Erkek Sağlığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Güçlü Hafıza İçin Doğal Beslenin

Uzmanlar, bazı besinlerin beyin gücünü desteklediğini ve hafızayı geliştirmeye yardımcı olduğunu belirtiyor.

Bazen yakın bir arkadaşınızın ismini veya bir gece önce yediğinizi unuttuğunuz oluyor mu? Yoğun iş hayatı, hafızamızı olumsuz yönde etkileyebiliyor. Özellikle stresli bir işe sahip olanlar ve raporlar arasında boğuşanlar bu konudan daha fazla şikayetçi. Son araştırmalar, ofis hayatı yoğun bireylerin, hafızalarını taze tutmak için düzenli ve dengeli beslenmeye önem vermesi gerektiğini gösteriyor.

Yaban mersini: Araştırmalar, içeriğindeki anti-oksidan kapasitesi yüksek antosiyanidinlerle hafızayı desteklediğini gösteriyor. Antosiyaninler, yaşa bağlı olarak gelişen hafıza azalmasını engelliyor. Ayrıca glisemik indeksi düşük olduğu için kan şekeri üzerinde olumlu etkileri var. Alzheimer’a karşı koruyucu etkisi de biliniyor. Günde, 30 adet (yaklaşık bir avuç) kuru yaban mersini tüketilebilir.

Elma: “Günde bir elma seni doktordan uzak tutar” cümlesi bir özdeyiş değil, gerçek. Elmanın içeriğindeki quercetin, kateşin, phloridzin ve chlorogenic asit güçlü anti-oksidanlar. Son çalışmalar, quercetin’in hafıza kayıplarını önleyici etkisi olduğunu gösteriyor.

Somon: Hafıza dostu somon, omega-3 yağ asitlerinin mükemmel kaynağı. Araştırmalar, tüketiminin beyin fonksiyonlarını olumlu yönde etkilediğini ortaya koyuyor. Omega-3 yağ asitleri, hücre inflamasyonunu azaltarak, hafızayı taze tutmaya yardımcı oluyor.

Ispanak: Ispanak ve diğer yeşil yapraklı sebzeler, yaşa bağlı gelişen hafıza kayıplarını yavaşlatıyor. Ayrıca ıspanak, folik asit içeriği yüksek bir sebze. Bu sayede  Alzheimer riskini azaltıyor.

Kırmızı soğan: Antosiyanin ve quercetin içeriğiyle beyin için harika bir besin.

Kuruyemiş ve yağlı tohumlar: Birçok yağlı tohumun, E vitamini içeriği oldukça yüksek. E vitamini, hafıza için önemli bir anti-oksidan. Badem, fındık ve ayçekirdeği en iyi kaynaklarından.

Yağsız kırmızı et: Çalışmalar, demir eksikliğine bağlı olarak hafıza kayıpları yaşanabileceğini gösteriyor. Kırmızı et, demirin çok iyi bir kaynağı. Demir, hem vücut direnci hem de zihin keskinliği için önemli. Demir eksikliği yaşayan bireylerde anemi ve hafızada zayıflamalar görülüyor.

Üzüm: Kırmızı ve mor üzüm, quercetin’le antosiyanin içeriyor. Kırmızı şarabın da quercetin ve antosiyanin değerleri yüksek ancak fazla miktarda alkol tüketmek, hafızayı olumsuz etkiliyor.

Biberiye: Biberiyeyi koklamak bile hafıza üzerine olumlu etki gösteriyor. Beyine giden kan akışını artırıyor, böylece konsantrasyonu yükseltiyor.

Kafein: Çalışmalar hem olumlu hem de olumsuz etkileri olduğunu gösteriyor ancak özellikle orta yaş grubundakilerin hafızası üzerindeki olumlu etkileri öne çıkıyor.

Hafızayı Zayıflatan Besinler

* Aşırı alkol tüketimi,
* Kontrolsüz yapay tatlandırıcı kullanımı,
* Yüksek şeker içeren besinler,
* Yağlı yiyecekler.

İDEAL KİLO HESAPLAYICI

Aşağıdaki tabloyu doldurun ve ideal kilonuzu öğrenin. Bakalım şu anki kilonuzla ideal kilonuz arasında ne kadar fark var?

Aşağıdaki tabloda boyunuzu cm olarak, şu anki kilonuzu kg olarak girin ve yaşınızı cinsiyetinizi de belirterek hesapla butonuna basın. Sağlığınız açısından çıkacak sonuca göre kilonuzu ayarlamaya gayret gösterin lütfen


Boyunuz : Cm
Kilonuz : Kg
Yaşınız :
Cinsiyetiniz :
Oyun Oyna :
İdeal Kilonuz : Kg
Fark : Kg

İSTENMEYEN TÜYLERE BİTKİSEL ÇÖZÜM

Hem kadınların hem de erkeklerin kullanabilecekleri bitkisel çözümleri yapmak ve kullanmak pek de zor değil. İşte istenmeyen tüyleri inceltmek, azaltmak ve yok etmek isteyenlere bitkisel, doğal çözümler.

Nane Tüyleri Nasıl Döker?

Nane bitkisinin tüyleri yok etmedeki başarısı bölgeye sürerek veya ağız yolu ile alınarak kendini belli eder. Nane kuru şekilde değil, yaş olarak uygulanır. Tüyleri alınan bölgeye yaş nane ince ince doğranarak sürülür. Bir diğer önerilen kullanım şekli ise; naneyi yemektir. Çok fazla olmamak şartı ile 2 hafta süreyle her gün bir tutam nane tüketmeniz tüylerin dökülmesini sağlayacaktır.

Tüyleri Dökmek için Aslanpençesi

Aslanpençesi bitkisi çay gibi içilerek tüylerin dökülmesi sağlar. Her gün bir bardak içeceğiniz aslanpençesi çayı tüylerinize veda etmenizi sağlayacaktır. 1 bardak kaynar suya bir tutam aslanpençesi ilave edilir ve demlendikten sonra süzülerek içilir.

Limonla İstenmeyen Tüyleri Dökmek

Limonda yer alan asitler alınan tüylerin eskisi gibi çıkmasını engeller. Kıl köklerini zayıflatan asit zaman içinde tüylerin incelmesini sağlar. Limon tuzla karıştırılarak sürülürse tüylerin döküldüğünü ve azaldığını göreceksiniz.

Tüy Dökücü Bakla

Bakla kıl köklerini zayıflatmak konusunda çok etkilidir. Kullanırken sadece kabuklarından faydalanılır. Kabukları sıkılarak yarım çay bardağı su elde edilir. Bakla suyu tüyleri aldıktan sonra ilgili bölgeye sürülür. Dilerseniz pamuk yardımıyla sürebilirsiniz. 30 dakika beklettikten ve düzenli uyguladıktan sonra faydalarını görmeniz mümkündür.

