edebi­lirsiniz, yalnız bir partiye gideceğiniz zaman mutlaka tatbik etmelisiniz. Maskeden sonra makyaj yapmak daha kolaydır, böylelikle makyajınız hem daha güzel olur, hem de uzun süre bozulmaz. Maskeyi tatbik etmeden önce bir buhar banyosu yapmak yerinde olur. (Bak: Yüz, Buhar Banyoları).

Şimdi faydalı bazı yüz maskelerinden söz edelim:

Yumurta Maskesi: Yumurta maskesi birçok cilt tiplerine uyar. Cildin yağlı veya kuru oluşuna göre, ya salatalık, ya da yağ eklenirse iki kat etkili olur. Kuru ciltler için, yumurta sarısı bir parça ba­dem yağı ve meyva veya sebze suyuyla karıştırılır. (Limon veya salatalık suyu konmaz.) Yağlı ciltler için ise, bunun tam karşıtı yapılmalı, yani yumrta sarısına bir kaç damla limon, portakal veya salatalık suyu eklenmelidir.

Keten Unu Maskesi: İkili kapta biraz keten ununu biraz suyla karıştırın. Müm­kün olduğu kadar sıcak tatbik edin. İçine biraz karbonat atıl­mış suyla çıkarabilirsiniz bu maskeyi.

Bal Maskesi: Bu, yumuşatıcı maske kadar olmasa bile, cildi yumuşatan bir maskedir. Cildi temizlemek ve kırışıkları gidermek gibi bir avantajı vardır. Yüzünüze bir parça bal sürün, isterseniz bir kaç damla limon suyu da damlatın, maske yüzünüzde 15-20 dakika kaldıktan sonra yumuşatıcı bir cilt toniğine veya karbonatlı suya batırılmış bir pamukla çıkarın.

Çavdar Unu Maskesi: 2 Çorba kaşığı çavdar ununa damla damla keten tohumu dökün ve karıştırarak bir lapa haline gelmesini sağlayın. Maske yüzde en az yarım saat kalmalı. Karbonatlı suyla çıkarılır.

HAFIZANIN İLACI GÜL SUYU

Günümüz insanı büyük şehirlerde trafik, iş derken kendisine zaman ayıramayacak duruma geliyor. Güneş ışınlarının kötü etkisi, makyaj kalıntıları böylece havalanamayan cilt derken hemen her insan çeşitli cilt problemleri yaşamaktadır. Güneşin zararlı ışınlarından oluşan koyu lekeler, sivilcelerin bıraktığı izler bunlardan bazılarıdır. Cildi için yeterli zamanı ayıramayan bayanlara özel doğal ve 2 dk süren bir çözüm yolu var, gül suyu. Gül suyunun yararlarını saymakla bitiremeyiz sanırım, kullanım alanı da yararları kadar uzun, cilt bakımı, saç bakımı, lekeler, hafıza bunlardan bazılarıdır.

Gül suyunun özellikle cilde oldukça yararları vardır.

Öncelikle cilde duruluk ve parlaklık kazandırır. Cildin nem dengesini düzenler. Cilt lekeleri ve cilt kırışıklıkları içinde oldukça yararlı olan gül suyu, kullanıldığında cildi gün boyu zararlı etkilerden koruyor. Aynı zamanda tonik olarak da kullanılan ve çatlamış ellere iyi gelen gül suyunun yatıştırıcı özelliği de bilinmektedir. Kırışıklıklara da oldukça iyi gelir.

Saçlara uygulandığında kepeğe karşı iyi gelir ve saça parlaklık verir.

Gözaltı morlukları içinde kullanılan gül suyu ile göz altlarınızı gül suyu ile silerek, burada bulunan göz altında oluşmuş yağ bezelerinin ve oluşan morlukların gitmesinde yararı oluyor.

Aynı zamanda gül kokusu zihni açıyor ve hafızayı güçlendirdiği söyleniyor. Güne gül suyu kokusuyla başlayan insanların hafızalarında belli bir oranda artma olduğu görülmüştür.

Değişik kullanım şekilleri olan gül suyunu çeşitli maskeler halinde hazırlayarak kullanabileceğiniz gibi pamukla cildinizi arındırarak da kullanabilirsiniz.

HANGİ DOKTORA GİTMELİYİM?

Hastaneden randevu alacaksınız. Fakat o hastalığınıza hangi bölüm bakar bilemiyorsunuz. Bunu düşünerek sizlere faydalı olacağını düşündüğüm bir yazı hazırladım.
Şimdiden tüm hastalarımıza geçmiş olsun dileklerimi sunarım.

Dahiliye (İç Hastalıkları) :

* Ağız kuruluğu
* Göğüs ağrısı (buna bağlı sol kol ağrısı)
* Sık idarara çıkma
* Karın ağrısı
* Mide ağrısı
* Mide eksimesi
* Gastrit,
* İshal, Kabızlık,
* Terleme,
* (Tansiyon : Baş ağrısı, Baş dönmesi, bulantı, kulak çınlaması, burun kanaması, kalp ağrıları. Olarak sıralanır.)

Kulak Burun Boğaz (KBB) :

* Boğaz ağrısı,
* Burun akıntısı
* Nezle
* İşitme kaybı
* Kulaktan kan gelmesi
* Burun eğriliği
* Burunda şekil bozukluğu
* Burundan kan gelmesi
* Horlama,
* Kulak iltihabı,
* Saman nezlesi,
* Sinüzit,
* Tükürük Bezi Hastalıkları
* Uçuk,
* kulak ağrısına eşlik eden baş dönmesi
* Uzun süreli kulak akıntısı
* Baş dönmesi
* Çene eklem hastalıkları
* Kulak çınlaması
* Aft

Kalp Damar Cerrahi :

* Göğüs ağrısı ( buna bağlı sol kolda ağrı)
* Kalp,
* Damar,
* Damar sertliği,
* Çarpıntı
* Bacak damarlarında siyahlaşma
* Ayaklarda morarma
* Bacaklarda ağrı

Enfeksiyon Hastalıkları : 

* Grip,
* Sarılık,
* Göz beyazlarında sararma,idrar renginde koyulaşma,iştahsızlık,bulantı.
* Halsizlik, Yorgunluk
* Karın ağrısı ve buna bağlı İshal,
* Kabakulak,
* Köpek, kedi, vb. hayvanlar tarafından ışırık yada tırmalanma halleri
* Büyük dışkıda,Tenya,parazit.
* Ayağa yada vucudun herhangi bir yerine paslı metal batması
* Öksürük,balgam
* Taşıyıcı sarılık
* Ateş,terleme (Brucella)
* Kene sokması
* Ayaklarda / bacaklarda kızarıklık,şişlik,ağrı.

Genel Cerrahi (Hariciye) :

