Bebek Sağlığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Bebeklerde Ve Çocuklarda Yüksek Ateş Nasıl Düşürülür?

Yüksek ateş anne babaların en tedirgin eden hastalık belirtilerinden biridir. Çocuğunuz size her zaman alıştığınızdan daha sıcak geliyorsa ısısını ölçerek tam bir ölçüm yapmanız gerekir. Genellikle ateş olarak kabul edilen derece 38ºC’nin üzerindeki değerlerdir. Özellikle küçük çocuklarda ateşi kontrol altına almak önemlidir.

Ateş nasıl ölçülür?
Kulak, dil altı, popo ve koltuk altı ateş ölçme noktalarıdır. Koltuk altı ölçümleri diğer ölçümlere göre 0,5ºC derece daha düşüktür. 2-2,5 yaşından küçük çocuklarda dil altından ölçüm yapmak teknik olarak biraz zordur. Kulak dereceleri saniyeler içinde güvenilir ölçümler yapabilmektedir. Ancak ucunun bebeğinizin kulak kanalına iyi oturduğundan emin olmanız gerekir. Evinizde mutlaka rahat kullanabileceğiniz bir dereceniz olmalıdır. Bu derece ile çocuğunuz ateşli değilken birkaç sefer ölçüm yapıp normal vücut sıcaklığını kaydetmekte yarar var.

Kaç derece yüksek ateş demektir? 
Her seviyedeki ateş tehlikeli sayılmaz. Kabul edilen ateş sınırları şöyle:
Ateşsiz: 34,4-37,9
Ateşli: 38,0-39,9
Yüksek ateşli: 40,0 ve yukarısı

Eğer çocuğunuzun ateşi yoksa fakat hasta görüntüsünü korumaya devam ediyorsa bir saat içinde ateşini bir daha ölçün. Eğer çocuğunuzun ateşi 38,0 ile 39,9 arası ise ateş düşürmek için önlem alın. Çoçuğunuzun ateşi 40 derece ve yukarıdaysa hemen doktorunuzla konuşun.

Ateşi nasıl düşürülür?
Eğer çocuğunuz üç aydan daha küçükse hemen doktorunuza başvurmanız gerekir. Ancak, bu arada bebeğin üzerini açarak bekleyin ve 15 dakika sonra tekrar ateşini kontrol edin. Eğer çocuğunuz üç aydan büyükse aşağıda yöntemleri uygulayabilirsiniz.

1. Çocuğunuzun üstünü açın
Çocuğunuzun ateşi çıkarken titremesi son derece normaldir. “Üşüttüğü için ateşi çıktı” diye üzerini örtmeyin. Kalın giysiler vücut sıcaklığını dışarı geçirmeyerek çocuğunuzun ateşinin daha da yükselmesine neden olur. Eğer çocuğunuz titriyorsa, onu bir çarşaf veya ince bir havluya sarın.

2. Ilık duş
Üzerini açmanıza rağmen çocuğunuzun ateşi 39ºC’nin üzerine çıkıyorsa hemen doktorunuzu arayın. Bu arada ısıyı hızla düşürmenin yolu da ılık duşa sokmak veya ılık, ıslak havlu ile kompres yapmaktadır. Çocuğunuza ılık duş yaptırırken:
1. Küveti ılık su ile doldurun.
2. Çocuğunuzu 15-20 dakika suyun içinde oturtun. Arkaya doğru yatmasına izin vermeyin. Suyu çocuğunuzun kafasından aşağıya dökmeyin. Bir süngeri ıslatarak onu çocuğunuzun vücudunun etrafında gezdirin.
3. Büyük bir havluyu ılık su ile ıslatıp tüm vücudunu havluya sarın. Sadece eklem yerlerine ılık su ile kompres yapmak yetersiz kalır.
Kesinlikle alkollü kompreslerle ateşi düşürmeye çalışmayın.
4. Çocuğunuz titremeye başladığı zaman, onu küvetten çıkarın ve bir havlu veya ince bir çarşafa sarın.

3. İlaç tedavisi (Parasetamol)
Parasetamol, “Asprin içermeyen ağrı kesicilerde” bulunan aktif maddedir. Çocukluk döneminde tercih edilen ateş düşürücüler bu maddeyi içermektedir. Çocuklarda hiçbir zaman asprin ateş düşürücü olarak kullanılmamalıdır. Parasetamol 4-6 saatte bir verilir. Ateş parasetamole rağmen 38,5ºC’nin üzerinde seyrederse doz aralığını 4 saatten 3 saate almak gerekir. Bu durumda ikinci bir ilaçla parasetamolü dönüşümlü bir şekilde kullanmak gerekir.

Üç aydan küçük çocuğunuz ateşlenirse
Yeni doğan dönemdeki bebeklerde enfeksiyonla savaşma yeteneği kısıtlı olduğundan ciddi enfeksiyonlar gelişebilir. Bebeğinizin ateşi 38ºC’nin üzerine çıkarsa, doktoru acilen arayın. Doktora danışmadan ilaç vermeyin. Ateş yükselirse ve kontrol altına alınamıyorsa bebeğinizi teşekküllü bir hastanenin acil bölümüne götürebilirsiniz.

Üç aydan büyük çocuğunuz ateşlenirse
Ateş, vücudun enfeksiyonlarla savaşma yöntemlerinden biridir. Çocuğunuzun her ateşi çıktığında doktoru görmenizi gerektirecek bir durum olmayabilir. Dikkatli olmak koşuluyla kendi başınıza da çocuğunuzun ateşini kontrol altına alabilirsiniz.

Hangi durumlarda doktoru aramanız gerekir? 
Eğer orta dereceli ateş (38,0 - 39,9) 24 saatten daha uzun sürerse ve ateşten başka burun akıntısı veya öksürük gibi başka hastalık belirtileri yoksa doktorunuzu arayabilirsiniz. Bu durumda ateşin nereden kaynaklandığını bulmak gerekebilir.
Eğer ateşi orta derecede 48 saatten (2 tam gece ve gündüz) daha uzun sürer ve ateş düşürücü ilaçlarla bile düşmezse doktorunuzla konuşun...

Hangi durumlarda çocuğunuzu doktora götürmeniz gerekir? 
* Eğer çocuğunuzun ateşi 40 derece ve yukarıda ise
* Eğer çocuğunuz çok hasta veya açıklayamadığınız hastalık belirtileri taşıyorsa
* Eğer çocuğunuz bir şey içmek istemiyor, durmadan ağlıyor veya çok halsiz görünüyorsa
* Eğer çocuğunuz ateşli havale geçiriyorsa. (Ateşli havale genelde çocuğunuzun ateşi normalden çok yüksek ise görülür. Havale anında çocuğunuzun elleri ve ayakları şiddetli bir şekilde sallanmaya başlar ve gözleri arkaya doğru kayabilir. Ateşli havale genelde 1-5 dakika sürer. Çocuğunuzun elinin veya kolunun birkaç kere sallanması, onun havale geçirdiği anlamına gelmez.)

Bebeklerin Zeka Gelişiminde Oyuncakların Rolü

Bebeklerin, 0-2 yaş arası dönemi her açıdan olduğu gibi zeka gelişimi açısından da çok önemli. Bu dönemi en verimli şekilde geçirerek bebeğinizin zeka gelişimine katkıda bulunabilirsiniz.

Bebeklerde zeka gelişimi için yapılması gerekenleri biliyor musunuz? Hangi oyuncaklarla, ne gibi oyunlar oynamalıyız? Televizyon zeka gelişimini etkiler mi? Ona kitap okumaya ne zaman başlamalıyız? Pudra.com araştırdı… Sorularımızın yanıtları Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Beril Bayrak Bulucu veriyor…

Bebeğin zekasını nasıl geliştirebiliriz?

Zeka üzerinde hem genetik faktör hem de uyarım son derece önemli. Anne sütü zekayı olumlu etkiliyor. Ancak bugüne dek yapılan çalışmalar, anne sütünün içeriğinin mi yoksa anne sütü veren annelerin genetik yapısının mı bebeğin zekasında etkili olduğunu kesinleştiremedi. Bilinen bir gerçek var ki o da beslenmenin zeka gelişimi üzerinde son derece etkili olduğu.

Anne babanın bebeği uyarması, zeka gelişimini etkiliyor. En önemli uyarım, sakin bir ses tonuyla bebeğin gözlerinin içine bakarak sürekli konuşmak. Yine dokunsal kontağın bebek zekasını geliştirmede önemli bir yeri var. Bebekle söylenen şarkılar, ritmik melodiler, sevgi dolu bir ortam da çok önemli.

Çok erken yaşlarda kitaplara başlamak gerekiyor. Bebeğin zekasını geliştirecek bir oyuncak varsa, o da kitaptır. Dördüncü aydan itibaren bebeğinizi kitaplarla tanıştırın.

Önemli olan oyuncakların pahalı ya da komplike olması değil, oyuncakla nasıl oynandığı ve oyun esnasında çocukla kurulan birebir kontak. Anne babanın oyuncağı ne kadar yaratıcı kullandığı, ne kadar etkileşime girdiği, bebeğin zeka gelişiminde son derece önemli.

Bebeklerde zeka gelişimini artıran oyunlar nelerdir? 

Yaratıcılığı güçlendiren ve etkileşime izin veren oyunlar zeka gelişimini destekliyor. Kitaplar, küçük yaştan itibaren çıngıraklar, görsel koordinasyonunu geliştirecek oyunlar, aynı zamanda puzzle’lar, üst üste konan oyuncaklar, gruplandırmaya izin veren renkli, şekilli oyuncaklar kullanmak gerekiyor.

Çok fazla ses çıkaran elektronik oyuncaklardansa, el yeteneğine izin veren, çok fazla sesi olmayan oyuncakları seçmekte fayda var. Aynı zamanda evdeki kutular ve mutfak gereçleri de oyuncak olarak kullanılabilir.

Önemli olan oyuncakla nasıl oynandığı, nasıl bir etkileşime girildiği ve o anda kullanılan yaratıcılık. Çok karışık ve ilginç bir oyuncaktansa, küçük ve fazla ilginç yönü olmayan bir oyuncakla, anne babanın bebekle birlikte ilginç bir oyun yaratması, bebeğin gelişimine büyük bir destek sağlar.

0-2 yaş arasında bebeğinize kesinlikle televizyon seyrettirmeyin. Çünkü televizyonun uyarımı son derece pasiftir ve bebeğin zekasını negatif etkiler.

Hangi oyuncaklar bebeğin zeka gelişimini artırır?
Anne babanın oyuncakları birebir kontak kurarak, çocukla birebir ilgilenerek kullanması çok önemli. Bebeğinize günde iki saat gibi bir zaman ayırın ilk yıl içinde.

Televizyon gibi tek yönlü uyarımlar bebeğin hayatında olmamamalı. Televizyon bebeğin hem zekasını hem de dikkatini negatif etkiler.

Oyuncak seçimini yaşına göre, uzman desteği alarak yapın. Eğitsel oyuncakları tercih edin.
Özellikle ilk başlarda oyuncaktan çok dokunsal aktiviteler, anne baba ile tensel kontak, bebek için çok daha önemli.

Oyuncaklara başlamanız gereken dönem, ikinci-üçüncü ay arası. İlk başlarda takip oldukça önemli, daha sonra bebek büyüdükçe el kullanımı, el-göz koordinasyonuna yönelik oyuncaklar, daha sonra motor gelişimini destekleyecek oyuncaklar, sonra hem el gelişimini hem motor gelişimini destekleyecek oyuncaklar kullanılabilir.

Bebeklere dördüncü ya da beşinci aydan itibaren evdeki küçük mutfak gereçleri, tencereler, kepçeler oyuncak olarak verilebilir. Evdeki pek çok şey oyuncak olarak yaratıcı bir şekilde kullanılabilir.

Beşinci ya da altıncı aydan itibaren üst üste dizilen oyuncaklar, puzzle’lar kullanılabilir. Bebeğin beyninde birtakım resimleri tamamlamasını, sınıflandırma yapmasını sağlayacak oyuncaklar verilebilir.
Odanın çok fazla oyuncakla dolu olmaması çok daha iyi olur.

Kitap okumaya dördüncü aydan itibaren başlamak gerekiyor. Bebekle direkt göz kontağı kurarak, göstermek şeklinde kitaplarla bebeğin gelişimini desteklemek oldukça etkili.

Bebeğe birinci yılın ikinci yarısında bir albüm yapabilirsiniz. İlgisini çeken resimleri, annenin-babanın, yakınlarınızın resimlerini teker teker göstererek tekrarlar yapmak, bebeğin beyin gelişimi açısından son derece önemli.

