Astım, tüm dünyada yaklaşık 300 milyon kişiyi etkilediği tahmin edilen ciddi bir halk sağlığı sorunudur. Ülkemizde yaklaşık her 100 erişkinden 5-7'sinde, her 100 çocuktan 13-15'inde görülmektedir.
Her yaştan bireyi etkileyebilen, doğru tedavi ile kontrol altına alınabilen, kontrol altına alınamadığında ise günlük aktiviteleri ciddi olarak kısıtlayabilen kronik (müzmin) bir hastalıktır.
Astım, hava yollarının daralması ile kendini gösteren ve ataklar (krizler) halinde gelen bir hastalıktır. Hastalar ataklar arasında kendilerini iyi hissederler.
ASTIM BELİRTİLERİ NELERDİR ?
Hava yollarında daralma olduğunda;
* Öksürük (genellikle kuru),
* Nefes darlığı,
* Göğüste baskı hissi ve
* Hırıltı-hışıltılı solunum gibi belirtiler meydana gelir.
Bu belirtilerden herhangi biri veya birkaçı bir arada bulunabilir. Bu belirtiler sadece astıma özgü değiştir, başka hastalıklarda da olabilir. Ancak aşağıda sayılan özelliklerle birlikte olduklarında astım açısından önem taşımaktadırlar:
Belirtiler;
* Tekrarlayıcı olup nöbetler halinde gelirler,
* Genellikle gece veya sabaha karşı ortaya çıkarlar,
* Kendiliğinden veya ilaçlar ile düzelirler,
* Mevsimsel değişiklik gösterebilirler.
ASTIM KİMLERDE ORTAYA ÇIKAR ? RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR ?
Kişiye ve duruma göre değişik etkenler belirtilerin ortya çıkmasına neden olabilirler. Astım hastalığının ortaya çıkmasında rol oynayan etkenlere risk faktörleri denir. Toplumda, astımın niçin bazı kişilerde ortaya çıktığı, basılarında ise görülmediği bu risk faktörleri ile açıklanabilmektedir. Aşağıdaki risk faktörlerine sahip olunması, kişide astım görülme olasılığını arttırır. Bu faktörler, kişisel ve çevresel olabilirler:
Kişisel risk faktörleri :
Kalıtım (genetik yapı, irsiyet), cinsiyet ve şişmanlık gibi bireyin kendisine ve ailesine ait faktörlerdir.
Anne ya da babadan birisinde astım varsa çocukta astım olma olasılığı 1/3 iken, her iki ebeveynin astımlı olması durumunda çocuğun astımlı olma olasılığı 2/3'lere çıkar.
Şişman kişilerde var olan bazı hormon benzeri maddelerin hava yolu fonksiyonunu etkileyebileceği ve astım gelişme olasılığını arttırabileceği gösterilmiştir.
Erkek cinsiyet, çocuklarda astım için bir risk faktörüdür.
Astım puberteden önce erkek çocuklarda kızlara göre 2 kat daha fazla görülmektedir. Ancak çocuklar büyüdükçe cinsiyetler arasındaki fark azalır, hatta erişkin yaş grubunda kadınlarda astım daha sıktır.
Çevresel risk faktörleri:
Çevremizde bulunan ve sık karşılaştığımız bazı etkenler, genetik olarak yatkın olan kişilerde astımın ortaya çıkmasında ev hastalığın ağırlığı üzerinde önemli rol oynarlar.
Bunlar arasında ev tozları, polenler, küf mantarları gibi hava yoluyla gelen allerjenler yanı sıra, tekrarlayan akciğer engeksiyonları, mesleksel uyaranlar, sigara dumanı, ilaçlar, ev içi/dışı hava kirliliği ve beslenme sayılabilir.
Çiftçilik ve ziraat işleri, boyacılık (sprey kullanılarak yapılan boyacılık dahil), temizleme işleri ve plastik üretimi gibi iş kollarında astım sık görülür. Mesleksel astım, maruziyet başladıktan aylar ya da yıllar sonra ortaya çıkar. Özellikle alerjik bireylerde ve sigara içenlerde ortaya çıkma riski daha fazladır.
Gebelikte sigara içen annelerin çocuklarında ilk bir yıl içinde hışıltılı solunum ile seyreden hastalık gelişme riski 4 kat fazladır.