* Apandisit : ( ilk olarak karın üst bölgesinde ağrı ile başlar, Karın üst bölgesindeki ağrı hafifler ve karın sağ alt bölgesinde ağrı başlar, Karında hissedilen ağrının yavaş yavaş şiddetlenmesi, Karında hissedilen ağrının süreklilik kazanması, Ateş, Kalp atışlarında hızlanma, İştah kaybı, Mide bulantısı ve kusma )
* Memede ağrı
* Memede kollara doğru yayılan ağrı
* Memede sertlik hissi
* Memede ele gelen sertlik
* Karın bölgesinde şişlik buna bağlı ağrı
* Gangren,
* Basur,
* Hemoroid,
* İnce bağırsak,
* Kalın bağırsak,
* Karaciğer,
* Mide,
* (Tiroid bezinin az çalışması); yorgunluk, halsizlik, uyuşukluk ve uyku hali, konsantrasyon bozukluğu, sersemlik hissi, depresyon, saç dökülmesi, ciltte kuruma ve soğukluk hissi, kabızlık, kilo alma, göz kapakları ve bacaklarda şişlik, terlemede azalma, balmumu gibi cilt, soğuğa tahammülsüzlük, üşüme, ses kalınlaşması, ses kısılması, konuşmada ağırlaşma, reflekslerde azalma, tansiyon, kolesterol yüksekliği ve nabız düşüklüğü, adet düzensizliği, hamile kalmada zorluk, çocuklarda boy kısalığı ve gelişme geriliği gibi belirtilerle kendini gösterir.
* Hipertiroidi ; sinirlilik, aşırı heyecan, duygusallık, kilo kaybı, terleme ve vücut sıcaklığında artma, ellerde titreme, nabız sayısında ve tansiyonda artış, cilt terleme ve nemlilik hissi, saç dökülmesi, sıcağa tahammülsüzlük, bağırsak hareketlerinde artma, adet düzensizliği, gözde canlı bakış, bazen tek gözde büyüme, bazen çift görme şeklinde ortaya çıkar.
* Vucudda et beni veya yağ bezesi
* Siddetli karın ağrısı
* Büyük dışkı ile gelen kan
* Dönüşümlü olarak ishal ve kabızlık.
* Yağakarşı duyarlılık, bağırsak gazları ve karında doygunluk duygusu
* Sağkaburga altında baskı, sağ kürekkemiğine kadaryansıyan sırt ağrıları, sağ omuz bölgesindegerginlikler.
* Göbek bölgesinde ağrı ve şişlik
* Kasıkta ağrı ve şişlik

Nöroloji :

* Hafıza kaybı
* Unutkanlık
* Kol ve bacaklarda uyuşma hissi
* Ellerde titreme
* Parmak uçlarında uyuşukluk
* Vucudun sağ veya sol tarafında uyuşukluk hissi
* Baş ağrısı,
* Felç,
* Baş dönmesi
* Baş dönmesi
* Kasılma
* Bunama
* Çift görme
* Yüz ağrısı
* Dengesizlik
* İstemsiz hareketler
* Vücutta seyrime

Dermatoloji (Deri Hastalıkları) :

* Sıksık tekrar eden ağız içi yaraları
* Akne,
* Bel soğukluğu,
* Deri kanseri,
* Egzama,Allerjik deri hastalıkları,
* Mantar,
* Nasır,
* Saç dökülmesi,
* Vücudun herhangi bir yerinde renk değişikliği (ala)
* Siğil,
* Sivilce,
* Uçuk,
* Kaşıntı
* İyileşmeyen yada geç iyileşen deri yaraları
* Cilt lekesi
* Benler,çiller,doğum lekeleri,
* Tırnak bozuklukları,
* Ayak,koltuk altı terlemeleri,
* Kıl dönmesi,aşırı kıllanma,
* Sedef hastalığı,
* Zona.

Ortopedi :

* Vucudun eklem yerlerindeki ağrılar
* Nemli havalarda hissedilen eklem ağrıları
* Ayak bileği burkulmaları
* Bacak Bel Boyun Fıtık Kalça ağrıları
* Kas Kemik Kırıklar
* Omurga Omuz Romatizma
* Siyatik
* Topuk dikeni
* Bütün eklem ağrıları
* Bağ kopmaları
* Lif kopmaları
* Kas ağrıları
* Düşmelere bağlı kol ve bacak ağrıları

Üroloji (Bevliye): 

* İdrar yaparken yanma hissi
* İdrar yolunda akıntı.
* Sık idrara çıkma
* İdrar yapamama tıkanma
* Böbrek taşı,Bel ağrısıyla beraber bulantı olması,
* Erken boşalma,
* Frengi,
* İktidarsızlık,
* Kısırlık,
* Mesane,
* Penis Hastalıkları,
* Prostat
* Testislerde ağrı
* Gece sık sık idrara kalkma
* Kanlı idrar yapma (Kanlı işeme)
* Torbalarda şişme
* Testislerde sertlik,şişme
* Sünnet derisinde şişlik,kızarıklık.

Göğüs Cerrahi Hastalıkları:

* Kaburga kırıkları,
* Göğüs ağrısı
* Nefes almada güçlük ve nefes alırken hırıltılı ses
* Nefes darlığı,
* Zatürre,
* Pnömoni,
* Tüberküloz,
* Öksürüğe bağlı ağızdan kan gelmesi
* Yoğun kıvamlı bağlam çıkarma
* Düşme yada göğse alınan darbe sonucu göğüs ağrısı
* Göğüs içerisinde sıvı toplanması
* Akciğer Kanseri
* Göğüs duvarı şekil bozuklukları
* Göğüs içi maligniteler
* Akciğer apsesi
* Diafragma rahatsızlıkları
* Göğüs duvarı tümörleri
* Soluk borusu rahatsızlıkları

Psikiyatri :

* Depresyon,
* Gereksiz korkular
* Sosyalleşme bozukluğu
* Kekemelik
* Davranış bozukluğu
* Uyku bozukluğu,
* Uykusuzluk
* Huzursuzluk
* Tedirginlik
* Anksiyete Bozukluğu,(Kaygı bozukluğu.)
* Sosyal fobi,özgül fobi,
* Kişilik bozuklukları,
* Alkol,madde kullanımı,bağımlılığı,
* Öğrenme güçlüğü,
* Dikkat eksikliği,Hiperaktivite,
* Panik atak,
* Şizofreni,
* İnsominio (Uyku bozukluğu,)
* Davranış bozukluğuna karşı gelen bozukluklar,
* Bipolar bozukluk (İki uçlu duygu durum bozukluğu )(Mani depresyon)
* Şizoeffektif bozukluk,
* Psikiyatrik hastalıklarda tedaviler
* Davranış bozukluğu,Karşı gelme bozukluğu,
* Mental Retardasyon (Zeka geriliği)

Göz Hastalıkları :

* Uzağı görme güçlüğü
* Yakını görme güçlüğü
* Görme netliği bozukluğu
* Arpacık, göz rahatsızlığına başlı baş dönmesi
* Gözde kızarıklık yanma hissi
* Göz kuruluğu
* Baş ağrısı ( görme bozukluğuna bağlı)
* Ani görme kaybı
* Gözde ani ortaya çıkan sinek uçuşmaları,ışık çakmaları,
* Gözde çapaklanma,
* Göz ağrısı,batma.

Kardiyoloji :

* Göğüste tam yeri belli olmayan sıkışma hissi
* Bu ağrı sol kola ve çeneye doğru yayılır
* Ağrı hareket etmekle artar, dinlenirken azalır, fakat geçmez. Ağrı yarım saatten uzun sürer.
* Ağrıyla birlikte soğuk soğuk terleme ve mide bulantısı
* Nefes darlığı

Endokrinoloji :

* (Tiroid bezinin az çalışması); yorgunluk, halsizlik, uyuşukluk ve uyku hali, konsantrasyon bozukluğu, sersemlik hissi, depresyon, saç dökülmesi, ciltte kuruma ve soğukluk hissi, kabızlık, kilo alma, göz kapakları ve bacaklarda şişlik, terlemede azalma, balmumu gibi cilt, soğuğa tahammülsüzlük, üşüme, ses kalınlaşması, ses kısılması, konuşmada ağırlaşma, reflekslerde azalma, tansiyon, kolesterol yüksekliği ve nabız düşüklüğü, adet düzensizliği, hamile kalmada zorluk, çocuklarda boy kısalığı ve gelişme geriliği gibi belirtilerle kendini gösterir.
* Hipertiroidi (Tiroid bezinin çok çalışması) ise; sinirlilik, aşırı heyecan, duygusallık, kilo kaybı, terleme ve vücut sıcaklığında artma, ellerde titreme, nabız sayısında ve tansiyonda artış, cilt terleme ve nemlilik hissi, saç dökülmesi, sıcağa tahammülsüzlük, bağırsak hareketlerinde artma, adet düzensizliği, gözde canlı bakış, bazen tek gözde büyüme, bazen çift görme şeklinde ortaya çıkar.