Gece Terörü Nedir, Nasıl Önlenir?

GECE TERÖRÜ NEDİR? 

Gece terörü çocuğun uykudan tam uyanmadan, yarı uyanık bir şekilde çığlık, tekmeler, panik, uykuda yürüme, vurma hareketleri veya mırıldanma gibi davranışlar göstermesidir. Çocuğun gözleri açıktır ancak aslında halen uyumaktadır. Gece terörü genellikle çocuk uyuduktan sonraki yaklaşık iki saat içerisinde meydana gelir. Gece terörleri zararsızdır. 6 yaşına kadar normal olarak değerlendirilir.

Gece terörünün özellikleri 

Gece terörünü normal uyanmalardan ayıran özellikler şunlardır:

* Çocuk korkmuştur ancak uyanamaz veya sakinleştirilemez.

* Çocuğun gözleri açıktır ancak sizin yanında olduğunuzu bilmez.

* Çocuk odadaki nesne ya da kişilerin korkunç olduğunu düşünebilir.

* Gece terörü 10 dakika ile 30 dakika arasında sürer.

* Genellikle sabah uyandığında olan bitenleri hatırlamaz.

* Gece terörü sırasında çocuğa nasıl yardım edilmeli?

Çocuğunuzun normal uykuya dönmesine yardımcı olmaya çalışın. Çocuğu uyandırmanız çok güçtür, bu nedenle uyandırmaya çalışmayın. Işıkları açarak çocuğun gölgelerden dolayı yaşadığı kaygıları azaltın. Rahatlatıcı şeyler söyleyin. Sarıldığınızda kendini daha iyi hissediyorsa, sarılın. Çocuğu sarsmak ya da bağırmak daha da korkmasına ve öfkelenmesine neden olabilir.

Çocuğunuzu yaralanmalara karşı koruyun. Gece terörü sırasında çocuk merdivenlerden düşebilir, duvara hızla çarpabilir ya da camı kırabilir. Çocuğunuz ayağa kalkmışsa, yumuşak ve sakin bir şekilde yeniden yatağına yöneltin.

Çocuğunuza geceleri sizden başka birilerinin de bakması gerekiyorsa, onlara durumu anlatın. Gece terörünün ne olduğunu ve neler yapmaları gerektiğini açıklayın.

Gece terörlerini önlemeye çalışın. Çocuğunuzun her gün düzenli ve uykusunu almasına yetecek kadar erken bir saatte yatmasına özen gösterin.

Birkaç gün boyunca çocuğunuzun uykuya dalmasından ne kadar süre sonra gece terörünün başladığına dikkat edin. Gece terörünün başlaması muhtemel saatte her 15 dakikada bir çocuğunuzu uyandırın ve 5 dakika boyunca tam uyanık vaziyette ve yatağın dışında tutun.

Bu şekilde bir hafta boyunca çocuğunuzu uyandırmaya devam edin. Çocuğunuzu uyandırmayı bıraktıktan sonra gece terörü yine devam ediyorsa, doktorunuza başvurun.

Ne zaman doktora başvurmak gerekir? 

* Gece terörleri çoğunlukla zararsızdır. Ancak aşağıdakilerden herhangi birini fark etmeniz durumunda, doktorunuza başvurun:

* Çocukta salyalanma, sarsılma ve katılma varsa,

* Yedi gece boyunca çocuğu uyandırdığınız halde gece terörleri devam ediyorsa,

* Gece terörü 30 dakikadan daha uzun sürüyorsa,

* Çocuk gece terörü sırasında tehlikeli bir şey yapmışsa,

* Gece terörü gecenin ikinci yarısından sonra meydana geliyorsa,

* Çocuk gündüz de normal faaliyetlerini etkileyecek ölçüde korkular yaşıyorsa,

* Ailede yaşanan bir stresin etkili olduğunu düşünüyorsanız,

* Çocuğunuzun gece terörü yaşaması ile ilgili başka kaygılarınız varsa.

Topuk Kanı Hayat Kurtarıyor

Bebeklerin topuğundan alınan 4 damla kan, bebeğin fiziksel ve zihinsel engelli olmasını önleyebilir.
Sağlık Bakanlığının yaklaşık 1.5 yıl önce başlattığı fenilketonüri ve doğumsal hipotiroidi taramasıyla yüzlerce bebeğin fiziksel ve zihinsel engelli olması önlendi.

Geçen yıl topuk kanıyla taraması yapılan 1 milyon 300 bebekten 246′sına fenilketonüri, 706′sına ise doğumsal hipotiroidi tanısı konularak, uygun tedaviye başlandı.

”Fenilalanin” isimli aminoasitin enzim eksikliği nedeniyle sindirilememesi ile ortaya çıkan ve zeka geriliğine yol açan fenilketonürinin erken tanısı için taramalar uzun yıllardır Sağlık Bakanlığının sorumluluğunda bazı üniversitelerce yürütülüyordu. Fenilketonüri taraması, 2006 yılının Aralık ayından bu yana Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı (RSHM) tarafından Türkiye genelinde yapılıyor.

Aynı program kapsamında, tiroid bezinin bulunmaması veya bu bezin hormon üretmemesi ya da yetersiz hormon üretmesinden dolayı ortaya çıkan, yeni doğanlarda bedensel ve zihinsel gelişim bozukluğuna neden olan hipotiroidi taraması da yürütülüyor.

DOĞUMSAL HİPOTİROİDİ
Doğumsal hipotiroidinin, fenilketonüriden daha erken belirti vermekle birlikte, yine doğum sonrasında alınan topuk kanıyla tespit edilebildiğine dikkati çeken RSHM Başkanlığı Yenidoğan Tarama Merkezi Sorumlusu Dr. Gülsüm Apak Özdemir, Özdemir, bu hastalığın dünya genelinde görülme sıklığı 4 binde 1 iken, Türkiye’de 2 binde bir olduğunu bildirdi.
Geçen yıl topuktan alınan 4 damla kanla 1 milyon 300 bin bebeğin fenilketonüri ve doğumsal hipotiroidi taramasından geçirildiğini belirten Özdemir, bu bebeklerden 246′sında fenilketonüri, 706′sında ise doğumsal hipotiroidi tespit edildiğini bildirdi.

BİYOTİNİDAZ EKSİKLİĞİ
Özdemir, yenidoğan tarama programına, bu yıl içinde biyotinidaz eksikliği taramasının da ekleneceğini bildirdi.
Biyotin vitamininin işlenmesindeki bir bozukluk sonucunda ortaya çıkan biyotinidaz eksikliğinde, duyma ve görme problemleri, gelişme geriliği, egzama benzeri deri döküntüsü, saçlarda dökülme, epilepsi şeklinde nöbetler görüldüğünü ifade eden Özdemir, bu bebeklerin ilk 1 yıl içinde hayatını kaybetme riskiyle karşı karşıya olduklarını anlattı.

Bebeklerde Aşı Takvimi

Aşılar daha çok bulaşıcı hastalıklar ortaya çıkmadan  önce bu hastalıkları önlemek için yapılır. Bulaşıcı hastalığa yol açan mikroplar öldürülerek, canlılıkları azaltılarak ya da tipleri değiştirilerek aşı hazırlanır. Bu aşı  uygulanan kişi hastalığı geçirmeden o hastalığa bağışıklık kazanmış olur. Hastalıkları önlemek onları tedavi etmekten her zaman daha kolay hem daha güvenlidir. Ülkemizde bebeklik döneminde uygulanan aşılar şunlardır:

Verem (BCG) aşısı: Bebek iki ayını doldurduktan sonra yapılmalıdır. Bebeğe verem aşısın yapıldıktan sonra 3 gün banyo yaptırılmamalıdır. Verem aşısı ilk yapıldığında aşı yerinde hiçbir reaksiyon görülmez, ancak 6-8 hafta sonra aşı yerinde ufak bir kızarıklık ve sivilce benzeri bir şişlik saptanır. Bu daha sonra kaybolarak yerinde ufak bir iz bırakır. Yenidoğan döneminden sonra da 5 yıl arayla 20 yaşına kadar aşılama tekrarlanmalıdır

Karma aşı (DBT): Karma aşı difteri, boğmaca ve tetanoz aşılarını içerir. 2. 4. 6. aylarda, 18. ayda ve 4. yaşta kas içine yapılır. Bu yaştan sonra karma aşıdan boğmaca aşısı çıkarılır. 10 yaşında difteri, tetanoz olarak yapılır. 10 yaşından sonra yapılacaksa erişkin tip difteri aşısı kullanılmalıdır. Her 10 yılda bir tekrarlanmalıdır. Aşı yerinde kızarıklık, şişlik, küçük bir şişlik gelişebilir. Bir süre sonra geçer. Aşıya bağlı havale geçiren çocuklarda boğmaca aşısı yapılmaz.

Çocuk felci (polio) aşısı: Çocuk felci karma aşılarla aynı zamanda ağızdan damla şeklinde kullanılır. Canlı aşıdır. Bazı özel durumlarda ölü aşı tercih edilmelidir. Ağızdan verilen aşı kusulursa tekrarlanmalıdır.

Kızamık, kızamıkçık, kabakulak aşıları: Ülkemizde  hala kızamık meydana getirdiği ölümler nedeniyle önemini koruduğundan rutin aşı programında kızamık aşısı 9. ayda yapılmaktadır. 15. ayda tekrar edilir. 15. aydaki tekrarın kızamık, kızamıkçık, kabakulak kombine aşısı şeklinde yapılması uygundur. Kızamıkçık özellikle hamilelikte geçirildiğinde bebekte sakatlıklara neden olabileceğinden, doğurma yaşına gelmiş her genç kızın bu kızamıkçık aşısı yapıldığından emin olunmalıdır. 11 yaşlarında kızamık, kızamıkçık, kabakulak kombine aşısının tekrarı gerekir.

Hepatit B aşısı: Ülkemizde hepatit B taşıyıcılığı %10 olarak bilinmektedir. Kan, kan ürünleri ve salgılarla bulaşabilir. Hepatit B ile enfekte kişide ileride siroz ve karaciğer yetersizliği gelişebilmektedir. Bu nedenle her yenidoğan doğumdan hemen sonra, 1. ayda ve 6. ayda olacak şekilde toplam 3 kez aşılanmalıdır. fakat özellikle annede hepatit B taşıyıcılığı tesbit edilmişse bebeğe doğar doğmaz aşı ile birlikte Hepatit B İmmunglobulini verilmelidir.

Hepatit A aşısı: Hepatit A, oral yolla bulaşan bir enfeksiyon hastalığıdır. Hijyen kurallarının düzeltilmesi ile hepatit A geçirme olasılığı azalmaktadır. Hepatit A erişkin yaşlarda geçirildiğinde daha ağır seyretmektedir. Hepatit A aşısı bir yaşından sonra ve 6-12 ay arayla toplam iki doz yapılması önerilmektedir.

Hemofilus   İnfluenza B aşısı: Menenjit aşısı olarak ta bilinen bu aşı özellikle 3 ay-5 yaş arası çocuklarda ağır menenhit, boğaz, kulak, burun, göz enfeksiyonu yapan hemofilus influenza  B bakterisine karşı bağışıklık sağlar. Karma ve çocuk felci aşısı ile birlikte 2. 4. 6. aylarda yapılabilir. 18. ayda tekrar edilir. İlk bir yılda yapılmamış çocuklara 12. aydan sonra tek doz olarak yapılır. 6 aydan sonra yapıldığında 1 yaşına kadar iki doz, son dozdan bir yıl sonra da 3.doz yapılır.

Grip aşısı: Sonbaharda yapılması önerilen grip aşısı özellikle ana okuluna devam edenlere, kalp hastalığı olanlara, sık akciğer enfeksiyonu geçirenlere, astım hastalarına yapılması gereklidir.

Su çiçeği aşısı: Canlı bir aşıdır ve tek olarak iyi bir bağışıklık sağlar. Bir yaşından sonra yapılması önerilir. Risk grubu çocuklara yapılmalıdır.

2013 Aşı Takvimi

Kızamık aşısında olduğu gibi, suçiçeği aşısının 12. ay değil 14-15. aylar içerisinde uygulanmasının çok daha etkili bir koruma sağladığı tespit edilmiş ve bu nedenle suçeçiği aşısının uygulanma tarihi 14-15. aylar olarak değiştirilmesine karar verilmiştir ve uygulamaya da bu şekilde geçilmiştir.