ERKEKLERDE GÖRÜLEN CİNSEL HASTALIKLAR

Erkeklerde Görülen Cinsel Hastalıklar

Erkekler de en az bayanlar kadar cinsel sorun yaşarlar. Baranlar oranla bunu kabullenmeleri oldukça zor ve tedavi yoluna gitmeleri onlar için güç bir durumdur. Cinsel problemi olan erkeklerin eşleri bu konuda sabırlı olmalı ve eşlerinin bu sorunu kabullenmelerini beklemelidirler.

Erkekler de en sık rastlanılan rahatsızlıklardan biri erken boşalmadır. Bel gevşekliği de denilen erken boşalma her üç erkekten birinde var olan bir rahatsızlıktır. Erken boşalmanın nedeni tam olarak bilinmemekle beraber heyecan, endişe gibi duyguların varlığına bağlanmaktadır. Her yüz erkekten otuzunda bu sorun baş göstermektedir.

Uzmanlar, erken boşalma konusunda ‘görsel uyarı destekli teşhis yöntemini en az yan etkiye sahip yöntem olduğunu belirtmekteler. Bazı erkekler de bu sorun cinsel tecrübe kazanılmasıyla düzelebiliyor. Ancak çoğunlukla tedaviye ihtiyaç duyuluyor. Bu soru psikiyatristlerin uyguladığı ilaç dışı yolla da tedavi edilebiliyor. Bunlar dışında haricen kullanılan geciktirici ilaçlar da tedavide etkilidir.

Ülkemizdeki bilim adamları bu konuyla ilgili en iyi tedavi yöntemleri geliştirmişlerdir. ‘Görsel uyarı destekli tanı’ yöntemiyle hangi ilacın daha az etkiyle daha etkili olacağını tayin etmek amaçlanmıştır. Bu yöntem ellinin üstünde hasta da uygulanmış ve hemen hepsinde olumlu sonuç vermiştir. Erken boşalma yaşayan erkeler bu tedavi yöntemlerinde birini seçip tedavi olmalıdırlar. Ama yapmaları gereken ilk şey bu rahatsızlığı kabul etmektir.

Erkekler de erken boşalmanın tersi olan geç boşalmada bir cinsel aktivite bozukluğudur. Her ne kadar eşler arasında kabul görse de gecikmede erken boşalma gibi tedavi gerektiren bir rahatsızlıktır. Her iki problemin de nedeni farklıdır. Erken boşalma genelde heyecan, endişe gibi duyguların fazla olmasından kaynaklanır. Gecikmeye neden olan ise kullanılan bazı ilaçlardır. Ama çoğu zaman gerçek neden kişinin fazla kontrollü davranması ve kendini rahat bırakmamasıdır.

Bunlar dışında görülen cinsel rahatsızlıklardan biride cinsel isteksizliktir. Hem kadınlarda hem de erkeklerde baş gösteren bu rahatsızlığın sebebi hormon eksiklikleri, bedensel bazı rahatsızlıklar ya da başka bir hastalık için kullanılan ilaçların yan etkileri olabilir. Cinsel isteksizlik cinsel yetersizlikle karıştırılmamalıdır. Cinsel yetersizlik; cinsel isteği olup bunu bedensel bazı eksiklikler nedeniyle gerçekleştirememektir.

Kadın olsun erkek olsun cinsel problem yaşayan birçok insanda bunun sebebi psikolojiktir. Aşırı stres bu rahatsızlıkları tetiklemektedir. Yapılması gereken bu rahatsızlıkları kabul edip bir uzman yardımı almaktır. Yaşadığımız toplumun kültürel yapısı cinsel rahatsızlıkları dile getirmeyi ve tedavi olmayı güçleştiriyor. Ama ne olursa olsun bu konularda tedavi şarttır. Mutlu bir yaşam sürmek için bu gereklidir.

AŞIRI TERLEMEYE BİTKİSEL ÇÖZÜMLER

Derimizin altındaki ter bezleri ter ya da perspirasyon adı verilen tuzlu bir sıvı salgıladığı zaman terleme oluşur. Terleme, sıklıkla sıcak ya da nemli ortamlarda veya spor yaptığınız zaman vücudunuzun serinlemesini sağlayan normal bir fonksiyondur. Eğer terlemezsek yaşamımızı yitirirdik; daha doğrusu, ateş yüksekliğinden ölürdük. Terlemenin temel işlevi, iç sıcaklığımızı devamlı bir düzeyde tutmaktır. Bunun dışında, ter, toksinlerimizin küçümsenemez bir bölümünü dışlamamıza yardım eder. Terleme, derimizin içinde bulunan terbezleri sayesinde ve dışa açılan gözenekler yoluyla toksinlerin atılmasını sağlar.

Aşırı terleme, bir hastalık, rahatsızlık ya da durumun belirtisi olabilir. Aşırı terlemenin tıbbi terimi hiperhidrozdur.

Terlemenin nedenleri

Terlemenin psikolojik nedenleri
- Anksiyete ve anksiyete bozuklukları
-  Korku
- Asabiyet
- Panik atak ya da panik bozukluk
- Travmatik bir olayın hatırlanması
- Stres

Terlemeye neden olan çeşitli ilaç ve maddeler 
- Alkol
- Kahve ya da kafein içeren herhangi bir ürün
- Ruhsal bozukluk, yüksek ateş ya da tiroid bozuklukları için kullanılan ilaçlar
- Morfin
- Baharatlı yiyecekler
- Kokain ve metamfetamin gibi stimulan ilaçlar
- Sinir gazı ve bazı insektisidler gibi toksinler

Terlemenin diğer nedenleri
- Spor yapmak
- Yüksek ateş
- Hipertroidi (tiroid aşırılığı)
- Hipoglisemi (kan şekerinin düşüklüğü)
- Enfeksiyon
- Menopoz
- Sıcak ya da nemli ortamlar

Terlemenin ciddi ya da hayati tehlikesi olan nedenleri
Bazı durumlarda, terleme; acil teşhis ile değerlendirilmesi gereken ciddi ya da hayati tehlikesi olan bir durumun belirtisi olabilir. Bu durumlardan biri miyokard enfarktüsü (kalp krizi)’dür.
Lenfoma gibi bazı kanser türleri de başta gece boyunca yüksek ateş olmak üzere diğer belirtilerle birlikte anormal terlemeye neden olabilir.