Gastroenteroloji :

* Kabızlık
* İshal
* Kusma
* Bulantı
* Karın ağrısı
* İrritabıl barsak sendromu
* Retrosternal yanma hissi (Göğüs ortasında yanma hissi)
* Asit reflüsü (Ağza acı su gelmesi)
* Safra kesesi ağrısı.
* Midede yanma hissi
* Midede ekşime hissi
* Aşırı geyirme
* Aşırı gaz çıkarma
* Mide hastalıkları,
* Bağırsak hastalıkları,
* Karaciğer hastalıkları,
* Safra kesesi ve yolları hastalıkları,
* Pankreas hastalıkları,
* Sarılıklar,
* Hepatitler

Fizik Tedavi :

* Ağrılı eklem sorunları
* Bel ve boyun ağrıları
* Kol, dirsek, el ve bilek ağrıları (sinir sıkışmaları, tenisçi dirseği, karpal tünel sendromu…) Elde-ayakta uyuşma.
* Ayak, ayak bileği ağrıları (hallux valgus, düz tabanlık…)
* Eklemlerde kireçlenme,Dizde kireçlenme.
* Disk hernileri (bel-boyun fıtıkları)
* Osteoporoz (kemik erimesi/zayıflığı)
* Fibromiyalji, çeşitli kas hastalıkları,Kas ağrıları.
* Romatoid artrit, Ankilozan spondilit ,Romatizmal hastalıklar
* Diğer romatizmal hastalıklar (yumuşak doku romatizması; tendinit, eklem ve kas zorlanmaları…)
* Felçli hastalar

Nefroloji :

* Gece sık sık idrara kalkma
* El, ayaklarda ve gözlerde şişme
* İdrar yapmada bozukluklar
* Ağrılı idrar
* Uykuda idrarı tutamama
* Böbrek hastalıklarının tedavisi,hipertansiyon,diyabet ve aterosklerozun böbrek fonksiyonlarına karşı koruyucu hekimlik hizmetleri,son dönem böbrek hastalarının destek tedavileri ve takibi hizmetleri verilmektedir.
* Böbrek iltihapları(Nefrit,Pyelonefrit gibi)
* Böbrek yetmezliği(Akut veya kronik)
* İdrar yolu enfeksiyonları
* Hipertansiyon (Böbrek kaynaklı)

Plastik Cerrahi Bölümü’nün İlgilendiği hastalıklar:

* Deri kanserleri
* İyileşmeyen yaralar
* Deri yanıkları
* Doğumsal hasarlar
* Yanık izleri
* Yarık dudak
* Yarık damak
* Meme büyütme
* Meme küçültme
* Göz kapağı düşüklüğü
* Göz kapağı hasarları
* Et benleri;renkli benler
* Kulak şekil / bozuklukları
* Deri aşıları
* Yağ alma
* Yağ verme
* Burun şekil bozuklukları
* Deri gençleştirme (Kimyasal yöntem)
* Deri kırışıklıkları için Botoks uygulamalar

Çocuk Hastalıkları Bölümü:

* Çocuk, Akdeniz Anemisi – Talasemi
* Alerji, Apandisit, Astım, Ateş, Boğmaca, Bronşit,
* Çocuk felci, Egzama, Ergenlik, Havale (Nöbet)
* İdrar kaçırma, Kabakulak, Kızamık, Lösemi
* Nezle, Öksürük, Zatürree, Pnömoni

LAHANANIN BU FAYDALARINI BİLİYOR MUYDUNUZ?

Kış sebzelerinden olan lahana eylül ayının sonlarına doğru tezgahlarda yerini almaya başlar. 100 gramında 33 kalori bulunan lahana düşük kalorili bir sebzedir. C Vitaminin yanı sıra B grubu vitaminler, kalsiyum, fosfor ve potasyum gibi mineraller de ihtiva eder.

Kanser, kalp krizi ve eklem yangısı gibi iltihaplı durumlara karşı insan vücudunu koruyan bir element olan selenyumun ana kaynağı lahanadır.

Yapılan araştırmalara göre mide rahatsızlığı bulunan hastalara; lahana, kereviz ve havuç suyu ile hazırlanan saf sebze suyu içirildiğinde rahatsızlığın giderek yok olduğu saptanmıştır. Aynı zamanda cildi de güzelleştirir.

Lahana mutfaklarda genellikle pişirilerek kullanılır. Ancak hassas bir sebze olan karalahanayı fazla pişirmemek gerekir. Süreyi 15-20 dakika ile sınırlamak yeterlidir. Kırmızı biber, köri, kimyon, taze soğan ve kekik gibi baharatlarla çok uyumlu olduğundan bu baharatları lahana hazırlarken bol bol kullanabilirsiniz.

Lahanayı satın alırken, elinizle sıktığınızda içinin dolu olması gerekir. Dış yapraklarının çürümüş ya da zedelenmiş olmamasına özen gösterin. Ayrıca dış yapraklar güneş gördüğü için daha çok besleyici minerallerle dolu olduğundan bunları atmak da doğru olmaz. Buzdolabında bir hafta ya da bir haftadan daha uzun süre saklayabileceğiniz lahanayı aynı zamanda serin bir ortamda birkaç gün saklayabilirsiniz.

Lahananın Faydaları

* Lahana, içerdiği antioksidan ve diğer bazı maddeleriyle bedenin hastalıklara karsı direncini artırır: Yapılan araştırmalar, lahanayı sık yiyen kişilerde özellikle mide, kalınbağırsak, akciğer ve deri kanserlerine pek seyrek rastlandığı sonucunu ortaya koymuştur.

* Lahana ayrıca içerdiği antioksidan maddeleriyle kalp hastalıklarına yakalanma, felç geçirme ve katarakt illetine tutulma rizikolarını azaltmaktadır.

* Lahananın sıkılmasıyla elde edilen suyu, Batı ülkelerinde mide ülserleri için geleneksel bir tedavi yöntemi olmuştur: Yapılan deneyler, lahana suyunun mide ülserlerini önlediğini ve iyileştirdiğini ortaya koymaktadır.

* Lahana, bedenin bağışıklık sistemini uyarmakta, bazı bakteri ve virüs türlerini yok etmektedir.

* Bedenin gelişmesini destekleyen lahana, içerdiği zengin folik asitle kadınların spina bifida (omurganın bir yanının açık olması) hastalığına yakalanmış çocuk doğurma riskini en aza indirir.

* Mayalandırılmış lahana hazımsızlığa ve gut hastalığına iyi gelir.

Dikkat: Lahana tüm Turpgiller gibi bedenin iyot emilimini azaltır. Haftada 2-3 defadan fazla lahana yiyen kişiler, iyotlu besin ya da iyotlu tuz almayı ihmal etmemelidir.

El Bakımı Ve Çatlayan Ellere Mucizevi Çözümler

Güzel ve bakımlı eller, kendimizi bize her zaman daha iyi hissettirir. Biraz yıprandıklarında hem hoş görüntü kaybolur hem de rahatsızlık duyarız. Özellikle ev işleriyle uğraşan kadınların elleri çok sık su ve deterjanla temas eder, bu da tahriş olmalarına yol açar. Deri çatlar, sertleşir ve ellerin doğal örtüsü tahrip olur.Güzellik salonlarında uygulanan el banyoları ve kompresler, yıpranmış ellerin kendilerini yenileyebilmeleri için ideal bakım yöntemleridir. Fakat bunların dışında evde de uygulayabileceğiniz, tırnaklarınızın ve ellerinizin mükemmel görünmesini sağlayacak basit ama etkili öneriler bulunuyor.

Nemlendirici maske
Elleriniz çok kuruduysa, bu karışım tam size göre. Bir haşlanmış patatesi ezip içine biraz vazelin ve kuru papatya çiçekleri katın. Biraz karıştırıp elinize sürün. Sonra da elinizi pamuklu bir mendile sararak yarım saat kadar bekleyin. Ardından ılık suyla yıkayın.