* Doğumda hemen : Hepatit B
* 1. ay aşısı : Hepatit B
* 2. ay aşısı : Karma (DBT-Çocuk felci) + Verem, Rotavirüs(1.) ve Pnömokok(1.)
* 3. ay aşısı : Karma (DBT-Çocuk felci), Rotavirüs(2.) ve Pnömokok(2.)
* 4. ay aşısı : Karma (DBT-Çocuk felci), Pnömokok(3.)
* 6. ay aşısı : Hepatit B
* 9. ay aşısı : Kızamık (kaldırıldı)
* 12. ay aşısı : Kızamık, kızamıkçık, kabakulak
* 12 – 14 ay aşısı : Suçiçeği
* 12-15 ay aşısı : Pnömokok (4)
* 18. ay aşısı : Karma (DBT-Çocuk felci)
* 24. ay aşısı : Hepatit A
* 30. ay aşısı : Hepatit A
* 4-6 yaş arası aşısı : Kızamık, kızamıkçık, kabakulak
* 4-6 yaş arası aşısı : DBT-çocuk felci
* 4-6 yaş arası aşısı : Suçiçeği

Yukarıda yer alan ve Sağlık bakanlığı tarafından belirlenen aşı takvimidir.

Emzirmenin Püf Noktaları

Emzirmenin Püf Noktaları

Emzirmek bebeği beslemenin en kolay, en doğal ve en yaygın olarak görülen yöntemidir. Pek çok anne bunun doğal olarak gelişeceğini bilir. Bununla birlikte emzirmeye doğru bir şekilde başlayıp devam ettirmek için hamilelik döneminizde bazı püf noktaları aklınızda bulundurmanızı öneririz.

1 - Yara ve acının size engel olmasına izin vermeyin. Bebekler emme refleksi ile doğar. İlk günlerde bebeğinizin sık sık emmek istemesi çok normaldir. Uzun emzirme seansları göğüslerinizde şiddetli acı ve yaralara neden olabilir. Ancak zaman içinde bu acı azalacak, özellikle de ilk 40 gün sonunda ortadan kalkacaktır. Göğüslerinizin yara olmasını engellemek kremler kullanabilir, göğüslerinizin iç çamaşırlarınızla temas etmesini engellemek için göğüs kalkanlarını deneyebilirsiniz. Bebeğinizi emzirdiğiniz pozisyonu değiştirmeyi deneyerek göğüslerinizdeki acıyı da azaltabilirsiniz.

2 - Arkadaşlarınızla konuşun. Doğum yapmadan önce bebeğini emzirmiş arkadaşlarınızla konuşmanızda, emzirme hakkındaki deneyimlerinden faydalanmaya çalışmanızda fayda var. Arkadaşlarınızın karşılaştığı sorunları dinleyip nasıl çözümledikleri hakkında fikir sahibi olursanız daha emzirmeye daha bilinçli başlayabilirsiniz.

3 - Çok fazla süt bebeğinizi uzaklaştırabilir. Doğumdan sonraki ilk günlerde bir anda çok fazla süt gelmesi bebeğinizin sütü istememesine sebep olabilir. Bebeğiniz emmeye başladığından bir anda çok fazla gelen süt onu korkutabilir. Bu gibi durumlarda önce göğüslerinizdeki sütü biraz boşaltabilir, sonrasında bebeğinizi emzirebilirsiniz. Bebeğinizi biraz daha dik durumda emzirmeye başlarsanız sütün bir anda boğazına kaçmasına engel olabilirsiniz.

4 - Stres yapmamaya çalışın. Doğumdan sonra annelerin en büyük endişesi bebeklerinin emip emmeyeceği, sütünün yeterli gelip gelmeyeceğidir. Süt üretimini sağlayabilmek için stres olmamaya çalışın, bebeğinizi sık sık emzirin, dengeli beslenin, mümkün olduğunca dinlenin.

5 - Daha çok su için. Sütü bebeğiniz için vücudunuz ürettiğinden sizin sıvı alımınız oldukça önemlidir. Susuz kalmamaya özen gösterin. Süt üretimi için sağlıklı ve dengeli beslenmek ve bol bol su içmek gerekir. Özellikle emzirirken susamanız çok normaldir, yanınızda sürekli su bulundurmayı ihmal etmeyin.

6 - İşe dönmenin emzirmenize engel olmasına izin vermeyin. İş yerinde de sağarak sütünüzü eve getirebilir, bebeğinizi sabah kalktığınızda, akşam eve döndüğünüzde ve gece boyunca emzirmeye devam edebilirsiniz.

7 - Bebeğinizin ısırmasına izin vermeyin. Bebeğiniz büyüdükçe dişleri çıkmaya başlayacak, bazı bebekler annelerinin göğüslerini dişlerini kaşımak için kullanabiliyor, buna izin vermeyin. Isırmaya başladığı anda emzirmeyi kesin ve ona neden uzaklaştırdığınızı açıklayın. Emzirmek bebeği beslemenin en kolay, en doğal ve en yaygın olarak görülen yöntemidir. Pek çok anne bunun doğal olarak gelişeceğini bilir. Bununla birlikte emzirmeye doğru bir şekilde başlayıp devam ettirmek için hamilelik döneminizde bazı püf noktaları aklınızda bulundurmanızı öneririz. Emzirmek bebeği beslemenin en kolay, en doğal ve en yaygın olarak görülen yöntemidir. Pek çok anne bunun doğal olarak gelişeceğini bilir. Bununla birlikte emzirmeye doğru bir şekilde başlayıp devam ettirmek için hamilelik döneminizde bazı püf noktaları aklınızda bulundurmanızı öneririz.

Hafta Hafta Yeni Doğan Bebek Gelişimi 37-48. Hafta

37. Hafta
* Tek eliyle bir şey tutarken emekleyebilir
* Emeklerken herhangi bir yöne dönebilir
* Nesneleri ortalarından birbirine vurur
* Saklanmış bir oyuncağı görürse, dışarı çıkarır
* Oynayacağı oyuncağı bilinçli olarak seçer
* Öksürme ve hapşırma gibi sesleri taklit eder
* Bardağı kullanabilir ve bardaktan içebilir

38. Hafta
* Desteklendiği takdirde birkaç adım atabilir; ellerini tutarak bir yetişkinle birlikte yürüyebilir
* Parmağı ve başparmağıyla küçük nesnelere uzanabilir
* Tekrarlardan sıkılır
* Dikey alanın farkındadır
* İnsanların ruh hallerini değerlendirmeye başlar

39. Hafta
* Tırmanır
* Emekleyerek merdiven çıkabilir
* Ellerini çırpar
* Basit talimatları izleyebilir
* Yüksekten korkmaya başlar
* Kendini ve eşyalarını korumayı öğrenebilir
* Kendini izleyenlere gösteri yapar; alkışlanırsa yaptığı şeyi tekrarlar

40. Hafta
* Biraz destekle ayakta durabilir
* Gecenin bir yarısında ayakta durma egzersizi yaparsa, uyku sorunları geliştirebilir
* Herhangi bir nesneyi isteyerek bırakabilir
* Başparmağı ve işaret parmağı arasında minik nesneler tutabilir
* Başkalarının hareketlerini giderek artan bir şekilde taklit eder
* Bazı kelimeleri ve emirleri anlayarak yerine getirir
* Suda oynamayı sever
* Bir oyuncağını diğerlerine tercih eder
* Dikkat çekmek için sesleri ve hareketleri tekrarlar »El sallar

41. Hafta
* İki eliyle tutunarak yürür
* Vücudunun bir tarafını ve bir elini tercih etmeye başlar
* Saklanırken gördüğü bir nesneyi arar
* Ruh halleri sergiler; kırgınlık, mutluluk, üzüntü ve öfke gibi
* Yüz ifadelerini taklit eder
* Sesleri taklit eder
* Ce-e çeşitlemeleri yapar
* Bazı yiyecekleri kendi başına yiyebilir

42. Hafta
* Ayaktayken oturabilir
* Müziğe sallanarak, zıplayarak, salınarak, mırıldanarak tepki ve-
* Bir kelimeye takılarak her söze cevap olarak söyleyebilir
* Kendisiyle ilgili farkındalığı artar
* Mimikleri taklit eder

43. Hafta
* Ayağa kalkabilir
* Bir elinde iki küçük nesne taşıyabilir
* Görmeye gerek duymadan arkasındaki bir oyuncağı almak için uzanabilir
* Bir şeyleri birbirine uydurmaya meraklıdır
* Sosyal onay arar; arkadaşlık ve ilgi ister
* Yabancı yerlerden korkar
* Bütün yemeğini kendisi yiyebilir

44. Hafta
* Merdiven tırmanıp inebilir
* Ellerini ayrı ayrı kullanabilir
* Nesneleri parçalayıp birleştirmeyi sever
* İçindekileri incelemek için çekmeceleri ve dolapları açar
* Amacı olan deneyler yapar; örneğin büyük bir tekerlekli oyuncağını yürüteç yerine kullanmaya kalkabilir
* Cinsel kimliğini öğrenmeye başlar
* Onu giydirirken size yardım eder
* Saklambaç ve yerde takla atma gibi oyunları sever
* Başka birinin alması için nesneleri yuvarlar
* Yürümeye başlayabilirler
* Müzik dinlemeyi severler
* Daha fazla inatçı olurlar
* Kendi başına bir fincandan su içebilirler

45. Hafta
* Mobilyalara tutunarak dolaşır
* Son derece küçük nesneleri tutabilir
* Bardağını tutup içinden içebilir
* Nesnelerin sembolleri olarak kelimeleri tanır; örneğin, ineklerin j "mu" sesi çıkardığını bilir
* Konuşma ritimlerini, tonlarını ve yüz ifadelerini taklit edebilir
* Her zaman işbirliği yapmaz
* Yabancılardan uzak durur

46. Hafta
* Ayakta dururken desteksiz eğilebilir
* Çömelip kalkabilir
* Onu giydirirken kollarını veya bacaklarını uzatarak size yardım eder
* Kutuların kapaklarını kaldırır
* Birkaç anlaşılır kelime söyleyebilir
* Kardeşlerinin yanında kendini değerlendirebilir

47. Hafta
* Ayaktayken düşmeden çömelebilir
* Nesneleri bilinçli olarak yerleştirebilir
* Ayakkabı bağlarını çözebilir
* Kutu veya kâse gibi şeyleri dizebilir
* Onaylanmamaktan kaçınmaya çalışır
* Suçluluk duygusunu gösterir

48. Hafta
* Herhangi bir şeye tutunmadan bir adım atabilir
* Ayak parmaklarının üzerinde durabilir
* Kaşığı ağzına götürebilir
* Kitabın sayfalarını çevirebilir
* Ayakkabılarını ve çoraplarını çıkarabilir
* Ses tonunu etkili bir şekilde kullanarak uzun cümleler gevele yebilir
* Onay arar
* Başka bir çocukla paralel oynayabilir
* Sehpaların üstünden örtüleri çekerler
* Çekmeceleri karıştırırlar ve içindekileri atarlar
* Kaşık kullanarak yemek yemeğe başlayabilir ama genelde dökerler
* Birkaç kelime söyleyebilirler


Hafta Hafta Yeni Doğan Bebek Gelişimi 25-36. Hafta

25. Hafta
* Yüzüstü yatarken kendini bacaklarıyla itmeye ve kollarıyla yönlendirmeye çalışır
* Dönmek veya nesneleri kullanmak için bileğini çevirir
* Yiyeceklerle oynamayı sever
* Tuttuğu nesneyi bir elinden diğerine aktarabilir
* Baş aşağı duran nesnelere bakmaya bayılır
* Perspektifte değişimi sever
* Ebeveyni odadan çıktığında ağlayabilir

26. Hafta
*Tek başına oturabilir
* Destekle ayakta durabilir
* Kendi biberonunu tutar
* Bardağını kulpundan tutabilir
* Kendini parmaklarıyla beslemeye eğilimli olabilir
* Güçlü tat tercihleri vardır
* iki nesneyi birbiriyle karşılaştırabilir
* Yabancılardan rahatsız olabilir

27. Hafta
* Başını iyi dengeler
* Diş çıkarmaya başlayabilir
* Ağzını ve ellerini kullanarak vücudunu keşfetmeyi sever
* Ayak parmaklarını emebilir
* Ses çıkaran oyuncaklarla heyecanlı bir şekilde oynar
* Parmaklarını çiğneyebilir ve başparmağını emebilir
* Aile üyelerini tanır