Terleme nadiren ciddi hastalıklarla ilgilidir. Anormal terleme bazı ciddi hastalıkların nedeni olduğu gibi tedavi edilmemesi ciddi komplikasyonlara ve kalıcı hasara yol açabilir. Altta yatan neden teşhis edildikten sonra, sağlıkçınızın sizin için özel olarak belirlediği tedavi planını takip etmeniz aşağıda yer alan potansiyel komplikasyonları önlemek açısından önemlidir.

- Beyin hasarı
- Kardiyak arrest (kalp durması)
- Kalp yetmezliği
- Solunum arresti (durması)
- Nöbet ve titreme
- Bilinç kaybı ve koma

Terlemeye Bitkisel Tedavi

* İlk olarak bir bardak kaynar su hazırlanır, içerisine ada çayı eklenir ve bir süre beklenir, bu bekleme ardından bir bardak içilir, Her gün düzenli şekilde yapılacak olan bu formül kişinin aşırı terlemesini önlemektedir. Ama bunu yanı sıra olarak her gün nane suyu içilerek de terlemeler kafi dereceye düşmektedir.

* Zeytin yapraklarından yapılmış çay düzenli tüketildiği zaman terlemeyi engelliyor. Temizlenerek yıkanmış bir yemek kaşığı dolusu zeytin yaprağını, 150 ml. suda kısık ateşte 3-4 dakika kaynatıp elde edeceğiniz çayı, sabah-akşam günde iki kere tüketebilirsiniz.

* Saf mersin suyu da hem antiseptik etkiye sahip, hem de ter kokularına ve terlemeye karşı etkili doğal bir çözüm. Özellikle saf doğal zeytinyağlı defneli sabunla yıkandıktan sonra, bir parça pamuğa dökeceğiniz mersin suyu ile koltuk altlarınızı ve terden şikayet ettiniz diğer bölgelere sürebilirsiniz.

* Gülsuyunun tonik etkisi var. Arzu edenler alternatif olarak saf gülsuyunu tercih edebilirler.

* İkişer kaşık bal ve elma veya üzüm sirkesini ılık suda karıştırıp sabah akşam için. Kısa sürede el ve ayaklardaki aşırı terleme sorunu bitkisel yöntemle hallolur.

* Adaçayının terlemeyi önleyici etkisi vardır. 1 haftalık bir adaçayı kürü ile aşırı terleme sorununa çözüm bulabilirsiniz. Sabah öğle ve akşam günde 3 kez birer çay bardağı adaçayı içenlerde özellikle yaz terlemeleri (yaz aylarında görülen yoğun terleme şikayetleri) sona ermektedir.

Terlemeye Karşı Alabileceğimiz Önlemler
- Rahat ve hava alan kıyafetleri tercih edin. özellikle pamuklu kıyafetler giyin.
- Vücudunuzun temizliğine özen gösterin.
- Özellikle koltuk altında oluşan istenmeyen tüylerinizi alıp ter kokusuna büyük ölçüde mani olabilirsiniz.
- Kahve, alkol ve yakıcı gıdalardan uzak durun.

HANGİ DOKTORA GİTMELİYİM?

Hastaneden randevu alacaksınız. Fakat o hastalığınıza hangi bölüm bakar bilemiyorsunuz. Bunu düşünerek sizlere faydalı olacağını düşündüğüm bir yazı hazırladım.
Şimdiden tüm hastalarımıza geçmiş olsun dileklerimi sunarım.

Dahiliye (İç Hastalıkları) :

* Ağız kuruluğu
* Göğüs ağrısı (buna bağlı sol kol ağrısı)
* Sık idarara çıkma
* Karın ağrısı
* Mide ağrısı
* Mide eksimesi
* Gastrit,
* İshal, Kabızlık,
* Terleme,
* (Tansiyon : Baş ağrısı, Baş dönmesi, bulantı, kulak çınlaması, burun kanaması, kalp ağrıları. Olarak sıralanır.)

Kulak Burun Boğaz (KBB) :

* Boğaz ağrısı,
* Burun akıntısı
* Nezle
* İşitme kaybı
* Kulaktan kan gelmesi
* Burun eğriliği
* Burunda şekil bozukluğu
* Burundan kan gelmesi
* Horlama,
* Kulak iltihabı,
* Saman nezlesi,
* Sinüzit,
* Tükürük Bezi Hastalıkları
* Uçuk,
* kulak ağrısına eşlik eden baş dönmesi
* Uzun süreli kulak akıntısı
* Baş dönmesi
* Çene eklem hastalıkları
* Kulak çınlaması
* Aft

Kalp Damar Cerrahi :

* Göğüs ağrısı ( buna bağlı sol kolda ağrı)
* Kalp,
* Damar,
* Damar sertliği,
* Çarpıntı
* Bacak damarlarında siyahlaşma
* Ayaklarda morarma
* Bacaklarda ağrı

Enfeksiyon Hastalıkları : 

* Grip,
* Sarılık,
* Göz beyazlarında sararma,idrar renginde koyulaşma,iştahsızlık,bulantı.
* Halsizlik, Yorgunluk
* Karın ağrısı ve buna bağlı İshal,
* Kabakulak,
* Köpek, kedi, vb. hayvanlar tarafından ışırık yada tırmalanma halleri
* Büyük dışkıda,Tenya,parazit.
* Ayağa yada vucudun herhangi bir yerine paslı metal batması
* Öksürük,balgam
* Taşıyıcı sarılık
* Ateş,terleme (Brucella)
* Kene sokması
* Ayaklarda / bacaklarda kızarıklık,şişlik,ağrı.

Genel Cerrahi (Hariciye) :