Hava kirliliği olan bölgelerde büyüyen çocukların akciğer fonksiyonlarının azaldığı bilinmektedir. Ancak hava kirliliğinin direkt olarak çocuk ve erişkinde astım gelişimini arttırdığına dair kesin kanıtlar yoktur.
Beslenmenin ve özellikle anne sütünün astımla bağlantısı çok araştırılmıştır. Anne sütü alan çocukların inek sütü ve soya proteini alan çocuklara göre daha az hışıltılı solunum yolu hastalığına yakalandığı ortaya konmuştur.
ASTIMIN BELİRTİLERİNİ TETİKLEYEN FAKTÖRLER NELERDİR ?
Doğru tedavi ile astımlı hastaların hemen hiç yakınması olmaz, ancak zaman zaman, karşılaştıkları bazı çevresel etkenler; nefes darlığı, öksürük, hışıltılı solunum gibi belirtilerin tekrar ortaya çıkmasına neden olur. Bazen bu yakınmaların şiddeti o kadar çok olur ki hasta acil servise başvurmak zorunda kalabilir. İşte belirtileri ortaya çıkaran bu etkenlere tetikleyiciler denir. Astım belirtilerini tetikleyen faktörler her hasta için farklı olabilir. Bu nedenle hastalar kendilerini rahatsız eden bu etkenleri iyi bilmeli ve mümkün olduğunca onlardan uzak durmalıdır. Astımda sık görülen tetikleyiciler şunlardır:
Alerjenler; çevremizde bol miktarda bulunan, genellikle zararsız olan, ancak duyarlı kişilerde sorunlara neden olabilen maddelerdir. Astımı olan herkesin allerjik, allerjisi olan herkesin de astımlı olması gerekmez. Çocuklarda astımın %80'i allerjik iken, erişkinlerde bu oran %50 civarındadır.
Evde ya da dışarıda bulunan bir çok allerjen astım atağını başlatabilir. Bunlardan önemli olanları:
* Polenler,
* Ev tozu akarları
* Küf mantarı sporları
* Hamamböceği
* Hayvan tüyleri
* Bazı besinler (süt, yumurta, fıstık, balık, buğday, soya gibi...)
Astımlı kişilerde ise solunum yolu enfeksiyonlarının astım ataklarını tetiklediği bilinmektedir. Astımlı bireylerde basit bir grip nefes darlığına yol açabilmektedir.
Gerek çocukluk çağında gerekse erişkin dönemde sigara dumanına maruziyetin astım belirtilerinin ortaya çıkmasını tetiklediği bilinmektedir. Astımlıların %20 kadarının sigara içtiği gözlenmiştir. Bu hastalarda sigara içimi tedavinin etkisini azaltır; kalıcı değişikliklere neden olur.
Astımlıların yaklaşık %10'unda bazı ilaçlar önemli rol oynamaktadır. bu ilaçlar sadece öksürüğe neden olabileceği gibi astım krizine de yol açabilmektedirler. Yüksek tansiyon, kalp damar hastalıkları, kalp ritm bozuklukları, migren, göz tansiyonu (glokom) için kullanılan bazı ilaçlar en bilinenleridir.Bazı duyarlı bireylerde de ameliyatlarda kullanılan anstezik maddeler, aspirin ve benzeri ağrı kesici ve romatizma ilaçları, röntgen incelemeleri sırasında kullanılan bazı ilaçlar astım belirtilerinin ortaya çıkmasına veya ağırlaşmasına neden olmaktadır.
Astım atakları, hava kirliliği artışı ile birlikte artmaktadır. Sadece dış ortam hava kirliliği değil, ev içi hava kirliliğine yol açan maddeler (sigara dumanı, ısıtma veya soğutma için kullanılan yakıtların dumanı, küf, hamamböceği) için de aynı durum söz konusudur.
Allerjik bireylerde allerjen özellikteki bazı besin maddeleri (balık, kabuklu deniz ürünleri, kuruyemiş, yumurta, süt, muz vb), diğer allerjik belirtiler yanı sıra astım ataklarını da tetikleyebilmektedirler. Aşırı hassas bireylerde besin maddesinin kokusu bile astım atağını uyarabilir. Erişkinlerde besin maddelerinin astımı tetiklemesi daha nadirdir.