Aromatik yağlarla el banyosu
Yumuşacık ellere sahip olmanın yanı sıra hoş kokmaları da her kadının hoşuna gider. Bunun için 3 damla lavanta yağı, 2 damla bergamot yağı ve 10 damla badem yağını 1 tatlı kaşığı gliserin ile harmanlayın. Malzemeyi bir kabın içindeki sıcak suya ekleyin ve karıştırın. Ellerinizi 20 dakika boyunca bu banyonun içinde tutun. Sonra dikkatlice ovuşturarak kalan yağı da deriye yedirin.

Rezeneli el banyosu
8 yemek kaşığı rezene tohumunu havanda hafifçe ezdikten sonra 2 su bardağı kaynar suyla karıştırın. 15 dakika demlendikten sonra süzün. Elleriniz ne zaman çok suyla haşır neşir olursa, ardından mutlaka bu bitki çayının içinde 2 - 3 dakika bekletin ve yeniden canlanmalarına yardımcı olun.

Zeytinyağı ile el banyosu
Ellerinizin üstü çatlıyor, hatta zaman zaman sızlıyor mu? O zaman hemen 1 su bardağı zeytinyağını benmari usulü hafifçe ısıtın. İçine 15 - 20 damla limon suyu ekleyip iyice karıştırın. Ellerinizi bu yağın içinde 5 - 10 dakika beklettikten sonra ılık su ve sabunla yıkayıp besleyici bir nemlendirici sürün.

Jojoba - pirinç unu kompresi
Kuru ve mat ellerin çaresi bu kompreste gizli. 1 yemek kaşığı pirinç ununu biraz sütle bulamaç haline getirin. 1 yemek kaşığı jojoba yağını (veya gliserin) elinizin üzerine yayın ve üstüne pirinç unu bulamacını ekleyin. 10 dakika bu şekilde bekledikten sonra ellerinizi ılık suyla yıkayın. Cildinizin yeniden ışıldamaya başladığını göreceksiniz.

Badem yağı masajı
Özellikle soğuk havalar ellerin çok çabuk çatlamasına ve derinin kalınlaşmasına neden olur. Badem yağı bu konuda en büyük yardımcınız. 2 yemek kaşığı badem yağını benmari usulü 37 - 40 derece sıcaklıkta ısıtın. Dairesel hareketlerle önce elinizin üstüne, sonra da avuçlarınıza doğru masaj yaparak iyice derinize yedirin ve ellerinizin birkaç dakika sıcak kalmasını sağlayın.

Ellerinizi kremleyin
Tüm bu yöntemlerin dışında, ellerde oluşan kuruluğu gidermek için cildi besleyen el kremlerini tercih edebilirsiniz. Kremi gün içinde az miktarda ama sık sürmeye özen gösterin. Bileklerinizden başlayarak parmaklarınızın eklem yerlerine kadar dairesel ve özenli hareketlerle masaj yaparak cildinize yedirin. Özellikle gece kullanılan el kremleri, siz uyurken hücreleri besler. Eller için diğer bir problem olan lekelenmelere karşı ise yapılandırıcı serumlar kullanabilirsiniz.

Sağlıklı tırnakların sırrı 
Eğer tırnaklarınız kuruysa ve kolayca kırılıyorsa, çok sık temizlik maddeleriyle temas ediyorlar demektir. Bir kadının elleri ne kadar güzel olursa olsun, eğer tırnakları şekilsiz ve kırıksa, güzelliği gölgelenir. Bu yüzden tırnaklarınızın da bakımını ihmal etmeyin.


Atkuyruğu bitkisiyle banyo
Tırnaklarınızın güçlü olması için; 2 yemek kaşığı ince kıyılmış atkuyruğunu yarım litre kaynar suda haşlayın. 20 dakika demlendikten sonra süzün. Ellerinizi zaman zaman 5 - 6 dakikalığına bu bitki çayının içinde tutun. Ardından kurulayıp bir nemlendiriciyle tırnak diplerinize masaj yapın.

Soğan suyu masajı
Kuru soğanın özsuyu ile de tırnaklarınıza masaj yapabilirsiniz. Böylece sertleşmelerini sağlayabilir ve kırılmalarını önleyebilirsiniz.

Masaj yağı
25 gr vazelin, 25 ml hintyağı, 10 damla acıbadem yağı, 25 ml avokado yağı ve 50 ml jojoba yağını benmari usulü eritip karıştırın ve bir krem kabına aktarın. İki günde bir, temiz tırnaklara bu karışım ile masaj yapın. Tırnaklarınız beslenecek ve daha beyaz görünecektir.

Manikürü ihmal etmeyin
Yanlış beslenmeyle doğru orantılı olarak çatlayan, kırılan, soyulan ve sararan tırnaklarınızın bakımlı görünmesini sağlamak için, üç haftada bir manikür yapmaya özen gösterin. Ayrıca bir cila veya ojeyle tırnaklarınızın canlı ve bakımlı görünmelerini sağlayabilirsiniz.

Sürekli olarak sararmalarından şikayetçiyseniz; 1 adet limonu çok az suyla karıştırıp tırnaklarınızı birkaç dakika içinde bekletin. Kolay kırılmalarını önlemek için de, tırnak diplerine vazelinle masaj yapın. Çünkü vazelin kolayca emilip cildi nemlendirir ve tırnakların güçlenmelerini sağlar.

Cilt Lekeleri İçin Bitkisel Çözümler

Porselen Gibi Bir Cilt İçin 

Bir tatlı kaşığı kil, bir tatlı kaşığı mısır unu, bir çay kaşığı kadar el kremi biraz ılık su boza kıvamına getirilir.. Temiz cilde sürülür, kuruyana kadar beklenir.. Kuruduktan sonra artan maskeden elinize alıp yüzünüzdeki maskeyi onunla ovarak çıkarıyorsunuz.. Yalnız cildinizi çok hırpalamadan..  

Yumurta Akı Maskesi 

1 yumurtanın akına bir limonun kabuğunu ince rendeleyin ve krem kıvamına gelinceye kadar karıştırın.Gerekli olursa biraz daha limon kabuğu rendesi koyabilirsiniz. Hazırladığınız karışımı banyodan bir saat önce cildinize masaj yaparak iyice yedirerek sürün.

Domates Maskesi 

1 adet doğranmış domates, 1 çay kaşığı limon suyu, 1 yemek kaşık yulaf ezmesi .Tüm malzemeleri karıştırıp, blendır'dan geçirin. Sonra yüzünüzdeki lekelerin üzerine, ince bir tabaka halinde sürün. 10 dakika beklettikten sonra ılık suyla durulayarak temizleyin. 

Lekeler için; 

Malzemeler
1 çay kaşığı üzüm sirkesi 
1 çay kaşığı limon suyu 
1 çay kaşığı su 
Malzemeler karıştırılır sabah akşam cilde kompres yapılır. 

Malzemeler 
2 çay kaşığı sirke 
1 çay kaşığı limon suyu 
1 çay kaşığı su 
Malzemeler karıştırılır cilt her gece pamukla silinir. Sabah yıkanır. 

Lekeler İçin 
Buzdolabında kalmaktan dolayı sararmış olan bir salatalığı ikiye bölüp lekeler ovulur lekelerin ne kadar açıldığını göreceksiniz. Bunu her gün ya da haftada 3 gün yapabilirsiniz. 

Yaz aylarında oluşan çil ve lekeler için 
Bir çorba kaşığı pirinci bir su bardağı light sütte pişirip tülbentten geçirin. Her akşam yüzünüze kompres yaparak uygulayınız. Buna kür halinde devam edin. 