28. Hafta
* Kolayca dönebilir
* Çift kulplu bardağından yardımla içebilir
* Dikkatini toplayabilir
* Detaylara daha fazla ilgi gösterir
* Mizah yeteneğini sergiler ve dalga geçer
* Aynadaki görüntülerle oynar

29. Hafta
* Odanın içinde dolaşmak için yuvarlanma tekniğini kullanabilir
* Sırtüstü yatarken dolaşabilmek için poposunu kaldırıp indirebilir
* Nesneleri ağzına sokar, tutar, kullanır ve birbirine vurur
* "Ma, mu, da, di" gibi sesler çıkarır
* Bebek resimleriyle kendisi arasında bağlantı kurabilir ve uygun sesler çıkarabilir
* Sosyal ortamlara katılmak ister

30. Hafta
* Elleri ve dizleri üzerinde kendini kaldırabilir; bu şekilde ileri geri sallanabilir
* Aynı anda iki elinde birer nesne tutabilir
* Nesneleri tutmak için parmaklarını kullanır
* Bir nesne saklandığında ortadan kaybolmadığını anlar
* Sesleri ve ses dizilerini taklit eder
* Kullanılan ses tonundan, "hayır" kelimesinin anlamını kavrama- | ya başlar

31. Hafta
* Sürünmek yerine, karnını yerden kaldırarak emekleyebilir
* Nesneleri birbirine vurabilir
* Nesneleri bir elinden diğerine aktarabilir
* Küçük yiyecek parçalarını ya da krakerleri kendi başına kemirebilir
* Her şeyin tadına bakar
* Çeşitli sesleri tek nefeste çıkarabilir
* Kendi hareketlerinin anlamlarını öğrenmeye başlar
* İstemediği bir şeyi yapmamak için direnebilir
* Ebeveynlerine bağlıdır
* Yabancılara karşı tedirgin olabilir

32. Hafta
* İleri veya geri emekler
* Ellerini sallar ve çırpar
* Bir nesneyi takip ederken, bir diğerini tutup kullanabilir
* "Mama" veya "dada" diyerek birilerine seslenebilir
* "Çok büyük" veya "yakala beni" gibi oyunları sevebilir
* Düşürdüğü bir nesnenin arkasından bakar
* Dikkat çekmek için bağırır
* Aynadaki görüntüsüne vurur, gülümser ve öpmeye çalışır

33. Hafta
* Bir nesneye dayanırken ellerini bırakarak ayakta durabilir
* Kokuları birbirlerinden ayırabilir
* Hızlı hareket eden bir nesneyi gözleriyle takip edebilir
* Bir ile birden fazla arasındaki farkı anlamaya başlar
* Bilinen davranış kalıplarını yeni hareketlerle birleştirir
* İstemediği nesneleri iterek kendinden uzaklaştırır
* İnsanları ve davranışları taklit eder

34. Hafta
* Kendini ayağa kaldırmak için mobilyaları kullanır
* Parmağıyla işaret eder
* Geçmiş olayları hatırlayabilir
* Bir nesneyi çekerek almak gibi basit sorunları çözebilir
* Bir şeyleri elde etmek için ebeveynlerini kullanmaya çalışır
* Başka insanların ağız ve çene hareketlerini taklit eder

35. Hafta
* Ayakta durur konumda tutulursa, bir ayağını diğerinin önüne koyabilir
* Parmaklarıyla küçük bir nesneye uzanabilir ve yumruğunun içine sıkıştırabilir
* Basit talimatları anlar
* "Hayır" anlamında başını sallayabilir
* Nesneleri harici, 3 boyutlu gerçeklikler olarak inceleyebilir
* Sınırlanmayı sevmez

36. Hafta
* Bir şeye tutunduğu takdirde ayağa kalkabilir
* Bir sandalyede rahatça oturabilir
* Büyük nesnelere iki eliyle uzanabilir
* iki elini kullanarak farklı nesneleri alıp kullanabilir
* Önceki gün oynadığı oyunun adını hatırlayabilir
* Adı söylendiğinde cevap verir
* Ebeveyninin yakınında oynamak ister
* Oyunları taklit eder
* Bir şey elinden alındığında itiraz eder
* Kendi başına bazı şeyleri yiyebilir
* Hayır'ın anlamını bilir
* Ne istediğini bilir. Engellenince sinirlenir.
* Ce-ee oynayabilir.

1-12. Hafta       13-24. Hafta       25-36. Hafta       37-48. Hafta

Hafta Hafta Yeni Doğan Bebek Gelişimi 13-24. Hafta

13. Hafta
* Desteksiz oturabilir
* Kapalı yumruğuyla nesnelere vurabilir
* Beslenme gibi tanıdık ödülleri bekler
* Anne-babası veya büyük kardeşi yakınında olduğunda ilgi çekmeye çalışır
* 45 dakikaya kadar dikkatini belli bir şeye odaklayabilir

14. Hafta
* Gözlerini farklı uzaklıklara odaklayabilir
* Kısa sürelerle başını dik ve dengeli tutabilir
* Oyunda parmaklarını ve ellerini kapar
* Bir görüntü veya resimden ziyade, gerçek yüzlere karşı daha fazla gülümser ve sesler çıkarır
* Kendini yatıştırmaya çalışabilir
* Belli bir oyuncağı tercih edebilir
* Müzikle sakinleşebilir

15. Hafta
* Başını her yöne çevirebilir
* Banyodayken suyla oynayıp sıçratabilir
* Hafıza süresi 7 saniyeye kadar çıkabilir
* Aynadaki görüntüsü ilgisini çeker; ona gülümseyebilir
* Farklı insanlara farklı tepkiler verebilir

16. Hafta
* Sırtüstü yatarken yüzüstü, yüzüstü yatarken sırtüstü dönebilir
* Yardım ve destekle oturabilir
* Etrafında sallanan nesneleri kendine doğru çekerek ağzına götürebilir
* Nesnenin düştüğü yere bakar
* Kokulara ilgi gösterir
* Çeşitli tonlarda sesler çıkarır
* Aile üyelerini tanımaya ve birbirlerinden ayırmaya başlar

17. Hafta
* Yüzme hareketleri yaparak yatağının içinde dolaşabilir
* Katı yiyeceklere başlamak için hazır olabilir
* Kokuları birbirlerinden ayırabilir
* Nesneleri işaret ve orta parmakları arasında tutabilir
* 1 saatten uzun süre size karşılık verebilir
* Yeni sesler çıkarmak hoşuna gider
* Oyun oynarken güler
* Oyunu kesilirse ağlayabilir
* Beslenme sırasında oyun için ara verebilir

18. Hafta
* Başını farklı pozisyonlarda dengeleyebilir
* Ayaklarını ağzına götürüp parmaklarını emebilir
* Tutuşu daha sağlamlaşır
* Eline yerleştirildiği takdirde çıngırağıyla oynayabilir
* Çeşitli sesler çıkarmaya devam eder
* Dikkat çekmek ve sosyal bağlantı kurmak için gülümser ve ses-| ler çıkarır

19. Hafta
* Yüzüstü yatarken hem kollarını hem de ayaklarını kaldırabilir
* Yakınında duran nesnelere elini uzatır
* Bir nesneye tutunabilir
* Nesneleri ağzına götürür
* Sesli heceleri söyler ve birkaç sessiz harf ekleyebilir
* Beslenme saatlerinde oynamayı sever

20. Hafta
* Dönerek, sallanarak ya da vücudunu kıvırarak hareket edebilir
* Uzanırken daha iyi hedef alır
* Biberonunu iki eliyle birden tutabilir
* Nesnelere dokunmak, onları tutmak, çevirmek, sallamak ve ağzına sokmak ister
* Kasıtlı olarak sesleri ve hareketleri taklit eder
* Yüz ifadelerini taklit eder
* Kucağa alınmak istediğinde kollarını sallar
* Diş kaşımaya ve salyaları akmaya başlayabilir
* Diş çıkartmaya başlayabilir

21. Hafta
* Uyanık geçirdiği saatlerin en azından yarısında dikkati yerindedir.
* Büyük bir halkayı tutabilir
* Yeni ortamlarda etrafına bakarak inceler
* Bir oyuncağı bırakırken diğerine bakar; diğerini almak için birincisini bırakır
* Oyuncağını almaya çalışan birine karşı tepki verir ve itiraz eder

22. Hafta
* Sırtüstü yatarken, yattığı zemini tekmeleyerek hareket edebilir
* Her yönde dönüp kıvrılabilir
* 30 dakikaya kadar destekli olarak oturabilir
* Aynada kendilerini başkalarından ayırabilir
* Düşen nesnelerin arkasından bakmak için eğilir
* Sadece bir parçasını görerek bir nesneyi tanıyabilir
* Anne sütüne karşı ilgisi azalmaya başlar
* Memnuniyetini ve memnuniyetsizliğini sesle belli eder
* Aynada kendine bakarak gülümser
* Belli bir oyuncağı tercih edebilir
* Müzikle sakinleşebilir

23. Hafta
* Biraz destekle oturabilir; denge sağlamak için ellerinin üzerinde öne doğru eğilebilir
* Tek koluyla uzanabilir
* Sırtüstü yatarken yana dönüşü sırasında neredeyse oturacakmış gibi doğrulabilir
* Başını rahatça döndürebilir
* Uzun bir süre nesnelere bakabilir
* Çeşitli ve yeni sesler çıkarabilir
* Kıkırdar ve yüksek sesle güler
* Müzik duyduğunda hoş sesler çıkarır, mırıldanır ve ağlamayı bırakır

24. Hafta
* Sırtüstü yatarken, oyun amacıyla ayağını yakalayıp bırakır
* Nesneleri kullanabilir
* Mutluluk, mutsuzluk ve hatta öfke gibi çeşitli duygularını gösterebilir
* Ruh halinde ani değişimler olabilir
* Keyifle mırıldanıp sesler çıkarabilir
* ismini duyduğunda dönüp bakabilir
* Aynadaki görüntü ilgisini çeker.
* Mama sandalyesinde oturabilir.
* Anlamını bilmeden baba, mama diyebilir
* Kendi kendine bir bisküvi yiyebilir
* El sallayabilir.
* Dikkat çekici eşyalara yönelebilir
* Aynada kendini anne babadan ayırabilir
* Topla oynamaya bayılırlar.

1-12. Hafta       13-24. Hafta       25-36. Hafta       37-48. Hafta

Hafta Hafta Yeni Doğan Bebek Gelişimi 1-12. Hafta

1. Hafta
* Ani değişikliklere bütün vücuduyla tepki verir
* Başını bir taraftan diğerine döndürebilir, birinin omzuna dayandığında ya da yüzükoyun yatırıldığında başını kaldırabilir
* Kollarını, bacaklarını ve ellerini hareket ettirir
* Genel olarak uyur ve uyanır
* Oturur pozisyonda tutulduğunda baş öne arkaya düşer
* Yutmayı ve aramayı refleks ile kontrol eder
* Günde 19 ila 20 saat uyur
* Sıklıkla büyük tuvalet yapar
* Günde 7-8 kez beslenir
* Parlak ışık karşısında gözlerini kırpıştırır
* 20-25 santim ötesindeki bir nesneye gözlerini odaklayabilir
* Gözler dışa doğru dönme eğilimindedir
* Sesin geldiği yönü seçebilir
* Elleri genellikle yumruk şeklinde sıkılmıştır
* Sesleri ayırabilir, genel olarak ilgisini tiz sesler çekse de yumuşak seslere olumlu tepki verir
* Lezzetleri ayırır: Tatlıyı sever
* Eli kazayla çarparsa bir şeyi yakalayıp tutar
* Kucağa alındığında sakinleşir veya sağlam dokunuşlara tepki
verir
* Bir şeye bakmak için emmeyi bırakabilir
* Uykuya dalarak rahatsız edici tetikleyicilere kendini kapatabilir
* Belli saatlerde mama bekler
* Kısa aralıklarla birine bakabilir
* Heyecan ve gerginliğini belli eder

2. Hafta
* Kol, bacak ve el hareketleri hâlâ refleks seviyesindedir
* Aniden irkilebilir
* Elleri bu hafta da genellikle yumruk halindedir veya hafifçe açıktır
* Emmese bile, annesinin meme ucunu yakalamaya çalışır
* Tiz ve yumuşak bir kadın sesiyle daha kolay yatışır
* Her 10 saatin birinde dikkati keskindir
* Yardım istemek ağlar
* Kucağa alındığında ya da bir yetişkinin yüzünü gördüğünde i sakinleşir
* Annesinin gülümsemesine karşılık olarak dikkatini annesinin j yüzüne odaklar
* Yüzlere bakar
* İnsan sesine karşılık verir

3. Hafta
* Kollarını ve bacaklarını oyun amaçlı olarak uzatır
* Yüzükoyun yatarken kısa aralıklarla başını kaldırıp tutabilir
* Topuklarını şilteye gömüp bacaklarını itebilir ve böylece vücudunu hareket ettirebilir
* Işık ya da herhangi bir nesneye bakarken gözlerini yanlara çevirebilir
* Uyanma saatlerinde belirsiz ifadeleri vardır
* Onunla nazikçe konuştuğunuzda ve omzunuza dayayarak dik tuttuğunuzda sakinleşebilir
* Göz teması kurar
* Vücudunu, kendisini kucağında tutan kişinin vücuduna göre ayarlar

4. Hafta
* Sırtüstü yatarken hafifçe yan dönebilir
* Oturma pozisyonuna getirildiğinde, başını sırtıyla aynı hizada tutabilir
* Parmaklarını açtığınızda nesneleri tutabilir ama çabucak düşürür
* Birkaç saniye içinde yeniden gördüğünde nesneleri hatırlayabilir
* Anne-babasını gördüğünde veya seslerini duyduğunda, ses çıkartır
* Kendisini kucağında tutan kişiye tutunabilir
* Boğazdan gelen sesler çıkarabilir
* Sinirli ve sakin sesi ayırt edebilir.
* Siyah beyaz geometrik objeleri çok iyi seçer.