Gastroözofagiyal reflü, mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçışıdır. Genellikle gazla beraber, ağıza ekşi-acı mide sularının gelmesi şeklinde belirti verir. Geri kaçan asitli mide sıvısı refleks olarak hava yollarında daralmaya, öksürüğe, astım belirtilerinin artışına, göğüs kemiği altında ağrı, yanma ve baskı hissine neden olur. Bazen belirtiler çok sessiz olup hasta tarafından hissedilmeyebilir.Bazen de yanlışlıkla astım zannedilebilir.
Stres ve duygusal değişiklikler de astım belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olabilir. Aşırı gülmek, ağlamak, o anda sık ve derin nefes almalara neden olarak hava yollarını uyarabilir. Huzursuzluk ve sinirlenme de astım belirtilerini tetikleyebilir.
Egzersiz yani fiziksel aktivite, tedavi altında olmayan astımlılarda diğer tetikleyicilerle birlikte olabileceği gibi, bazen de tek başına astım belirtilerini tetikleyebilmektedir.
Allerjik nezle, sinüzit, nazal polip gibi kronik üst solunum yolu hastalıkları uygun tedavi edilmediğinde astım belirtilerini tetikleyebilir.
ASTIM TANISI NASIL KONUR ?
Uygun tedavinin yapılabilmesi için öncelikle doğru tanı konması gerekir. Her hastalıkta olduğu gibi kişiyi hekime götüren belirtiler ve kişiye ait tıbbi öykü, tanı aşamasının ilk basamağını oluşturmaktadır.
Öyküde neler önemlidir?
* Belirtilerin (öksürük, nefes darlığı, göğüste baskı hissi, hışıltılı solunum) tekrarlayıcı olması,
* Ataklar dışında bireyin kendini iyi hissetmesi,
* Belirtilerin özellikle gece veya sabaha karşı ortaya çıkması,
* Kişiye özgü allerjen ya da irritanlar ile belirtilerin ortaya çıkması,
* Egzersiz sonrası öksürük ya da hışıltılı solunum olması
* Soğuk algınlığının “göğsüne iniyor” olması, belirtileri artırıyor olması,
* Belirtilerin kendiliğinden ya da uygun astım tedavisi ile düzelmesi,
* Ailesinde astım veya allerjik hastalık öyküsünün bulunması.
Bu yakınmalar ile gelen hastada muayene bulguları tamamen normal olabilir. Çünkü astım, hastalık özelliği nedeni ile ataklar halinde seyreder ve bireyin aktif yakınmalarının olmadığı dönemlerde bulgu vermeyebilir. Astım tanısının kesin konmasını sağlayacak herhangi bir kan tahlili yoktur. Röntgen bulguları genellikle normaldir. Ancak, ataklar sırasında ya da astımı ilerlemiş olgularda hava hapsine ait bulgular olabilir. Yine de benzer belirti verebilecek başka hastalıklardan ayırımı için başlangıçta akciğer röntgeninin çekilmesi şarttır.
Günümüzde astım tanısı için kullanılan en önemli tetkik solunum fonksiyon testleridir. Solunum fonksiyonu ölçüm cihazları ile nefes ölçümleri (ilaçlı-ilaçsız) yapılarak tanı kesinleşebilir ve hastalığın ağırlığı belirlenebilir. Soluk verme hızını ölçen basit taşınabilir cihazlarla (PEF metre) yapılan günlük ölçümlerin uzun süreli takibi ve değerlendirilmesi de tanıyı koymada yardımcıdır. Meslek ile ilişkili astım tanısında PEF metre kullanılabilir. PEF metre ile soluk hızı takibi, ilaç tedavisinin yeterli olup olmadığının takibinde ve astımın seyrinin izlenmesinde (hastalık kontrol altında mı, kötüye gidiş var mı) kullanılabilmektedir.
Gerekli görüldüğü durumlarda, astım belirtilerine yol açan allerjen kaynaklı tetikleyici faktörlerin belirlenmesine yardım etmek amacıyla alerji deri testleri yapılabilir. Basit ve hızla uygulanabilen deri testlerinin usulüne uygun yapılması ve değerlendirilmesi çok önemlidir; aksi takdirde yanlış yönlendirmelere neden olabilir.