Güneş Lekesi İçin Formül 

Malzemeler 
 Küçük bir kavunun yarısı ( mevsimine göre şeftali ) 
 1 adet elma 
 1 kahve fincanı kırmızı şarap 
 2 yemek kaşığı toz şeker 

Yapılışı 
Yarım kavunun içini ve elmayı bir kabın içersinde rendeleyin. Daha sonra üzerine iki yemek kaşığı şeker ve bir fincan şarap ilave edip iyice karıştırın. Bu karışımı bir kavanoza koyup, güneş gören bir yerde 10 gün bekletin. 10 gün beklemiş karışımı temiz bir bezle süzün. Her gün temiz bir pamukla cildinize uygulayabilirsiniz. Bir süre sonra lekelerin kaybolduğunu göreceksiniz. 

Cilt Lekelerine Bitki Yağı Karışımı 

50 gram Deniz yosununu 250 ml suda 5 dakika süre ile kaynatınız ve üzerine yasemin çiçeğini ilave ediniz. içerisine az miktarda limon suyu damlatarak bunu karşıtırınız. Elde edeceğiniz karışımı gece 30 dakika bekletip yıkayın. 

Bir tutam maydanoz, bir fincan yoğurt ve çeyrek limon suyunu karıştırıp püre kıvamına getirin. Cildinize sürüp 30 dakika bekletin. 

Güneş lekeleri için keten tohumu:
1litre suyun içerisine 5 tatlı kaşığı keten tohumu koyup 5dakika kaynatın,ılıyınca bu suyu lekeli bölgelere sürün bu uygulamayı lekeler geçene kadar devam edin. 

Ayrıca sabah ve akşam yemeklerinde 1 tatlı kaşığı ruşeym yiyin. 

Ruşeym: Her ton buğdayın işlenmesinden 1kilogram elde edilen E vitamini ve mineraller bakımından oldukça zengin buğdayın kalbine ruşeym denir. 

Elma İle Cilt Maskesi Tarifleri

Mevsim nimetlerinden olan elmanın cilde olan faydalarını biliyor muydunuz?

Elma yiyerek tüketilen ve çok sevilen bir meyvedir. Her mevsimde bulunabilir olma özelliği çok tüketilmesine zemin hazırlar. Elma yiyerek formda kalabilirsiniz. Elma yiyerek vitamin depolayabilirsiniz. Elmanın saymakla bitmez faydaları vardır. Türleri de her damak tadına uygun çeşitlidir. Ekşisi , tatlısı, yaz elması, kış elması Hangisini dilerseniz. Elmanın başka bir özelliği de cilde uygulanabilmesidir.

Elma maskeleri cilde canlılık, parlaklık kazandırır.

Elma ile Cilt Maskesi Tarifleri
1-) Bir tane elmayı püre haline getirin. 3 kaşık kaymak ekleyin. İyice karıştırıp yüzünüze uygulayın. Yüzünüze bir bez örtüp 15 dakika bekletin. Ilık su ile durulayın. Maskeyi haftada 2 kez uygulamanız yeterli.

2-) Kabukları soyulmuş elmadan 1 çorba kaşığı alın ve iyice ezin. 2 tatlı kaşığı susam yağı, 2 tatlı kaşığı badem yağı, 2 tatlı kaşığı kayısı çekirdeği yağı ekleyin ve iyice karıştırın. Cildinize uygulayın ve 20 dakika bekletin. Ilık su ile yıkayın. Bu maskeyi haftada 2 kez uygulamanız yeterli. Maskenin arındırıcı özelliğiyle tazelenmiş hissedeceksiniz.

3-) 1 adet elmanın suyunu çıkarın ve içine bir adet E vitamini kapsülü, 2 tatlı kaşığı polen ve 2 çay kaşığı yulaf unu ekleyin. İyice karıştırın ve cildinize uygulayın. 20 dakika beklettikten sonra durulayın.

4-) 1 tane kırmızı elmanın kabuklarını ince ince soyun. 4 tane sert kayısıyı da kalın kalın soyun. Bu kabukları küçük bir kapta ve çok az su ile hafif ateşte lapa olana kadar 5 dakika pişirin. Daha sonra çatalla iyice ezin. Ilıdıktan sonra yüzünüze sürün. Maskeyi haftada bir uygulayabilirsiniz.


El Bakımı İçin Doğal Kreminizi Kendiniz Yapın

Bebek cildi gibi yumuşacık ve pürüzsüz ellere sahip olmak ister misiniz? O zaman Suna Dumankaya' nın aşağıdaki tarifi tam size göre. Tamamen bitkisel ve doğal olan bu el bakım kremi ile elleriniz yumuşacık ve bakımlı olacak.

MALZEMELER:
* 2 adet limonun suyu
* 3 çorba kaşığı gliserin yağı
* 3 tatlı kaşığı tatlı badem yağı
* 3 çorba kaşığı gül suyu
* 1 tatlı kaşığı elma sirkesi

HAZIRLANIŞI:
Yukarıdaki malzemeleri bir kapta iyice karıştırın. Ellere bu krem ile masaj yapıldıktan sonra eller üzerine naylon torba geçirerek 15 dakika bekleyin ve ellerinizi yıkayın.

Bakımlı Eller İçin Yapılması Gerekenler

Eller dış dünya ile en fazla temasta olan bölgelerimiz. Havaların soğuması, kış mevsiminin gelmesiyle birlikte daha çok zarar gören organlarımız. Sağlığına ve dış görünümüne önem veren herkes, ellerine gereken özeni göstermeli, gerektiği zaman da etkili bakım yöntemlerinden faydalanmalı.

Eller, yaşlanma belirtilerinin en erken ortaya çıktığı organdır. Kimyasal maddelerle temasın fazlalığı ve güneş ışınları da yaşlanma belirtilerinin daha erken ortaya çıkmasını kolaylaştırır. Cilt yaşlanmasıyla birlikte ellerimizde elastikiyet kaybı, kuruma, matlaşma, düzensiz pigment artışı, damarlarda belirginleşme gözlenir.

Ellerimizin Yaşlanmaması ve Bakımlı Olması için Ne Yapmalı?

* Kurumayan Temizleyiciler Kullanın : Ellerinizi kurutmayan temizleyici kullanımına önem verin. Her el yıkama sonrası ellerinizin nem kaybettiğini unutmayın.

* Ilık suyla yıkayın : Ellerin ılık suyla, cildi kurutmayan sabunlarla yıkanmasına dikkat edilmelidir.

* Kısa Banyo Yapın : Banyo süreleri kısa tutulmalıdır. Uzun süren banyolar, derinin daha fazla nem kaybetmesine neden olur.

* Nemsiz Bırakmayın : Nemlendirici kullanmaya önem gösterin; ellerinizi sık sık nemlendirin.

* Zeytinyağı ve E Vitamini : Shea yağı, gliserin, zeytinyağı ve vitamin E içeren nemlendiriciler el sağlığı için faydalıdır.

* Mutfakta Mutlaka Eldiven Kullanın : Mutfakta sebze ve meyve doğrarken eldiven giyilmesine özen gösterilmelidir.

* Soğuktan Koruyun : Soğuk havalarda dışarı çıkarken korunmak amacıyla mutlaka ellerin eldivenle korunmasına dikkat edilmelidir.

* Tahriş Olmasın : Deriyi tahriş edici maddelerle (mesleki ajanlar, kimyasallar) temas etmeden önce mutlaka eldiven kullanın. Eldiven kullanarak ellerinizin zarar görmesini engelleyin.

* Kremlerle Bariyer Kurun : Özellikle tahriş edici maddelerle temasın fazla olduğu durumlarda bariyer kremler yararlıdır. Bariyer kremler; derinin üst tabakasında katman oluşturur ve nemlendirici özelliğinin yanında üst tabakada bariyer oluşturma özelliğinden dolayı kimyasalların içeriye girmesini engellerler.

* Güneş Kremi Kullanın : Ellerinizin yaşlanmasını engellemek istiyorsanız, yüze uygulanan güneş koruyucuları ellerinize de uygulayın.