* Apandisit : ( ilk olarak karın üst bölgesinde ağrı ile başlar, Karın üst bölgesindeki ağrı hafifler ve karın sağ alt bölgesinde ağrı başlar, Karında hissedilen ağrının yavaş yavaş şiddetlenmesi, Karında hissedilen ağrının süreklilik kazanması, Ateş, Kalp atışlarında hızlanma, İştah kaybı, Mide bulantısı ve kusma )
* Memede ağrı
* Memede kollara doğru yayılan ağrı
* Memede sertlik hissi
* Memede ele gelen sertlik
* Karın bölgesinde şişlik buna bağlı ağrı
* Gangren,
* Basur,
* Hemoroid,
* İnce bağırsak,
* Kalın bağırsak,
* Karaciğer,
* Mide,
* (Tiroid bezinin az çalışması); yorgunluk, halsizlik, uyuşukluk ve uyku hali, konsantrasyon bozukluğu, sersemlik hissi, depresyon, saç dökülmesi, ciltte kuruma ve soğukluk hissi, kabızlık, kilo alma, göz kapakları ve bacaklarda şişlik, terlemede azalma, balmumu gibi cilt, soğuğa tahammülsüzlük, üşüme, ses kalınlaşması, ses kısılması, konuşmada ağırlaşma, reflekslerde azalma, tansiyon, kolesterol yüksekliği ve nabız düşüklüğü, adet düzensizliği, hamile kalmada zorluk, çocuklarda boy kısalığı ve gelişme geriliği gibi belirtilerle kendini gösterir.
* Hipertiroidi ; sinirlilik, aşırı heyecan, duygusallık, kilo kaybı, terleme ve vücut sıcaklığında artma, ellerde titreme, nabız sayısında ve tansiyonda artış, cilt terleme ve nemlilik hissi, saç dökülmesi, sıcağa tahammülsüzlük, bağırsak hareketlerinde artma, adet düzensizliği, gözde canlı bakış, bazen tek gözde büyüme, bazen çift görme şeklinde ortaya çıkar.
* Vucudda et beni veya yağ bezesi
* Siddetli karın ağrısı
* Büyük dışkı ile gelen kan
* Dönüşümlü olarak ishal ve kabızlık.
* Yağakarşı duyarlılık, bağırsak gazları ve karında doygunluk duygusu
* Sağkaburga altında baskı, sağ kürekkemiğine kadaryansıyan sırt ağrıları, sağ omuz bölgesindegerginlikler.
* Göbek bölgesinde ağrı ve şişlik
* Kasıkta ağrı ve şişlik

Nöroloji :

* Hafıza kaybı
* Unutkanlık
* Kol ve bacaklarda uyuşma hissi
* Ellerde titreme
* Parmak uçlarında uyuşukluk
* Vucudun sağ veya sol tarafında uyuşukluk hissi
* Baş ağrısı,
* Felç,
* Baş dönmesi
* Baş dönmesi
* Kasılma
* Bunama
* Çift görme
* Yüz ağrısı
* Dengesizlik
* İstemsiz hareketler
* Vücutta seyrime

Dermatoloji (Deri Hastalıkları) :

* Sıksık tekrar eden ağız içi yaraları
* Akne,
* Bel soğukluğu,
* Deri kanseri,
* Egzama,Allerjik deri hastalıkları,
* Mantar,
* Nasır,
* Saç dökülmesi,
* Vücudun herhangi bir yerinde renk değişikliği (ala)
* Siğil,
* Sivilce,
* Uçuk,
* Kaşıntı
* İyileşmeyen yada geç iyileşen deri yaraları
* Cilt lekesi
* Benler,çiller,doğum lekeleri,
* Tırnak bozuklukları,
* Ayak,koltuk altı terlemeleri,
* Kıl dönmesi,aşırı kıllanma,
* Sedef hastalığı,
* Zona.

Ortopedi :

* Vucudun eklem yerlerindeki ağrılar
* Nemli havalarda hissedilen eklem ağrıları
* Ayak bileği burkulmaları
* Bacak Bel Boyun Fıtık Kalça ağrıları
* Kas Kemik Kırıklar
* Omurga Omuz Romatizma
* Siyatik
* Topuk dikeni
* Bütün eklem ağrıları
* Bağ kopmaları
* Lif kopmaları
* Kas ağrıları
* Düşmelere bağlı kol ve bacak ağrıları

Üroloji (Bevliye): 

* İdrar yaparken yanma hissi
* İdrar yolunda akıntı.
* Sık idrara çıkma
* İdrar yapamama tıkanma
* Böbrek taşı,Bel ağrısıyla beraber bulantı olması,
* Erken boşalma,
* Frengi,
* İktidarsızlık,
* Kısırlık,
* Mesane,
* Penis Hastalıkları,
* Prostat
* Testislerde ağrı
* Gece sık sık idrara kalkma
* Kanlı idrar yapma (Kanlı işeme)
* Torbalarda şişme
* Testislerde sertlik,şişme
* Sünnet derisinde şişlik,kızarıklık.

Göğüs Cerrahi Hastalıkları:

* Kaburga kırıkları,
* Göğüs ağrısı
* Nefes almada güçlük ve nefes alırken hırıltılı ses
* Nefes darlığı,
* Zatürre,
* Pnömoni,
* Tüberküloz,
* Öksürüğe bağlı ağızdan kan gelmesi
* Yoğun kıvamlı bağlam çıkarma
* Düşme yada göğse alınan darbe sonucu göğüs ağrısı
* Göğüs içerisinde sıvı toplanması
* Akciğer Kanseri
* Göğüs duvarı şekil bozuklukları
* Göğüs içi maligniteler
* Akciğer apsesi
* Diafragma rahatsızlıkları
* Göğüs duvarı tümörleri
* Soluk borusu rahatsızlıkları

Psikiyatri :

* Depresyon,
* Gereksiz korkular
* Sosyalleşme bozukluğu
* Kekemelik
* Davranış bozukluğu
* Uyku bozukluğu,
* Uykusuzluk
* Huzursuzluk
* Tedirginlik
* Anksiyete Bozukluğu,(Kaygı bozukluğu.)
* Sosyal fobi,özgül fobi,
* Kişilik bozuklukları,
* Alkol,madde kullanımı,bağımlılığı,
* Öğrenme güçlüğü,
* Dikkat eksikliği,Hiperaktivite,
* Panik atak,
* Şizofreni,
* İnsominio (Uyku bozukluğu,)
* Davranış bozukluğuna karşı gelen bozukluklar,
* Bipolar bozukluk (İki uçlu duygu durum bozukluğu )(Mani depresyon)
* Şizoeffektif bozukluk,
* Psikiyatrik hastalıklarda tedaviler
* Davranış bozukluğu,Karşı gelme bozukluğu,
* Mental Retardasyon (Zeka geriliği)

Göz Hastalıkları :

* Uzağı görme güçlüğü
* Yakını görme güçlüğü
* Görme netliği bozukluğu
* Arpacık, göz rahatsızlığına başlı baş dönmesi
* Gözde kızarıklık yanma hissi
* Göz kuruluğu
* Baş ağrısı ( görme bozukluğuna bağlı)
* Ani görme kaybı
* Gözde ani ortaya çıkan sinek uçuşmaları,ışık çakmaları,
* Gözde çapaklanma,
* Göz ağrısı,batma.