5. Hafta
* Refleksler kaybolur, hareketleri isteğe dayalıdır
* Nesnelere vurabilir
* Kadın sesiyle daha kolay yatışır
* Nesnelerle ilgili hafızası gelişmeye devam eder
* Parmağını ya da emziğini emerek kendini yatıştırabilir
* Kucağa alındığında, birini gördüğünde ya da sesler duyduğunda yatışır
* Bir nesneden çok bir kişiyi seyretmeyi tercih eder

6. Hafta
* Yüzüstü yatarken, başını birkaç saniye için 45 derece açıyla yukarıda tutabilir
* Kasları güçlenir
* Etrafına belli belirsiz bakar
* Kendi ellerinin hareketini inceler
* Nesnelerle karşılaştığında heyecanlanır
* Siz gülümsediğinizde o da gülümseyebilir
* Biriyle birlikteyken daha uzun süre uyanık kalabilir

7. Hafta
* Gün boyunca daha uzun süreler uyanık kalır
* Hareketleri takip edebilir
* Seslere ilgi duyar
* Ellere bakar
* Bir kişinin varlığına heyecanla tepki verir

8. Hafta
* Oturma pozisyonundayken başını dik tutabilir ama yine de başı sallanmaya devam eder
* Kol ve bacaklarıyla daireler çizebilir
* Sesleri, insanları, tatları ve nesnelerin boyutlarını ayırabilir
* Bir topluluğun içinde annesinin sesini seçebilir
* Kendisi için olan hareketleri tekrarlayabilir
* Bir kişiyi dikkatli ve doğrudan izleyebilir

9. Hafta
* Bütün gece uyuyabilir
* Bir nesneyi birkaç saniye elinde tutabilir
* Işık veya herhangi bir nesneyi izlerken, gözlerini daireler çizecek biçiminde hareket ettirebilir
* Annesinin göğsünü gördüğünde emme hareketine başlar
* Annesinin göğsünü veya biberonunu tanır ve beklentiyle kıpırdanır
* Kendiliğinden ve kolayca gülümseyebilir
* Banyo yapmaktan hoşlanmaya başlar
* Hafif bir ses çıkararak mutlulukla gülebilir ve kahkaha atabilir

10. Hafta
* Yüzükoyun yatarken kısa bir süre için göğsünü ve başını dik tutabilir
* Kollarını veya bacaklarını aynı anda hareket ettirebilir
* Kucağa alınırken o da vücudunu yukarı kaldırır
* Tutma refleksi kaybolur
* Ellerini birleştirebilir
* Hareket eden nesneleri gözleri ve başıyla takip edebilir
* Kendi yüzünü, gözlerini ve ağzını elleriyle inceler
* Dinlemek için emmeyi bırakır
* Seslere tepki olarak gurultular ve çeşitli sesler çıkarır
* Ağlamaları azalır

11. Hafta
* Yüzükoyun yatarken dirseklerinin üzerinde doğrulabilir
* Sesin kaynağını bulmak için başını ve boynunu çevirir
* Elinde bir oyuncak tutup sallayabilir
* Anne ve babasına farklı tepkiler verir

12. Hafta
* Yüzükoyun yatarken başını 90 derece dik tutabilir
* Yüz ifadeleri artar
* Çıkardığı sesler artar
* Ellerini genellikle açık tutar
* Nesneleri çiğnemeyi sever
* 5-10 dakika ellerine bakabilir
* Konuşmaları diğer seslerden ayırabilir
* Aile üyelerini tanımaya ve yabancılardan ayırmaya başlar

1-12. Hafta       13-24. Hafta       25-36. Hafta       37-48. Hafta

Bebeklerde parmak Emme Nedenleri Ve Alınabilecek Önlemler

Bebekler anne karnındaki konumundan dolayı emme içgüdüsü ile doğarlar. Doğumdan sonra ilk 3-4 ayda normal olarak bir çocuğun yeme içmesi için tek yol emme faaliyetidir. Bir yaşına kadar emme beslenmede esas yoldur. Çocukların emme faaliyetinden büyük ölçüde zevk aldıkları görülüyor. Çocukların bir çoğu beslenmedeki emme faaliyetinin yeterince doygunluk aldıkları görülmektedir. Parmak emme 1,5 yaşına doğru sık görülebilir.

Parmak emme açlıktan kaynaklanan bir davranış değildir. Emme %50’den %87’lere varan yüksek oranda beslenmeye bağlı olmayan davranış biçimidir.9.aydan itibaren bebekler uyku ile parmak emme arasında yakın bir ilişki kurarak, uykuları geldiğinde parmaklarını ağzına götürürler.Bu alışkanlığa “rituel” adı verilir. Ayrıca bazı bebekler diş çıkarma döneminde de bu alışkanlığa yönelebilirler. Dr. David Levy her üç saatte bir beslenen bebeklerin, her 4 saatte beslenen çocuk kadar parmak emdiklerine işaret etmektedir.

Biberon emzikleri eskiyip yumuşadığı için 20 dakika yerine 10 dakika biberonu emen bebekler hala 20 dakika biberon emen bebeklerden daha fazla parmak emmektedirler. Çocuğu parmak emmeden alıkoymak için yapılan çalışmalar 3 yaşına kadar çocuk tarafından dirençle karşılanır. Bazı bebekler yeni dişlerinin çıkması, bazıları zorlukla karşılaştıklarında, utanma ve sıkılma belirtisi olarak parmak emme görülür.

18. ayda sıklaşan parmak emmenin 4 yaşında kaybolması beklenir. Beslenmeye bağlı olan parmak emme birinci yılın sonunda kesilebilir. Parmak emme sıklığı okula başladığı sırada hızla azalır. 6-12 yaşlarında %12 oranında kazanılmış bir alışkanlık olarak süre gelir.

Genellikle bebeklerin çoğu baş parmaklarını ya da diğer parmaklarını emerler. Bu durum bazen daha yoğun olarak görülür ve ana-babayı telaşlandırır. Çünkü parmak zamanla hassaslaşmaya ve rengi koyulaşmaya başlar, daha aşırı durumunda dişlerde ve damakta şekil bozukluğuna yol açar. Parmak emmenin uyum ile siki bir ilişkisi vardır. Çocukların uykuya dalarken parmak emerler.2 yaşında ki çocukların bir kısmı uykuya dalarken parmaklarını ağzına almak için direnirler. 3 yaşında bu alışkanlık kendiliğinden kaybolur.

Parmak emme faaliyeti inanıldığından daha az diş düzensizliğine sebep olmaktadır. Parmak emme 5-6 yaşından sonra görülürse arzu edilmeyen bir alışkanlık haline gelir. Parmak emme yatma zamanı devam etse de bu bozuk bir alışkanlıktır. Yapılan araştırmalar, 5-6 yaş dolaylarında sona ermesi halinde zararının olmadığını, ancak devam etmesi halinde bu davranışın kökeninde psikolojik sorun ve gerginliklerin olabileceğini göstermektedir.

Parmak Emme Nedenleri
Yeni doğan bebekler, parmak emmeyi daha anne rahminde öğrenir. Doğuştan sahip oldukları en güçlü reflekslerden biri emmedir. Bazı bebekler yeni dişlerin çıkması, bazıları da zorlukla karşılaştıklarında utanma ve sıkılma belirtisi olarak parmaklarını emerler. İlk bir yaş içinde bebeklik döneminde çocuk doğal olarak parmak emebilir. Daha çok başparmağını hatta bazen ayak parmağını bile emebilir. Bu davranışın, çevreyi tanıma ve keşfetme ihtiyacından doğduğu kabul edilebilir.

Parmak emmenin temelinde anne-çocuk ilişkisindeki yetersizlik ve çocukta güven duygusunun yeterince gelişmemiş olduğuna ilişkin görüşler vardır. Ayrıca parmak emmenin uykuyla sıkı bir ilgisi vardır. Birçok çocuk parmaklarını uykulu oldukları ve uykuya daldıkları zaman emerler. Parmak emmenin gıda almak kadar duyguların da doymasına hizmet eden bir keyfiyet olduğu hakkında delil olarak gösterilmektedir. Bilindiği gibi her bebek bir devre parmak emer ve bu gayet tabi olarak görülmelidir.

Parmak Emme Tedavi ve Alınacak Önlemler
Öncelikle parmak emme olayının temeli, nereden kaynaklandığı tespit edilmelidir. Alt ıslatmada olduğu gibi burada da bir gerileme söz konusudur. Örneğin, çocuk yeni doğan kardeşinden sonra parmak emmeye başlayabilir. Çünkü kardeşinin kendi yerini alacağını ana-babasının kendisini eskisi kadar sevmeyeceğini ve kendisi yeteri kadar sevilseydi ikinci bebeğe gerek duyulmayacağını düşünebilir. Bu nedenle çocuk, kardeşi dünyaya gelmeden bu duruma hazırlanmalıdır. Böylece bu tür gerginlikten kaynaklanan alışkanlıklar zamanla ortadan kaybolacaktır.

Parmak emme olayının, alt ıslatma olayına benzerliği itibarıyla kesinlikle ilk çocukluk döneminde tedaviden kaçınılmalıdır. En sağlıklı yaklaşım, bu davranışın kendine zarar verebileceği, yakışmadığı, başkalarının yanında çok çirkin gözükebileceği, çocuğa sevecen bir dille anlatılmalı ve olumlu bir çevre sağlanmalıdır. Kesinlikle çocuk ev ve okul ortamında eleştirilmemeli ve başkalarının yanında küçük düşürülmemelidir. Çocuk parmak emmediği zaman yaptığı davranışlar ödüllendirilmeli ve parmağını emdiği zaman görmemezlikten gelinmelidir. Böylece parmak emmeyi ilgi çekme amacıyla kullanmamaya başlar.

Parmak emme kendi başına çocuklukta ve sonradan uyumu etkileyen bir alışkanlık değildir. Özel bir düzeltici tedbir olmayı da gerektirmez. Ancak parmak emmeye başlayan veya bunu alışkanlık haline getirmiş çocuklara bu alışkanlıkları terk etmeleri için uygun olmayan tedbirlerin, cezaların uygulanması sonucu bir çok uyum ve duyusal problemlerin ortaya çıkmasının nedeni olabilir. Basit bir alışkanlığı terk ettirmek için uygulanan metotlar durumla ilgisi olmayan yeni ve kronik bazı uyum bozukluklarına sebep olabilir.

Küçük yaşlarda çocuklar uygun şekilde beslenmelidir. Gıda ve anne sütünün kalitesi yanında çocuğun gıda verilirken tutumuna özel bir yer ve önem vermek gerekir. Çocuk gerek anne memesinden ve gerekse biberonla beslenirken annenin göğsüne onun sıcaklığını duyacak şekilde yaklaştırılmalıdır. Bir taraftan çocuğa gıdası veya meme verilirken diğer taraftan anne çocuğa gözlerinden sıcak sevgi akıtmalıdır. Çocuğun gevşek tutulması, hırpalanarak, azarlanarak gıda verilmesi büyük bir anlam taşımaz, haysiyet sahibi bir gence al zıkkımlan diye yiyecek vermenin yaptığı etkiyi yapar. Uygun şekilde beslenme bu problemin ortaya çıkmasında en büyük engel teşkil eder. Belki çocuk parmak emme veya lastik meme emmeden özel bir haz duyabilir. Bu hiçbir zaman zararlı bir alışkanlık değildir.