ASTIM NASIL TEDAVİ EDİLİR ?
Astım tedavisinin amacı, hava yollarındaki mikrobik olmayan iltihaba bağlı daralmanın giderilmesi ve hastanın rahat nefes almasının sağlanmasıdır. Hekim ve hasta/aile arasındaki işbirliği ile belirtilerin tamamen kontrol altına alınması çoğunlukla sağlanmaktadır (klinik kontrol).
Tedaviden Beklentiler Nelerdir ?
Başarılı bir astım tedavisinin hedefleri şunlar olmalıdır:
* Belirtileri kontrol altına almak ve bunu sürdürmek,
* Egzersiz dâhil normal aktivite düzeyini sürdürmek,
* Akciğer fonksiyonlarını olabildiğince normale yakın düzeylerde tutmak,
* Astım ataklarını önlemek,
* Astım ilaçlarının istenmeyen etkilerini önlemek.
Bu hedeflere ulaşabilmek için;
Hasta/hekim işbirliğinin geliştirilmesi;
Tetikleyici faktörlere maruziyetin tanımlanması ve azaltılması,
Astımın iyi değerlendirilmesi ve tedavisi, eşlik eden hastalıkların ortaya konması ve tedavisi, tıbbi tedavinin iyi izlenmesi gerekmektedir.
Hasta/hekim işbirliğinin geliştirilmesi: Hasta ve hekimin birlikte tedavi hedeflerini tartışması ve bu konuda anlaşmaya varması, hastanın kendi kendini izlemesine yönelik yazılı bir eylem planının birlikte geliştirilmesi, düzenli aralıklarla tedavinin ve astım kontrol düzeyinin gözden geçirilmesi, tedavide ön plana çıkan unsurlardır.
Tetikleyici faktörlere maruziyetin tanımlanması ve azaltılması: Astım belirtilerini tetikleyen faktörler,kişiye özgü şekilde tanımlanmalı ve bu faktörlere maruz kalmaktan kaçınması önerilmeli ya da en azından maruziyeti azaltarak astım belirtileri ve ataklarının gelişmesini önlemeye yönelik önlemler mümkün olduğunca her yerde yaşama geçirilmelidir.
Her yaştan bireyi etkileyebilen, doğru tedavi ile kontrol altına alınabilen, kontrol altına alınamadığında ise günlük aktiviteleri ciddi olarak kısıtlayabilen kronik (müzmin) bir hastalıktır.
Astım, hava yollarının daralması ile kendini gösteren ve ataklar (krizler) halinde gelen bir hastalıktır. Hastalar ataklar arasında kendilerini iyi hissederler.
ASTIM BELİRTİLERİ NELERDİR ?
Hava yollarında daralma olduğunda;
* Öksürük (genellikle kuru),
* Nefes darlığı,
* Göğüste baskı hissi ve
* Hırıltı-hışıltılı solunum gibi belirtiler meydana gelir.
Bu belirtilerden herhangi biri veya birkaçı bir arada bulunabilir. Bu belirtiler sadece astıma özgü değiştir, başka hastalıklarda da olabilir. Ancak aşağıda sayılan özelliklerle birlikte olduklarında astım açısından önem taşımaktadırlar:
Belirtiler;
* Tekrarlayıcı olup nöbetler halinde gelirler,
* Genellikle gece veya sabaha karşı ortaya çıkarlar,
* Kendiliğinden veya ilaçlar ile düzelirler,
* Mevsimsel değişiklik gösterebilirler.
ASTIM KİMLERDE ORTAYA ÇIKAR ? RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR ?
Kişiye ve duruma göre değişik etkenler belirtilerin ortya çıkmasına neden olabilirler. Astım hastalığının ortaya çıkmasında rol oynayan etkenlere risk faktörleri denir. Toplumda, astımın niçin bazı kişilerde ortaya çıktığı, basılarında ise görülmediği bu risk faktörleri ile açıklanabilmektedir. Aşağıdaki risk faktörlerine sahip olunması, kişide astım görülme olasılığını arttırır. Bu faktörler, kişisel ve çevresel olabilirler:
Kişisel risk faktörleri :
Kalıtım (genetik yapı, irsiyet), cinsiyet ve şişmanlık gibi bireyin kendisine ve ailesine ait faktörlerdir.