Cilt Sıkılaştırıcı Maske

Cilt bakımı ve temizliği güzel ve bakımlı görünmek için ilk şarttır çünkü cilt düzenli olarak temizlenmez ise deri üzerindeki ölü hücreler çoğalır ve belli bir zaman sonra kalın bir tabaka halini alır buda cildinizin bakımsız, mat ve kuru görünmesine neden olur.

Cildimizin canlı görünmesini istiyorsak öncelikle temizliğine önem vermeli ve deri yüzeyinde kapanan gözenekleri açmalıyız. Bunun en ucuz yöntemi ise buhar banyosudur. Buhar banyosu cilt yüzeyindeki ölü hücrelerin atılması ve siyah lekelerin cilt yüzeyinden çıkarılması için en kolay yöntemdir.

Buhar Banyosu nasıl yapılır. :  Geniş bir kaba 1,5 2 litre kaynamış su dökülür ve başımızın üzerine bir çarşaf örtülerek kabın üzerinde beklenir. Daha Sonra yüzümüz temiz bir havlu ile silinir. Böylelikle cildimiz nefes alır ve canlılığını korur.  ( kılcal damar sorunu olanlar dikkatli olmalıdır )

Cilt Sıkılaştırıcı Maske


  •  Bir yumurta akı
  •  Bir tatlı kaşığı Bal


Malzemeler iyice karıştırılır, temiz cilde ince tabaka halinde sürülür ve 20 dk. beklenir. Kuruyan maske ılık su ile hassas hareketlerle temizlenir. Cilt tipinize uygun nemlendirici sürülür. Bu maske cilt gözeneklerinde birikmiş olan kirleri temizler ve cilt gözeneklerin açılmasını sağlar. Ayrıca cildi besler ve canlandırır.

Saçlara Günlük Bakım

SAÇA GÜNLÜK BAKIM

Ilık su: Saçınıza doğal parlaklığını yağlar veriyor. Siz onu sıcak suyla yıkarsanız yağlar küsüp gidiyor. Bu durumda saçınız parlaklığını kaybediyor.
Buz gibi suyla yıkanıp üşütün demiyoruz ama ılık suyla orta yolu bulmayı deneyebilirsiniz. Şampuanlarken saç derinize masaj yapmayı unutmayın. Saçlar mutlu olunca daha bir parlıyor.
Genetik ve Stil: Saçınızın hacimli olması genlerinize ve stilinize bağlı. Kızıl saçlıysanız şanslısınız. Saçlarınız doğuştan dolgun. Kızıl değilseniz siz de hacimli saçlara sahip olabilirsiniz. Hacim dediysek biraz daha fazla hacim için saç köpüğü kullanabilirsiniz. Olmadı kökten uca kurutabilirsiniz. Saçınız çok hassassa düşük ısılı fön, düzleştirici ya da maşa şart.
Kızgın föne elveda: Kısa sürsün diye yüksek ısıyla kurutuyordunuz değil mi? Bakın yanıldınız. İsviçreli bilim adamları bunu da araştırmış. Sonuçlar şaşırtıcı. Isı fark etmiyor. Hepsiyle aynı sürede kuruyor. Sadece bazıları daha fazla gürültü çıkarıyor.
Tarak: İşte en basit kuralımız. Saç dökülmesi bir yere kadar normal. Gün içinde 50 - 100 tel saç döküyoruz. Fazlası çok. Hırs hırs taramak da üstüne tuz biber ekiyor.
Stil yapıyorum derken saçınıza zarar vermeyin: Atkuyruğu, örgü saça nasıl zarar veriyor bilseniz bir daha asla yapmazdınız. Hele ıslakken hiç denemeyin. Islak saç daha kırılgan oluyor. 
Fön yerine havlu deneyin:  Vaktiniz varsa fönden uzak durun. Havluyla kurulayın. Bırakın kendi haline. Bu çok daha sağlıklı.
Sağlıklı bir saç için balık ve kuru yemiş yiyin: Saçla yediklerimin ne alakası var demeyin. Somonda ve kuru yemişlerde bulunan Omega 3 saç derisini sağlıklı yapıyor. Yapraklı sebzeler, havuç, baklagiller de çok yararlı.
Güzel saçlar istiyorsanız hızlı zayıflatan diyetlerden de uzak durmanız gerekiyor.
Kırık uçları proteinle tamir edin: Saçınıza yaptığınız sürüyle şeyin onu mahvettiği kesin. Kırık uçları kestirmek her zaman çözüm değil. Neyse ki bunun için de bazı şeyler üretilmiş. Protein içeren ürünler kırık uçları onarmada etkili. Şampuanınızı, saç kreminizi alırken içindekiler kısmını okumanızı öneriyoruz.
Kepeğe yağlarla çözüm aramayın: Kepek saç derinizi etkileyen bir sorun. Çeşitli yağlarla buna çözüm bulmaya çalışmak tam bir fiyaskoyla sonuçlanacak. Çünkü böyle uygulamalar kepeği daha da arttıracak. En iyisi doktora gitmek. Onun önereceği şampuanı kullanmak.
Markaların cüzdanınızı boşaltmasına izin vermeyin: Geçen yine dayanamayıp şampuandan saç kremine, jöleden spreye bir sürü ürün satın aldınız değil mi? Araştırmalar şunu söylüyor: Pahalı ürünler ucuzlardan daha iyi değil. Yapmanız gereken tek şey saç tipinize uygun olanı almak.
Beyazları kapatırken dikkatli olun: Yaşlandıkça saçınız da kırılganlaşıyor. Boyadığınızda daha da hasar veriyorsunuz.
Kıvırcıksanız taraktan uzak durun: Çünkü kıvırcık saçlar çok daha kırılgan. Hem zaten saçınızın taranmaya ihtiyacı yok. Şekillendiriciler işiniz görecektir.
İkide bir renk değiştirmeyin: Saçınız hakkındaki fikirleriniz değişken olabilir. Geçen ay kızıl olmayı isteyip, bu ay sarışınlığa merak salabilirsiniz. Ama dikkat edin. Bu saçınıza inanılmaz zarar veriyor. Ayrıca doğal saç renginizin birkaç ton açığına ya da koyusuna boyatın. Çünkü saç rengindeki aşırı değişimin verdiği zarar da çok yüksek.
Saçınızı güneşten koruyun: Güneş kremi olmadan güneşlendiğinizi düşünsenize. Korktunuz mu?  Saçınız için de aynısı geçerli. Üstelik onu korumak çok daha zor. Güneş koruyucu spreyler ya da şapka kullanın. 
Yüzmeden önce saçınızı yıkayın: Havuz kloru saçı mahvediyor. Saçınızı yıkayıp girerseniz klorun emilimi azalıyor.
Saçınızdaki değişikliklerin farkına varın. Mat saçlar ya da fazla saç dökülmesi sağlık sorunlarının habercisi olabilir.
Bazı ilaçlar saçınızı dökebilir. Bu konuda sıkıntı yaşıyorsanız bir cilt uzmanına görünmelisiniz.

Sivilcelere Doğal Tedavi

Sivilceler oldum olası insanları rahatsız eder. Ergenlik dönemiyle başlayan sivilceler, ömrümüzün sonuna dek bizi yalnız bırakmazlar. İşte size sivilcelerden kurtulmanın doğal bir yöntemi.

Portakal Kabuğu Rendesi:

Portakal içeriğindeki C vitamini sayesinde sivilce probleminin tedavisine yardımcı olur.

Portakalın kabuğunu rendeleyin ve bu tozu bir miktar su ile karıştırarak yüzünüzü ovalayın.

Daha etkili bir sonuç almak istiyorsanız su yerine A vitamini oranı yüksek olan havuç suyu da kullanabilirsiniz. Karışım yüzünüzdeki sebumu temizleyecek ve zaman içinde yeniden salgılanmasını önleyecektir.