Kardiyoloji :

* Göğüste tam yeri belli olmayan sıkışma hissi
* Bu ağrı sol kola ve çeneye doğru yayılır
* Ağrı hareket etmekle artar, dinlenirken azalır, fakat geçmez. Ağrı yarım saatten uzun sürer.
* Ağrıyla birlikte soğuk soğuk terleme ve mide bulantısı
* Nefes darlığı

Endokrinoloji :

* (Tiroid bezinin az çalışması); yorgunluk, halsizlik, uyuşukluk ve uyku hali, konsantrasyon bozukluğu, sersemlik hissi, depresyon, saç dökülmesi, ciltte kuruma ve soğukluk hissi, kabızlık, kilo alma, göz kapakları ve bacaklarda şişlik, terlemede azalma, balmumu gibi cilt, soğuğa tahammülsüzlük, üşüme, ses kalınlaşması, ses kısılması, konuşmada ağırlaşma, reflekslerde azalma, tansiyon, kolesterol yüksekliği ve nabız düşüklüğü, adet düzensizliği, hamile kalmada zorluk, çocuklarda boy kısalığı ve gelişme geriliği gibi belirtilerle kendini gösterir.
* Hipertiroidi (Tiroid bezinin çok çalışması) ise; sinirlilik, aşırı heyecan, duygusallık, kilo kaybı, terleme ve vücut sıcaklığında artma, ellerde titreme, nabız sayısında ve tansiyonda artış, cilt terleme ve nemlilik hissi, saç dökülmesi, sıcağa tahammülsüzlük, bağırsak hareketlerinde artma, adet düzensizliği, gözde canlı bakış, bazen tek gözde büyüme, bazen çift görme şeklinde ortaya çıkar.

Gastroenteroloji :

* Kabızlık
* İshal
* Kusma
* Bulantı
* Karın ağrısı
* İrritabıl barsak sendromu
* Retrosternal yanma hissi (Göğüs ortasında yanma hissi)
* Asit reflüsü (Ağza acı su gelmesi)
* Safra kesesi ağrısı.
* Midede yanma hissi
* Midede ekşime hissi
* Aşırı geyirme
* Aşırı gaz çıkarma
* Mide hastalıkları,
* Bağırsak hastalıkları,
* Karaciğer hastalıkları,
* Safra kesesi ve yolları hastalıkları,
* Pankreas hastalıkları,
* Sarılıklar,
* Hepatitler

Fizik Tedavi :

* Ağrılı eklem sorunları
* Bel ve boyun ağrıları
* Kol, dirsek, el ve bilek ağrıları (sinir sıkışmaları, tenisçi dirseği, karpal tünel sendromu…) Elde-ayakta uyuşma.
* Ayak, ayak bileği ağrıları (hallux valgus, düz tabanlık…)
* Eklemlerde kireçlenme,Dizde kireçlenme.
* Disk hernileri (bel-boyun fıtıkları)
* Osteoporoz (kemik erimesi/zayıflığı)
* Fibromiyalji, çeşitli kas hastalıkları,Kas ağrıları.
* Romatoid artrit, Ankilozan spondilit ,Romatizmal hastalıklar
* Diğer romatizmal hastalıklar (yumuşak doku romatizması; tendinit, eklem ve kas zorlanmaları…)
* Felçli hastalar

Nefroloji :

* Gece sık sık idrara kalkma
* El, ayaklarda ve gözlerde şişme
* İdrar yapmada bozukluklar
* Ağrılı idrar
* Uykuda idrarı tutamama
* Böbrek hastalıklarının tedavisi,hipertansiyon,diyabet ve aterosklerozun böbrek fonksiyonlarına karşı koruyucu hekimlik hizmetleri,son dönem böbrek hastalarının destek tedavileri ve takibi hizmetleri verilmektedir.
* Böbrek iltihapları(Nefrit,Pyelonefrit gibi)
* Böbrek yetmezliği(Akut veya kronik)
* İdrar yolu enfeksiyonları
* Hipertansiyon (Böbrek kaynaklı)

Plastik Cerrahi Bölümü’nün İlgilendiği hastalıklar:

* Deri kanserleri
* İyileşmeyen yaralar
* Deri yanıkları
* Doğumsal hasarlar
* Yanık izleri
* Yarık dudak
* Yarık damak
* Meme büyütme
* Meme küçültme
* Göz kapağı düşüklüğü
* Göz kapağı hasarları
* Et benleri;renkli benler
* Kulak şekil / bozuklukları
* Deri aşıları
* Yağ alma
* Yağ verme
* Burun şekil bozuklukları
* Deri gençleştirme (Kimyasal yöntem)
* Deri kırışıklıkları için Botoks uygulamalar

Çocuk Hastalıkları Bölümü:

* Çocuk, Akdeniz Anemisi – Talasemi
* Alerji, Apandisit, Astım, Ateş, Boğmaca, Bronşit,
* Çocuk felci, Egzama, Ergenlik, Havale (Nöbet)
* İdrar kaçırma, Kabakulak, Kızamık, Lösemi
* Nezle, Öksürük, Zatürree, Pnömoni

Ayak Kokusuna Kesin Çözüm!

Ayak Kokusundan Bu Yöntemlerle Kurtulun!
 
Basit ama etkili bir takım ayak kokusuna çözüm önerilerini düzenli bir şekil de uyguladığınız da artık ayak kokusu kabusunuz olmaktan çıkacak ve sizin de özgüveniniz yerine gelecektir.

İşte ayak kokusundan sizi kurtaracak çözüm önerileri ve uygulanışları;

1. YOL:
Öncelikle gözenekleri açmalısınız. Bunun için 5 litre ılık suyun içinde her gün 20 dk ayaklarınızı dinlendirmelisiniz.

2. YOL:
Ayaklarınızı dinlendirdikten sonra 100 gram talk pudra, 5 gram şap tozu, 10 gram mısır nişastası, 10 gram un ve 10 gram lavanta suyunu karıştırın. Bu karışımı ayaklarınıza sürün ve 30 dakika bekletin.

Suna Dumanlıkaya önerisidir.

3. YOL:
5 litre ılık su, 5 gram lavanta yağı, 5 gram okaliptus yağı, 5 gram tentürdiyot. Bu karışımı bir kova içerisinde birleştirin ve ayaklarınızı 10-20 dakika kadar içinde bekletin.

Suna Dumanlıkaya önerisidir.

4. YOL:
Bir kova içerisine bileklerinize gelecek kadar sıcak su koyun. 5 poşet siyah çay koyun. Su ılıklaşıncaya kadar bekleyin. Şimdi ayaklarınızı içine koyun ve çay içerisinde bulunan tanin maddesi ayaktaki bakterilerin ölmesine ve gözeneklerin küçülmesine neden olsun.

Ender Saraç önerisidir.

5. YOL: 
Derin bir kabın içine ılık su koyun ve içine 6 damla manuka yağı, 6 damla çay ağacı yağı, 6 damla kekik yağı, 10 damla lavanta yağı ve 1 tatlı kaşığı jojoba yağını ilave edin. Ayağınızı hazırladığınız karışım içinde 15 dakika bekletin. Bu uygulama 2 gün üst üste tekrar edin.

Ayak Sağlığı Uzmanı Özgül İşgör‘ün önerisidir.