Anne ya da babadan birisinde astım varsa çocukta astım olma olasılığı 1/3 iken, her iki ebeveynin astımlı olması durumunda çocuğun astımlı olma olasılığı 2/3'lere çıkar.
Şişman kişilerde var olan bazı hormon benzeri maddelerin hava yolu fonksiyonunu etkileyebileceği ve astım gelişme olasılığını arttırabileceği gösterilmiştir.
Erkek cinsiyet, çocuklarda astım için bir risk faktörüdür.
Astım puberteden önce erkek çocuklarda kızlara göre 2 kat daha fazla görülmektedir. Ancak çocuklar büyüdükçe cinsiyetler arasındaki fark azalır, hatta erişkin yaş grubunda kadınlarda astım daha sıktır.
Çevresel risk faktörleri:
Çevremizde bulunan ve sık karşılaştığımız bazı etkenler, genetik olarak yatkın olan kişilerde astımın ortaya çıkmasında ev hastalığın ağırlığı üzerinde önemli rol oynarlar.
Bunlar arasında ev tozları, polenler, küf mantarları gibi hava yoluyla gelen allerjenler yanı sıra, tekrarlayan akciğer engeksiyonları, mesleksel uyaranlar, sigara dumanı, ilaçlar, ev içi/dışı hava kirliliği ve beslenme sayılabilir.
Çiftçilik ve ziraat işleri, boyacılık (sprey kullanılarak yapılan boyacılık dahil), temizleme işleri ve plastik üretimi gibi iş kollarında astım sık görülür. Mesleksel astım, maruziyet başladıktan aylar ya da yıllar sonra ortaya çıkar. Özellikle alerjik bireylerde ve sigara içenlerde ortaya çıkma riski daha fazladır.
Gebelikte sigara içen annelerin çocuklarında ilk bir yıl içinde hışıltılı solunum ile seyreden hastalık gelişme riski 4 kat fazladır.
Hava kirliliği olan bölgelerde büyüyen çocukların akciğer fonksiyonlarının azaldığı bilinmektedir. Ancak hava kirliliğinin direkt olarak çocuk ve erişkinde astım gelişimini arttırdığına dair kesin kanıtlar yoktur.
Beslenmenin ve özellikle anne sütünün astımla bağlantısı çok araştırılmıştır. Anne sütü alan çocukların inek sütü ve soya proteini alan çocuklara göre daha az hışıltılı solunum yolu hastalığına yakalandığı ortaya konmuştur.
ASTIMIN BELİRTİLERİNİ TETİKLEYEN FAKTÖRLER NELERDİR ?
Doğru tedavi ile astımlı hastaların hemen hiç yakınması olmaz, ancak zaman zaman, karşılaştıkları bazı çevresel etkenler; nefes darlığı, öksürük, hışıltılı solunum gibi belirtilerin tekrar ortaya çıkmasına neden olur. Bazen bu yakınmaların şiddeti o kadar çok olur ki hasta acil servise başvurmak zorunda kalabilir. İşte belirtileri ortaya çıkaran bu etkenlere tetikleyiciler denir. Astım belirtilerini tetikleyen faktörler her hasta için farklı olabilir. Bu nedenle hastalar kendilerini rahatsız eden bu etkenleri iyi bilmeli ve mümkün olduğunca onlardan uzak durmalıdır. Astımda sık görülen tetikleyiciler şunlardır:
Alerjenler; çevremizde bol miktarda bulunan, genellikle zararsız olan, ancak duyarlı kişilerde sorunlara neden olabilen maddelerdir. Astımı olan herkesin allerjik, allerjisi olan herkesin de astımlı olması gerekmez. Çocuklarda astımın %80'i allerjik iken, erişkinlerde bu oran %50 civarındadır.
Evde ya da dışarıda bulunan bir çok allerjen astım atağını başlatabilir. Bunlardan önemli olanları:
* Polenler,
* Ev tozu akarları
* Küf mantarı sporları
* Hamamböceği
* Hayvan tüyleri
* Bazı besinler (süt, yumurta, fıstık, balık, buğday, soya gibi...)