Eğer cildiniz hassas değilse aknelere limon suyu uygulayarak da iyileşmelerini sağlayabilirsiniz

Koltuk Altı Kararmasına Bitkisel Çözüm

Koltuk altı kararması pek çok kişinin şikayetçi olduğu bir sorundur. Böyle bir problemimiz olduğunda koltuk altımızı gösteren kolsuz, askılı kıyafetler giymek bile istemeyiz. Kollarımızı kaldırmaktan çekiniriz. Piyasada bunun için çeşitli kremler satılıyor. Ama ben doğal çözümlerden yanayım. Çünkü satılan kremlerin içeriklerini bilmiyoruz ve bazılarının denetimi bile yapılamıyor. 


İşte size bir kaç bitkisel çözüm.


1.Tarif 
Malzemeler: 

  • 1 tatlı kaşıgı pirinç unu
  • 1 yemek kaşıgı yoğurt
  • 1 tatlı kaşığı sirke

Yukarıda yazılan malzemeleri iyice karıştırın ve koltuk altınıza sürün. 15 dk bekletin ve ovalayarak temizleyin. Temizledikten sonra ılık su ile yıkayın. Daha sonra koltuk altınıza limon suyu sürün ve kurumasını bekleyin. Daha sonra bebek pudrası sürün. Haftada 2 kez yaptığınızda zamanla koltuk altınızdaki kararmanın azaltığını göreceksiniz.

2.Tarif 
Malzemeler: 

  • 1 çay kaşığı elma suyu 
  • 1 çay kaşığı limon suyu 
  • 1 çay kaşığı vazelin

Verilen malzemeleri iyice karıştırarak bir karışım elde ettikten sonra koltuk altınıza sürün ve kurumasını bekleyin. Sürdüğünüz karışım kuruduktan sonra da bebek pudrası sürün. Zamanla kararmanın azaldığını göreceksiniz.

Ürtiker (Kurdeşen) Sebepleri Ve Tedavisi

Tıp dilindeki adı “ürtiker” olan kurdeşen, vücudun herhangi bir yerinde gruplar halinde oluşan, soluk kırmızı renkli kabarıklıklardır. Bu döküntü bir kaç saat içinde geriler. Bazen 24 saate kadar uzayabilir. Eski bir döküntü solarken yerine yenileri çıkabilir. Boyutları bir kalem arkası büyüklüğünden, bir tabak büyüklüğüne kadar değişebilir ve birleşerek büyük alanlar oluşturabilirler. Genellikle kaşıntılıdır, fakat yanma ve batma hissi de olabilir.

Ürtiker oldukça yaygındır. İnsanların % 10-20 si yaşamı boyunca en az bir kez ürtiker atağı geçirir. Birçok atak bir kaç gün veya haftada geriler. Bazen de yıllarca sürebilir.
Toplumda sık görülen bir cilt hastalığı olmasına rağmen fazla önemsenmeyen kurdeşenin en önemli nedenlerinden biri strestir. Hastalık yüzde 60-70 oranında strese bağlı olarak ortaya çıkabilmektedir.

1-AKUT ÜRTİKER: Genelde 24-48 saat içinde düzelir. Nadiren bir ay kadar sürebilir. Her yaşta görülebilir.
2-KRONİK ÜRTİKER: Bu döküntülerin en az 6 hafta süreyle her gün veya iki gün arayla ortaya çıktığı tablodur. Daha çok erişkinlerde görülür. Ürtikeri oluşturan etken eğer cildin daha derin tabakalarını etkilerse ANJİOÖDEM denen tablo ortaya çıkar. Cildin gevşek bölgelerinde ortaya çıkan, sınırları belirsiz doku şişliği şeklindedir. Ürtikerle birlikte veya tek başına görülebilir.

AKUT ÜRTİKERİN NEDENLERİ
*  Enfeksiyonlar
*  İlaç ve diğer kimyasal maddeler
*  Besinler( çerezler, yumurta, balık ve diğer deniz ürünleri, süt, çilek,...)
*  Böcek sokmaları ( arı , örümcek,..)

KRONİK ÜRTİKERİN NEDENLERİ
Hastaların ancak bir kısmında neden bulunabilir. Bunların başlıcaları:
*  Stres, basınç, soğuk, güneş, egzersiz,
*  Diğer bazı cilt hastalıkları veya cilt dışı sistemik hastalıklar
*  Ailesel hastalıklar

Ürtiker tanısı nasıl konur?
Ürtikerin genel görünümü veya lezyonun tanımlanması doktorunuz için tanıda yeterli olmaktadır. Nedeni bulunamayabileceğinden doktorunuz size ayrıntılı sorular soracaktır ve bazı testler isteyecektir.

Ürtiker hayati tehlike yaratır mı?
Ürtiker sadece ciltte lokalize kaldığında hayati tehlikesi yoktur. Fakat, eğer ciltte döküntüye yol açan deri altı ödem üst solunum yollarlı ve soluk borusunda da oluşursa, dikkatli olmak ve acile başvurmak gerekir.

Ürtikerin tedavisi nedir?
En iyi tedavi etkenin saptanması ve bu etkenden sakınmaktır. Bu etken akut kurdeşende daha çok gıda ve ilaçlar olduğu için mümkün olduğunca gereksiz ilaç kullanılmamalı ve balık, yumurta, kabuklu deniz ürünleri, katkı maddesi içeren gıdalardan (cips, çerez, çikolata, boyalı şeker, sakız, gazoz, kola, ketçap, mayonez, baharatlı gıdalar) uzak durulmalıdır. Yine etken ve alevlendirici olabilecek stres faktörü olabildiğince engellenmelidir.

Doktorunuzun yazacağı ağızdan alınan antihistaminik denilen ilaçlar genellikle kurdeşende iyileşme sağlar. Ürtikerin oluşmaması için en iyi yol anthistaminiklerin düzenli bir şekilde alınmasıdır. Doktorunuz size en uygun olan bir veya birden fazla antihistaminik ilaç yazabilir. Şiddetli olgularda kortizon ve antihistaminik iğne enjeksiyonuna ihtiyaç duyulabilir.

Göz Halkaları İçin Doğal Çözümler

Aşırı tuzlu uzlu gıdalar tüketmek, sigara kullanımı, alkol veya kafein de göz altında koyuluklara neden olur.

Bazen aşırı yorgunluk nedeniyle gözlerin altında "gölge" oluşur. Bu durumda koyu göz halkalarının görünümünü yok etmek için daha fazla dinlenmek ve bol su içmek gerekir.

Sürekli olarak göz altınız koyulaşıyor ve şişiyorsa buna bitkisel çarelerle çözüm arayabilirsiniz. Estetik olarak yüzde olumsuz bir görünüm oluşturan bu problemden bir çok kadın ve erkek muzdarip. Çözüm için doğal uygulamalar bu sorunu çözmede daha etkilidir.

Göz Halkaları İçin Doğal Çözümler

Papatya çayı torbaları

Bir bardak sıcak suda bir tutam kuru papatyayı haşlayın. Bu çaya pamuk batırın ve gözaltına koyarak 10 dakika bekletin. Papatya uygulaması göz morlukları ve şişmiş göz kapakları için çok etkilidir.

Patates dilimleri

Soyulmuş ve göz altı boyutunda ince dilimler halinde kesilmiş patatesi 10 dakika boyunca kapalı göz kapaklarınızın üstünde bekletin. Sonuç almak için en az haftada 3 kez tekrarlayın. Her uygulama sonrası ılık su ile gözlerinizi yıkayın.

Soğuk salatalık dilimleri

Halka olarak kestiğiniz salatalığı buzdolabında bekletin. Soğuk dilimleri 10 dakika boyunca kapalı gözler üzerine uygulayın. Serin salatalık, göz çevresini yeniler. Cilt dokusunu düzenler. Kolaylıkla koyu renkli halkaları azaltmak yardımcı olur.