6. YOL:
Bir bardak kaynamakta olan suyun içine kırkkilit otunu koyun. Bir diğer ismi atkuyruğu bitkisidir. Bir süre bu karışımı kaynatın ve ılıklaşmasını bekleyin. Ardından ise ayaklarınızı bu karışımla yıkayın. Bu uygulama 2-3 gün tekrar edilmelidir.

İbrahim Saraçoğlu önerisidir.

7. YOL:
Bir tutan adaçayını ve bir adet rendelenmiş havucu 3 su bardağının içinde kaynatın. Süzün ve ayaklarınızı yıkayın. Tamamen koku hissetmeyene kadar bu karışımı hergün tekrarlayın.

8. YOL:
1 tatlı kaşığı kına ve 2 çorba kaşığı sirkeyi 1 su bardağı suyun içinde kaynatın. Bu suyla ayaklarınızı yıkayın.

9. YOL:
Akhuş ağacının yaprağı 1 litre suda kaynatılır ve süzülerek elde edilen sıvı ile ayaklar yatmadan önce yıkanır.

10. YOL:
Kekik ve naneyi (kuru ya da yaş olabilir) birer çorba kaşığı olacak şekilde bir litre kaynar suyun içinde 10-15 dakika bekletin. Su ayaklarınızı rahatça sokabileceğiniz sıcaklığa ulaştığında 15-20 dakika içinde bekletin. Bu uygulamayı ihtiyaca göre 1 ya da 2 hafta uygulayın.

Cinsel İlişki Güzelleştiriyor

Güzel olmak için yalnızca krem kullanmak, masaj yaptırmak, spor yapmak yada bakım uygulamak gerektiğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz! Kadınların seks yaparak da güzelleştiği kanıtlandı. Yapılan araştırmalar cinsel yaşamından memnun olan ve uzun yıllar seks yapan kadınların genç ve güzel kaldığını ortaya çıkarttı.

Seks sırasında kan basıncının artması, kasların çalışması ve mutluluk hormonunun aşırı derecede salgılanması kalıcı güzellikte önemli etkenler arasında. Haftada 3 defa seks yapan kadınlar, en az 10 yaş daha genç ve güzel görünüyorlar.

İyi bir cinsel hayatın, beyin için de yararı büyük.

Bunun sebebi ise beynin cinsel ilişki sırasında normalden çok daha fazla çalışıyor olması. Üstelik seksle birlikte baş ağrısı, stres gibi sorunlar da son buluyor.

Kısacası, hem genç ve güzel kalmak hem de sağlığınızı korumak için uzmanlar seksi öneriyor.

Aşkın Vücudumuza Etkileri

Aşk sadece bir duygu mudur? Gösterilebilir mi?

Aşık bireylerin beyin MR görüntüleri incelendiğinde özellikle dopamin içeren bölgelerin yani beyin sağ bölgesinin yoğun bir biçimde aktivitesinin arttığı gözleniyor. Dopamin vücuda enerji veriyor iştahı azaltıyor ilgiyi artırıyor uykusuzluk sürekli karşı tarafa odaklanma onu düşünmeyi sağlıyor. Aşkın 3 fazının ilk dönemi bu şekilde gösteriliyor. Aşkın 2. ve 3. döneminde ise biraz daha sakinlik sevgi iletişim koku duyguları alışkanlık ve güven hissi ön planda. Bu dönemlerde ise serotonin ve diğer mutluluk sağlayan endorfinler etkili.

Yapılan bilimsel çalışmalarda intihar girişiminde bulunan gençlerde kalp kırıklığı terk edilme, aşkın kabul görmemesi gibi nedenler var. Aşk problemleri özellikle genç bireylerde toplum dışına itilme yalnızlık ve depresyonu tetikleyerek yaşam isteğini azaltıyor. Kırık kalpli gençlerin hayatları incelendiğinde aile ilişkilerinde problemler şefkat ve ilgi eksiklikleri gözleniyor. Hükümetler gençlerin üzerine daha fazla durulması sosyal ilişkilerin güçlendirilmesi gençlik cesaretinin olumsuz bir sonuca yol açmaması için önlemler alınması üzerinde duruyorlar.

Aşk Her Derde Deva

Aşk hem psikolojik hem de fizyolojik etkileri ile sağlığa iyi geliyor. Fiziksel etkilerde iştahsızlık ve metabolizma hızının artması başı çekiyor.

Aşkın Fiziksel Etkileri

1.Kan akımının düzenlenmesi
Dopamin ve norepinefrin kan akımını artırır.

2.İştah azalması
Tokluk merkezinin uyarılmasıyla açlık hissi kaybolur

3.Kalp ritminin hızlanması
Noradrenalin kalp atım hızını artırır.

4.Yağ yakımı
Stres hormonları olarak bilinen noradrenalin yağ yıkımını sağlar.

5.Metabolizmanın hızlanması
Kilo kontorolu ve zayıflık sağlar

6.Hafıza ve becerilerin artması
Artan kan beyin kan akımı hafıza ve becerilerin artmasını sağlar.

7.Ağrıyı daha az hissetme
Güçlü vücut içi morfin olan endorfinler hem ağrı algısını azaltır hem de mutluluk sağlar.

8.Bağışıklık sisteminin güçlenmesi
Endorfin ve serotonin yüksekliği bağışıklık sistemini güçlendirir.

9.Cilt sağlığının artması
Kan akımı değişiklikleri ve sevgi hormonlarının artması ciltte duruluk ve canlılık sağlar.

10.Östrojen ve testosteron artması
Üreme isteğini artırır.

Aşkın psikolojik etkileri arasında motivasyonu artırma yönü ön plana çıkıyor. Kişinin kendisine olan güveninin artması da hem sosyal hayatta hem de iş yaşamında başarıyı getirebiliyor.

Aşkın Psikolojik Etkileri

1.Motivasyonun artması
Kendine güvenen ve enerjik bir bünye konsantrasyon yoğunluğunu sağlar.

2.Anti depresan etkiler
Kullanılan antidepresanlar serotonin ve noradrenalin türevi maddeler içerir.

3.Özgüven ve başarı
Mesleksel başarılara imza atılır.

4.Dışa dönük sosyal kişilik yapısı
Mutlu ve sosyal bir kişilik yapısı sağlar.

Aşk sağlıklı bir biçimde yaşandığında bağışıklık sistemi üzerindeki olumlu etkileri sayesinde hastalıklardan koruyabiliyor. Kişinin tüm güzellikleri ile yaşadığı aşka dengeli ve sağlıklı bir yaşam şeklini de eklemesi gerekiyor.

Hangi Organ Kendini Ne Kadar Sürede Yeniliyor?