Normal davranışlar ve ilişkiler yoluyla bu alışkanlık 1 yaşının sonunda terk edilebilir. Eğer çocuk yürümeye başladıktan veya 1 yaşından sonrada bunu yapıyor yani parmağını emiyorsa bu çocuğun fazla yorgun, rahatsız, mutsuz, sıkıntılı, üzüntülü olduğunun belirtisidir. Çocuğun durumunun incelenmesi düzeltici tedbirlerin yalnız bir belirti olan parmak üzerinde değil bütün durumu düzeltmeye yöneltilmesi gerekir. Çünkü parmak emmenin asıl nedenleri ortadan kalkmadıkça çocuk parmak emmeye devam edecektir.

Çocuğa uygun dinlenme, geniş ve çeşitli faaliyet olanakları, oyun ortamları meşgul olmak için olanaklar sağlanmalıdır. Anne babanın uygun olmayan davranışları düzeltilmelidir. Çocuklara bu alışkanlığından dolayı şiddet hareketleri uygulanmamalı ve çocuk batıl fikirlerle korkutulmamalıdır. Mükafat vaadi, çocuğun bunu terk etme arzusunu ve gücünü harekete geçirecek, çeşitli tedbirler çocuğun bunu bırakmasını sağlayacaktır. Çocuğa bilhassa kendi kendini kontrol etmek için, isterse bu alışkanlığı terk edeceği inancını kazandırmak, alışkanlığı yenmek için iyi bir hatırlatıcı olabilir.

Çocuk 4-5 yaşlarına geldiğinde parmağını emmeye devam ediyorsa kendisine telkinlerde bulunmak faydalı olabilir. Çocuğa bu yaptığının çocukça bir davranış olduğu başkalarının gözüne hoş görünmediği onun anlayabileceği bir dille anlatılır. Çocuklar bu yaşlarda genellikle büyük bir insan gibi olmaya, ebeveyni taklit etmeye özenir. Çoğu zaman onlar gibi davranır. Ebeveyn çocuğun bu durumunu çok iyi değerlendirmelidir. Kendilerinin parmak emmediklerini, çünkü bu durumun pek hoş olmadığını söylemeleri çoğu zaman etkili olabilir.

Ay Ay Yeni Doğan Bebek Gelişimi

Yeni Doğan Bebek Gelişimi
Bebeklerimiz biran önce büyüsün isteriz. Ne zaman bizimle birlikte yemek yiyecek, ne zaman yürümeye başlayacak, ne zaman konuşacak, vb... Bebekler o kadar hızlı büyür ve gelişir ki, bunu ancak eski fotoğraflara bakınca anlarız.

1. Ayın Sonunda Bebeğinizin Yapabildikleri
* Rahat hareket eder.
* Karnının üzerindeyken kafasını birkaç saniye kaldırabilir ve sağa sola çevirebilir.
* Görebilir, duyabilir.
* Çıngırak sesine dönebilir veya ses çıkartarak yanıt verebilir.
* Acıktığı, altını kirlettiği, rahatsızlandığı zaman ağlar.
* Meme emdiğinde sakinleşir.
* Yalnız kaldığında ağlar, kucağa alındığında genellikle susar.
* Mutlu olduğu zamanlarda çeşitli sesler ve agular çıkartabilir.
 * Kendiliğinden gülmeye başlayabilir.
 * Özellikle anne sesini tanır ve güler.
 * Başını yardımsız tutamaz, yatarken dönemez ve oturamaz.
 * Bebek siyah beyaz geometrik objeleri çok iyi seçer.

2. Ayın Sonunda Bebeğinizin Yapabildikleri
* Ağlama sıklığı giderek azalır.
* Dik oturtulduğu zaman kafasını dik tutabilir.
* Başını daha uzun süre tutabilir.
* Karnının üzerindeyken kollarının yardımıyla göğsünü kaldırabilir.
* Gece boyunca uyumaya başlayabilir.
* Memnuniyetten gülücükler ve çığlıklar atabilir.
* Nesneleri başını döndürerek takip edebilir.
* Sinirli ve sakin sesi ayırt edebilir.
* Ellerini ağzına götürür.
* Yere serilmiş bir battaniyenin üzerinde yatmaktan hoşlanırlar.

3. Ayın Sonunda Bebeğinizin Yapabildikleri
* Dik oturtulduğu zaman kafasını dik tutabilir.
* Memnuniyetten gülücükler ve çığlıklar atabilir.
* Bir yana yuvarlanabilir.
* Nesnelere dokunmaktan hoşlanabilir.
* Altı-yedi saat beslenmeden uyuyabilir.
* Yabancı biri kucağına aldığında ağlayabilir.
* Karşısındakiyle daha uzun süreli bakışabilir.

4. Ayın Sonunda Bebeğinizin Yapabildikleri
* Parmaklarıyla oyuncağı kavrayabilir.
* Bir nesneye uzanabilir ve ağzına götürebilir.
* Etrafıyla ilgilenmeye başlar.
* Etrafındakilere güler. İnsan sesine başını çevirebilir.
* Bir yandan öbür yana dönebilir.
* Aynadaki görüntü ilgisini çeker.

5. Ayın Sonunda Bebeğinizin Yapabildikleri
* Bir nesneye uzanabilir.
* Mutluluktan çığlıklar atar.
* Sırt üstünden yüz üstüne dönebilir.
* Her şeyi görüp izleyebilir.
* Başını sağa sola döndürebilir.
* Kucakta oturabilir.
* Ayaklarının üzerinde tutulduğunda vücudunu dik tutabilir.
* Diş kaşımaya ve salyaları akmaya başlayabilir.
* Diş çıkartmaya başlayabilir.
* Anne, dede gibi sesleri ayırt edebilir.
* Çıngırağı bir elinden diğer eline geçirebilir.
* Düşen bir nesneyi arayabilir.
* Bebeğiniz artık eğlenmeye başlar. Sizinle saklambaç oynayabilir.
* Yabancıları ayırmaya başlayabilir.

 6. Ayın Sonunda Bebeğinizin Yapabildikleri
* Desteksiz oturabilir.
* Mama sandalyesinde oturabilir.
* Çıngırak ve sesli oyuncaklar çok hoşlanır.
* Gece boyunca uyuyabilir.
* Yemek tabağındaki yiyecekleri elleriyle tutar.
* Her iki yöne de de dönebilir. Bu yüzden yatakta ve yüksek yerde tek başına bırakılmamalı.
* Oyuncakları birbirine vurur.
* Aile bireylerini yabancılardan ayırır.
* Anlamını bilmeden baba, mama diyebilir.

7. Ayın Sonunda Bebeğinizin Yapabildikleri
* Dik tutulduğunda bacakları üzerine ağırlık verebilir.
* İki eli arasında oyuncakları tutabilir.
* Tek başına oturur.
* Kendi kendine bir bisküvi yiyebilir.
* El sallayabilir.
* Dikkat çekici eşyalara yönelebilir.
* Ayna da kendini anne babadan ayırabilir.
* Topla oynamaya bayılırlar.

8. Ayın Sonunda Bebeğinizin Yapabildikleri
* Dik tutulduğunda bacakları üzerine ağırlık verebilir.
* Hayır’ın anlamını bilir.
* Ne istediğini bilir. Engellenince sinirlenir.
* Kendi yemek yemek isteyebilir.
* Tutunarak ayağa kalkabilir.
* Ce-ee oynayabilir.
* Koltuklara tutunarak yürüyebilir.
* Basamaklara tırmanmayı ve inmeyi çok severler.

9. Ayın Sonunda Bebeğinizin Yapabildikleri
* Oturur pozisyondan ayağa kalkabilir.
* Oyuncaklarını çarpmaktan ve elinden atmaktan hoşlanabilir.
* Yüzüstü pozisyondan oturur duruma geçebilir.
* El oyunları oynar ve el sallayabilir.
* Adım atmaya çalışır.
* Kelimeleri tekrar tekrar söyler.

10. Ayın Sonunda Bebeğinizin Yapabildikleri
* Oturur pozisyondan ayağa kalkabilir.
* Ce-ee oynar.
* Daha fazla emekler.
* Tutunarak ayakta durabilir.
* 9-10 aylık olunca bebekler oda içinde sürünerek, emekleyerek, eşyalara tutunup sıralayarak dolaşmaya başlarlar.
* Giyindiğinde dışarı çıkılacağını anlar.

11. Ayın Sonunda Bebeğinizin Yapabildikleri
* Kısa süreyle ayakta durmaya başlarlar.
* Yürümeye başlayabilirler.
* Müzik dinlemeyi severler.
* Daha fazla inatçı olurlar.
* Kendi başına bir fincandan su içebilirler.
* İsteklerini ağlamadan gösterebilirler.

12. Ayın Sonunda Bebeğinizin Yapabildikleri
* Sehpaların üstünden örtüleri çekerler.
* Çekmeceleri karıştırırlar ve içindekileri atarlar.
* Kaşık kullanarak yemek yemeğe başlayabilir ama genelde dökerler.
* Birkaç kelime söyleyebilirler.
* Müzik ve şarkı dinlemekten hoşlanırlar.
* Genelde yardımla yürür.

Anne Karnında Bebeğin Hangi Duyu Organı Ne Zaman Oluşur?

Anne Karnında Bebek

Bebek daha anne karnındayken gelişmeye ve büyümeye başlar. Bir çocuğun hayatının ilk yıllarındaki gelişimini tam olarak anlayabilmek için anne karnında geçirdiği süreci de bilmek yararlıdır. Anne karnında geçirilen sürenin ilk sekiz haftası embriyo, bunu izleyen ve doğuma kadar süren dönem fetus dönemidir.

Döllenmenin ardından oluşan embriyo, ilk hafta içinde rahim duvarına yapışır ve hücre çoğalması sonucunda giderek büyür. Gebeliğin üçüncü-dördüncü haftasından itibaren ultrason aleti ile bakıldığında embriyo görülebilir. Bu dönemde embriyonun kalp atışları da ultrason aleti ile tespit edilebilir.

Gebeliğin üçüncü-dördüncü haftalarında organlar oluşmaya başlar. Örneğin akciğerler üçüncü haftada gelişmeye başlar ve bu gelişim doğum sonrasında da devam eder. Kan dolaşımı dördüncü haftada başlar ve anne karnında bebek iki aylık olduğunda dolaşım sisteminin gelişimi büyük ölçüde tamamlanmış olur. İki aylık bir embriyonun ağırlığı 18-20 gram, boy uzunluğu 3-4 cm'dir.

Embriyoda ilk gelişen sistemlerden biri sinir sistemidir. Gebeliğin ilk aylarında geçirilen hastalıklar ya da kullanılan ilaçlar sinir sisteminin gelişimini etkileyerek bebekte gelişimsel sorunlara neden olabilir. Anne karnında bebeğin ne tip deneyimler yaşadığını bilmek, doğum sonrası davranışlarını anlamamıza yardımcı olur.

Dokunma Duyusu:
Fetüs, sekiz haftalıktan itibaren yanağına herhangi bir şey değmesine karşı kendini korumayı amaçlayan hareketlerde bulunur. Gebeliğin 4.üncü ayından itibaren anne karnını okşadığında bebeğin hareketlendiği gösterilmiştir. Gebeliğin 32.haftasından itibaren fetüs, cildinde herhangi bir yere dokunulduğunda tepki verir.

Tat Alma:
Tat alma için gerekli olan organlar, gebeliğin 14. haftasından itibaren gelişmiştir ve tat almanın bu dönemde başladığı ileri sürülmektedir.

Koku:
Koku alma organı olan burun 11-15. haftalar arasında oluşur. Gebelik boyunca pek çok kimyasal madde plasentayı geçerek fetüsün doğuma kadar içinde yaşadığı amniyon sıvısına ulaşır. Bu sayede fetüs pek çok tat ve kokuya maruz kalır. Fetüsün ağız ve burun boşlukları devamlı olarak amniyon sıvısı ile temas halindedir. Gebelikte yapılan çalışmalar fetüsün koku aldığını göstermiştir. Yenidoğan bebekler annelerini kokularından tanıyabilmektedir.

