İnsan vücudunun hayatta kalması, kesintisiz oksijen almasına ve vücut atıklarından kurtulmasına bağlıdır. Bu atıklara karbon dioksit de dahildir. İhtiyaç duyduğunuz hava, aktivite seviyenize bağlıdır. Hareketsizken, akciğerler her nefeste yarım litre ya da dakikada 8 litre havayı içeri ve dışarı hareket ettirir. Maksimum çalışmasında, akciğerler dakikada 80 ile 120 litre hava hareket ettirir -10 ‘ ile 15 misli kadar.Her hücreye hava vermek, akciğerlerin, kalbin, nefes borusunun ve bronşların (nefes borusunu akciğerlere bağlayan hava yollan) ortak çabasını gerektirir.
Nasıl nefes alırsınız Hava, akciğerlere ulaşmadan önce, burun ve ağız tarafından solunur, burada kirletici maddeler filtrelenir. Daha sonra oksijen, bronş ağacından geçer: Nefes borusu, parmağınız kadar geniştir, biraz daha küçük olan ve bronş denilen borular ve sonra sürekli azalarak giden ve sonunda alveollere (yüzlerce milyon hava keseciğinden oluşan bir şebeke) kadar varan bir dallanım sistemi.
Milyonlarca kılcal damar, bu hava keseciklerini çevreler. Oksijen, alveol duvarını geçerek kan dolaşımına karışır. Bunun karşılığında, karbon dioksit kanı terk eder, alveollere girer ve akciğerleri geçerek, verilen nefesle dışarı gönderilir. Oksijen yüklü kan daha sonra kalbe gider ve oradan tüm vücuda dağıtılır.
Soluma hareketi -nefes alma ve nefes verme – solunum kaslarına sinyal gönderen, beyin tarafından yönetilir. Bu kaslardan birisi de diyaframdır (göğsü karından ayıran düz kaslar).
Aşağı doğru hareket edince hava akciğerlerin içine itilir; yukarı hareket edince, hava akciğerlerin dışına itilir. Aynca, kaburgaların arasında da kaslar mevcuttur, bunlar göğüs kafesinin genişlemesine yardımcı olurlar, aynca havayı akciğerlerin içine iterler.Kirletici maddelerle başa çıkmak Soluduğunuz hava saf değildir.
Toz, kir, duman ve göremediğimiz başka madde ve mikroorganizmalarla doludur. Akciğerleriniz, bu kirletici maddelerin vücuda girip, hassas hava torbalarına (alveol) ulaşmadan dışarı atılmasını sağlayan karmaşık bir filtreleme sistemine sahiptir. Bronşial ağaç zan, mukoza (parti-külleri tutan koyu bir sıvı) üreten bezler içerir. Buna ilaveten, bronşial ağaç tüpleri, yukarıya doğru ağza kadar çıkan ince tüylerle kaplıdır. Bu tüpler, mukozayı (ve yakalanan her türlü partikülü) yukarı tarafa, ağıza ve buruna doğru taşımak üzere çok iyi donatılmıştır. Mukoza burada aksırarak ve öksürerek dışarı atılır. Son savunma hattı ise, bağışıklık sisteminin, beyaz kan hücreleridir. Bu hücreler, bronşial ağacın zarında ve alveollerde durup partikülleri yutar veya jermleri öldürürler.
Çok ayrıntılı bir filtreleme sistemine sahip olmasına rağmen, akciğerler sigara dumanıyla gerektiği gibi başa çıkamaz. Sigara içenlerde, mukoza bezleri çok fazla mukoza ürettiği için hava yollarını tıkar ve nefes almayı zorlaştırır. Sigara içmek, immün sistemi zayıflatır, enfeksiyonlara hassas hale getirir, zatürre gibi.
Sigara içmek, hassas alveollere de zarar verir; solumayı güçleştirir ve anfizeme kadar gider. Aynca, duman parçacıklan akciğer kanserine ve daha başka hastalıklara sebep olur. Pasif içicilik (başkalarının sigaralarının dumanı) sigara içmeyenlerin akciğerlerini etkiler, özellikle de çocukların.
Nasıl nefes alırsınız Hava, akciğerlere ulaşmadan önce, burun ve ağız tarafından solunur, burada kirletici maddeler filtrelenir. Daha sonra oksijen, bronş ağacından geçer: Nefes borusu, parmağınız kadar geniştir, biraz daha küçük olan ve bronş denilen borular ve sonra sürekli azalarak giden ve sonunda alveollere (yüzlerce milyon hava keseciğinden oluşan bir şebeke) kadar varan bir dallanım sistemi.
Milyonlarca kılcal damar, bu hava keseciklerini çevreler. Oksijen, alveol duvarını geçerek kan dolaşımına karışır. Bunun karşılığında, karbon dioksit kanı terk eder, alveollere girer ve akciğerleri geçerek, verilen nefesle dışarı gönderilir. Oksijen yüklü kan daha sonra kalbe gider ve oradan tüm vücuda dağıtılır.
Soluma hareketi -nefes alma ve nefes verme – solunum kaslarına sinyal gönderen, beyin tarafından yönetilir. Bu kaslardan birisi de diyaframdır (göğsü karından ayıran düz kaslar).
Aşağı doğru hareket edince hava akciğerlerin içine itilir; yukarı hareket edince, hava akciğerlerin dışına itilir. Aynca, kaburgaların arasında da kaslar mevcuttur, bunlar göğüs kafesinin genişlemesine yardımcı olurlar, aynca havayı akciğerlerin içine iterler.Kirletici maddelerle başa çıkmak Soluduğunuz hava saf değildir.
Toz, kir, duman ve göremediğimiz başka madde ve mikroorganizmalarla doludur. Akciğerleriniz, bu kirletici maddelerin vücuda girip, hassas hava torbalarına (alveol) ulaşmadan dışarı atılmasını sağlayan karmaşık bir filtreleme sistemine sahiptir. Bronşial ağaç zan, mukoza (parti-külleri tutan koyu bir sıvı) üreten bezler içerir. Buna ilaveten, bronşial ağaç tüpleri, yukarıya doğru ağza kadar çıkan ince tüylerle kaplıdır. Bu tüpler, mukozayı (ve yakalanan her türlü partikülü) yukarı tarafa, ağıza ve buruna doğru taşımak üzere çok iyi donatılmıştır. Mukoza burada aksırarak ve öksürerek dışarı atılır. Son savunma hattı ise, bağışıklık sisteminin, beyaz kan hücreleridir. Bu hücreler, bronşial ağacın zarında ve alveollerde durup partikülleri yutar veya jermleri öldürürler.
Çok ayrıntılı bir filtreleme sistemine sahip olmasına rağmen, akciğerler sigara dumanıyla gerektiği gibi başa çıkamaz. Sigara içenlerde, mukoza bezleri çok fazla mukoza ürettiği için hava yollarını tıkar ve nefes almayı zorlaştırır. Sigara içmek, immün sistemi zayıflatır, enfeksiyonlara hassas hale getirir, zatürre gibi.
Sigara içmek, hassas alveollere de zarar verir; solumayı güçleştirir ve anfizeme kadar gider. Aynca, duman parçacıklan akciğer kanserine ve daha başka hastalıklara sebep olur. Pasif içicilik (başkalarının sigaralarının dumanı) sigara içmeyenlerin akciğerlerini etkiler, özellikle de çocukların.