Organlarımız, gözlerimiz dışında, kendini yenileme özelliğine sahip. Hangi organımızın kendini ne zaman, ne kadar sürede yenilediğini sizler için derledik.

* Kalp Kendini 20 Yılda Yeniliyor.

* Yaklaşık 100 Bin Adet Olan Saçların Her Bir Teli Ayda 1.25 Santimetre ve Kendisini 3-6 Yılda Yeniliyor

* Mide Duvarı Kendisini 3-5 Günde Yeniliyor. Ancak Nikotin, Hücrelerin Yenilenmesini Ağırlaştırıyor.

* Bağırsak Kendisini 2-5 Günde Yeniliyor.

* İskelet Sistemi Kendisini 10 Yılda Yeniliyor.

* 10 Bin Tomurcuğun ve Her Birinde 50 Hücre Bulunan Dil Kendisini 10 Günde Yeniliyor

* Karaciğer Kendisini 6 Ayda Yeniliyor

* Akciğer Kendisini 1 Yılda Yeniliyor

* Kornea Tabakası Haricinde Kendini Yenileme Özelliğine Sahip olmayan Gözler Yenilenmiyor.

Hangi Saatlerde Hangi Organlarımız Yenileniyor?

Yaşam şeklimizi de bu saatlere göre düzenlediğimiz takdirde bu yenilenmeye katkıda bulunabilirsiniz. Örneğin akşam saat 11 de uyumazsak, saat 11 de kendini yenilemeye başlayan safra kesesi bu görevini yapamaz, ve ertesi günü yeterli performansta çalışamaz. Bununla birlikte göz altındaki torbalar ve şişkinlikler safra kesesinde çamur veya taş olduğunun bir belirtisi olabilir. Bunun için en az haftada 3 gece saat 11 de uyumamız gereklidir.

* 23:00 – 01:00 arası : Safra Kesesi
* 01:00 – 03:00 arası : Karaciğer
* 03:00 – 05:00 arası: Akciğer
* 05:00 – 07:00 arası : Kalın bağırsak
* 07:00 – 09:00 arası : Mide
* 09:00 – 11:00 arası : Dalak, Pankreas
* 11:00 – 13:00 arası : Kalp
* 13:00 – 15:00 arası : İnce bağırsak
* 15:00 – 17:00 arası : Mesane
* 17:00 – 19:00 arası : Böbrek
* 19:00 – 21:00 arası : Kalp Kası
* 21:00 – 23:00 arası : Bedenin Isıtılması

Horlamanın Doğal Çözümünü Biliyor Musunuz?

Horlama, burun ve boğazdan ciğerlere hava taşıyan yolları açık tutan kas, uyku sırasında gevşediğinde oluşur. Bu durum hava yollarının açılıp kapanmasına, nefes almanın zorlanmasına yol açar. Böylece horlama oluşur.

Yetişkinler genellikle otuzlu yaşların sonunda, kırklı yaşlarda horlamaya başlar ve elli yaşını geçtiklerinde bu durum daha da artar. Horlama ağırlıklı olarak yetişkinlerde görülür fakat üç ila 13 yaş arası çocuklar da bademcikleri ve lenf bezleri şiştiğinde veya ağır soğuk algınlığına yakalandıklarında horlarlar.

Eğer horlamanız eşinizi ve çevrenizdekileri rahatsız ediyorsa, aşağıdaki yöntemleri deneyebilirsiniz:

- Yatmadan üç saat öncesine kadar ağır yemek ve alkolden kaçının. Yatmadan önce ağır yemek yemek boğaz kaslarının normalden daha da gevşemesine yol açar ve bu durum horlamayan bir insanın dahi horlamasına yol açabilir.

- Yatmadan önce sakinleştirici ve antihistamin almaktan kaçının. Bu ilaçlar da boyun kaslarına baskı yapar ve horlamaya neden olabilir.

- Eğer kiloluysanız kilo verin. Fazla kilonun neden horlamaya yol açtığı bilinmiyor. Boğaz etrafındaki yapılarda yağ artışına bağlanabilir ki bu da nefes aldığınız hava geçitlerinin boyutunu küçültür.

- Sırt üstü yatmaktan kaçının. Dil geri düştüğü ve hava yollarının üzerine baskı yaptığı için pozisyon horlamaya yol açabilir. Yüzüstü veya yan yatarak uyumak tercih edilebilir. Ancak ağır horlayanlar için yatış pozisyonunun bir etkisi yoktur, horlama her pozisyonda devam edebilir.

- Tenis topu tedavisini deneyin. Yatağa girmeden önce içinde tenis topu olan bir bel çantası takın ve sırtınızın boşluğuna getirin. Alternatif olarak pijamalarınızın arkasına bir tenis topu da yapıştırabilirsiniz. Katlanmış bir çift çorap da işinizi görebilir. Her sırtüstü döndüğünüzde rahatsız olup yan yatarsınız.

- Yatağınızın baş kısmını yukarı doğru eğimli hale getirin. Yatağın baş kısmındaki ayaklarının altına kitap ya da tuğla koyabilirsiniz. Bu kronik horlamayı düzeltmeye yardımcı olabilir.

- Geniz tıkanmasına yol açan üst solunum sorunları ve allerjiler için bir hekime başvurun. Allerjiler ve soğuk algınlıklarından doğan tıkanmalar, hava geçitlerinin daralmasına yol açar. Hava dar bir yoldan geçtiğinde daha türbülanslıdır ve gırtlak dokularının titreşmesine yol açar. Eğer soğuk algınlığından dolayı burnunuz tıkanıksa, bu durumu gideren ilaç kullanın.

- Yatak odanızda temiz hava akışı olduğundan emin olun. Oda sıcak ve kuruysa burun geçitleri uyku sırasında tıkanır ve bu genellikle horlamaya yol açar. Pencerelerinizi açık tutun ve gerekirse genzinizi nemli tutmak için nemlendirici kullanın.

- Eğer sigara içiyorsanız, bırakın. Sigara içmek birçok ölümcül sağlık sorunlarıyla birlikte iltihaplanma, gırtlak tümörü, bronş tıkanması ve mukus birikmesine yol açan tahriş edici bir etkiye sahiptir ve tüm bunlar horlamayı arttırır.

Horlamaya Bitkisel Çözüm Önerileri

* Soğuk algınlığı nedeniyle horlama sorunu yaşıyorsanız buna çay ve bal karışımı ile tedavi yolu bulabilirsiniz. Çay yerine limon su karışımı da kullanılabilir.  Günde 2-3 kez balgam çıkartmalı ve balgam söktürücü bitkiler den kullanmalısınız. Bol çorba içerek boğazı yumuşatmak ta horlamaya iyi gelen bir beslenme yöntemidir. Et, balık gibi yiyeceklerden uzak durmalısınız. Horlamayı yok etmek için alçak yastık kullanmalı ve kafanızı vücut seviyesine getirerek uyumalısınız.