İşitme:
İşitme organı olan kulak, gebeliğin 28.haftasında oluşumunu tamamlar. Fetüsün16.haftadan itibaren dışarıdan gelen sesleri işittiğine ilişkin veriler vardır. Annenin karnı, rahim duvarı ve amniyon sıvısı bebeği dışarıdan gelen seslerden bir miktar korusa da fetüs gebelik boyunca ses, titreşim ve hareket karışımından oluşan bir ortamda yaşar.

Gebelikte seslerin fetüse ulaşabildiğini gösteren pek çok araştırma vardır. Özellikle annenin sesi bebeğe, diğer dış seslerden daha fazla ulaşabilmektedir. Gebeliğin son üç ayında bebekler ses ve müzik duyduklarında hareket eder ve tekme atarlar. Anne sakin bir ses tonuyla konuştuğunda bebeğin kalp hızında yavaşlama görülür.

Yeni doğan bebeklerin diller arasındaki farklılıkları da ayırt edebildikleri bildirilmiştir. Bazı müziklerin bebeğe rahatlatıcı etkisi olduğu deneylerle kanıtlanmıştır.

Görme:
Gebeliğin 26.haftasına kadar fetüs gözlerini kapalı tutar. Buna rağmen ışık fetüse ulaşabilmektedir. Annenin karnına fener tutulduğunda fetüsün kalp atışlarında hızlanma olduğu gösterilmiştir.
Gebeliğin yedinci ayından itibaren beyindeki görme merkezlerine sinyaller gider. 31-32 haftalık doğan bebeklerin az da olsa odaklanabildiği ve gözleriyle kısa süreli takip yapabildiği gözlenmiştir.
Zamanında doğan bir yeni doğan 20-30 cm mesafede olan bir eşyayı kusursuz bir şekilde görürse de, bu mesafeden uzağı net göremez. Yeni doğan bebekler en çok insan yüzüne bakmayı severler. Görme ilk yıl içinde gelişmeye devam edecektir.

Hareket:
Gebeliğin 6-10. haftalarından itibaren bebeğin anne karnında gerinme hareketleri yaptığı, baş, kol ve bacaklarını hareket ettirdiği bilinmektedir. Onuncu haftadan itibaren ellen ile başına, yüzüne dokunduğu, ağzını açıp kapadığı ve yutkunduğu belirlenmiştir.

Gebeliğin 14. haftasından itibaren solunum hareketleri başlar. Fetüs artık çenesini de oynatabilmektedir. Öncelikle hareketler kendiliğinden olur, 15. haftadan itibaren annenin kahkahasına ya da öksürmesine fetüsün tepki verdiği ve hareket ettiği görülmüştür.

D Vitamini Bebeklerde Ne Kadar Kullanılmalı?

Yeni doğan bebeklerin gelişimi ve büyümesi için ihtiyaç duydukları bir vitamin olan D vitamini, anne sütünde yeteri kadar bulunmadığı için uzmanlar bebekler için D vitamini ihtiyacının dışarıdan karşılanması gerektiğini önermekteler. Dışarıdan takviye edilecek olan D vitamini bebeklerde sıklıkla husule gelen raşitizm hastalığının önüne geçilmesini sağlamaktadır. Bebekler günlük 400 IU D vitaminine ihtiyaç duyduklarından bu değer anne sütünde 12-60 IU civarındadır. Bu sebeple her bebeğin D vitamini takviyesi alması gerekir.

Bebeklerde D vitamini kullanımı
Annede D vitamini eksikliği varsa bebeğin D vitaminine olan ihtiyacı daha da artacaktır.
Anne rahminde fetusun D vitamini ihtiyacı, annenin depolarından karşılanır. Fetus doğumdan sonra kendisini bir süre idare edebilecek kadar D vitaminini de çeşitli dokularında depolar. Eğer annede D vitamini depoları yeterli değilse bebek ya D vitamini eksik olarak ya da yetersiz D vitamini depolamış olarak doğar. Bu durum da doğumdan sonra yeterli D vitamini alınmaz ya da yeterince güneş ışığına maruz kalınmazsa D vitamini eksikliğine bağlı raşitizmin oluşma riskini artırır.
Annelerde D vitamini eksikliği riski de göz önünde tutularak, anne sütü alan tüm çocuklara günde 400 IU D vitamini verilmelidir D vitamini verilmesi, anne sütü kesildikten sonra da devam etmeli ve en az 1 yıl süre ile uygulanmalıdır Anne sütü ilk 6 ay içerisinde, D vitamini içeriği dışında, çocuğun büyüme ve gelişmesi için tek başına yeterlidir.

Bebeklerde D vitamini eksikliğine bağlı olarak gelişen raşitizm, kemiklerde kalsiyum ve fosfor depolanması sorunlardan dolayı husule gelen şekil bozukluğu hastalığıdır. Bebeklerin sıkça güneşe çıkarılması da güneşin D vitamini bakımından zengin olmasından dolayı bebek vücudundaki D vitamini ihtiyacını yüksek oranda sağlayacaktır. D vitamini takviyesi ise bebek sütten kesildikten sonra bir yıl kadar devam ettirilmelidir.

Bebeğinizle Eğlenceli Zamanlar Geçirmeniz İçin Öneriler

Yeni bebeğiniz hayırlı olsun, Allah analı babalı büyütsün inşaallah. İçinizde bebeğiyle güzel, eğlenceli vakit geçirmek istemeyen var mı? Elbetteki yoktur. Öyleyse aşağıda sizler için derlediğimiz yazımızı okumanızı tavsiye ederiz.

1- Bebeğinizi kucaklayın, ona masaj yapın ve sevgi dolu sözler söyleyin.

2- Bebeğinizle sık sık konuşun. Konuşurken gözlerine bakın ve mimiklerinizi abartın. Bebeğinizi ismiyle çağırın.

3- Eğlenceli sesler çıkarırken, bebeğinizi hafifçe öne ve arkaya sallayın.

4- Bebeğinize giderek artan karmaşıklıkta obje resimleri gösterin.

5- Bebeğinizin görüş alanı içindeki objeleri hareket ettirin. Dikkatini çekin.

6- Ona farklı şekil ve malzemelerden yapılmış oyuncaklar verin; böylece şekilleri , objeleri tanır ve öğrenir.

7- Yüzünüzü elleriyle araştırmasına izin verin.

8- Yüz mimiklerinizle birlikte ona ritim içeren ninniler ve şarkılar söyleyin. Bebekler tekrardan hoşlanırlar, aynı şarkı ve ritimleri tekrar tekrar söyleyebilirsiniz.

9- Bebeğinizi farklı ses ve görüntülerle tanışması için dışarı çıkarın. Yolda giderken farklı şeyleri işaret edin ve adını söyleyin.

10- Ona hikayeler, masallar öyküler anlatın, yüksek sesle okumak beyni uyarmanın en basit ve etkili yoludur.

11- Ünlemli ifadelerle konuşun.

12- Gülümseyin. O gülümsediğinde çok memnun olduğunuzu gülerek belli edin ve söyleyin.

Bebekler, çocuklara göre uyaranlar karşısında daha fazla korkarlar. Bebekler büyüdükçe korkuları azalır ve ancak niteliksel olarak farklılaşır. Bebeklerin genellikle altı ay ile bir yaş arasında yabancı kişilere karşı olan korku ve davranışları daha sonra giderek azalır ve kaybolur.

18 aylık bir bebek yabancı ile karşılaştığında annesinin kucağında ise başını göğsüne dayar veya annesine koşar ve yabancıdan uzaklaşır. Kendini güvende hissettiğinde ancak yabancı ile iletişim kurar ona gülümser, elini uzatır. 2 yaşından itibaren korkunun koşullanma yoluyla öğrenildiğini görürüz. Anne ve baba neden korkuyorsa çocuk da ondan korkar. Anne sürekli 'orası karanlık gitme' dediğinde karanlıktan korkacaktır. Çocuklar büyük kardeşlerini örnek alabilirler ve anlatılan öykülerden etkilenebilirler.

Anne Karnında Bebek Gelişimi 40.Hafta

Bebeğinizdeki değişiklikler

Bebek yaklaşık 3400 gram ağırlığındadır. Poposundan başına uzunluğu 37-38 cm. olup toplam uzunluğu da 48-50 cm.'dir. Son haftaya girildiğinde oksijen ve besin maddelerini bebeğinize taşıyan göbek kordonunun uzunluğu yaklaşık 50 kalınlığı ise 1.3 santimetre civarındadır. Bebeğinizin cildini kaplayan ve verniks adı verilen kremsi madde ortadan kaybolmaya başlar. Benzer şekilde lanugo adı verilen tüyler de büyük ölçüde dökülmüştür. Sizden geçen antikorlar bebeğinizin doğum sonrası en az 6 ay süreyle enfeksiyonlara karşı mücadelesinde yardımcı olacaktır. Bebeğiniz artık gelişimini tam anlamıyla tamamladığı ve hareket edemeyecek kadar büyüdüğü için, anne karnından çıkmak istiyor, cildi pembe - kırmızı bir renkte.

Sizdeki değişiklikler

Nihayet bu uzun ve stresli bekleyiş artık sona ermek üzeredir. Doğumunuz ve bebeğinizi kucağınıza almanız çok yakındır.Bu hafta içinde doğumun olma olasılığı çok yüksektir.

Normal doğuma karar verildiğinde ultrason ve NST ile bebeğin iyi olduğu gösterilmek kaydı ile MDT geçmesine rağmen doğurmayan gebeler 10-14 gün daha bekleyebilirler. Bu süre sonunda da doğum olmazsa önce suni sancı denenir. Suni sancı da başarısız olursa bebek sezeryan ile doğurtulur. Tatlı küçük bebeğinizi kucaklamak için artık çok fazla zaman geçmeyecektir. Fakat eğer doğum tarihiniz gelir ve geçerse paniklemeyin, bebeklerin sadece yüzde 75'i gerçek tarihinde doğar.

Aşağıdaki belirtiler doğum için hastaneye başvurmanızı gerektirir:

-Düzenli ve ritmik gelen ağrılar. Gerçek doğum ağrıları sıklığı ve şiddeti giderek artar. Ayakta veya yatarken ağrı şiddeti değişmez.
-Kanlı-sümüksü akıntının (Nişan bozulması) gelmesi. Genellikle bu işaretten 12-24 saat sonra doğum ağrıları başlar.
-Suların gelmesi. Bebeği anne karnında dış etkenlere karşı koruyan zarların erken yırtılması bazen doğum ağrıları başlamadan önce olur. Genellikle 24 saat içerisinde doğum ağrıları başlar. Bu sürenin uzaması enfeksiyon riskini arttırır.

Vücudunuzun denge merkezi iyice değiştiğinden dengenizi sağlamakta güçlük yaşayabilirsiniz. Özellikle ilk bebeğinizi bekliyorsanız eşinizle bir çift olarak yaşadığınız bu son günlerin kıymetini bilin. Bundan sonraki hayatınızı bir aile olarak devam ettireceksiniz. Son haftada amniyon zarı her an açılabilir ve sularınız gelebilir. Bazen bardaktan boşalırcasına hızlı ve fazla miktarda olan bu olay bazen de çok yavaş olabilir. Hatta kendinizi idrar kaçırırmış gibi hissedebilirsiniz. Miktarı ne olursa olsun sularınızın geldiğini düşünüyorsanız zaman kaybetmeden doktorunuzu aramalı ya da hastaneye gitmelisiniz. Doğum zamanı geldiğinde bebeğiniz kanal girişine başını yatay olarak yerleştirir ve kanalın ortasına geldiğinde başını 90 derece döndürerek hareket ettirir ve bu şekilde başını çıkarır. Başı ve sonrasında omuzların çıkması ile doğumu yapan kişi tarafından tüm vücudun doğurtulması sağlanır. Bebeğinizin kafasında hafif bir yamukluk olabilir, ancak zamanla düzelecektir. Bebeğiniz ilk doğduğu anda mor ya da sarı renkte, gözleri laciverttir ve vücudunun çeşitli bölgelerinde tüylenme olabilir, fakat bunlar zamanla düzelecektir.