Astımlı kişilerde ise solunum yolu enfeksiyonlarının astım ataklarını tetiklediği bilinmektedir. Astımlı bireylerde basit bir grip nefes darlığına yol açabilmektedir.
Gerek çocukluk çağında gerekse erişkin dönemde sigara dumanına maruziyetin astım belirtilerinin ortaya çıkmasını tetiklediği bilinmektedir. Astımlıların %20 kadarının sigara içtiği gözlenmiştir. Bu hastalarda sigara içimi tedavinin etkisini azaltır; kalıcı değişikliklere neden olur.
Astımlıların yaklaşık %10'unda bazı ilaçlar önemli rol oynamaktadır. bu ilaçlar sadece öksürüğe neden olabileceği gibi astım krizine de yol açabilmektedirler. Yüksek tansiyon, kalp damar hastalıkları, kalp ritm bozuklukları, migren, göz tansiyonu (glokom) için kullanılan bazı ilaçlar en bilinenleridir.Bazı duyarlı bireylerde de ameliyatlarda kullanılan anstezik maddeler, aspirin ve benzeri ağrı kesici ve romatizma ilaçları, röntgen incelemeleri sırasında kullanılan bazı ilaçlar astım belirtilerinin ortaya çıkmasına veya ağırlaşmasına neden olmaktadır.
Astım atakları, hava kirliliği artışı ile birlikte artmaktadır. Sadece dış ortam hava kirliliği değil, ev içi hava kirliliğine yol açan maddeler (sigara dumanı, ısıtma veya soğutma için kullanılan yakıtların dumanı, küf, hamamböceği) için de aynı durum söz konusudur.
Allerjik bireylerde allerjen özellikteki bazı besin maddeleri (balık, kabuklu deniz ürünleri, kuruyemiş, yumurta, süt, muz vb), diğer allerjik belirtiler yanı sıra astım ataklarını da tetikleyebilmektedirler. Aşırı hassas bireylerde besin maddesinin kokusu bile astım atağını uyarabilir. Erişkinlerde besin maddelerinin astımı tetiklemesi daha nadirdir.
Gastroözofagiyal reflü, mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçışıdır. Genellikle gazla beraber, ağıza ekşi-acı mide sularının gelmesi şeklinde belirti verir. Geri kaçan asitli mide sıvısı refleks olarak hava yollarında daralmaya, öksürüğe, astım belirtilerinin artışına, göğüs kemiği altında ağrı, yanma ve baskı hissine neden olur. Bazen belirtiler çok sessiz olup hasta tarafından hissedilmeyebilir.Bazen de yanlışlıkla astım zannedilebilir.
Stres ve duygusal değişiklikler de astım belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olabilir. Aşırı gülmek, ağlamak, o anda sık ve derin nefes almalara neden olarak hava yollarını uyarabilir. Huzursuzluk ve sinirlenme de astım belirtilerini tetikleyebilir.
Egzersiz yani fiziksel aktivite, tedavi altında olmayan astımlılarda diğer tetikleyicilerle birlikte olabileceği gibi, bazen de tek başına astım belirtilerini tetikleyebilmektedir.
Allerjik nezle, sinüzit, nazal polip gibi kronik üst solunum yolu hastalıkları uygun tedavi edilmediğinde astım belirtilerini tetikleyebilir.
ASTIM TANISI NASIL KONUR ?
Uygun tedavinin yapılabilmesi için öncelikle doğru tanı konması gerekir. Her hastalıkta olduğu gibi kişiyi hekime götüren belirtiler ve kişiye ait tıbbi öykü, tanı aşamasının ilk basamağını oluşturmaktadır.
Öyküde neler önemlidir?
* Belirtilerin (öksürük, nefes darlığı, göğüste baskı hissi, hışıltılı solunum) tekrarlayıcı olması,
* Ataklar dışında bireyin kendini iyi hissetmesi,
* Belirtilerin özellikle gece veya sabaha karşı ortaya çıkması,
* Kişiye özgü allerjen ya da irritanlar ile belirtilerin ortaya çıkması,
* Egzersiz sonrası öksürük ya da hışıltılı solunum olması
* Soğuk algınlığının “göğsüne iniyor” olması, belirtileri artırıyor olması,
* Belirtilerin kendiliğinden ya da uygun astım tedavisi ile düzelmesi,
* Ailesinde astım veya allerjik hastalık öyküsünün bulunması.