* Isırganotu da horlamayı bitkisel tedavi eden bir şifalı ottur. Isırgan otu çayı veya ısırganotu bitkisel takviye ürünleri kullanarak horlama tedavisi mümkündür.

* C vitamini içeren turunçgiller vücudun histamin düzeyini düşürdükleri için horlamayı azaltan etkiye sahiptir. Yatmadan 1 saat önce bir bardak taze sıkılmış portakal suyu içmeniz horlama nasıl geçer sorusuna bitkisel bir yanıt olarak aklınızda kalmalıdır.

* Yemeklerinizde sebzelere daha fazla yer ayırın Meyve ve sebzeler bioflavonoid adı verilen ve horlamayı tedavi eden önemli bir maddeye ev sahipliği yaparlar. Ayrıca C vitamini açısından zengin sebzeler ve meyveler de, histamin salgılamasına engel olan için doğal kimyasallar barındırırlar.

40 Yaş Üzeri Erkeklerde Beslenme ve Sağlık

Türkiye'de, 40 yaş üstü erkeklerin yaşam süreleri, kadınlara oranla daha kısadır. Ülkemizde erkeklerin karşılaştığı sağlık risklerinin başında koroner kalp hastalıkları yer almaktadır. Koroner kalp hastalıkları erkeklerde, kadınlara oranla daha erken yaşlarda görülmektedir. Yüksek tansiyon, sigara ve alkol kullanımı, şişmanlık, hareketsiz yaşam tarzı, diyabet ve bilinçsiz beslenme, özellikle 40 yaş üstü erkeklerde, kalp-damar hastalıklarına yakalanma riskini artıran faktörlerin başında yer almaktadır.

Bu yaş grubunda da yeterli ve dengeli beslenilmelidir. Yeterli ve dengeli beslenme; dört besin grubunda bulunan besinlerin yeterli miktarda tüketilmesiyle sağlanır. Bu besinler; süt grubunda yer alan süt, peynir ve yoğurt; et grubunda yer alan et, tavuk, yumurta ve kuru baklagiller; sebze ve meyve grubu ile tahıl grubuna giren ekmek, bulgur, makarna, pirinç, mısır ve tarhanadır. Bu besinlerin önerilen tüketim miktarları kişiye özgü olarak değişmekte, bireyin yaşı, cinsiyeti ve fiziksel aktivite durumu bu oranları etkilemektedir.

Günlük protein ihtiyacı hayvansal ve bitkisel kaynaklı gıdalardan dengeli olarak alınmalıdır. Besinler yoluyla alınan kolesterole dikkat edilmelidir. Kolesterol miktarı, kırmızı et, sakatat gibi hayvansal gıdalarda yüksektir. Besinler tüketilirken kolesterol içerikleri göz önünde bulundurulmalıdır.

Yağlar konusunda ölçülü olunmalı ve doymamış yağlar tercih edilmelidir. Tereyağı, diğer hayvansal yağlar ve margarinlerin çoğu doymuş yağlardır ve kolesterol düzeyini artırırlar. Ayçiçek, soya, mısır özü gibi bitkisel yağların çoğu ise doymamış yağlardır ve kolesterol içermezler. Bu nedenle yemeklerin doymamış yağlarla birlikte zeytinyağı ile pişirilmesi ve tüketimi, sağlık açısından daha yararlıdır.

Posalı besinler sıkça tüketilmelidir. Posanın kan kolesterolünü düşürücü etkisi vardır. Sebze ve meyveler posa, vitamin ve mineral içeriği zengin olan besinlerdir. Bunun yanında kuru baklagiller, yulaf, mercimek, mısır, buğday ve ekmek gibi posa yönünden zengin besinler beslenmede yer almalıdır.

Şekerli içecek ve tatlı tüketimi azaltılmalıdır. Şeker içeriği az olan besinler tercih edilmelidir. Şekerler saf karbonhidrattır ve yoğun enerji kaynağıdır. Bu besinlerin fazla miktarda tüketimi, vücut ağırlığının artmasına ve besleyici değeri yüksek olan besinlerin tüketiminin de azalmasına neden olur.

Tuz tüketimine dikkat edilmelidir. Tuz tüketimi ile yüksek tansiyon arasında yakın bir ilişki var. Ayrıca fazla tuz tüketimi idrarla kalsiyum atılmasını artırarak kemiklerden kalsiyum kaybına neden olur. Tuz tüketimini azaltmak için; lezzetine bakmadan yemeklere tuz eklenilmemelidir. Tuz içeriği düşük besinler tüketilmelidir. Sebze ve meyve tüketimi artırılmalıdır. İmkanlar dahilinde her gün en az 5 porsiyon sebze ve meyve tüketmeye özen gösterilmelidir.

Vücut ağırlığı dengede tutulmalı, fiziksel aktivite artırılmalıdır. Vücut ağırlığının normalden az ya da çok olması çeşitli sağlık sorunlarına zemin hazırlar. Bu nedenle vücut ağırlığını normal sınırlar içinde tutmak için yeterli ve dengeli beslenmeye özen gösterilmelidir.

Alkol ve sigaradan uzak durulmalıdır. Sigara, öldürücü zararları nedeniyle çok önemli bir halk sağlığı sorunudur. Alkol tüketimi ise sindirim enzimlerini bozup, karaciğer ve beyin üzerinde olumsuz etki yapar. Sigara akciğer, ağız boşluğu, yemek borusu, boyun, pankreas, mesane, böbrek, mide ve kan kanserine, alkol kullanımı ise karaciğer ve yemek borusu kanserine yol açar.

Hareketli bir yaşam sürmeye çalışılmalı; kısa mesafeleri yürünmelidir. Çok gerekmedikçe ve hekim tarafından yasaklanmadığı müddetçe asansör ve yürüyen merdiven kullanmak yerine merdiven inip çıkmaya özen gösterilmelidir. Her gün en az 30 dakika orta şiddette egzersiz (yürüyüş vb.) yapılmalıdır.

DİKKAT : Bu sitede yayınlanan her türlü bilgi, sadece bilgilendirmek amacı ile hazırlanmıştır. Bir sağlık profesyonelinin vereceği tavsiyelerin yerine kullanılamaz. Sizin gerçek fiziksel durumunuzu yansıtmıyor olabilir. Doktorunuza danışmadan bu sayfalardan edineceğiniz bilgileri herhangi bir rahatsızlığın teşhis veya tedavisinde kullanmayınız. Soru ve sorunlarınız için doktorunuza danışınız.