41. hafta ve sonrası

Doğum tarihi geldiği halde doğum başlaması ile ilgili bir belirtilerin olmaması ailede stres yaratmaktadır. Bu durumda önemli olan çocuğun gerçek doğum tarihinin doğru olarak saptanıp saptanmadığıdır. Beklenen doğum tarihi geçen (gün aşımı olan) gebeler bebeğin kalp atışlarının takibi (NST-Non Stres Test), ultarasonografi ile bebeğin, plasentanın (bebeğin eşi) ve amnios sıvısının (suyunun) değerlendirilmesi yapılır. Bebeğinin durumu "iyi" olarak değerlendirilirse belirli aralıklarla takibe alınır. Anne adayının dikkat etmesi gereken önemli hususlardan birisi bebeğin hareketleridir. Bu şekilde izlenen gebelerde eğer doğum kendiliğinden başlamazsa hastaneye yatırılarak doğum ağrıları çeşitli yöntemlerle (Serum içerisine uterus kasılmalarını sağlayan ilaç, vajina içine serviksin açılmasını sağlayan ilaç v.d.) başlatılır.


SİZE VE BEBEĞİNİZE SEVDİKLERİNİZLE BİRLİKTE MUTLU VE SAĞLIKLI UZUN ÖMÜRLER DİLERİZ!..

Bu bilgiler yaklaşık olarak verilmiştir. Her hamilelikte farklılık gösterebilir ve büyüme oranları değişebilir.


Anne Karnında Bebek Gelişimi 39.Hafta

Bebeğinizdeki değişiklikler

Bebek yaklaşık 3250 gram ağırlığındadır. Poposundan başına uzunluğu 36 cm. olup toplam uzunluğu da 48 cm.'dir. Artık bebek çok sık uyumaya başlamıştır. Büyük gün çok yaklaşmıştır ve güç toplamak için uyumaktadır. Yağ birikimi giderek yavaşladığından kilo alımı da yavaşlar. Yanakları ve emme kasları tamamen geliştiğinden ve bebeğiniz sürekli içinde yüzdüğü amniyon sıvısını yutar. Bu sıvı ile birlikte sinirim sisteminden, cildinden dökülen hücreler ile tüyler bağırsak içeriğini yani dışkısını oluşturur. Bu dışkıya "mekonyum" adı verilir. Mekonyum koyu yeşil-siyah renkli bir maddedir ve bebek herhangi bir nedenle sıkıntıya girdiğinde ilk olarak kakasını yapar. Bu haftalarda da kordon, bebeği sarmış durumda olabilir ve hali hazırda bebeğin beslenmesi için ona yardımcı olur. Sizin vücudunuzdaki bir kısım antikorlar, plasenta yardımı ile bebeğin kan dolaşımına geçerek, geçici olarak bağışıklık sisteminin güçlü olmasını sağlar.

Sizdeki değişiklikler

Gebeliğinizin bu son günlerinde oldukça ağırlaşmış ve rahatsızlık hissedebilirsiniz. Zaman zaman bacaklarınızda elektrik çarpmasına benzer yakınmalar olabilir. Bunun nedeni bebeğiniz hareket ederken ve pelvis içinde yerleşirken rahimin etrafındaki sinirlere dokunmasıdır. Rahim ağzı, doğum için açılmaya hazırlanır ve mesaneye yapılan baskı artar. Rahim ağzı (Serviks) giderek doğuma hazır hale gelir. Daha kuvvetli kasılmalar hissedebilirsiniz. Bebeğiniz doğuma tamamen hazırdır. Eğer sezaryen olacaksanız bu haftadan sonra herhangi bir gün doğumunuzu güvenle planlayabilirsiniz. Her annede doğum, kasılmalarla başlamayabilir. Kanamanız olduğunda, bebeğinizin hareketlerinde azalma hissettiğinizde, suyunuz geldiğinde veya herhangi bir anormallik hissettiğinizde hemen hastaneye gidin!

Bu bilgiler yaklaşık olarak verilmiştir. Her hamilelikte farklılık gösterebilir ve büyüme oranları değişebilir.


Anne Karnında Bebek Gelişimi 38.Hafta

Bebeğinizdeki değişiklikler

Boy: 48-49 cm. Kilo: 2950 (2500-3650) gr. Bebeğinizin bağırsaklarında ilk dışkısı olan mekonyum birikmeye devam eder. Sıkıntıya girmedikçe bunu doğum sonrasına kadar çıkarmayacaktır. Vücudunda yağ depolanma işlemi sürer. Genelde erkek bebekler, kız bebeklerden daha fazla yağ depolarlar. Bu nedenle de daha ağır doğarlar. Bebeğiniz, içeride yer azalmasına bağlı olarak hareketlerinin niteliklerini değiştirebilir. Ancak eskisinden daha kuvvetli tekmeler atmaktadır. Ayrıca her yer değiştirdiğinde karnınızın şekli de değişir.

Sizdeki değişiklikler

Bebeğiniz, ultrasonun yanında NST cihazı ile de değerlendirilir. Son ayda bebeğin iyilik durumunu gösteren üç önemli kriter vardır. Bunlar: Ultrason, NST ve anne adayının takip ettiği veya etmesi gereken bebek hareketleridir.

NST nedir?

Bebeğin kalp atışlarının seyrini ve bebek hareketleriyle olan ilişkisini temel alarak yapılan bir testtir, (nonstres: doğum eylemi stresi yok, anlamında kullanılan bir kelimedir.)

NST, gebeliğin sonlarına yakın, genellikle her hafta uygulanmakla birlikte miad geçmesi (40 haftanın dolması), rahim içi gelişme geriliği, preeklampse gibi bebeğin kaybedilme riskinin olduğu durumlarda üç günde bir uygulanır. Ayrıca bebek hareketlerinin azaldığından şüphe edildiğinde, uygulanır.


Anne Karnında Bebek Gelişimi 37.Hafta

Bebeğinizdeki değişiklikler

Bebek yaklaşık 3 kilo ağırlığındadır. Poposundan başına uzunluğu 35 cm. olup toplam uzunluğu da 47 cm.'dir. Şu anda bebeğiniz klinik olarak doğum için yeterli olgunluğa ulaşmış durumdadır, fakat büyüme ve gelişimini durdurmuş değildir. Bebeğiniz her geçen gün ortalama 25-30 gram arasında kilo almaya devam eder. Beyni ve sinir sistemi gelişmesini sürdürür. Bu haftada yağ birikimi diz ve dirseklerde hızlanıyor. Boyun ve bilekleri de unutmamak lazım. Bebeğinizin diş etleri de olgunlaşmasını tamamladı ve artık sert. Yanaklarında ise yağlar birikti ve tam sıkılmalık oldu...

Hamileliğinizin başında ultrasonda gördüğünüz o ufacık canlı artık tam anlamıyla yaklaşık 3000 gram civarında bir insan yavrusu ve yerine sığamaz olmuştur. Karnınızda geniş dalgalar oluşturarak kendini daha çok hissettirmeye başlar. Geceleri sizi daha sık uyandırabilir.

Sizdeki değişiklikler

Bu haftada bebeğiniz genelde son duruş pozisyonunu almıştır ve artık dönmesi çok nadir olarak görülür. Bu haftadan sonra doktorunuz sizi her hafta görmek ve sizin ve bebeğinizin durumunu değerlendirmek isteyebilir. Bu haftalarda kilo artışınız (hem bebeğin hem de sizin) çok hızlı olabilir. Bu haftalarda karnınızın üst kısmında bir boşluk ve rahatlama hissedebilirsiniz. Bu bebeğinizin doğum kanalına doğru indiğini belirtir ve angajman olarak adlandırılır. Midenizdeki baskı ortadan kalkacağı için iştahınız yeniden açılabilir. Benzer şekilde akciğerlerinizdeki baskı da olmayacağından soluk alıp vermeniz kolaylaşır. İdrara çıkma sıklığınız angajman sonrası tıpkı hamileliğinizin ilk başlarındaki gibi iyice artacaktır. Bebeğinizin hareketleri dışarıdan rahatlıkla izlenebilir. Zaman zaman karnınızın bir bölgesinde aniden bir yükselti fark edebilirsiniz. Bebeğinizin hareketleri özellikle göğüs kafesinizin altında size acı verebilir, canınızı yakabilir. Eğer ilk hamileliğiniz ise bebeğin tüm doğum haftalarını tamamlaması ihtimali daha yüksektir. Daha önce çocuk sahibi olmuşsanız ya da şu anda hamileliğiniz ikiz ise doğum daha erken olabilir.

Bu bilgiler yaklaşık olarak verilmiştir. Her hamilelikte farklılık gösterebilir ve büyüme oranları değişebilir.


Anne Karnında Bebek Gelişimi 36.Hafta

Bebeğinizdeki değişiklikler

Bebek yaklaşık 2750 gram ağırlığındadır. Poposundan başına uzunluğu 34 cm. olup  toplam uzunluğu da 46 cm.'dir. Bebeğinizin yağ depolaması devam ediyor. Yüzünün tüm karakteristik özellikleri oluşmuştur. Bebeğinizin yanaklarının büyüklüğü, depoladığı yağ oranını ve emme kas kuvvetini gösterir. Bebeğinizin kafatası tamamen şekle girmiştir, ancak henüz sert değildir. Bu haftada kol ve bacaklarda yağ tutulumu başlıyor. Tüm organ sistemleri gelişim ve olgunlaşmasını tamamladı. Artık son rötuşlar yapılıyor. Artık içinde yüzdüğü suya oranla rahim içinde daha fazla yer kaplamaya başladığından hareketleri de çok kolay olmayacaktır. Bebek yavaş yavaş doğum kanalına girer baş sivrileşir ve deforme olur. Baştaki bu şekil değişikliği doğum sırasında daha da artar ama doğumdan 1-2 gün içinde normale döner.

Sizdeki değişiklikler

Gittikçe büyüyorsunuz. Bebeğiniz büyüyor, plasenta büyüyor ve bebeği çevreleyen amniotik sıvı miktarı yükseliyor. Tüm bu faktörler de cenin ağırlığını ölçmeyi zorlaştırıyor. Bebeğin gerçek kilosunu, amnitoki sıvının ve plasentanın ağırlığını kestirmek oldukça zordur. Bu yüzden çoğu doktor, 500-1000 gram yanılma payı ile tahmin yürütür.

Bu haftalara geldiğinizde uykusuzluk probleminiz artış gösterebilir. Uykusuzluğun bir nedeni de bebeğin yavaş yavaş aşağı inmesi nedeniyle mesaneye bası yapması ve sık aralıklarla tuvalete gitme gereksinimi duymanız olabilir. Gece yatmadan önce sıvı alımınızı kısıtlamanız bu konuda size yardımcı olabilir. Bu haftadan sonra artık erken doğum sancılarınız başlasa bile doktorunuz durdurmaya çalışmayacaktır. Bebeğiniz doğum sonrası genelde sorunsuz ya da az bir bakım ile yaşamını kolaylıkla devam ettirebilir. Bebeğin kilosu kestirilebilse de doktor bebeğin sizin için fazla büyük olup olmadığını ya da sezaryene ihtiyacınız olup olmadığını söyleyemez. Genellikle sizin için önemli olan bebeğin pelvisinize sığıp sığmayacağını ve doğum kanalından geçip geçemeyeceğini bilmektir.

Bazı kadınlarda pelvisten geçebilecek ortalama bebek ölçüsü 2.7-2.9 kg.'dır. Minyon kadınlarda bile bazen 3.4 kg.'lık ya da daha ağır bebeklerin fazla zorluk çıkarmadan geçebildikleri de görülmüştür. Bu haftadan itibaren artık doktorunuza her hafta gitmeniz gerekir. Rahminiz en yüksek konuma gelmiştir. Nefes almanız çok zorlaşır ve göğüs kafesinizde anlamsız bir acı hissedebilirsiniz. Artık doğum yapacağınız yerin ayarlanması, ulaşımın nasıl olacağı gibi konularda doğum planı oluşturmaya başlamalısınız. Doğum yapacağınız yeri ve odayı önceden görmek sizi rahatlatabilir. Artık tüm gelişmiş ülkelerde ve ülkemizde hem normal doğumda hem de sezeryanda 'epiduralli' doğum yaygın. Bu yöntem %90 ağrısız ve konforlu bir doğum sağlıyor.

Bu bilgiler yaklaşık olarak verilmiştir. Her hamilelikte farklılık gösterebilir ve büyüme oranları değişebilir.


DİKKAT : Bu sitede yayınlanan her türlü bilgi, sadece bilgilendirmek amacı ile hazırlanmıştır. Bir sağlık profesyonelinin vereceği tavsiyelerin yerine kullanılamaz. Sizin gerçek fiziksel durumunuzu yansıtmıyor olabilir. Doktorunuza danışmadan bu sayfalardan edineceğiniz bilgileri herhangi bir rahatsızlığın teşhis veya tedavisinde kullanmayınız. Soru ve sorunlarınız için doktorunuza danışınız.