Bu yakınmalar ile gelen hastada muayene bulguları tamamen normal olabilir. Çünkü astım, hastalık özelliği nedeni ile ataklar halinde seyreder ve bireyin aktif yakınmalarının olmadığı dönemlerde bulgu vermeyebilir. Astım tanısının kesin konmasını sağlayacak herhangi bir kan tahlili yoktur. Röntgen bulguları genellikle normaldir. Ancak, ataklar sırasında ya da astımı ilerlemiş olgularda hava hapsine ait bulgular olabilir. Yine de benzer belirti verebilecek başka hastalıklardan ayırımı için başlangıçta akciğer röntgeninin çekilmesi şarttır.
Günümüzde astım tanısı için kullanılan en önemli tetkik solunum fonksiyon testleridir. Solunum fonksiyonu ölçüm cihazları ile nefes ölçümleri (ilaçlı-ilaçsız) yapılarak tanı kesinleşebilir ve hastalığın ağırlığı belirlenebilir. Soluk verme hızını ölçen basit taşınabilir cihazlarla (PEF metre) yapılan günlük ölçümlerin uzun süreli takibi ve değerlendirilmesi de tanıyı koymada yardımcıdır. Meslek ile ilişkili astım tanısında PEF metre kullanılabilir. PEF metre ile soluk hızı takibi, ilaç tedavisinin yeterli olup olmadığının takibinde ve astımın seyrinin izlenmesinde (hastalık kontrol altında mı, kötüye gidiş var mı) kullanılabilmektedir.
Gerekli görüldüğü durumlarda, astım belirtilerine yol açan allerjen kaynaklı tetikleyici faktörlerin belirlenmesine yardım etmek amacıyla alerji deri testleri yapılabilir. Basit ve hızla uygulanabilen deri testlerinin usulüne uygun yapılması ve değerlendirilmesi çok önemlidir; aksi takdirde yanlış yönlendirmelere neden olabilir.
ASTIM NASIL TEDAVİ EDİLİR ?
Astım tedavisinin amacı, hava yollarındaki mikrobik olmayan iltihaba bağlı daralmanın giderilmesi ve hastanın rahat nefes almasının sağlanmasıdır. Hekim ve hasta/aile arasındaki işbirliği ile belirtilerin tamamen kontrol altına alınması çoğunlukla sağlanmaktadır (klinik kontrol).
Tedaviden Beklentiler Nelerdir ?
Başarılı bir astım tedavisinin hedefleri şunlar olmalıdır:
* Belirtileri kontrol altına almak ve bunu sürdürmek,
* Egzersiz dâhil normal aktivite düzeyini sürdürmek,
* Akciğer fonksiyonlarını olabildiğince normale yakın düzeylerde tutmak,
* Astım ataklarını önlemek,
* Astım ilaçlarının istenmeyen etkilerini önlemek.
Bu hedeflere ulaşabilmek için;
Hasta/hekim işbirliğinin geliştirilmesi;
Tetikleyici faktörlere maruziyetin tanımlanması ve azaltılması,
Astımın iyi değerlendirilmesi ve tedavisi, eşlik eden hastalıkların ortaya konması ve tedavisi, tıbbi tedavinin iyi izlenmesi gerekmektedir.
Hasta/hekim işbirliğinin geliştirilmesi: Hasta ve hekimin birlikte tedavi hedeflerini tartışması ve bu konuda anlaşmaya varması, hastanın kendi kendini izlemesine yönelik yazılı bir eylem planının birlikte geliştirilmesi, düzenli aralıklarla tedavinin ve astım kontrol düzeyinin gözden geçirilmesi, tedavide ön plana çıkan unsurlardır.
Tetikleyici faktörlere maruziyetin tanımlanması ve azaltılması: Astım belirtilerini tetikleyen faktörler,kişiye özgü şekilde tanımlanmalı ve bu faktörlere maruz kalmaktan kaçınması önerilmeli ya da en azından maruziyeti azaltarak astım belirtileri ve ataklarının gelişmesini önlemeye yönelik önlemler mümkün olduğunca her yerde yaşama geçirilmelidir.