Süte batırılmış salatalık

Bir küçük kase süt içine salatalık dilimlerini koyun. Yarım saat sütün içinde kalsın. Sütlü dilimleri en az 10 dakika gözlerinizde bekletin.

Tatlı badem yağı

Tatlı badem yağını pamuğa bir kaç damla damlatın. Bu pamuğu 10 dakika gözaltında tutun. Tatlı badem yağı yorgun ve morarmış bölgenin dinlenmesi ve toparlanması için yardımcı olur.

Pişmiş elma

1 adet elmayı pişirin ve soğutun. Yarım saat buzdolabında bekletin. Soğumuş lapa elmayı avunuzda topak yapıp gözünüze yapıştırın. Haftada 3 gün bu uygulamayı yapın.

Buz kalıpları

Buz kalıbını 5 dakika boyunca uygulayın. Bu uygulama göz çevresini sıkıştırır. Kan dolaşımını uyarır.

Dondurulmuş kaşık

Dondurucuda iki çay kaşığını bekletin. Onlar iyice soğuduktan sonra 3 dakika boyunca kapalı göz kapaklarınızın üstüne yerleştirin.

Buğday ve kayısı yağı

Buğday tohumu yağı ve kayısı yağını birer çaykaşığı olmak suretiyle bir kaba koyun. Bu karışımdan 5-6 damla bir pamuğa dökün ve göz altında 10 dakika bekletin. Yağın gözünüze kaçmamasına dikkat edin. Pamuk yerine serçe parmağınızın ucunu bu karışıma batırarak gözaltına dairesel hareketlerle masaj yapabilirsiniz.

Domates, limon ve un

Bu karışımı hazırlamak için, 1 çay kaşığı taze domates suyu ve bir çay kaşığı limon suyu gerekli. İçine bir tutam un katın ve hamur yapın. Göz alına sürdüğünüz bu hamur tamamen kuruyuncaya kadar bekletin. sonra ılık su ile durulayın. Haftada 2 gün yapacağınız bu doğal tedavi koyu halkaların yok olmasını kolaylaştırır.

Havuç ve zeytinyağı

Yarım havucu rendeleleyin. İçine 2 yemek kaşığı zeytinyağı katın. 30 dakika bekletin. Sonra bu karışıma batırılmış bir pamuğu koypu renkli bölgede bekletin. 15 dakika sonra temizleyin.

Bal

Bir çorba kaşığı sıcak suda bir çay kaşığı balı sulandırın. Soğuduktan sonra bu karışıma batırılmış pamukla göz kapakları üzerine kompres yapın.

Elmanın Faydaları

Binlerce farklı çeşidi olan elmayı her mevsim yiyebiliyoruz. Elmayı soymadan yemeniz en makbulü çünkü kabuğunda çeşitli lifler ve vitaminler barındırıyor.

Kolesterolü düşürmeye yardımcı olur: Bir orta boy elma, yaklaşık 4 gr. lif içerir. Çeşitli çalışmalara göre, günde iki adet orta büyüklükte elma yemek, kolesterol seviyesini yaklaşık yüzde 16 oranında düşürür. İçeriğindeki çözünebilir lif pektin, kötü kolesterolü (LDL)’yi düşürürken, iyi kolesterol (HDL) oranını yükseltir. Bir besinin iyi lif kaynağı kabul edilmesi için en az 2.5-3 gr. lif içermesi gerekir. Elmayı iyi lif kaynakları arasında sayabiliriz. Günde yaklaşık 25-40 gr.     arasında lif alımı önerilir, kadınlar için     25 gr. erkekler içinse 38 gr.’dan daha fazla lif tüketilmesi önemli.

Tok tutar: Elmanın içeriğinde bulunan lif, aynı zamanda uzun süre tok hissetmenizi sağlar. Bir büyük boy elma yaklaşık 95, ufak boysa 60 kaloridir. Fazla kalori almadan uzun süre tok kalmak kulağa oldukça hoş geliyor değil mi? Ancak elma yediğinizde daha fazla acıkıyorsanız üzerine tarçın ilave edebilir veya yanında biraz badem ya da ceviz yiyebilirsiniz.

Solunum sorunlarını önler: Haftada beş veya daha fazla elma tüketmek, içeriğindeki (özellikle kabuğunda bulunan) quercetin adlı anti-oksidandan sayesinde daha iyi akciğer fonksiyonu sağlar.  2007 yılında yapılan bir çalışmada, düzenli olarak elma tüketen kadınların çocuklarında astım gelişme riskinin daha az olduğu bulundu.

Griple savaşır: Elma, içeriğindeki  C ve E gibi anti-oksidan vitaminlerle bağışıklılık sistemini güçlendirerek hastalıklara karşı vücut direncini artırır. Bir orta boy elmadaki C vitamini yaklaşık 8 mg. kadar. Günlük alınması gereken C vitamini, erkek ve kadınlar için 90 mg. olduğu bilgisine dayanarak, bu değerin günlük ihtiyacın yaklaşık yüzde 12’sini karşıladığını söyleyebiliriz. Yaklaşan soğuk günler ve gribe karşı daha güçlü durmak için elmayı yanınızdan eksik etmeyin.

Diyabet riskini azaltır: ‘Amerikan Klinik Beslenme Dergisi’nde yayımlanan bir çalışmada elma, armut ve yaban mersininin içeriğindeki antosiyaninlerin tip 2 diyabet gelişimi riskini azalttığı bulundu. Araştırmacılar kırmızı, mor ve mavi renkli sebzeyle meyvelerin de aynı etkiyi gösterebileceklerini belirtti. Meyve çeşitliliği yaratmak için sofranızda bu renkleri bulundurun.

Beyin gücünü artırır: Elma, sinir hücreleri arasındaki bağlantıyı sağlayan asetilkolin artışını sağlar, böylece alzhemir gelişimini azaltarak hafızayı destekler. 2004 yılında yapılan bir çalışmaya göre, anti-oksidan bakımından zengin diyetler de aynı etkiyi gösterir.

Kanser hücreleriyle savaşır: 2004 yılında Fransız araştırmacılar tarafından yapılan bir çalışmada, elmanın içeriğinde bulunan kimyasalların kolon kanserini önlemeye yardımcı olduğu bulundu.

2007’deki başka bir araştırmadaysa elmanın içinde bulunan triterpenoids adlı bileşenin akciğer, kolon ve meme kanseriyle savaşmaya yardımcı olduğu ortaya çıktı.

Ayrıca elmadaki çözünen ve çözünmeyen lifler, toksik maddelerin dışkıylaatılmasını sağlayarak kansere karşı koruyucu etki gösterir.

ELMALI TARiFLER
Fırında elma: Elmaları ortadan ikiye bölün, üzerine pekmez veya balla tarçın ilave ederek fırınlayın. Üzerine ekleyeceğiniz bir top light dondurmayla yiyebilirsiniz.

Tarçınlı elma çıtırı: İki orta boy elmayı çok ince şekilde dilimleyin. Fırın tepsisini yağlı kağıtla kaplayın ve üzerine elmaları dizin. Ayrı bir kapta 1 çay kaşığı tarçın ve 1 yemek kaşığı esmer şekeri karıştırıp meyvelerin üzerine serpin. Önceden ısıtılmış 200 derece fırında yaklaşık yarım saat (meyveler çıtır hale gelene kadar) pişirin.

DİKKAT : Bu sitede yayınlanan her türlü bilgi, sadece bilgilendirmek amacı ile hazırlanmıştır. Bir sağlık profesyonelinin vereceği tavsiyelerin yerine kullanılamaz. Sizin gerçek fiziksel durumunuzu yansıtmıyor olabilir. Doktorunuza danışmadan bu sayfalardan edineceğiniz bilgileri herhangi bir rahatsızlığın teşhis veya tedavisinde kullanmayınız. Soru ve sorunlarınız için doktorunuza danışınız.